"Tamam annecim 50 defa tekrar etmene gerek yok anladım." dedim bıkkınlıkla. Babam ve annem bana son kez sarılıp beni yolcu ettiler, içimde garip bir his vardı. Her şey 1 yıl önceki gibiydi, tek fark babam vardı yanımızda. Onunla.. kamp gezisinde sevgili olmuştuk, gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım ve arabayı çalıştırdım. Korkuyordum, etrafta korumalar vardı ama dün ki olay beni endişelendiriyordu biraz. Evin dış kapısından çıktıktan sonra telefonum çalmaya başladı. Bora arıyordu, gereksiz bir şekilde panikleyip heyecanlandım. Açamazdım telefonunu, kırmızıya basıp okula doğru sürmeye başladım. Okula yaşlaktıkça içimdeki tuhaf his artıyordu, Bora defalarca kez arıyordu ama telefonu açmıyordum. Yan tarafıma bir araba geldi ve camı açtı, arabanın içindeki kişiye baktım. Bora sinirle bana bakıyordu, telefonum tekrar çalıyordu. Sanırım bu sefer açmazsam kaza yaptırabilirdi bize. Telefonu açtım.
"O siktiğimin telefonunu neden açmıyorsun!?" dedi sinirle.
"Ne istiyorsun Bora?" dedim onun aksine sakin bir sesle.
"Dün kafamıza kurşunlar yağdı Arya farkında mısın? Okula birlikte gidip geleceğiz artık, en azından o piçleri bulana kadar." Demek bu yüzden aramıştı beni.
"Gerek yok, korumalar var zaten."
"Dün de korumalarlaydın Arya farkında mısın?" Sıkıntılı bir nefes verdim. Okula gelmiştik zaten, telefonu kapatmamamı istemişti. Arabayı park ettikten sonra ikimizde aynı anda arabalardan indik. Telefonu kapatıp yanıma geldi sinirle
"Yanımdan ayrılmayacaksın." dedi oteriter bir sesle. Kaşlarımı çattım, hangi sıfatla koruyordu ki beni.
"Gerek yok Bora, benim için uğraşma." dedim ama beni umursamayıp elimden tuttu ve okula doğru yürümeye başladı. Elimi tutuyordu.. benim, hızla elini bıraktım. Öfkeyle bana döndü ve elimi tekrar tuttu.
"Elimi tutmana gerek yok Bora, yürümeyi biliyorum. Ayrıca kaçsam bile hemen yakalarsın beni, malum iki katımsın." Kafasını iki yana sallayıp yürümeye başladı, ben de peşinden gidiyordum. Herkes okuldaydı, otobüsler gelmişti bile okulun bahçesine. Eren Semih ve Buket sınıftalardı, akşam okuldan sonra çıkılacaktı yola. Ben kendi arabamla gidecektim, Buket'in yanına oturacakken Bora sweatimin şapkasından tutup beni kendi sırasına oturttu. Semih Buket ve Eren çaktırmadan sırıtıyorlardı, Bora'ya ne yapıyorsun der gibi bakıyordum ama beni umursamayıp oturdu. Hala ayakta ona bakıyordum, bacağımın arkasına hafifçe vurup dengemi bozdu ve beni yanına oturttu.
"Abartıyorsun Bora, 24 saat birlikte olamayız. Hem sen neden beni korumaya çalı..." Birden bana dönüp yüzünü yüzüme yaklaştırdı, panikle kafamı geri çektim ama arkamda duvar vardı. Bora son anda elini kafamın arkasına koymuştu, yoksa kafamı çok fena çarpacaktım. Aramızdaki mesafe hala minimumdu, gözleri bir anlığına dudaklarıma kaydı ama sonra hemen çekti kendini.
"İşte bu yüzden sarı, her an her saniye başına bir şey gelme tehlikesi var. Bu yüzden ayrılmayacaksın yanımdan." Kafamı olumlu anlamda salladım, eğer itiraz edersem çok daha kötü şeyler yapabilirdi.. öpebilirdi beni. Orası başkasına ait Bora, ne kadar inkar edersem edeyim ben bir söz vermiştim ve o sözden dönmeyecektim asla. O dönmüştü ama ben dönmeyecektim, kalbime ondan başka kimseyi almayacaktım. Yanaklarım yanıyordu, Buket Semih ve Eren bakmıyordu Allahtan bize. Defterimi ve kalemliğimi çıkardım, dersin ne olduğunu bile bilmiyordum ama kendimi oyalamak için bir şeylerle uğraşmak istiyordum. Kalemimi çıkarıp hoca gelene kadar defterime bir şeyler karalamaya başladım.
"Dedikleri kadar yeteneklisin sarı." Bora'ya baktım anlamayarak, sınıfta sessizlik hakimdi. Sanırım hoca gelmişti ama ben yine kendimi kaybetmiştim, ne çizdiğimi bile bilmiyordum. Kağıda baktım, bir saniye.. bu.. onun gözleriydi. Kehribar gözleri, kıvrımlı kirpikleri ve gözünün hemen dibindeki minik ben. Sanki karşımdaydı ve bana bakıyordu, hızla sayfayı yırtıp buruşturdum. Nasıl böyle bir aptallık yapmıştım hiçbir fikrim yoktu. Bora buruşturduğum kağıdı elimden almaya çalıştı ama ondan önce davranıp kağıdı aşağı attım. Rüzgar onu alıp götürmüştü, umarım çöp kutusuna kadar giderdi.
"Ne yapıyorsun sarı?" dedi Bora kaşlarını çatarak, gülerek ona baktım.
"Seni çizmemi ister misin?" Bora yüzünü bana yaklaştırdı, bunu yapmasından nefret ediyordum. Bu hareketi beni etkisiz hale getiriyordu.
"Karşılığında ne vereceksin." Onun karşısında aptal gibi kalma Arya, ne demiştik. Onun karşısında güçlü ve umursamaz davranacaktın. Sırıtıp yüzüne daha çok yaklaştım.
"Senin bana bir şeyler vermen gerek, koskoca Arya Karaca'dan resmedilmek için teklif aldın sonuçta." Sırıtıp dudaklarıma baktı.
"Emredersiniz küçük hanım?" Gözlerini dudaklarımdan çekmiyordu, kendimi çekip sırada dikleştim ve kalemimi tekrar elime aldım. Sınıftakilerin kaçamak bakışlarına maruz kalıyorduk. Bora arkasına yaslanıp rahatça oturdu, beni izliyordu. Bora'nın mavi gözleri çok güzeldi, dolgun dudakları siyah saçları ve sert yüz hatları. Gerçekten yakışıklıydı, hafif çıkmış kirli sakalları bütün ayrıntılarıyla kağıda döküyordum. Bittikten sonra kağıdı koparıp Bora'ya uzattım, elimdeki kağıdı bilerek elime dokunarak almıştı. Kağıda bakıyordu, kağıdı masaya bırakıp gözlerini yeniden gözlerimle buluşturdu.
"Çok yeteneklisin sarı." Yüzüme gelen saç tutamını kulağımın arkasına sıkıştırdı.
"Yıllarımızı verdik bu işe bay ukala. Bir zahmet yetenekli olayım." dedim numaradan bir egoyla. Bora sırıtarak yanağımı öptü birden, şaşkınca etrafa bakıyordum. Sınıftakiler hala bize bakıyorlardı, Bora'ya güçlü birisi olduğunu göstereceksin Arya. Topla kendini. Yanağımdan ayrılmadan kulağıma eğildi.
"Ödülünü aldın sarı." Ona dil çıkarıp arkama yaslandım, yanaklarım ısınıyordu belli etmemek için camı açtım ama hava biraz soğuktu. Derste kızlar sürekli üşüdük diye mızmızlanıp bana söyleniyorlardı, bende üşüyordum ama yanaklarımın ısındığını belli etmemem gerekiyordu.
"Yeni kız kapat şu camı artık yet..."
"Kes lan sesini!" Bora bana söylenen çocuğa herkesin içinde kükremişti resmen. Sınıfta büyük bir sessizlik olmuştu, herkes bize bakıyordu. Camı kapatmak için ayağa kalkacakken Bora belimden tutarak beni yerime oturttu.
"Bora'cım üşüdü herkes kapatın camı." Bora kaşlarını çattı.
"Arya'nın yanaklarının kızarması geçince kapatırız." dedi ters bir sesle. Daha çok utanmıştım, demek anlamıştı utandığımı anlamaması için camı açtığımı. Hoca bir şey demeden dersi anlatmaya devam etti. Akşama kadar Bora yanımdan bir an olsun ayrılmamıştı, tuvalete bile zil çaldıktan sonra gitmemi istemişti kendisi de gelmişti çünkü. Hep birlikte otoparka indik, Semih Eren ve Buket benim arabamla gidicekti. Ben ve Bora da onun arabasıyla gidicektik. Ona her karşı çıktığımda kavga ediyorduk, artık ona karşı gelmekten yorulmuştum, gece olduğu için uyumak istiyordum ama.. masal lazımdı bana.. yoksa kabus görürdüm.
Okul otobüsleri arkamızda kalmıştı, Bora ve Eren ara sürüyolardı. Böyle de uyuyamazdım ki, canım çok sıkılıyordu.
"Bora?"
"Hı?"
"Canım çok sıkılıyor, konuşsana biraz." Bora sırıtıp bana baktı.
"Ne konuşayım sarı?"
"Bilmem, hep sen bana bir şeyler anlattırıyorsun birazda sen anlat."
"Ne anlatmamı istersin?"
"Hmm.. mesela en başından başla, kimsin nerelisin ne bileyim işte. Konuş benimle." Bora müziğin sesini biraz kıstı ve bana baktı.
"Aslen Muğla'lıyım ama İstanbul'da doğdum. Anne ve babam yok, dedemle birlikte yaşıyorum. Kardeşim var ama tanımıyorum, yani anne ve babamın bambaşka hayatları var. Basketbol severim mesela, en sevdiğim yemek yaprak sarmasıdır. Takım tutmam, genelde basketbol maçlarını takip ederim. Ya sen, sen anlat biraz da." demek yaprak sarmasını çok seviyordu, Esma ablamdan onun içinde yaprak sarması isteyebilirdim biraz
"Bende aslen Trabzonluyum ama geçen seneye kadar bilmiyordum hiç, daha doğrusu Türkiye'ye hiç gelmemiştim. İlkokulu İngiltere'de ortaokulu Fransa'da ve liseyi de Amerika'da okudum aslında Amerika'da yaşıyorduk ama annem eğitim için beni oraya gönderiyordu. Daha sonra 11. sınıfta Türkiye'ye geldik, gerisini biliyorsun zaten. En sevdiğim yemek diye bir şey yok ama tatlı çok severim, frambuazlı cheesecake favorimdir. Basketbol ve resime bayılırım, müzik alanıyla pek ilgilenmem ama sesimin güzel olduğunu söylüyolar. Bir keresinde A.. arkadaşım bana zorla şarkı söyletmişti ama korktuğum gibi bir tepki almamıştım kalabalıktan." Bora sırıtarak bana döndü.
"Dinlemek isterim." Kafamı iki yana salladım, o bir kerelik bir şeydi onunla iddialaştığım için olmuştu.
"Babanla sonradan tanıştığını söylemiştin, sebebi neydi?" Üst camı biraz açtım.
"Annem ve babam, zamanında birbirlerine çok aşıklarmış evlenip Muğla'ya gitmişler. Daha sonra babaannemin ve babama aşık bir kadının oyunuyla ayırmışlar annem ve babamı, ayrıldıklarında annem hamileymiş ama babamın haberi yokmuş. Aylar önce tanıştık babamla, başta affedemedim tabi ikisini de ama.. içimdeki o yalnız çocuk bir baba hayaliyle aile hayaliyle büyümüştü. