2. Bölüm(Adam)

1542 Words
Chris, yaşadığı o şokla birlikte tamamen bitkin düşüp koltukta derin bir uykuya daldı. Saat 10 gibi anca uyandı. Elektrikler gelmişti. Kalkar kalkmaz ilk işi telefonunu şarja takmak oldu. Gece boyu açık olduğu için fenerin şarjı bitmişti. Etrafta pis bir koku dolaşıyordu. Eline tava alıp odasına doğru yürüdü, kilitli olan kapıyı açtı. İçerisi dün bıraktığı gibiydi. Kimse laboratuvar kapağını zorlamamıştı. Mutfağa döndü ve gece kapıya bırakılan nota tekrar baktı. O notu gecenin bir vaktinde kim kapıya yapıştırıp kaçardı ki? Evine giren hırsız diye aklından geçirdi. Belki bir şey çalamamıştı ve kendisini oyalayıp tekrar deneyecekti. Bunu yapanın Beth olma ihtimali çok düşüktü ve yazı Beth'in yazısına hiç benzemiyordu. Telefonuna döndü, şarjı biraz da olsa dolmuştu. Hemen telefonunu açıp Beth'i aradı. "Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor, lütfen daha sonra tekrar arayınız". Telefonu kapalıydı. Acaba daha uyanmamış mıydı? Tekrar aramayı denedi. "Aradığınız kişiye şu anda ulaşılmı..." telefonu kapattı. Gece olanlardan sonra Beth'e ulaşamaması daha tedirgin bir hal almasına neden oldu. Beth'in evine gitmeli miydi? Düşündü. Gece kapısına bırakılan notu ciddiye almalı mıydı? Ya evden çıkınca biri eve tekrar girmeye çalışırsa? En iyisi eve basit bir alarm kurup Beth'e ulaşmaya çalışmaktı. Hem Beth'e giderken büyük ağacın altında kimin olduğuna bakabilirdi. Laboratuvara girmesi gerekiyordu. Eline bir tava alıp kapağın üstündeki giysi dolabını yavaşça yerine itti. Kapağı yavaşça açtı. Odanın ışıkları açıktı. İçeride görünürde kimse yoktu. Korkarak içeri indi. Her yere detaylı bir şekilde baktı. "Ahh, gerçekten mi? Şaka yapıyor olmalısın!" Beth'le üzerinde çalıştıkları makinenin parçaları sökülmüştü. Demek hırsız amacına ulaşmıştı. Ama kim o parçaları almak isterdi ki? Onlar sıradan makinelerde kullanılacak parçalar değildi. Ya çalan kişi ne çaldığını bilmeden çaldı ya da gerçekten onlara ihtiyacı olduğu için çaldı. Eğer öğleyse tanıdık biri olmalıydı çünkü Chris'in bu tür çalışmalar yaptığını çok az kişi biliyordu. Crish'in aklı karışmıştı ama önceliği Beth'e ulaşmaktı o yüzden yapabileceği en iyi alarmı yapmak için işe koyuldu. Parçalanmış motorun kalıntılarından işine yarayacakları aldı ve yanındaki dikdörtgen masaya koydu. Yapacağı şey sayesinde eğer evden herhangi bir hareketlilik olursa direk telefonuna bildirim gelecek ve evin içinde bir şeyin hareket ettiğini anlayacaktı. Bit pazarından işine yarayabilir diye aldığı küçük kare aynalarla çevrili disko topunu masaya koydu ve ayna parçalarını oldukları yerden çıkarmaya başladı. Aynaları çıkardıktan sonra bir lazer alıp laboratuvarda bulunduğu masaya sabitledi. Aynaları kullanarak lazeri ışınının tüm odayı dolaşmasını sağladıktan sonra sıra evin içini doldurmaya geldi. Evin içini de hallettikten sonra küçük bir cihaza telefondan yazdığı bir kod yükledi. Ayrıca telefonla bağlantı kurabilmesi için de birkaç aparat taktı. Lazer ışını evin içindeki tüm aynalara çarpıp kodu yüklediği cihaza kadar geliyordu. Eğer biri eve geçerse lazer ışınının cihaza değmesini engelleyecek ve Crish'in telefonuna bildirim gelecekti. Ayrıca başkalarının duyması için de cihazdan yüksek bir ses duyulacaktı. Chris, alarmı evden çıkmadan önce aktif hale getirecekti. Telefonuna döndü. Bir umutla Beth'i tekrar aradı. "Aradığınız kişiye şuan ulaşılamıyor.." Beth'e bir türlü ulaşamıyordu. Bir şekilde onunla bağlantı kurmalıydı. Dün söyledikleri hakkında hala bir fikri yoktu ve telefonuna ulaşılamıyordu. Bir an önce çıkıp onu bulmalıydı. Ya başına bir şey gelmişse? Karnı guruldadı. Saat 11'i bulmuştu. En iyisi kahvaltı edip evden ayrılmaktı. Tekrar yorgun düşmek istemiyordu. Buzdolabını açtı, ton balığı tenekesini çıkardı. Bir tabağa domates ve salatalık doğrayıp üstüne ton balığını koydu ve karıştırdı. Pek sevmediði ahvaltısını ettikten sonra dışarı çıkmak için hazırdı. Saat 11 buçuğu geçmişti. Gecenin bir yarısı o notu bırakanın kim olduğunu öğrenmesi için zamanında oradan geçmesi gerekiyordu. İçinde ne olduğunu bilmediği çantasını sırtına geçirdi. Evin dışına çıktı ve kapıyı kilitlerken bir eksiklik fark etti. "Oscar?" Oscar'ı görmemişti. Hala uyuyor olamazdı. Kapıyı tekrar açtı ve hızla içeri girdi. Bir yandan Oscar diye bağırıyor diğer yandan her yere bakmaya çalışıyordu. Yoktu. Nereye giderdi? Hem de tüm kapılar kilitliyken. Gerçekten çok garipti. Kapılar kilitliyken dışarı çıkmak da ne? Uzaylılar mı aldı yoksa? Kafayı yiyecekti. Saat 12'ye 5 vardı. Evde çıt yoktu. Chris kapıyı tekrar kilitleyip yola koyuldu. Yapabileceği hiçbir şey yoktu. Dışarı çıktı ve hızlıca yürürken Beth'i tekrar aradı. Bu sefer telefonu çalıyordu ama Beth telefonu açmadı. Büyük ağaca ulaşmak üzereydi ama saat 12'yi çeyrek geçiyordu. Tekrar aradı. Telefon son kez çalarken büyük ağacın altına bakıyordu. Telefon Kapandı. Ağzı açık bir şekilde donakaldı. Küfür etti istemsizce. "Hayal görüyor olmalıyım, nasıl ya?" Beth oradaydı, büyük ağacın altında eğilmiş vaziyetteydi. Gecenin bir vakti Kapısına not bırakan kişi Beth olamazdı. Bir çalınon arkasına geçti Yanında Oscar'ı gördü. "Kafayı mı yedim ben" dedi. Kendine bir tokat attı. Eğer rüya görüyorsa bir an önce uyanmak istiyordu. Eli titredi, telefonu çalıyordu. Arayan Beth'ti. Beth'in eli kulağındaydı. Biraz bekledikten sonra telefonu açtı. onu izliyordu. "Aramalarını duymadım, Oscar'la ilgileniyordum." dedi Beth. Chris bir şey demedi. "Ee nerede kaldın? seni bekliyoruz." dedi. "Ne?" dedi ansızın Chris. "Anlamadım?" dedi Beth. "Iıı, gelirken yaşlı bir adama yardım ettim de, o yüzden biraz geciktim." dedi Chris. Neden onu bekliyorlardı ki ve Oscar neden Beth'in yanındaydı? "Tamam, biz seni burada bekliyoruz." dedi Beth ve telefonu kapattı. Birkaç dakika uğradığı şoktan sıyrılmaya çalıştı. Bulunduğu çalının arkasından yavaşça çıktı ve onların yanına doğru yürümeye başladı. Yanlarına varmadan önce onlara el sallayıp ilk defa görmüş gibi yaptı. Olanların hepsini anlatmak istiyordu. Beth el salladı, Oscar yanına koştu. Chris eğilip Oscar'ı okşadı. "İyi misin?" dedi. Oscar iyi görünüyordu. Ayağa kalkıp Beth'e doğru yürüdü. Birbirlerine sarıldılar. Beth de iyi görünüyordu. Chris susmuş konuşmuyordu, Beth de Chris'in bir şeyler söylemesini bekliyor gibiydi. "Mmm! Bilgisayarını getirdin mi?" dedi Beth. "Evet, Tabii ki" dedi Chris. "İyi o zaman. Çalışmaya başlamadan önce kahve içmeye ne dersin? dedi Beth. Chris hala Beth ve Oscar'ın neden burada olduğunu düşünüyordu. Acaba bu bir komplo muydu? Peki Beth'i kendi davet etmediyse kim davet etmişti? "Evet iyi olur" dedi Chris kahve içme fikri için. "Bir şey mi var?" dedi Beth, Chris'in yüzündeki o şaşkınlık ifadesini anlamıştı. "Kahve içerken anlatırım" dedi Chris. Oscar'la beraber yürümeye başladılar. Yakınlarında adı LAVANTA olan küçük bir kahve dükkanı vardı. İçine geçtiler, Köşede bir masaya oturdular. İçerisi biraz kalabalıktı. "Hoş geldiniz! Ne alırdınız?" dedi bir garson nazikçe. "Ben karamelli latte istiyorum" dedi Beth. Garson Chris'in siparişini almak için bekledi. "Bayım? Siz ne alırdınız" Chris irkildi. Tüm bu olup bitenin nasıl olduğuna anlam veremeye çalışıyordu hala. "Aynısından lütfen" dedi. Beth Chris'in rahatsız olduğunu anlayabiliyordu. "Bir sorun mu var?" dedi Beth. "Evet, çok büyük bir sorun var" dedi Chris. Beth şaşırarak "Ama dün öğleden sora konuştuğumuzda bir şeyin yok gibiydi" dedi. "Evet, işte sorun da burada başlıyor" dedi Chris, sesi titriyordu. "Bak Beth ben dün seninle 2. kez buluşmadım." Beth'in kafası karıştı. "Ama sen.. Nasıl yani?" Ne diyeceğini bilemiyordu. Chris devam etti "Dün seni mahallede yangın çıktığı için aramıştım ve sen de benimle yakın zamandan konuştuğunu söylerken telefonumun şarjı biti. Ben seninle evden ayrıldığından beri konuşmadım." Beh'in yüzündeki o belirsiz ifadeyi görebiliyordu. "Ama sen öğleden sonra yanıma gelip buluşma ayarladın, bu nasıl olur?" dedi Beth. "Ben dün evden sadece Oscar'ı yürüyüşe çıkartmak için çıktım. Telefonum kapandıktan sonra ne dediğini anlamaya çalıştım. Çok saçmaydı, anlamsızdı. Direkt eve gittim ve seninle tekrar konuşabilmek için telefonumu şarja takacaktım ki yangından dolayı elektrikler kesilmişti ve telefonumu şarj edemedim." Beth bembeyaz olmuştu. "Hayal mi gördüm yoksa? Şakanın sırası değil" dedi.Chris kısık sesle konuşmasına devam etti "Eve girmeden önce de kapım açıktı, önce kapatmayı unuttuğumu sandım ama içeriye girince eve bir hırsızın girdiğini anladım." Beth Chris'in sözünü kesti. "Ne? Evin durumu nasıl? Polisi aradın mı?" dedi Beth korkmuş gözlerle Chris'e bakıyordu. "Buyurun efendim!" İkisi de irkildi. Sipariş gelmişti. Garson önlerine birer latte koydu, bir istekleri var mı diye sordu. ikisi de kafalarını sağa sola salladılar. Chris devam etti, "Mutfak ve benim odamda bir eksik yoktu. Hırsız laboratuvardaki eşyalarımızı çalmış. Hem de üzerinde çalıştığımız makineyi paramparça edip!" Beth bir şey söyleyemedi. Biraz durdu. Chris, Beth'in üzerindeki şoku atlatması için bekledi. "Polis?" dedi Beth birden, polise haber verdin mi?" Chris camdan dışarı bakarken "Hayır telefonumun şarjı yoktu ve o saatte dışarı çıkamazdım. Ve iyi ki de polise haber vermemişim çünkü çalınan parçalar herkesin kullanabileceği türden parçalar değildi. Eşyalarımızı çalan kişi tanıdığımız biri olmalı, yoksa proton dönüştürücü kimin işine yarar ki? Bizim bu eşyalarla çalıştığımızı çok az insan biliyor" dedi Beth'e. "Dahası var" dedi. Beth öne eğilmiş eli dudağında kafasını onaylar şekilde salladı" Chris kahvesinden bir yudum aldı. "Tüm bunlardan sonra evin etrafında ayak sesleri duymaya başladım ve sonra kapı çaldı. Korkarak kapıyı açtım. Kimse yoktu. Kapıyı kapatırken bir not gördüm. Kapının üstüne yapıştırılmıştı." Beth anlamsız bir bakış attı. "Ee notta ne yazıyordu?" dedi merakla. "Beni en fazla düşündüren bu oldu. Yarın saat 12'de büyük ağacın altında." Beth donakaldı. Sessizlik oldu. "Nasıl ya? Aklım almıyor. Şaka mı yapıyorsun?" dedi Beth. "Hayır tabii ki. Son olarak sana bir şey sormak istiyorum." dedi Chris. "Daha ne olabilir?" dedi Beth Chris'in gözlerine bakarak. "Evet, garip bir olay daha var. Oscar nasıl senin yanına geldi? Veya biri mi bıraktı?" Beth yanında oturan Oscar'ı okşayarak "Ben sizi beklerken bana doğru koştu ve üstüme atladı" dedi. "Oscar gece benimle birlikte evdeydi ama uyandığımda yoktu. Gece boyu evin kapıları kilitliydi. Evden seni aramaya çıkarken onun yokluğunu fark ettim. Sonra da onu seninle gördüm. Sence bütün bunlar nasıl oldu?" dedi Chris. "Sanki benim bir klonum varmış gibi" diye ekledi. Chris'in telefonu titredi . Telefonuna baktı. Eve kurduğu alarmla ilgili bildirim gelmişti. Beth'ten ses gelmedi. Yüzü bembeyazdı, dışarı bakıyordu. "chris!" dedi fısıldayarak. "Galiba senin gerçekten bir klonun var" dedi titrek sesle. "Ne? Anlamadım. Ne diyorsun?" dedi Chris Beth'in baktığı yöne doğruldu. Elinde küçük bir çantayla bankta oturan bir adama bakıyordu Beth. Chris adama bakar bakmaz uçuruma düşüyormuş gibi hissetti. Başı dönmeye başladı. Çünkü dışarıda oturan kişi kendisiydi.

Great novels start here

Download by scanning the QR code to get countless free stories and daily updated books

Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD