Dershane çıkış saati geldiğinde, hiçbir şey olmamış gibi eve döndüm. Hayat bazen, acını sindire sindire yaşamana izin vermiyor. Trafik akıyor, insanlar gülüyor, vitrinler ışıl ışıl… İçin kan ağlasa bile, dünya dönmeye devam ediyor. Ben de o döngünün içinde, sıradan bir figür gibi yürüyordum. Neyse dedim içimden, eve gidince Didem ’e sarılırım. Erdem ’le ortak kardeşimize… Ondan başka ortak hiçbir şeyimiz kalmadı zaten. Belki de böylesi daha hayırlıdır, bilmiyorum. Ama galiba bu tür şeylerin cevabı, yıllar sonra anlaşılıyor. Şu an bildiğim tek şey, boğazıma oturmuş koca bir düğüm olduğu ve nefes aldıkça daha çok acıttığıydı. Yemek saati geldi ve Erdem' de geldi. Babam onu coşkuyla karşıladı; sanki hayatı boyunca gurur duyduğu, eksiksiz ve başarılı bir erkek evladıymış gibi. Salonda neşe v

