●Pusat'ın dilinden●
Polisler gidince yerde duran siyah sütyeni ve siyah atleti alarak yorganın altından başını çıkarmış Dalga'ya atığımda, utanarak hemen yorganın altına sokup dönmemi istedi. Döndüm ama kaçırdığı bir nokta vardı.
Durduğum yerden, aynadaki yansımasını görüyordum.
"Babam beni tehdit etmeseydi eğer bu durumda olmaz, teslim olurdum." Demişti hiddetle.
Üzerindeki gömleği çıkarınca, gördüğüm görüntü karşısında yutkundum. Yorganın arkasına gizlenmeye çalışsada çoğu yeri gözüküyordu.
Mükemmel bir fiziği var.
"Allah'ın belası!" Demişti saydırıp.
Sütyenini takmakta zorlandığını gördüğümde,
"Yardım lazım mı?" Dedim alayla.
"Yok hal ediyorum.!" Dedi sesindeki sertliği bana hissetirerek. Beliki Dalga kolay bir lokma olmayacak.
Yansımadan gördüğüm, süt beyazı tenine hayran olurken, üzerine gömleğini tekrar geçirdiğinde, biraz daha uzun sürmesini istemiştim.
Ne diyorum ben?!
O nişanlımın katilinin kızı. Babası sevdiğim kızı elimden aldı.
"Sağol." Dediğinde ona döndüm.
Asıl bu manzara için sen sağol, demek istesemde demedim. Pencerenin yanına gidip, dışarıyı izledi.
"Kimse yok gitsem iyi olur."
Yatağa geçip oturdum.
"Kal biraz, sohbet edelim."
Dalga'yı tanımaya meraklı değilim kesinlikle sadece planım için bu şart.
"Yaptıkların için çok teşekkür ederim ama gitmeliyim." Diyerek çantasını alıp, odadan çıktı.
Bozulmuş yatağa baktım, derin bir nefes alıp.
●Dalga'nın dilinden●
Utancımdan o odadan nasıl çıkıp gittim hatırlamıyorum. Şimdi de yatağımda dirseklerimi dizlerime yaslamış, oturuyorum.
Telefonumu alıp baktığımda, hiç arama yoktu. Demek kii babamın bir şeyden haberi yok dememle, kapım sertçe açıldı. Telaşlı gözlerimle, içeri giren kişiye baktım.
"Kızım sen akılanmaz mısın?!" Diye evi gür sesiyle inleten babamla, ayağa kalktım.
"Noldu?" Dedim haberim yokmuş gibi davranıp.
"Ne mi oldu?" Dedi sinirle gülerken,
"Şu oldu benim katil kızım, bugün gittiğin barda bir kızı bıçaklamışsın.!"
Yanlış mı duydum ben?
Bana katil demişti. Geçmişin hattasını yüzüme vura vura babam bana katil demişti. Bir diğer şey ise ben o kızı bıçaklamadım ki.
"Baba evet kızı dövdüm ama yemin ederim ki bıçaklamadım." Dedim itiraz ederek.
Annem içeri girdiği gibi bağırdı.
"Benim kızım bıçaklamaz kimseyi.
Git işin aslını öğren Tuğra ve öyle gel.!"
Babam son kez öldürücü bakışlarını bana ve anneme dikip, çıktı.
Annem kolumu sıkarken, gülümsedi.
"Baban işin aslını çözer Dalga'm. Hem sen neden kızı dövdün?"
Yatağa oturup derin bir nefes aldım.
"Bana 'Bazen cinsiyet değiştirdiğini düşünüyorum.' Diyince anne, bende daldım direk."
Annem gülerken, yan tarafıma oturdu.
"Erkek gibi tavırların ve davranışların var. Bunu inkar edemeyiz kızım ama sen bir erkeğe göre çok çok fazla güzelsin."
İstemesem bile gülmeye başladım çünkü öyle olduğumu biliyordum.
Annem saçımı okşarken konuştu.
"Her zaman güçlü ve dik dur kızım. Kimseye boyun eyme ki, tacın düşmesin."
Bilmem kaçıncı kez söylediği bu cümleyi bugün tekrar söylemişti.
"Emrin olur Aylin sultan."
Yanağından öptüğümde, mutlu bir şekilde gülümsedi.
"Şimdi hiç bir şeyi sıkıntı etme kendine annesinin kuzusu." Diyip çıktı odadan ama içimdeki sıkıntı geçmiyordu.
Kim o kızı bıçakladı?
Umarım ölmez de gerçekleri söyler.
Saatler geçerken aşağıdan çelik kapının kapanma sesiyle, odadan çıkarak aşağı indiğimde salona giren babama yetiştim ve oturduğu gibi sordum.
"Kız iyi mi?" Dedim içim içimi yerken.
"İyi, hafif yaralanmış."
"Çok şükür" Diyip derin bir nefes aldım rahatlayarak.
"Kim bıçaklamış peki?"
"Maskeli bir adam olduğunu söyledi."
Maskeli bir adam mı?
Allah'ım neler oluyor, kaçırdığım bir nokta varda ben mi görmüyorum?
Annem içeri girince sevincimi paylaşmak için direk ona sarıldığımda, birden acıyla inlemesiyle telaşla kendimi geri çektim.
"İyi misin anne?"
Omzunu tutup gülümsedi.
"İyiyim kızım sadece temizlikten olsa gerek omuzlarım ağrıyor."
"Anne artık bu eve bir çalışan şart, kendini yorma kurban olduğum. Hem birlikte masaj salonuna gidelim, iyi gelir."
"Olur, bir gün gideriz." Dediğinde yanağından öptüm.
"Bir gün değil, yarın gideceğiz."
Başını salladı onaylayıp.
"O zaman yarın okul çıkışına kadar hazır ol. Seni alırım, gideriz."
"Tamam yavrum." Dedi geçip oturup.
"İyi geceler size." Dediğimde ikiside aynanda "İyi geceler." demişti.
Odama gittiğimde üzerimi değiştirip, yatağa uzandım.
***
Son teneffüs zili de çalınca, sınıftaki ergenlere burun kıvırıp, sabır diledim. Onlardan kurtulmama az kaldı. Çantamı koluma takıp çıktım sınıftan.
Okulun bahçesine park ettiğim motoruma atlarken, telefonu çıkarıp annemin sesli mesajını açtım.
*"Beni sakın bugün ekeyim deme Dalga!"*
Sırıtıp, telefonu tekrar cebime attım.
Okulun züppe çetesinin başı tam önümde durdu.
"Kahve içelim mi?"
Göz devirip kaskımı taktım.
Bu çocuğu kaç defa reddettiğimi hatırlamıyorum.
"Sana afiyet olsun güzelim." Diyip gaza basarak, okul bahçesinden çıktım.
Annemle, uzun zamandır anne kız gezmemiştik. Sanırsam son zamanlarda onu ihmal ettim ama bugün telafi edeceğim.
Eve vardığımda, anahtarımı çıkarıp kapıyı açtım.
"Aylin sultan ben geldim.! Hadi gidelim." Diye bağırıp ceketimi çıkarırken, salona girdiğim gibi gördüğüm manzarayla dona kaldım.
"A-anne!" Dedim kekeleyerek.
Salonun ortası kan gölüne dönmüşken, annem ise yerde haraketsizce kanlar içinde yatıyordu.
Yanına koşup dizlerimin üstüne çöktüm.
"Anne uyan, yalvarırım uyan!" Diyerek yanaklarına vurup, omuzlarından sarstım. Titreyen ellimi boynuna götürüp parmağımı bastırıp nabzını kontrol ettim.
İşte o an dünyam başıma yıkılırken, ben yok oldum...