Gece geç yatmasına rağmen sabah erken uyanmıştı Tarık. Aslında pek uyumuşta sayılmazdı. Son günlerde uyku ile arası da pek iyi değildi. Zihnini yoran işleri bir yana sürekli Reyhan'ı düşünürken uykuları da kaçıyordu. Onu aramak için kaç kez telefonunu eline almış, her defasında zor da olsa vazgeçmişti. Vazgeçmek zorundaydı... Ona zaman tanımak istiyordu. Genç kızın evindeki son gece, Fırat'ın eşyalarını ve kara bir lanet gibi duran kan lekeleriyle dolu gelinliği yaktığı için en ufak bir pişmanlık duymuyordu. Bunun Reyhan için ağır olduğunun da farkındaydı. Kendisine git buradan derken, yaşadığı anın gerginliğini de anlamıştı. Sonraki günlerde; İstanbul'a geleceği güne kadar kendisinden kaçmıştı Reyhan. Yüzyüze gelmemek için ayrı bir çaba harcamıştı. O nasıl istiyorsa öyle olsun diyerek, on

