Erdem’ in “09.00’ da matematik” sözünden sonra evde bir tuhaf sessizlik oldu. Sessizlik derken, Onur’ un çayını burnuna çekerken çıkardığı minik homurtular dışında. Bence kesinlikle burnuyla içiyor. O çayını bitirip kalkarken ben hala kupamı tutuyordum elimde. Saat tam dokuz olduğunda Erdem’ in sesi yankılandı. “Matematik zamanı.” “Heyecan verici.” dedim burun kıvırarak. “İlk önce problemler.” dedi. “Ben dışarıda olacağım. Yarım saat sonra kontrol edeceğim. Onur sen onu yönlendir.” “Emredersin komutanım.” dedi Onur, göz kırparak. O an keşke komutanım değil abi desen dedim içimden ama dilimi tuttum. Askeri disiplin beni germeye başladı. Masaya yayıldık. Önümdeki kalem, silgi, cetvel... Savaşa hazırlanır gibi bir düzende yerleştirilmişti. İlk soruya baktım. "Bir işçi bir işi 12 günde,

