BÖLÜM 08

1762 Words
Hezaren   Üzerimi değiştirdim ve mutfağa geçtim çay koymak için. Ben giyinirken sıcak suyu hazır eden Hacer teyze sayesinde hemen demledim ve yanlarına döndüm. Yürürken biraz zorlandığımı gören babaannem: “Ne oldu kızım, niye böyle zor yürüyor gibisin?” dedi hemen. Gözünden hiçbir şey kaçmıyordu sağ olsun. “Bacağım yandı ama korkma iyi” dedim ama sanki ortalığı ateşe ver demişim gibi feryatlara başladı. İlla bakmak istedi, gösterdim yanan yerleri ama epey iyileşmişti ve biraz olsun rahatladı içi. “Nasıl yaktın be kızım?” dedi biraz sakinleşince. “Kına gecesinde mum düştü, eteğim yanınca astar bacağıma yapıştı işte ama merak etme geçti sayılır” “E kına gecesinde yanmasına göre iyi toparlamış kızım” deyince: “Sinemis teyze, yani Aybars’ın annesi bir merhem verdi bana. Onun sayesinde epey hızlı iyileşti. Şimdi üzerimi değiştirirken biraz canımı acıttım ondan zorlandım yürürken. Yoksa geldiğimde bir şey yoktu gördün sen de” deyince bir tebessüm belirdi ikisinin de yüzünde. “Seni sevmişler o zaman” dedi babaannem. “Sevmişlerdir tabi ama Sinemis Hanım da dünya iyisidir” diye de Hacer teyze ekledi. “Onun iyiliğinin dokunmayacağı kimse yoktur. Kalbi o kadar güzel az insan tanıdım” “Sen böyle deyince içim daha rahat ediyor Hacer Hanım. Sonları ne olur bilinmez ama öyle anadan gelen evlat da kötü olmaz” diyen babaanneme Hacer teyze hemen: “A, bak çocuklar da iyidir. Onlar da hem anneleri hem de babaları gibi güzel kalplidirler. Biraz başları dikti küçükken ama doğru bildiklerinden hiç şaşmazlar. Elimde büyüdüler ya, yavrularım benim. Aklın hiç bulanmasın Mediha Hanımcığım, çok güzel insanlara denk geldiğiniz, Allah da sonunu hayırlı eylesin” dedi. “Anlat bakalım düğün nasıl geçti?” diye soran babaanneme hangi kısmını anlatsam diye düşündüm. Elçin’in babasının nasıl öldüğünü söylesem yüreğine falan inerdi. O yüzden masum niyetlerle bazı şeyleri gizleyerek anlattım onlara. “Düğün güzeldi ama düğünden daha güzel olan şey Elçin’di. O kadar yakıştılar ki size anlatamam” “Anlatma da göster o zaman, yok mu resim falan?” diyen babaannemin merakı güldürdü beni. “Var tabi” dedim ve telefondan fotoğrafları açıp birer birer göstermeye başladım. Onlar da çok beğendi Elçin’i. Ben detayları anlattıkça da sevdiler. Hatta babaannem mantı yemeye çağıracağını bile söyledi. Tek tek fotoğrafları açarken Aybars’la yan yana çekildiğimiz fotoğrafa geldi ve hemen değiştirdim. “Dur yahu, bakalım bir” dedi babaannem ama: “Çay olmuştur” deyip hemen kaçtım. Bir süre mutfakta oyalanıp sonra çaylarla geri geldim ama ikisi de benim gelmemi ve kaldığımız yerden devam etmemizi bekliyor gibiydi. Çayları sehpalara koyup oturunca babaannem: “Tamam, utanma hadi sormayacağız” dedi gülerek. Sonra da “Ama o keçi inadı yaptığın elbise sana çok yakışmış” diye eklemeyi ihmal etmedi. “Ben de çok beğendim seni kızım, maşallah prensesler gibi olmuşsun” diyen Hacer teyzeye teşekkür ettim. “Bir daha da anlamadan dinlemeden, niyetinden emin olmadan çocuğa böyle şeyler yapma” diye ikaz eden babaanneme: “Benim böyle şeyleri sevmediğimi sen de biliyorsun ama” diye cevap verdim. “Seni ben yetiştirdim, elbette biliyorum neyi sevip sevmediğini. Hem onu da ben öğrettim sana ama bu olay başka. Bu çocuk iyi niyetle, gönlünden geçirip hediye etmiş sana. İstemiyorsan bile güzel dille anlat, kalbini kırma” “Tamam, anladım Mediha Hanımcığım tamam” dedim sıkılarak. Neyse ki uzatmadan kapandı konu. Tam susmuştular ki telefon başladı çalmaya, Aybars arıyordu. “Ben geliyorum” deyip çıkarken arkamdan kıkırdadıklarını duydum. Bu iki kadının benim ilişkimden bu kadar keyif alması da garipti. “Efendim canım?” diye açınca gülümsediğini