Simya’nın Duyguları

903 Words
İbrahim kapıyı açtığında, içeride bekleyen Simya’yı görünce bir an duraksadı. Loş ışıkta yüzü solgundu, duruşu gergindi. Küçük omuzları kasılmış, parmakları birbirine kenetlenmişti. Onu böyle beklerken görmek, içindeki öfkeyi bir anlığına unutturdu. Simya, gözlerini İbrahim’e dikmişti. İçinde bir sürü duygu vardı ama en baskını, belki de hiç alışık olmadığı bir histi: Güven. Güvenmekten hep korkmuştu. İnsanlara bağlanmak, onlara inanmak onun için hep riskli olmuştu. Ama bu akşam, İbrahim’in Seda’ya yaptıkları… Onun tarafında duruşu, Seda’ya özür diletişi… Simya kendini korunduğunu hissetmişti. Ama yine de aklını kurcalayan şeyler vardı. Boğazını temizleyip konuştu. “Gerçekten hamile olmadığını biliyor muydun?” İbrahim, kapıyı kapattı ve ceketini ağır hareketlerle çıkardı. “Evet.” dedi kesin bir sesle. “Beni tuzağa düşürmeye çalıştı. Ama Seda’yı tanırım, numara yaparken gözünü bile kırpmaz.” Simya başını hafifçe yana eğdi. “Peki ya gerçekten hamile olsaydı?” Bu soru, havada bir süre asılı kaldı. İbrahim, gömleğinin kol düğmesini çözerken Simya’ya baktı. “O zaman da fark etmezdi.” dedi. “Ben evliyim.”“Seninle.” Simya’nın kalbi, bu iki kelimeyle bir an duracak gibi oldu. Seninle. Bunu daha önce de söylemişti ama bu akşam, ilk kez gerçekten inanılır geliyordu. İlk kez, bu evliliğin sadece bir formalite olmadığını hissetmişti. Ama yine de içinde bir boşluk vardı. İçini kemiren bir his. Emin olmalıydı. Başını önüne eğip parmaklarıyla geceliğinin kenarıyla oynadı. “O kadını hayatından tamamen çıkardın mı?” diye sordu sessizce. İbrahim kaşlarını çattı. “Simya, o kadın benim için hiçbir şey ifade etmiyor. Daha önce de etmiyordu. Ve bitti.” Simya, dudaklarını hafifçe ısırdı. Bir şeyler demek istiyordu ama boğazındaki düğüm buna izin vermiyordu. İbrahim, onun tereddütünü fark etti. Ona doğru bir adım attı. “Ne oldu?” diye sordu, sesi daha yumuşaktı şimdi. Simya derin bir nefes aldı. “Beni korudun.” dedi. “Bugün… İlk kez biri benim için bir şey yaptı.”“Ve bu sensin.” İbrahim’in gözleri hafifçe kısıldı. “Bunu yapmaz mıydım sanıyorsun?” Simya başını kaldırıp ona baktı. “Bilmiyorum.”“Beni sevmediğini sanıyordum.” Bu sözleri söylerken içi burkuldu. Ama gerçek buydu, değil mi? İbrahim onu sevmiyordu. Ama belki de sevginin başka bir biçimi vardı. İbrahim gözlerini ondan ayırmadı. Sonra, uzun bir sessizlikten sonra, başını hafifçe yana eğdi. “Öyle mi sanıyorsun?” Simya’nın kalbi hızlandı. Doğru mu duymuştu? Ama İbrahim daha fazla bir şey söylemeden üzerindeki gömleği çıkarıp yatağa doğru ilerledi. Simya, onun bu sözleriyle ne demek istediğini çözmeye çalışırken, İbrahim yatağın kenarına oturup bileğindeki saatini çıkardı. Yastığını alıp, yerde yatmaya hazırlanıyordu. Simya, kalbinin gürültülü atışlarına engel olamayarak yatağa doğru yöneldi. Ama artık içindeki o güvensizlik hissi eskisi kadar keskin değildi. Belki de İbrahim’in sevgisi, onun bildiği gibi değildi. Ama oradaydı. Bir yerlerdeydi. Ve bu düşünce, ona ilk kez gerçekten cesaret verdi. "Yerde yatma" dedi aniden. Simya, sözlerinin ağırlığını ancak onları dile getirdikten sonra fark etti. O kadar ani çıkmıştı ki ağzından, kendi sesi bile ona yabancı gelmişti. İbrahim, gözlerini kısarak ona baktı. Şaşkınlık ve sorgulayıcı bir ifade vardı yüzünde. Simya bakışlarını kaçırmadı. "Yerde yatma."dedi tekrar, bu kez daha kendinden emin bir sesle. "Havalar soğuyor." Bu, basit bir cümleydi. Ama ikisi de biliyordu ki sadece bir üşüme meselesi değildi. İbrahim kaşlarını hafifçe kaldırdı. Onun ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordu. Teşekkür mü etmek istiyordu? Yoksa… Ona bir adım mı atıyordu? Ama bedeni bunları düşünecek kadar dinç değildi. O gün yaşanan onca olaydan sonra, zihni yorgunlukla bulanıktı. Derin bir nefes aldı. "Peki." dedi sadece. Sonra, temkinli bir şekilde yatağın uzak ucuna geçti ve sessizce uzandı. Simya da yatağın diğer ucuna yatarken, ikisi arasında geniş bir boşluk vardı. O kadar genişti ki, aralarına bir insan rahatça sığabilirdi. Ama yataktaki bu mesafe, kalplerindekine kıyasla hiçbir şeydi. Simya gözlerini tavana dikti. Karanlık odada, içerideki derin sessizlikle birlikte, yaşadığı günü yeniden düşündü. Seda'nın sözleriyle hissettiği o keskin hayal kırıklığını... İbrahim'in, hiç tereddüt etmeden onu koruyuşunu... Ve şimdi, aynı yatakta, aynı havayı soluduklarını... Bu bambaşkaydı. Bu gece farklıydı. İbrahim, onun için bir şey yapmıştı. Onu korumuştu, arkasında durmuştu. Onun uğruna bir kadını karşısına almıştı. Ve şimdi, onun yatağındaydı. Simya içini kaplayan bu tuhaf sıcaklığa anlam veremiyordu. Ama inkâr edemeyeceği bir şey vardı: İbrahim’e karşı içinde filizlenen bir şeyler vardı. Bu, korkutucuydu. Ama aynı zamanda… Güzeldi. Gözlerini kapattı. İçindeki karmaşayı bastırmaya çalıştı. Simya, gözlerini karanlığa dikmiş, nefesini kontrol etmeye çalışıyordu. Kalbi, olması gerekenden daha hızlı atıyordu. Bunun yorgunluktan mı, yaşananlardan mı yoksa yatağın diğer ucunda yatan adamın varlığından mı olduğunu bilmiyordu. Ama biliyordu… İbrahim'in nefesi düzenliydi ama uyuyup uyumadığı belli değildi. Yatakta hiç kıpırdamıyordu. Sadece varlığı bile odadaki havayı değiştirmeye yetiyordu. Simya, bir an gözlerini kapattı ve gün boyu yaşadıklarını tekrar düşündü. Onu koruyuşunu… Sedaya karşı gösterdiği sertliği… Gücü… İbrahim güçlüydü. Ama sadece fiziksel olarak değil. Onun varlığı bile ağırdı. Bir odada durduğunda herkes onun farkına varıyordu. Kendi annesi bile, yılların alışkanlığıyla ona boyun eğmişti. Otoriterdi, istediğini almayı biliyordu. Ve bu adam, bu güçlü adam… Onun için bir şey yapmıştı. Bu düşünce, içini tarif edemediği bir sıcaklıkla doldurdu. Yatağın diğer ucunda yatan adamın varlığını daha derin hissetti. İbrahim… Onun İbrahim’e bakışı hep farklıydı ama bugün, ilk kez, onu gerçekten gördüğünü hissetti. Güçlüydü, yakışıklıydı, karizmatikti. Çekiciliği yadsınamazdı. Bunu ilk gördüğünde de fark etmişti ama şimdi… Şimdi bu farklıydı. Ona karşı içindeki öfke, yerini başka bir şeye bırakıyordu. Bambaşka bir şeye. Derin bir nefes aldı. İçindeki karmaşıklığı bastırmak istese de, İbrahim’in çekimine kapılmamak imkânsızdı. Belki de bu yüzden, bu kadar çok korkuyordu. Çünkü İbrahim’i sadece güçlü bir adam olarak değil, artık bir erkek olarak da görmeye başlamıştı. Ve bu, onun için çok tehlikeliydi.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD