Pınar...
Demir gidince hızla bana sarılan Nihal'e bakıp, yüzümü ekşilterek "Kızım sen yine rolünü iyice abartmaya başladın." diyerek söylendim. Nihal bana pis bir gülüş atarak "Eğer Demir'in yüzündeki o kıskanç ifadeyi görseydin böyle konuşmazdın canım arkadaşım, kesinlikle eminim bu çocuk senden hoşlanıyor." dedi.
Nihal'e saçmalıyorsun der gibi bakarak "Ne kıskanması ne hoşlanması, sen yine uçtun, kızım adam beni erkek sanıyor erkek ve adamın tercihleri kadınlar." diyerek vurgulayarak konuştum.
Sonra benden asla hoşlanmayacağını bilsem de aklıma gelenle birde panikleyip "Ya benim kız olduğumu anlarsa aman Allah'ım!" diyerek söylendim. Nihal kaşlarını çatarak "Ne var kızım anlarsa anlasın ölüm mü var sonunda?" diyerek sordu.
Nihal'e çaresiz bakışlarla bakarak "Demir eğer sen kız olsaydın kesinlikle seninle işim olmazdı. Senin asla yanımda olmana izin vermezdim dedi Nihal, ben ne yaparım o zaman, seneler sonra ona bu kadar yakın olabilmişken tekrar ondan uzak olmaya dayanamam ben" dedim ağlamaklı ses tonumla.
Nihal ise rahat tavırlarla koluma girip yürümemi sağlarken " Bu kadar panik yapma, hem kadın olduğunu anlasa bu bence daha iyi olurdu. Ama merak etme sen o iş bende, Demir efendi senin kız olduğunu asla anlamayacak "dedi sinsice gülerek. Dediklerini anlamaya çalışarak, gözlerim kısılmış halde yan gözle Nihal'e baktım ve "O nasıl olacak?" diyerek sordum. O ise pis bir gülüş atarak aklında dönen tilkilerle "Merak etme yeri geldiğinde anlarsın." dedikten sonra bana dönerek büyük bir ciddiyetle baktı.
"Sen onu boş ver de şu solan yüzünün sebebini anlat, yoksa Demir sana bir..."dedi öfkeyle bense sözünü yarıda kesip "Hayır Demir bir şey yapmadı dedesi.." dedim. Nihal yüzüme merakla bakarken "Dedesi!" diyerek beni tekrar etti. Bende önce eve gitmek istediğimi akşam bizde kalmasını ve her şeyi anlatacağım söyledim.
Eve varınca anneme selam verdikten sonra sofrayı kurduk ve bir şeyler yedik sonra, annemle biraz daha vakit geçirdikten sonra iyi geceler dileyerek benim odama geçtik. Odama girer girmez de Nihal'e her şeyi en ince detayına kadar anlattım. Nihal de dedeye saydırmaya başladı fakat benim üzüldüğümü görünce daha fazla üzülmemem için, gülümseyerek yanıma oturup “Bu arada meğer bizim Demir bey beyaz atlı prensmiş de haberimiz yokmuş." diyerek dalgaya vurdu.
Tam biz gülüşürken de telefonum çalmaya başladı. "Gecenin bu saatinde arayanda kim?" diyerek söylenerek telefonu elime aldığımda arayanın Demir olduğunu gördüm. Bana merakla bakan Nihal'e telefonun ekranını gösterir göstermez Nihal telefonu elimden hızla çekerek, pis bir gülüş attıktan sonra telefonu o açtı.
Sonra sanki nefes nefese bir haldeymiş gibi nefes alıp verirken "Efendim Demir bey!... Necmi mi?... Ha o şu an biraz meşgul telefona bakamaz "diyerek , garip ve tahrik edici iniltiler çıkarmaya başladı. Sonra da telefonu biraz kendinden uzaklaştırarak "Yeter artık Necmi bitirdin beni Ah! "dedikten sonra Demir'in yüzüne telefonu hızla kapattı.
Bense yaptığıyla hayretle kalkan kaşlarım ve irice açılan gözlerimle ona baka kaldım. Nihal pis gülüşünü nihayete erdirip "Niye öyle bakıyorsun kızım, sen demedin mi Demir benim kız olduğumu asla anlamamalı diye, hem merak etme sen bu daha başlangıç daha da yapacaklarımdan sonra aklında zerre şüphe kalmayacak Demir efendinin" deyip haince sırıtmaya başladı.
Bende Nihal'e dik bakıp "Bana ara ara hatırlat da senden korkmam gerektiğini unutmayayım tamam mı?." dedim. Ki doğruydu, bu kızın yapacaklarının sınırı yoktu. O gece uzunca muhabbet ettikten sonra uyuya kaldık. Sabah olunca da Nihal erkenden kalıp kahvaltı bile yapmadan işe gitti. Onun peşinden beni de uyku tutmayınca yatakta bir sağa bir sola dönmeye başladım. Yaklaşık bir saat kadar debelendikten sonra telefonum çalınca da kalktım..
Elime alıp baktığımda arayanın Demir olduğunu gördüm. Hemen telefonu açıp "Efendim!" dedim. Kısa bir duraksamanın ardından "Günaydın Necmi! "Dedikten sonra ben daha günaydın demeden "Hadi hemen kalk bana geliyorsun işimiz var." dedi. Şaşkınca duvardaki saate bakıp "Sabahın bu saat......"dedim fakat sözümü yarım bırakan Demir sert ses tonuyla "Bekliyorum!" diyerek telefonu yüzüme kapattı.
Bende mecburen hazırlanıp anneme işe gidiyorum diyerek yalan söyleyerek kahvaltı dahi yapmadan evden çıktım. Otobüse atlayıp Demir'in villasına geldiğimde. Kapıyı açan Demir oldu. Beni baştan ayağı dikkatlice süzdükten sonra "Kahvaltı yapmamışsındır herhalde?” diyerek sordu. O sorunca birden midemde gurultular hissedip elimi karnıma koyup "Hayır yapmadım" dedim.
Demir arkasına dönüp, ilerlerken "Tamam önce kahvaltı yapalım." deyip dişlerinin arasından tıslama şeklinde "Malum dün gece çok efor sarf etmiş olmalısın güç toplaman lazım." diyerek mutfağa doğru yöneldi. Masanın üzerinde hazır olan kahvaltıyı işaret ederek oturmamı söyledikten sonra oda dolaptan iki bardak çıkarıp çay doldurmaya gitti.
Bardaklarla gelip masada yerini aldığında da garip bir sessizlikle kahvaltı yapmaya başladık. Belli ki Demir bir şeylere kızmıştı o yüzden bende sesiz kalıp onu rahatsız etmek istemedim. Fakat kahvaltının sonuna doğru kafasını sürekli eğdiği tabaktan bana kaldırarak direk, sert bakışlarla "Dün gece çok ateşli bir geceydi herhalde Necmi pek bir yorgun görünüyorsun?" diyerek sordu.
Sorusu karşısında henüz içtiğim çay genzime kaçınca öksürüp durmaya başladım. Üstelik yüzüm utançla kızarmaya başladı. Soruyu nasıl geçiştireceğimi düşünmeye başladım fakat sonra bunu yaparsam kız olduğumu anlamasından korkup ,yüzüme edepsiz bir ifade takınmaya ve yavşak yavşak gülmeye çalışarak "Ha evet yengen çok doyums....!"dedim fakat elindeki bardağı sertçe masaya koyan Demir burnundan solur gibi "Neyse ne Necmi burada oturup senin seksi kız arkadaşınla olan yatak maceranı dinleyecek vaktimiz yok. Bir an önce yeni oyuna başlamalıyız." diyerek hızla masadan kalkıp sert adımlarla kapıya yöneldi.
Mecburen bende ne kadar şaşkında olsam peşi sıra gittim. Ve gün boyu bir çok mekana gidip sevgili rolü yaptık. Fakat rol biter bitmez Demir yine mesafeli bir tavır almaya başladı. İşimiz bitince de yine Demir'in evine geldik. Demir içeri girer girmez yüzüme dahi bakmadan soğuk bir banyoya ihtiyacı olduğunu bana da mutfağa gidip kendime bir kahve almamı söyledi.
O yüzüme bile bakmadan yukarı çıkınca bende mutfağa ilerleyip etrafı biraz karıştırdıktan sonra kendime bir kahve hazırlayıp masaya oturdum. Kafamı eğip kahvemi yudumlarken gün boyu sahtede olsa yaptığımız sevgili rolünü düşünmeye başladım. Çünkü Demir rolünü o kadar gerçekçi yapıyordu ki, sahtece yüzümde ve dudaklarımda şehvetle ve arzuyla gezinen ellerini gören herkes kesinlikle bizi sevgili sanardı. Üstelik bu durum beni fazlasıyla etkiliyordu .Yalanda olsa bunları düşünürken yine kızarmaya başladım.
Fakat bir kaç dakika sonra sadece beline sardığı minicik havluyla Demir'i iri ve muhteşem vücuduyla,yunan heykelleri gibi tam karşımda görünce bu sefer tükürüğüm genzime kaçtı ve öksürmeye başladım. Demir sevimli bir gülüşle "Helal oğlum helal!" deyince bende dişlerimin arasından kısık sesle "Ne helal ne helal haram ya haram, çekilsene gözümün önümden" diyerek söyledim, fakat Demir'in bana garip garip baktığını görünce kafamı hızla öne eğerek "Şey boğazıma kahve kaçtı "dedim ve onun dayanılmaz vücuduna bakmamak içim büyük çaba sarf ettim.
Fakat şeytan efendi arkamdan enseme üfleyip beni bakmam için tahrik ederken bu hiç kolay olmuyordu. Yine de nefsime sahip çıkıp şeytan efendinin sözlerine kulak tıkadım. Fakat Demir sanki şeytanla anlaşma yapmış gibi bana doğru gelip masaya dirseklerini koyarak burnumun dibine kadar girince daha da panikledim.
Ama panikleyince daha fazla dayanamayıp hızla ayaklandım yine ona bakmadan "Şey işimiz bittiğine göre ben artık gideyim. Benim işlerim vardı." dedim. Fakat attığım ikinci adımda eğildiği yerden kalkan Demir'in vücuduna gözlerim kayınca ayaklarım birbirine dolandı.
Tam yere kapaklanacakken de Demir hıza önüme geçince beraber yere kapaklandık. Fakat adamın vücudu taş olunca üzerine düşsem de sanki yere düşmüş hissi yarattı bende. Kaburgalarım düşmenin etkisiyle sızlarken acıyla "Ah!" diyerek inlememe engel olamadım. Panikleyen Demir elini yüzüme koyarak "İyi misin Necmi!" diyerek sordu. Bense yüzümde olan elleri ve bedenlerimizin bu kadar yakın olmasından telaşlanıp "Şey b .. ben!" diyerek kekeledim ve duyduğum acıya rağmen doğrulmaya çalıştım. Çünkü onun çıplak tenine biraz daha temas edersem iyice saçmalayabilirdim.
Fakat Demir garip bir gülüş atarak iri kollarıyla belimi sarıp bedenimi bedenine daha da yaklaştırıp, uzun uzun ela çalan kahverengi gözlerimde takılı kaldı. Sanki bir şeyleri anlamak ister gibiydi "Şey ne Necmi?" dedi kısık be boğuk çıkan sesle.
Ben onun bakışı ve yakınlaşmasıyla zoraki bir şekilde yutkunup cevap verecekken kurtarıcım kapı oldu. Kapı zilinin çalmasıyla iri kollarını gevşeten Demir'in kollarından kurtulup hızla ayaklandım. Yine ona bakmamaya özen göstererek "Şey senin üstün müsait değil ben açarım!" dedim ve kıoşar adım kapıya yöneldim.
Fakat kapıya giderken Demir'de ayaklanırken kısık sesle "siktiğimin kapısı !"diyerek söylenip bana "Tamam Necmi sen kapıyı aç bende üzerimi giyineyim öyle gelirim " diyerek benden önce üzerini giyinmek için yukarı çıktı.
O yukarı çıkar çıkmaz bende önce sakinleşmeye çalışıp, derin bir bir nefes alıp kapıyı öyle açtım. Gelen Nihal'di yine üzerine oldukça seksi bir kıyafet giymiş ve gelmişti. Beni görür görmez Demir'i sordu yukarıda değince de "Çekil!" diyerek beni elinin tersiyle itekleyip içeri girdi. Adımlarımız mutfağı bulduğunda geriye bana doğru dönen Nihal "Sizin eve uğradım annen işe gitti deyince planımızın devamı için süslenip buraya geldim." Dedi.
Ben "Planımız?" dedim ve o sıra yukarıdan inen Demir'in ayak seslerini duymaya başladık. Nihal hızla ellerimi kavrayıp onun beline dolanmasını sağlarken, oda iki eliyle yüzümü tutarak, hain bir gülüşle göz kırparak "İşte başlıyoruz!" diyerek yüzüme iyice yanaştı ve kafasını sağa sola eğerek ağzıyla garip sesler çıkarmaya başladı.
Niyetini hemen anlamıştım ama suratının aldığı şapşik hale gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Tam kahkahayı koyuverecekken arkamdan büyük bir şiddetle kırılan cam sesi geldi kulağıma ve olduğum yerde taş gibi kasıldım.
Geriye yavaş yavaş dönüp baktığımda ilk Demir'in ayağının dibindeki kırık su bardağını gördüm, sonra bakışlarımı yukarıya kaldırınca burnunda soluyan bir Demir'i gördüm.
Nihal'in bu yaptığından sonra artık kesinlikle Demir benim bir erkek olduğuma inanmıştı. Fakat bakışlarında kıskançlık fark ettim. Benim erkek olduğuma artık emin olduğuna göre ve o kadınlardan hoşlandığına göre kıskandığı kesinlikle ben değil Nihal'di. Ve o an istem dışı gözümden bir damla yaş aktı.....