hissettim. “Ne yapıyorsun hayatım? Yolunda mı her şey diye bakayım dedim” dedi o da. “Senin de tahmin edebileceğin gibi, düğünü anlatıyorum bizim yaşlı cadılara” demem onu güldürdü. “Neden yaşlı cadı oldular ki?” “Beni çok sıkıştırıyorlar ama babaannemin merakı hepsinden fena. Her şeyi öğrensin istiyor” “Peki, benimle ilgili nedir yorumları?” “O, sen de başladın ama sorgulamaya” dedim gülerek onun merakına. “Yok ya, sorgulama değil güzelim aşk olsun. Merak ediyorum ama babaannen ne düşünüyor diye” “Nasıl yaptın bilmiyorum ama o seni en başından beri tuttu. Artık toz da kondurmuyor emin olabilirsin. Sana güvendiğinin farkındayım, yoksa emin ol ne düğüne gelmemi isterdi ne de bahsini açardı” “O zaman mutlu oluyorum ben” “Ol, hakkındır” dedim ve güldüm haline. Babaannemin benim hayattaki tek yakınım olduğunu bildiği için onunla ilgili her konuda çok hassas davranıyordu ve bu da beni çok mutlu ediyordu. “Ya bir şey diyeceğim sana. Yani yüz yüze sormak daha iyi olurdu ama dayanamadım. Bu düğün işleri sırasında bizimkilerden senin canını sıkan oldu mu?” diye sorması gerdi beni biraz. Setenay dışında gerginlik oluşmamıştı ama bu durumu ona söylemek istemiyordum. “Olmadı neden sordun?” dedim rahat olmaya çalışarak. “Sanki bir şeyler oldu gibi hissettim, bir şey soramadım o telâşe içinde ama var mı herhangi bir sıkıntı?” diye ısrarla devam etti. “Gerçekten bir sorun olmadı. Neden öyle hissettin, benim bir tavrım mı oldu ki?” deyip okları kendime döndürmek istedim. “Canım, senin bir tavrın olmadı ama bir şeyler olduğunu biliyorum. Bana bunları anlatabilirsin, her şeyi paylaşabilirsin. Sana bunu söylemek istiyorum aslında” dediği an daha da gerildim. Ben belli etmemek için elimden geleni yapmıştım ama biri bir şey mi dedi acaba diye aklımda sorular dönmeye başladı. “Emin ol seninle konuşmamı gerektiren hiçbir sorun olmadı. Yani zaten herkes o kadar tatlıydı ki sorun çıkacak bir ortam olması mümkün değildi” diyerek rahatlatmak istedim ama vurucu darbeyi indirdi. “Setenay’la aranız nasıldı?” diye sordu ve nefesim kesildi bir an için. Belli ki öğrenmişti bir şeyler ama ne yönde öğrendiğinden emin olamıyordum. “Setenay’la da aramız çok iyiydi. Hatta gelin hamamında bacağım yandığı için benimle çok ilgilendi. Ama sen neden takıldın bu konuya bu kadar ben onu anlamadım?” dedim bir şey olmadığında ısrarcı olarak. “Setenay muhtemelen bacağını kendi yaktığı için vicdan azabından ilgilenmiştir. Artık saklama, ben öğrendim her şeyi” “Öğrendim derken?” “Kendisi anlattı bana. Çok üzüldüğünü söyledi ve yaptığı her şeyi de anlattı bir bir” dedi ve bir an dondum kaldım. Ne diyeceğimi bilemedim. Setenay’ın kötü biri olmadığından emin olduğum için bu olayların hiçbirine tepki vermemiştim ben. Gidip abisine kendisinin anlatması da yanılmadığımı gösteriyordu. Ama Aybars’a ne diyeceğim konusunda çok kararsızdım. Benden ses çıkmayınca: “Orada mısın hayatım?” dedi biraz katı bir ses tonuyla. “Evet buradayım” dedim ben de benzer bir ton kullanarak. “Gerildin mi sen?” diye sordu hemen fark edip. “Ben değil de sen mi gerginsin?” “Hayır, olayı senden de dinlemek istiyorum sadece” “Ortada sana anlatmama değecek bir olay yok. Setenayın içi rahat etmeyip de anlatmış olabilir ama ben unuttum olanları. Ayrıca büyütülecek bir şey de yoktu. Biz konuştuk onunla, hallettik. Benimle konuşurken de ilgilenirken de çok içten ve samimiydi. Lütfen sen de bu konuyu kapat, ben böyle şeylerin konuşulmasından da sorun haline getirilmesinden de çok hoşlanmıyorum” “İyi de bir tanem, yandın ama sen. Allah korusun daha kötüsü de olabilirdi. Ben olayın tamamen bu kısmındayım ki ona da söyledim aynı şeyleri” “O senin kardeşin, benden daha iyi tanıyor olmalısın. Normal şartlarda böyle biri olmadığına eminim ama belli ki canını sıkan bir şey olmuş. Her insanın yapabileceği gibi o da birilerine tepki göstermek istemiş. Bu ben olmuşum, çok önemi yok. Ben konuyu kapattım, dediğim gibi konuştuk ve benden özür diledi zaten. O iyi bir kız, ben bundan çok eminim. Lütfen sen de üzerine gitme” “Tamam, madem öyle diyorsun öyle olsun canım. Ama lütfen bir daha biri sana böyle bir şey yaparsa bana anlat” “Kim olduğuna göre değişir sana anlatıp anlatmayacağım. Üzgümüm aşkım ama her olayı sana gelip anlatamam. Ben öyle biri değilim. Her şey hemen yetiştirilmez, bazı şeyler süzgeçten geçirilir ki bu olanlar da zaten konuşmaya bile değmez benim gözümde. Çok ciddi bir durum olursa elbette haberin olur ama benim için büyük olmayan olayları sana anlatmam, bil lütfen” “Tamam, peki bakalım sen öyle diyorsan öyle olsun. Bu kadar pozitif baktığın için ayrıca teşekkür ederim. Ben sana güveniyorum, bilmem gereken şeyleri bana anlatacağından da eminim” “Teşekkür ederim, bunu bilmek içimi rahatlattı” “Bu arada, en az önce bana ‘Aşkım’ mı dedin?” diye sorunca fark ettim ben de. Öyle demiştim kendi kendimin gazına gelip. “Dedim sanırım” diye yanıtladım biraz utanarak. Aybars bir anda öyle bir kahkaha attı ki neye uğradığımı şaşırdım. Bir süre devam eden gülüşüne dayanamayıp: “Neden güldüğünü sorabilir miyim?” dedim biraz bozularak. “Neden mi gülüyorum? Keyiften aşkım!” dedi ‘Aşkım’ sözcüğünün üzerine bastırarak. “O kadar iyi geldi ki, neşemi kontrol edemedim. Bir kelimenin bir insanı ne kadar mutlu edebileceğini de öğrenmiş oldum sayende” diye devam etti. “Anladım” dedim ve sustum. Biraz şaşırmıştım bu haline. “Birlikte zaman geçirmek iyi geldi bize hayatım. Aynı şeyi sende de görünce çok mutlu oldum, gülmemin şiddeti bundan. Ben bir sürü şeyden emin oldum bu süreçte, en önemlisi de seni sevdiğim. Yani her şey belki çok taze gibi görünüyordur ama insanın kalbi biliyor bazı şeyleri. Benim kalbim de seni bildi, senden emin” diyerek kurduğu cümlelerin etkisinden bir süre çıkamadım. Ayaklarımın yere basmadığını, etrafımda pembe bulutların dolaştığını hissediyordum. “Canım?” dedi yine gittim sanarak. “Buradayım canım, söylediğin şeylerin sarhoşluğunu yaşıyorum da” dediğimde yine güldü. “Çok zor bir dönem atlattık, çok stresliydi ama sen bir kelimeyle hepsinin yükünü aldın götürdün. Teşekkür ederim, hayatımda olduğun için” “Asıl ben sana teşekkür etmeliyim. Benim için bu duygular çok yeni, senin bu güzel ve kuvvetli ilgin hiç alışkın olmadığım bir şey. Ama çok güzel, çok mutlu ediyor beni. İçimde çok başka renkler doğmuş gibi hissediyorum. Seninle vakit geçirince ben de daha çok emin oldum her şeyden. Yani ne diyeyim bilmiyorum açıkçası cümle kurarken bile zorlanıyorum” “Ben seni anladım” dedi. “Cümle kuramasak da bizim dilimiz ortak. O yüzden yorulma, ben bildim seni” “Ne mutlu bana ki böyleyiz” diyebildim sadece. “Çok güzelsin sen, her şeyinle. İyi ki de hayatıma geldin, iyi ki be hatun!” diye romantik deli yürek çıkışı beni de güldürdü. Tem cevap verecekken babaannem: “Zaren, bir yatıyoruz kızım iki dakika gel de bir şey diyeceğim” dedi ve Aybars’a: “Beni çağırıyorlar” demek zorunda kaldım. “Tamam, sen git aşkım ben de uyudum uyuyacağım bu mutluluk sarhoşluğundan” diye cevapladı. “O zaman iyi uykular aşkım” dedim. “Sana da bir tanem” dedi ve kapayıp babaannemin yanına gittim. Birkaç şey sordu, onları cevaplayıp odama döndüm. Sonra da yatağıma yattım. Biraz önce yaşananlar rüya gibiydi ama rüya olmadığını bilmenin verdiği huzurla kapadım gözlerimi. Daha güzel bir sabah uyanmayı dileyerek…
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD