2.İŞ GÜNÜ

2005 Words
12 Mayıs Çarşamba saat 8:07 Cemre yağmurlu bir sonbahar sabahında otobüsten inince yağmurun dinmesi için yakındaki bir marketin tentesi altında sığındı. Damlalar birbiri ile yarışır gibi yağďığı sonbahar yağmurunun dinmesini beklerken gözüne dünkü otobüs beklediği durak ilişti.Yine aynı huzursuz duygu tüm bedenini bir anda kapladı.Bir anda olduğu yerden yağan yağmura aldırış etmeden şirkete doğru yürümeye başladı.Ne şemsiyesini açtı ne de yarışan damlaların dinmesini bekledi. Bu bakış,iki üç gündür farklı heyecanların doğduğu Cemre'ye gayet yerini hatırlatmış oldu. 'Bazen umut etmek bile sadece zenginlere mahsus'diye hissetti. Zaten onun umudu baştan günaha bulaşmıştı bile... Asansöre bindiğinde aynada ne kendine baktı ne de nasıl göründüğü hakkında bir şeyler düşündü. 'Amaçları,hayalleri vardı ve kesinlikle hiç bir şey onun önüne geçemeyecekti'bu idealini bir daha hatırlattı kendine malum bir kaç gündür baya unutmuştu. Asansörden indiğinde odada kahvesini içen Naime Hanım dışında yine kimseler yoktu. Günaydın deyip üzerindekileri asıp masasına oturdu.Saate baktığında mesainin başlamasına daha 40 dakika vardı. Dalga dalga kumral saçlarını ıslanmıştı aldırış etmeden Can Aslanoğlu'nun günlük planını hazırlamaya koyuldu. Bu arada departmandaki kişiler yavaş yavaş içeri gidiyorlardı. Her açılan asansörle gözleri istemsizce inenlere kayıyordu.Kabul etmesese de gelen her kişide bir çift deniz mavisi göz arıyordu. Kapı yine açıldığında; uzun boylu mankenlik ajansından gelmiş gibi duran iki kız indi.Biri siyah diz üstü elbise diğerinde bordo bir tayyör vardı.Cemre bir anda tüm vücuduna sirayet eden kıskançlık hissiyke başdan aşağı süzdüğü kadınları gözüyle işaret ederek: "Bunlar kim Naime Abla"diye sordu istemeden de olsa sesine ilişmişti merak duygusu. "Kim,kim Cemre?"diye sordu Naime Hanım gözlüklerinin ardından Cemre'ye bakarak. "Şu iki kız " dedi kaşlarıyla yanlarından geçen kızları işaret etti. " Bunlar mı Nebi ve Necati Beyin sekreterleri.Nebi ve Necati Bey Can Beyin kuzenleridir.Suna'yla Meral niye sordun" "Hiç biraz şirketi tanımak istedim.Nebi,Necati Bey kim?" diye sordu. Sanki onun bir anda peydah veren kıskançlığını Naime Hanım anlayacakmış endişesiyle konuyu değiştirmek istedi. "İkisi kardeştir.Can Beyin amcasının çocukları.Babaları Ahmet Bey emekliye ayrıldığı için onun hakları çocuklarına geçti ama Hacı Bey %65 hisseye sahip olduğu için esas başkan Can Beydir"dedi yine mevzubahis şirket olunca Aslanoğlu ansiklopedisi kesilen Naime Hanım. "Aaa neden peki Ahmet Bey de neticede kardeşi değil mi neden yarı yarıya değil?" Cemre'nin öylesine açtığı konu oldukça ilgisini çekmişti.Naime Hanımın ağzından çıkan her kelimeyi sabırsızlıkla bekledi. "Burasi biraz dedikodu gibi benim gibi yıllarını buraya vermiş birine yakışık almaz"dedi dizinin en güzel yerinde reklam vermişti Naime Hanım. "Aaa ama yaa lütfen Naime Abla bak ölürüm meraktan "dedi Cemre yalvaran gözlerle bakarak. "Rica ediyorum Cemre lütfen böyle bir sohbet bana yakışmaz ayrıca mesai başladı"diyerek Naime Hanım her zamanki zarafetiyle konuyu kapattı. "Offf ben de Can Beye sorarım" dedi alaycı ses tonuyla. "Cemre!böyle bir konunun şakası dahi olmaz"dedi Naime Hanım ciddiyetle.Öyle ya da böyle ailesi gibi olmuştu Aslanoğlu şirketi. "Sorayım da bilmem kaçıncı kattan beni aşağıya atsın zaten atmak için bahanesi de hazır olur Can Beyimizin" derken yüzünü buruşturdu. "Ben kahve alıcam ister misin?" Can Aslanoğlu gelmeden enerji toplamak için kahve iyi olacak diye düşündü. "Yok saol canım belli bir yaştan sonra fazla kahveyi kaldırmıyor bünye"dedi önündeki dosyalara geri döndü . Cemre dün pekte iyi bir tanışmışlığı olan kahve makinesinden kendine bir kahve almak için odaya girdiğinde az önceki kızlarda oradaydı. Cemre'yi görünce ikiside baştan aşağı süzerken gülümsediler.Ses tonu pekte arkadaş olmaya niyetli gibi olmayan siyah elbiseli kız . "Sen yenisin galiba canım,ben Meral Nebi Beyin asistanıyım" dedi elini uzatırken. (Bu nasıl tanışma böyle,gören de pavyona düştük sanır) " Evet ben yeniyim Cemre bildiğiniz gibi Can Beyin asistanıyım memnun oldum" dedi aynı tonda karşılık vererek. "Canımm Can Beyin asistanı olmak zordur yalnız işin baya zor" (Canımm?) "Yaa evet baş ediyor gibiyim yani ilk günün günahı olmaz demi" dedi sahte bir gülümsemeyle Cemre.Şu an kızların bakışları altında sinsilikten boğulabilirdi. "Ben de Suna canım Necati Beyin asistanı tanıştığıma memnun oldum." "Ben de sizi tanıdığıma memnun oldum." "Kıyafetlerin güzelmiş hangi marka canım"derken esasında beğenmediği her kelimesinde ima ederek söylemişti. "Teşekkür ederim.Marka değil özel dikim" "Yaa terzin baya iyiymiş canım ama istersen sana bir iki yer önerebilirim" dedi yine aynı ima dolu ses tonuyla. "Olur konuşuruz bir gün"deyip kahvesini alarak gitmek için arkasını dönecektiki. "Zevkleri ağırdır Can Beyin yardıma ihtiyacın olursa gelebilirsin" dedi son bir defa Cemre'yi baştan aşağı küçümser şekilde süzen Meral. "Konu zevklere gelirse gelirim" dedi dudağına ilişen tebessümle.Kahvesini alıp çıktı ama arkasında iki dostça olmayan insanlar bırakarak. Masasına geldiğiğinde kahvesini içecektiki çalan telefonla yarım kaldı. "Alo Selin" "Eveet! ama sen yine de bu sene tatilin kitabını yazacak Selin de olur mu kuzum.Eee anlat bakalım nasıl durumlar"dedi telefondan cırlayan sesi dışarı çıkacak kadar neşeliydi. "İdare eder kuzum sen bu saatte hayrola derse bile gelmeyen sen ayakta mısın?" "Kızım Bodrum'dayım yeni indim benim aşko buğün geliyor kontrol edeyim dedim bir de canım kuzum neler yapıyor diye merak ettim" "Sürünüyorum Selin bir insan hiç bir şeyden mutlu olmaz dün akşama kovar sanıyordum ama buğün kovacak herhalde"dedi umutsuzca. "Cemre çok negatifsin rahatla biraz" "Ben değilim Selin tatilde olan" "Sorun buysa seni de aldırayim aşko."dedi Selin yine zengin zengin konuşarak. "Off Selin zengin olan sensin ben değil biliyorsun kuzum benim bu işe çok ihtiyacım var." O sırada asansörden içeri Amerika'daki iş gezisinden dönen Nebi Aslanoğlu girdi.Odaya girmesiyle Cemre'yle bakışmaları bir oldu sanki onu aramak için gelmiş gibi... "Kapatıyorum canım seninki geldi ben seni sonra ararım"diyerek telefonu kapattı "Günaydın Cemre" dedi gülümseyerek Nebi Aslanoğlu. "Günaydın Nebi Bey"diyerek aynı saniye de aynı tebessümle karşılık verdi Cemre. "Size de günaydın Naime Hanım" "Günaydın Nebi Bey hoşgeldiniz siz tanışıyor musnuz?"diye sordu merakla. "Evet.Cemre kız arkadaşımın sınıf arkadaşı.Kendisini uzun zamandır tanıyorum.Çok çalışkan bir öğrencidir tam Can'a yakışır bir asistan"dedi göz kırparak. "Eee Can gelmedi mi daha?" "Gelmedi daha"dedi Cemre ama Can ismini duyunca bir anda heycanlanmıştı. "Hmm...alaşıldı öğleye kadar gelmeyecek .Gelirse haberim olsun ben odama geçiyorum.Sana da yeniden yeni işin hayırlı olsun Cemrecim." deyip arkasını dönüp gidiyorduki. "Şey Nebi Bey ama böyle bir şey yok buğünkü planında öğleden önce 2 tane toplantisı olacaktı." Gülümsedi Nebi Aslanoğlu.Naime Hanıma kısa bir bakış attıktan sonra. "Cemrecim sana Can Aslanoğlu'nun asistanı olma;ders1:plana uyma.Planı Can'a uydur."dedi Nebi Aslanoğlu önemli bir sır veriyormuşçasına "O ne demek şimdi?"zaten kafasi karışık olan Cemre şimdi bu yeni bilgiyle iyice harman yeriydi. "Can Aslanoğlu nerde dediklerinde iyi bir bahane bul"dedi ve arkasını gayet normal bir şeyden bahsediyormuş gibi döndü ve gitti. "Naime abla bu ne demek "Cemre boş gözlerle bakıyordu. "Malesef güzel kızım senin işjnin zorluğunda burda başlıyor.Can Bey bu saate kadar gelmemişse muhtemelen öğleye kadar ancak gelir.Geri dönüş yapmayacaktır ama Sen yine de buğünkü planı mail at.Ve Nebi Beyin dediği gibi iyi bir bahane bul soranlara."dedi umutsuz ses tonuyla.Daha fazla yardımcı olamadığı için üzülmüştü ama Can Aslanoğlu da böyle biriydi. "Kısaca İyi bir yalan bul diyorsunuz."diye mırıldandı Cemre. Malesef anlamında başıyla onayladı Naime Hanım. Cemre önündeki bilgisayarına döndü dünden kalan azıcık aklıyla görmesi umuduyla hemen mail attı.Ama Can Aslanoğlu ne bir mesaj attı cevaben ne de bir arama yaptı. Öğleye kadar olan 2 toplantı için geri dönüş istediler.Cemre kendisine en mantıklı gelen hasta olduğu yalanını söyledi.Yarın iyileşir iyileşmez geri dönüş yapacağını belirti.Bu iki toplantıyı öyle ya da böyle nihayet atlatmışti. Maillere göz atarken arayan telefondaki sesle bedeni buz kesti çünkü hayatında ilk defa birinin hayatına dokunacak ilk yalanını söylecekti. "Alo Can Beyin asistanı ile mi görüşüyorum?"ďiye sordu telefonun ucundaki zarif bir ses. "Evet buyrun benim"dedi Cemre umarım yalan söylemek zorunda kalmam diye ümit ederek. "Ben Ayşıl Aslanoğlu.Can'ı bağlayabilir misiniz kendisine ulaşamıyorumda" Ayşıl mi? Ayşıl Aslanoğlu mu? Bu soruyu cevapmasam? Seyirciye sorsak? Telefonla joker hakkı da mı yok? "Evet,evet efendim kendisi sabahtan beri yoğun bir toplantı da Dubai den müşteriler geldi de efendim ama çıkar çıkmaz aradığınızı bildireceğim."sesini olağanca gücüyle sakin tutmaya çalışmıştı. "Çok sevinirim...iyi günler" dedi yine aynı zarif ses tonuyla telefon kapandı. Cemre tuttuğu nefesini derince bir off çekerek verdi. (Vallahi yatacak yerim yok) "Ben az önce Ayşıl Aslanoğlu ile konuştum Naime Abla ve ben adamın karısına yalan mı söyledim."dedi cırlayarak. "Farkettim Cemrecim ve gayette iş çıkardın" "Çıkardım demi bence bir kahveyi hakettim"diyerek ayağa kalktı az önce yalanına ortaklık eden telefondan masasından odasından hemen uzaklaşmak istedi. "Yemeğe çıkarız şimdi yemek yemiyecek misin?" "Yok zaten sabahtan beri yalan söylemekten bende iştah falan kalmadı size afiyet olsun" deyip kahve almaya gitti. Döndüğünde kimse kalmamıştı.Masasına oturmak yerine aklına Can Aslanoğlu'nun odasından görünen manzara geldi.Kimse olmadığına göre manzaraya karşı kahvesini içebilirdi. Can Aslanoğlu'nun odasına girdiğinde kahvesini masaya koydu hemen yanındaki koltuğu cama doğru çevirdi.Koltuğa oturduktan sonra kahvesini yudumluya başladı. Gözleri manzaradan ziyade odaya daldı içerideki mobilyaların ne kadar büyük olduğunu masasının sandelyesinin ne kadar gösterişli olduğunu farketti.Tıpkı Can Aslanoğlu gibi odada heybetli gösterişliydi. Gözlerini odadan alıp manzaraya dalmıştımki içeriye bodoslama biri girdi.Gelişi güzel tıkıştırılmış gömlek,yarıda bırakılmış kravat dağınık saçlarla akşamdan kalma:Can Aslanoğlu. Cemre korkunun verdiği heycanla ayağa fırladı. Şey...Can Bey!Siz miydiniz?Kahve? elindeki fincanı göstererek şu an olanca gücüyle saçmalıyordu. Evet benim asistan,başkasını mı bekliyordun? diye sordu her ne kadar sakin olsa da Can Aslanoğlu burda dünden belli kaçtığı kızı karşısında görmeyi pek ummamıştı. "Ben duşa gireceğim sen buğün bakılması gereken dosya falan ne varsa al gel ve bir de kahve biz de içelim şu manzaraya karşı"dedi ve odasına geçti. Cemre bir anda içeri giren dağılmış haldeki Can Aslanoğlu'nun şokunu atlatamamıştıki adam her şey normalmiş gibi bir de emir vermişti anın etkisiyle öylece bir kaç saniye kalakaldı. Attığı şoktan sonra kahveyi ve dosyaları alıp odaya girdiğinde.Can'nı ıslak saçları düğmeleri açık gömleğiyle öyle karşısında görünce büyük yutkundu. "Daha çıkmamışsınızdır diye çalmadım kapıyı özür dilerim "dedi bedenine yayılan sıcaklık nefes rutininide değiştirmişti bir anda. "Offf bırak şimdi asistan özür dilemeyi anlat bakalım ben yokken neler oldu" dedi masasına yaslanırken. Cemre gözlerini Can'nın açık gömleğinden sergilenen kaslarına getirmemeye çalışarak "Can Bey Antalyadaki devam eden otel için araç alımı için imzanız gerekli sabahtan beri" cümlesi daha bitmemiştiki. "Siktir et şimdi onu eee başka" Cemre beklemediğj küfür karşısında duraksadi.Anlık şokun etkisiyle küçük bir öksürdü. "Eveet...hmm. İki toplnatınız vardı hasta olduğunuzu en kısa sürede dönüş yapacağınızı söyledim." Can tek kaşını kaldırdı dudağına ilişen sinsi gülümsemeyle "2 günde baya işi kaptın haa asistan"dedi göz kırparak. Cemre eğer bir konu da takdir edikecekse bu kesinlikle yalan söylediği için olmamsıni tercih ederdi ve hemen konuyu değiştirmek için devam etti. "Eşiniz Ayşıl Hanım aradı...size ulaşamıyormuş...Önemli toplantıları var dedim siz den dönüş bekliyor" duraksarak ancak konuşabilmisti gerilen bedeniyle gözlerini Can'dan kaçırdı. Can Aslanoğlu yanlış yapmış çocuk suçluluğunda açıklama gereği duydu bir an. "Şey..ararım ben onu akşam eve gitmedim de..tamam güzel başka"diyebildi bu sefer heycandan saçmalama sırası ondaydi. Cemre devam etti gözleri onun gözleri ve sergilenen kasları hariç her yerde geziyordu. "Bu kadar Can Bey bu da imzalanacak dosyalar diyerek elindeki dosyaları Can Aslanoğlu'nun getirdi. Dosyayı verirken Csn Aslanoğlu'na elinin sıcak tenine temas etmesine neden oldu.Gözleri istemsizce onun gözlerine kaydığında ilk defa bu maviliklerin sıcak olduğunu hisseti. Buras Can Bey diyerek imzalanacak yerleri gösterdi. Can dosyayı incelerken Sıcak nefesleri bir birbirine karışıcak kadar yakındılar. Cemre Can'dan gelen şampuan ve parfüm kokusunun etkisiyle kızardığını hissetti bir an önce kendini odan dışarı atmak istiyordu. Can ise olabildiğince bu anı uzatmak istiyordu.Sex dolu bir gecenin ardından hala erkekliğinin sızlamasına küfrederek. Son imzayı da attıktan sonra hala nefesleri birbirine çarpacak kadar yakınken "Tamamdır asistan"dedi ama gözleri Cemre'nin gül kurusu dudaklarındaydi. "Akşam 9 da iş yemeğiniz var Can Bey buğün başka bir planınız yok "dedi Cemre hala bu kadar yakınken bir adım dahi uzaklaşmadan. Gözleri çıkması için onay beklerken onun gözlerinin dudakların da olması yutkunmasına sebep olmuştu. Can kızın bu kadar yakın nefesinin bu nedenli hissederken erkekliği özgürlüğünü çoktan ilan etmişti şimdi bir de yutkunmasi Can'nın masayı tutan elini yumruk yapmasına sebep oldu.Gece o kadar kızla birlikte olup sexe doyduğunu düşünmüştu halbuki. Uzun zaman sonra malum partiyi yapmasına, kaç farklı kızla birlikte olurken bile hep aklında sadece biri vardi.Ve şimdi bir kaç santim uzağında sadece nefes alıp vererek bile onun içindeki hayvani duygularını salyalarını akıta akıta dize getiriyordu. Sadece bir kaç gün gördüğü sıradan bir kızın onu bu kadar aç hale getirmesi sinirini bozdu "Tamam çıkabilirsin dışarı" dedi anlık gelen sinirle. Cemre beklemediği bu ani tepki karşısında afalladı.Bir kaç saniyelik anın etkisiyle duraksadı. "Tabi Efendim"dedi Efendim kelimesini üstüne bastıra bastıra söyledi demi birazda durduk yere o sinir olsundu. Tam dönüp gidiyorduki Can Aslanoğlu kolunu tuttu olduğu yerden ayağa kalktı uzun boyunu eğerek Cemre'nin kulağına "Efendim mi nerde kullandırdığımı bir bilsen bir daha o küçük ağzına almazsın keza sana hayli büyük gelir" sıcak erkeksi sesiyle fısıldayarak. Cemre kapıyı kapatma ihtiyacı bile duymadan hızla lavaboya koştu....
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD