Dile Gelmeyen Her Şey

2134 Words
Gün ışığı odaya dolarken Cemre gördüğü rüyanın etkisiyle alarmdan 8 dakika önce uyandı.Terlemişti.Rüya görmüştü ama ne gördüğünü hatırlamıyordu sadece rüyanın etkisiyle sırılsıklam olduğunu farketti. Duşunu aldı.Giyinmek için akşamdan yıkayıp ütülediği dünkünün aynısı kıyafetleri aldı dolaptan. Üzerindeki havlu ayaklarının yanına düşerken dolabın yer yer kararmış aynasına yansıyan çıplak bedenine kaydı gözleri.Su damlalarının yerini ıslaklığa bıraktıktığı bedenini ilk kez gözlerine farklı göründü. Bu görüntü genç bir kadın gibi hissetirdi.Dolgun kalçalrı küçük bulduğu halbuki narin bedenine göre irice bile duran göğüsleri geniş omuzları... Saçlarını elleriyle toplayarak etrafında bir tur döndü.Havanın soğukluğu ürpermesine neden olmuştu ama aynadan gözlerini alamıyordu dudaklarını sertçe ısırarak derince yutkuntu .Hatırlayamadığı rüyas gibi soğuk havanın ıslak bedenini sarmalamışken bile alev alev yanan ruhuna faydası olaması da bir kaç gündür söz geçiremediği hisleri olduğundan emindi. Siyah dantel iç çamaşırını giyerken aklından atamadığı dönen şeyler kumral tenin kızarmasina sebep oldu artık iyiden iyiye düşüncelerine de söz geçiremiyordu. Saçlarını geçen 3 günün aksine enseden topuz yaptı bu zarif boynunu daha çok öne çıkardı beyaz gömleği ve siyah eteğiyle hazırdı makyaj yapmadı çünkü hiç malzemesi yoktu bu zamana kadar hiç ihtiyacını hissetmemişti ama şu an ilk maaşınla alınacaklar listesinin ilk sırasına yerleştirdi. Son kez aynada kendine baktığında aklına dünkü Can Aslanoğlu ile son konuşması geldi. (Şahı hiç çıkmışmiydıki ordan ;)) Öylece bırakıp gitmişti bir daha görmemişti kendisini.Söylediği sözleri başkası söylese düpedüz taciz sayılabilirdi ama Can Aslanoğlu'nun ağzından çıkınca bu böyle olmamıştı. .... Sinirlenmiş miydi? Neden çekip gitti? Gördüğü rüya... Kızaran teni.. Kuruyan dudakları... Alev alan bedeni... Mantıklı olması için avaz avaz bağıran aklı... Tüm bunları arkasında bırakarak işe gitmek için ayrıldı evden... ... Asansör açıldığında dua ederek Can Aslanoğlu'nu görmemeyi umdu.Odasına geçtiğinde Naime Hanımı göremedi.Üzerindeki hırkasını çantasını astıktan sonra.Mesainin başlamasına daha çok olmasına rağmen kahve almak gelmedi içinden.Çünkü Can Aslanoğlu ile karşılaşmaya daha hazır değildi.Dün odadan çıktıktan sonra bir daha onu görmemişti dahası işi bırakıp eve gitmişti.Kimseye ve özellikle de Can Aslanoğlu'na haber vermeden. Bilgisayarın başında günlük programı gözden geçirirken gözleri sadece bilgisayardaydı.Her an başka yöne kaysa onu görecek gibi hissediyordu.Defelarca üstünden geçti programı yine inceliyorduki. Günaydı Cemre 'Siktir' "Günaydın Can Bey"dedi gözleri ekrandan kaldırarak buğün görmek istemediği son şeye baktı. "Odama geçiyorum"derken Can Aslanoğlu savaş kazanmış bir komutan edasında vakur yürüyüşle odasına geçti. Görüyorum malesef diye mırıldandı. Dün ona söylemeden eve gitmesini sormamasını sabahki dualarına bağlayarak derin ohh çekti.Sorsa ne diyeceği hakkında ne diyeceğini bilemiyordu yaa. 'Ne diyecektim yani sizin cinsel imanınıza kızmadım bilakis diğer size düşen kadınlar gibi bundan etkilendim.Bunu da kendime yediremeyip küçük bir çocuk gibi odama mi attım kendimi diyecektim.'aklındakiindaki konuşmalarla Can Aslanoğlu'nun her zamanki sabah kahvesini alıp geldi. Ajandayı dosyaları alıp içeriye girdiğinde Can Aslanoğlu önündeki bilgisayara bakıyordu hiç kafasını kaldırmadan işine devam ediyordu. Kahvesini masasına koydu. Masanın önüne geçti. Bekledi. Bekledi. Sanki o odaya hiç girmemiş gibi oda yokmuş gibi sinir olası bir sessizlik vardı. Hmm...ııhm diye sesler çıkarak bu sessizliği bozmak istedi Cemre. Başını kaldırdı.Deniz mavisi gözleriyle Cemre'nin onun gözlerinin renginin yanında sönük ama onun hayran olduğu masum gözlerine baktı. "Dinliyorum asistan"dedi ona özgün soğuk mesafeli ve sakin ses tonuyla. "Tamam...Can Bey.."diyebildi. Yine bir anda peydah veren heycanın sesine yansımıştı.İç sesine küfürler ederek günluk programı okudu ve kağıdı Can Aslanoğlu'nun önüne bıraktı. Bırakırken burnuna dolan parfüm kokusu bedene aniden yayılan sıcaklığa neden olmuştu. Yutkundu ama gözlerini ona dikmiş olan Can Aslanoğlu'nun bunu fark ettiğini anlayınca daha çok kızarmasına neden oldu.Yaramazlık yapan bir çocuk masumluğunda bakışlarını elindeki dosyalara indirdi. "Buyrun Can Bey bunlarda buğünkü toplantılarınızın dosyası"diyerek elindeki dosyaları uzattı.Hala kıza bakan Can Aslanoğlu kızın bu çekingen heycanlı halleri onu bir sinema salonunda en güzel filmi izliyormuş gibi hissettirdi. "Buğün benimle toplantıya gireceksin" dedi "Ben mi?" heyecandan ne diyeceğini bilemeden aklına gelen ilk şeyi söyleyivermişti. "Bildiğin başka asistanım varsa oda girebilir" dedi ama belli etmemeye çalışsada kızın şaşkın ve mutlu halleri onu daha da mutlu ediyordu. "Elbetteki ben Can Bey.şey bu benim için ilk olacak" diyebildi heycanını yine tüm konuşma yetisini ele geçirmişti. 'İlk olacak?Atsam mı kendi mi acaba kesin ölürüm zaten' Arkasına iyice yaslanan Can Aslanoğlu "Güzel...ilkleri yaşatmayı severim hazırla kendini" dedi göz kırparak ama Cemre onun yine neyi ima ettiğini anlamıştı ama anlamamış sakinliğinle; "Sizi mahçup etmeyeceğim Can Bey"dedi ama hala gözleri üzerinde olan ve onla flortleşen evli patronu sinirlerini epeyce bozmaya başlamıştı.Bir an şu odadan kurtulmak istiyordu dün hoşuna gitmişti evet hâlâ gidiyordu ama adam evliydi ve o sadece asistanıydı. "Ben hazırlanayım o zaman Can Bey müsaadenizle"derken gözleri onay bekliyordu. "Tabi çıkabilirsin" dedi ama Can onla vaktin her saniyesi hoşuna giderken gitmesi en son istediğiydi. Cemre dönüp giderken Can kızın siyah eteğine gözü takıldı yine. 'Kahretsin bu kızın başka kıyafeti yok mu beni deli etmek için mi giyiyor şunu' diye düşünürken eteği elleriyle paramparça etme isteği tüm bedenini kapladı.Cemre daha odadan çıkmadan erkekliği bağımsızlığını ilan etmişti.Sert ve güçlü elleriyle erkekliğini sıkarak; 'Ahh sanki hiç kadın görmedin lan'diye mırıldandı. Kapı kapandığında bile gözleri hâlâ kapıdaydı Can'nın.İlk gün çok kızmıştı ama onun yalın heycanlı panik halleri ona çeken bir mıknatıstı.Zıt iki kutup ama delice tutkuyla bu zıt kutup onu ona hızla sürüklüyordu ve Can bu zamana kadar ilk kez birine böylesine çekiliyordu.Bu durum sinirini bozuyordu karısı da dahil olmak üzere binlerce kadına sahip olabilecekken neden 'basit'asistan karşısında böyle 'basit' olabiliyordu.Aklına gelen bir kaç saniyelik gerçek düşüncelerini savarak kızı her zamanki eğlencelerinden biri olarak gördüğüne inandırmaya çalıştı kendini. .... Cemre toplantı saatine kadar hayatındaki ilk toplantısı için hazırlandı.O kadar çok kendini kaptırdıki Can Aslanoğlu odadan çıktığında toplantı saatinin geldiğini anlayabildi. Deniz mavisi gözleriyle sorgulayarak "Hazır mısınız Cemre Hanım"dedi sesindeki mutlu tını Cemre'nin tüm heycanını bir anda alıp göturüverdi. "Hazırım Can Bey" diyerek hazırladığı dosyaları alarak toplantı odasına yürüdüler. Önde sert ve güçlü adımlarla yürürken ardı sıra gelen kızın arkasında olduğunu bilmek bile iç gıçıklatmaya yetiyordu Can için.Az sonra masada yan yana oturacaklarını hesaba katınca nasıl kendini tutabileceğini bilemiyordu.Yeni ergenler gibi olmuştu bir haftadır aklı sadece erkekliğindeydi ve sadece birini hayal ediyordu. Toplantı odasına girdiklerinde odadaki erkeklerin bakışlarının yanındaki masum güzelliğe kaydığını farketti.Gözlerindeki beğenme ve hayran olma duygusu sinirlerini bozdu. Can kendini sinir olmaktan alıkoyamıyordu ve asistanı da bu denli sahiplenme duygusu sinirlerini hepten gerdi. Ama ne güzelliğinden ne de erkeklerin aç bakışlarından habersiz sadece olacak olan toplantının heyecanıyla titreyen kızın masumluğu onu bir nebze de olsa sakinleştiriyordu nasıl oluyorsa bu kız her şeyden habersiz onu iki zıt uca bir anda dönüştürebiliyordu. Cemre'nin bir kaç santim uzağında olması Can Aslanoğlu için toplantı şimdiden zor olmaya başlamıştı bile. Cemre masanın karşısındaki Nebi Aslanoğlu ile göz göze gelince tebessümle selam verdikten sonra yerine oturdu.Masada Nebi,Necati Bey dışında şirketin elemanlarından iki erkek ve bir kadın daha ve iş yapacakları kişiler vardı sadece asistan olarak Cemre katılıyordu. Toplantı ilerlemişti ama ikisinin de aklı toplantı da değildi.Heleki ilk toplantısı olan Cemre büyük bir ilgiyle takip etmesi gereken toplantıyı bacaklarının bir kaç santim uzağındaki beden tamamiyle dağıtıyordu. Sanki ufak bir harekette değecek bir birine aç olan sıcaklık alev alacaktı.Aklı tamamıyla yanındaki adamdaydı göz göze gelmeseler bile aradaki enerji,akım adı her neyse ikisininde bedenini ele geçirmişti.Ve olan oldu Can bilerek toplantının başından beri dokunmak için yandığı bacaklara bacağıyla temas etti. Bu temas Can'a ilk sevişmesi bile bu kadar heycan verici olmadığını hatırladı. Bu kızdan duyduğu her heycan için kendine kızıyordu.Sıradan bir kızın onu bu denli başarmasını artık farklı heycanlar aradığı için yaptığına yoruyordu. Dokunmanın etkisiyle Cemre elektrik çarpmış gibi bacağını çekti ama bu Can'nın yontulmamış özgüvenine saldır gibi hisseti.Bu sefer bilinçli bir dokunuşla dokundu her zerresine hissetmek istediği bacaklara.Bunun bilinçli olduğunu ikinci kez dokhnuştan sonra anladı Cemre dünkü son konuşmadan sonra bu aradaki konuşulmayan dile dökülmeyen şeylerin kapısını tamamen açmıştı. Bir iki saniye kararsız kaldı çekse mi ya da şu an kariyerinden hayallerinden bile çok istediği ama kabul etmediği şeyin sıcaklığına bıraksamıydı. Kararsızlığıyla bacaklarını aynı hızla çekti çünkü her şeyi geçşe 'adam evliydi'. Can şu an odadaki herkesi kovup Cemre'yle başbaşa kalmak istedi onun gül kurusu dudaklarına yapışıp burda patron kimmiş göstermek istiyordu delice. Ama bir dakika bu kızı tanıyalı bir hafta bile olmamıştı bu nasıl delilikti esas patron oydu onu böyle hiç bir hareketiyle deli divane ediyordu ayrıca ne diyecekti ne diyebilecekti 'pardon sizin çekingen ama bir o kadar özgüvenli halleriniz ben Can Aslanoğlu;evli ;hatta çocuklu;hatta geçen geceyi sayını bilmediğim kadınla yattım adam. Buna rağmen senin bacaklarına dokunmak dahi erkekliğim pantolonumu yırtacak kadar baş kaldırdı mı? Muhtemelen delisin derdi diye düşünürken toplantı devam ediyordu... "Can Bey siz nedersiniz "diye sordu iş yaptıkları adamlardan biri "Ne ne derim" diye afalladı aklı tamamen iç konuşmasında olan Can. "Bu konu hakkında diyorum" diye tekrarladı sorusunu Can bir anda masadan kalktı "Bu işi tamamıyla Nebi ve Necati'ye devrediyorum sizi iyi toplantılar" diyerek kimseye başka bir şey demeden sadece kısa bir bakış attıktan sonra Cemre'ye odadan çıktı. Cemre önce ne yapacağını bilemeden bir kaç saniye duraksadı 'eee Can Aslanoğlu yoksa ben de yokum o zaman' diye düşündü.Sonra hızla kimseye bir şey demeden masadan kalkıp Can'nın ardından odayı terk etti. Nebi Aslanoğlu olduğu sandalyede kollarını havaya kaldırıp gerindi ve Necati Aslanoğlu'na neşeli bir göz kırptı. "Güzelll...devam edelim beyler buyrun "deyip toplantıya kaldığı yerde devam ettiler. Cemre kolidor boyunca bakında uzun koridorda Can Aslanoğlu'nu göremedi hızlı adımlarla peşi sıra gidiyorduki bir ses onu durdu arkasına döndüğünde karşısında 'uzun bacaklı'Nebi Aslanoğlu'nun asistanı Meral'di. Şu an Cemre'nin en son göremek istediği kişi o olabilirdi heleki uzun bacaklarını gözüne gözüne sokarken. "Ne oldu canım Can Beyi mi arıyorsun" kelimeleri ağzında dolayarak sinsi bir gülümsemeyle söyledi. "Evet gördünüz mü" dedi heycanla Cemre neden böyle bir önemli bir toplantıyı bırakıp gitmişti hala anlamıyordu. "Gördüm canım biraz morali bozuk gibiydi istersen ben ilgilenebilirim" dedi ama sesindeki sinsilik ve ima Cemre'nin yüzüne tokat gibi vurdu. "Teşekkürler canım ben nerde olduğunu öğrensem yeterli" diyebildi sesini sakin tutmaya çalıştı. Ama bir anda alarm sesi duyuldu ikiside panikle etrafa bakındı.Bir şey olmuştu ama ne? Panikle ortada koşuşturmalar başladı bomboş kolidor saniyeler içinde paniklemiş insanlarla doldu. Etraflarındaki kalabalığın ortasında Cemre ve Meral oldukları yerde dona kalmıştı.Çalan alarm kulakları tırmalarken bir bağırış alarm sesini bastırdı; Yangın var! Yangının nerde ve neden çıktığı konusunda kimsenin bilgisi olmasada asansöre koşuşturma yığılmalar başlamıştı bile. Cemre'de güç bulduğu ayaklarını asansöre yönelti ama aklında hem yangın korkusu hem de Can'nın sebepsiz çıkışı vardı.Kalabalığın içinde beklemeye başladı 49.kattan atlayamayacaklarına göre tek çıkış asansördü.... Cemre binmek için sırasını beklerken gözleri Can Aslanoğlu'nu arıyordu.Gözleri etrafta gezinirken genizlere dolan duman kokusu paniğini iyice artırdı artık dumanlar kendini hissettirmeye başlamıştı.İnsanlardaki can korkusu bağrışların,itiş kakışların artmasına asansör önündeki sıranın bozulup üst üste bir yığın gibi oluşturdu asansörün önünde. Cemre'de bu korku havasına kapılmış bir an önce kurtulmak istiyordu ve nihayet asansör açıldı ve kendisini insan yığınından sıyırıp en dip köşede bir yer buldu. Bir anda dolan asansör düğmeye basılacağı anda bağırışların bir anlık yerini sesizliğe bırakmış ve dalgalı kalabalık bir anlığına durulmuş ve fısıldılardamalarda bir tek isim yankılanıyordu Can Bey... Asansöre son binen kişi Can Aslanoğlu olmuştu ve insanlar ona yer açmak için birer adım daha asansör duvarlarına ilerlemişti.Cemre olduğu yerde en kenarda daha da sıkışmıştı. Herkes gözlerini tek bir noktadaydı;Can Aslanoğlunda.Bir açıklama bekleniyordu ve bir sessizlik peydah vermişti cevap bekleyen bir sessizlik. Can Aslanoğlu sakin ve güven verici ses tonuyla: "Merak etmeyin arkadaşlar kimsenin kılana zarar gelmeyecek garanti veriyorum aşağıda yüzlerce kurtarma ekibi var ve binaya müdahale ediliyor rahat olabilirsiniz asansörlerde hiç bir sorun yok hepiniz aşağı güvenli bir şekilde ineceksiniz"dedi ve iniş düğmesine bastı. Kapılar kapandı arkasında umut bekleyen bir sürü insan bırakarak aşağıya inmeye başladı. En azından içerideki insanlar aşağıya inmenin ve Can Aslanoğlu'nun konuşmasından mütevellit biraz rahatlamışlardı. Can kimseyle konuşmak istemediğinden kravatını bollaştırıp boğazını boğuyormuş gibi hissettiren düğmesini açıp en arka tarafa geçti. Tam önündeki kızından olduğu yerden kaymasını ve oraya kendisinin geçip kafasını toplamayı düşünüyorduki kızın pekte çekilmeye niyeti yoktu.Gözlerini kaldırıp gözlerine baktığında şu an olması en yanlış yerde ve zamanda ve olmasını isteyeceği en son gözlerle karşılaştı. Cemre derince yutkundu başını gözlerini maviliklere daha iyi bakmak için arkaya doğru attı.Bir kaç tel saçları terlemiş boynuna yapışmıştı onu böyle bir anda görmenin verdiği ateşle yanakları kızardığını dudaklarının kuruduğunu hissetti.Bedeni bir kaç santim uzağında duran şeyle alev almıştı . Can ise daha dakikalar önce kaçtığı şey bir nefes kadar uzağındaydı.Bu kızdan çok daha güzelini görmüştü ama hiç bir kadın onun yüzüne vuran sıcak nefesi kadar bile heycanlandırmamıştı. Cemre sırılsıklam olan bedeni ondan kaça bilmek adına iyice duvara yaslandı ama sadece bir kaç santim bile geri gidememişti.Can bir adım daha atarak bedenini komple Cemre'ye dayarak tek bir vücut oldular şu an bu an bitmemsi için her şeyi verebilirdi. Cemre sıcak bedenin tutkunun kokusuna kendini bıraktı.Şu an ne yapıyorlarsa yanlış,etik değil,günah adını artık neyse ne ama çok güzel diye düşündü. Sert erkekliğini karnında hissetmişti Can bunun farkında değildi ama Cemre'nin kadınlığı onun için sızlıyor ve hayatında ilk kez delice bir hisle birini istiyordu. Kahretsin evlisin!diye isyan ederken içi kalçalarıını istemsizce onun için harekete geçen şeye itti.Basını Can'nın kaslı gögsüne dayadı onun kokusunu derince içine çekti tüm bedeni onla dolarken yaptığı şeyin ağırlığından gözünden bir damla yaş yanaklarına süzüldü. Can Onun ağladığında habersiz kulağına fısıldayarak "Benim olmanı her şeyden çok istiyorum asistan"dedi Kapı açıldı herkes Can havliyle dışarı çıkarken Cemre de kendini sonsuza dek kalabileceğini hissettiği Can'nın göğsünden alarak ondan her şeyden uzaklaşmak isteyerek kalabalıktan ters yöne koşmaya başladı...

Great novels start here

Download by scanning the QR code to get countless free stories and daily updated books

Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD