ERDEM GELDİ

1277 Words
Eve dönerken soğuk biraz yüzümü kesti. Yaz yaklaşıyor ama mahalle hala mart ayı gibi davranıyor geceleri. Tam da ruh halime uygun: Gündüz güneş, gece buz. Kapıyı usulca açtım. Ayakkabılarımı sessizce çıkardım. “Kimse uyanmasın” diye düşünüyordum ki… Mutfaktan bir ses: “Geldin mi Gizem?” Donup kaldım. O karanlıkta annem gibi konuşan bir kadın varsa ya rüyadayım, ya korku filmindeyim, ya da... Aylin abla. İçeri baktım. Gerçekten de oradaydı. Üzerinde ince bir hırka. Elinde buharı tüten bir kupa. “Uyumadın mı?” dedim, sesi boğazımda kayarak. “Senin döndüğünü duydum.” dedi. Sonra kupayı uzattı. “Ihlamur koydum. Geceleri hala serin oluyor. Boğazın falan üşümesin. Dondurmayı da çok seviyorsunuz. Bir kaç kez görmüştüm. ” Alamadım kupayı hemen. Yani aldım da... Kalbim biraz daha geç kavradı. Dondurma? O derin mevzu. Yazı kışı yok bizde. O yüzden boğaz ağrısı ile yakın akrabayımdır. Bunu bilmesini geçtim. Ben... gece geç saatte eve gelen çocuk olarak ıhlamur karşılandım. Bu... bu bende yoktu. Bu yeni. Yani yakalanırsam babama fırça ile belki ama ıhlamur ile ilk. Kupayı tuttum. Sıcaklığı avuçlarımı ısıttı. Ama içimi tam çözmedi. Sadece başımı eğip “sağ ol” dedim. O da gülümsedi. “Üçlü çeteyleydin galiba. Aras kolay hasta olur. Bir daha termosa sıcak bir şeyler koyalım. Öyle git. Gerçi yaz geliyor ama daha geceler serin olur. ” Bir an gözlerimi devirdim istemsizce. Ama içimden “ya bu kadın arşiv gibi, her şeyi kaydediyor” dedim. Üçlü çete lafımı ne ara kaydetmişti? Mahalleden gitmeyecek olduğumuz ve sürekli dörtlü olduğumuz için aileler nasihat etse, arada fırça çekse de büyük bir olay haline getirmiyorlardı. Zaten bizde sık sık gece kaçmıyorduk. Sonra döndü. “Çantanı odana koy, sonra içersin. Çok kaynar şu an.” dedi. Ben de usulca odaya yürüdüm. Ama içimden geçirdim: “Yaprak sardı, ıhlamur koydu... Bu kadın beni hamur gibi yoğuruyor. Ben sertleşmeye çalıştıkça o sıcak suda yumuşatıyor.” Ama hala pes etmeyeceğim. Çünkü ben Gizem ’im. Sevilmeye alışık değilim. Sadece bu savaşta bir çay molası verdim.” .... Akşam saatleri. Yine o klasik yer: Mahallenin çöp kutusuna yaslanan dondurma kutulu VIP loca. Ben, sandalye niyetine plastik kasa çektim. Üçlü çete karşıma dizilmiş. Dudak bükerek başladım. “Bakın çocuklar, ben düşündüm. Hem de çok düşündüm. O kadın, evet Aylin abla!. Oğluna aşık olduğumu kesin biliyor. Hissediyor. Ve bence… beni sistematik olarak saf dışı etmeye çalışıyor.” Aras hemen dondurmasını yemeyi yavaşlattı. “Ne yaptı lan? Pazar çıkışında mı dövdü?” Ferhat kaşlarını kaldırdı. “Zehir mi verdi sarma diye?” “Hayır! Daha sinsice. Bana sevdiğim yemekleri yapıyor, beni gece üşümeyeyim diye ıhlamura boğuyor, adım adım yumuşatıyor. Sanki diyor ki, ‘Bu kızı tavlayayım. Erdem' imi unutsun. Oğlumu tavlamasın. Oğlum bu kızı evlenmek için kaçırmasın. Kaçırırsa evliliğim yıkılır.’ Çünkü düşünsenize! Erdem beni kaçırsa... Yeni nikahlı evin çatısı yıkılır. O da biliyor. O da farkında. Beni bastırmaya, evcilleştirmeye çalışıyor!” Günay, avuç içiyle alnını ovuşturdu. “Gizem… Sen yaprak sarmayla diplomatik anlaşma yaptın. Şimdi kadını sanki ajan gibi anlatıyorsun.” Ama ben ciddiydim. “Çünkü o kadın stratejik düşünüyor! Beni duygu yüklemesiyle pasifize ediyor. Mesela dünkü ıhlamur hamlesi. Açık açık: ‘Bu çocuğun bağışıklığını değil, duygularını bastırmalıyım’ mesajıydı!” Aras ağzında dondurmayla konuştu. “Lan bağışıklık dedin de… hasta olacak mıydın? Belki de kadın sadece bugünlerde iyi olmadığını fark etti. ” “Elbette olacaktım! Ama esas mesele bu değil! Asıl konu... Üvey annem ilan edilince o evde, ben aşık olduğum adamın kız kardeşi konumuna düştüm. Ve o kadın bunu bilerek yaptı. Sekiz ay önce başlamış planına. Gizem' in babasını tanıyayım, evleneyim, Gizem ’i evladım ilan edeyim… Oğlumu duygusal olarak güvene alayım. Oğlumu o kıza kaptırmayayım dedi kesin. Klasik oğlunu paylaşmak istemeyen anne. ” Ferhat sırıttı. “Yani diyorsun ki Aylin abla... aslında Pentagon’ dan emekli. Her türlü taktik onda. ” Ben çok ciddiydim. “Evet. İçimdeki sesi susturamıyorum. Bakın hala ‘abla’ diyebiliyorum. ‘Anne’ diyemiyorum. Çünkü içimden hala ‘kayınvalide’ diye bağırmak geliyor. Ama etik duvarlar, mantık kafesi, toplumsal tuğlalar… hepsini üzerime yığmaya çalışıyor. ” Günay mırıldandı. “Daha da uzatma metaforu kız, içim şişti. Sarma bombası ile saldırdı diyeceksin birazdan. ” " O zaten kimyasal silah. " Aras ise, son lokmasını yuttu, gözlerime baktı: “Gizem... Senin Aylin ablayla değil, Erdem’ le konuşman lazım. Ama önce... sen kendinle barış. Bir ölç tart kendini. Aşk engel tanımaz derler. Etikte tanımaz belki. ” Ben derin bir iç çektim. “Ama önce ben bu sarma savaşından sağ çıkmalıyım çocuklar. Kuşatıldım. Ve evet... içimde bir sarmal var. Yaprak yaprak sardılar beni…” .... O akşam her şey… gereksiz ölçüde sıradandı. Babam evdeydi. Aylin abla mutfakta, klasik ev yemeği gibisi yok havasında. Ben koltukta, battaniyenin altında… Telefonumdan çeteye yazıyordum. “Şu an mutfaktan tarhana kokusu geliyor. Bu, Anadolu ’nun bana karşı başlattığı psikolojik savaştır.” Günay: “Yine mi üvey anne hayali kaynana şefkatine battın?” Aras: “Bak yine hamur gibi olma. Diren kızım!” Ferhat: “Tarhanaya yenilen adam görmedik biz!” Tam gülüyordum ki kapı çaldı. Çok düz. Çok sade. Ama içimde bir şey “bu sıradanlıkta bir gariplik var” dedi. Böyle kapı çalınca gelen ya elektrik faturasını bırakır, ya da kaderini. Bu saat fatura saati değil. Geriye babamın mesleği nedeniyle kapımızı çalanlardan biri olma ihtimali kaldı. Mutfaktan Aylin Abla' nın sesi geldi: “Gizem kızım, bakar mısın, ellerim kirli. ” Babam kitap okuyor gibi yaptı ama ben yemin ederim o kapı sesini bekliyordu. Hatta bence göz ucuyla saate bakıp içinden “tam zamanında” bile dedi. Ben iç çektim. “Bakmaz olaydım ama bakarım... çünkü ben kaderin kuryesiyim. Ayakçıyım ben ama ayakta değilim. Yıkıldım. ” Kapıya yürüdüm. Çat. Zinciri çözdüm. Kilidi açtım. Kapıyı araladım. Ve orada... O kapının ardında... Boy. Omuz. Yeşil göz. Siyah saç. Gölge gibi bir ceket. Ve bir çift bot. Erdem. O. Kendisi. Bizzat. Şahsen. Bir an... gerçekten nefes almayı unuttum. Sanki boğazıma bir yaprak sarma takıldı ama duygusal olanından. Yutkunamadım. “Merhaba küçük hanım.” dedi. Gülümsemesi hafif. Sesi ise hala... göğsümde yankılanan türden. Ben... Bir şey diyemedim. Sadece eriyen emoji gibi oldum. İki gram boyum vardı. O da eriyip gitti. Tam o sırada Aylin Abla' nın mutfaktan çıkarken bir şeyleri devirdiğini fark etmemle, onun tiz sesi patladı: “Erdem mi o?! Sesini duydum sanki. ” Ve sonra... annelik devreye girdi. “Erdem!” dedi yeniden, gözleri büyüdü, elleriyle ağzını kapattı. Ve elindekileri bırakıp koşa koşa geldi. Sarılırken burnunu boynuna gömdü resmen. “Nasıl ya! Telefonun kapalıydı!” Bir süre sarıldı öylece. Erdem' de ona sarıldı. Bana sarılmadı. Annesine sarıldı. Kıskanç gelin modu açıldı bende. Tek sorun gelin olmamam. Aylin Abla gülerek babama döndü. “Sen biliyordun, değil mi? Sakladın!” Babam sırıtıyordu. “Ufak bir sürpriz fena mı oldu?” dedi. Erdem valizini içeri çekti, başını hafifçe eğdi. “Selam. Sürpriz.” Sürprizmiş. Benim ömrümden üç yıl götüren, kalbimi hoplatan, ayaklarımı titretip beynimi kitleyen bir adam kapıdan ‘selam’ diyerek girmişti. Ben hala kapının tokmağına tutunuyordum. Sanki ben bırakınca düşeceğim. Aylin Abla “Sen bir duş al istersen. Ya da otur dinlen. Sonra uzun uzun konuşuruz. Her şey var sofrada. Şansına tarhana var. ” dedi. Babam başını salladı. “Sen hoş geldin, gerisi halledilir.” Ben... hala oradaydım. Dış ses gibiydim kendi hayatımda. İçimden çeteye mesaj attım: “Çocuklar... Gelişine yakalandım. Duygusal olarak ayakta duramıyorum. ERDEM GELDİ. TEKRAR EDİYORUM: ER. DEM. GEL. Dİ.” Birazdan ellerim tutunca gerçekten de atardım. Erdem ile aynı evde nefes alıyordum. Ya da alamıyordum. " Gizem kapıyı kapatsana kızım. " dedi babam. Biri bana kapı neydi söyleyebilir mi? Kapı Erdem' di. Kapı gibi çocuktu. Ama niye kapatayım. Daha da açarım bana kalsa. Duşa girer mi gerçekten acaba? Yanlışlıkla girsem mi? " Gizem!" sesiyle irkildim. Mecburen kapıyı hatırladım. Kapattım. Ve Erdem' e doğru yürüdüm. Erdem' e doğru. Artık Kuzey, Güney, Doğu, Batı yoktu benim için. Erdem vardı. Tek yön.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD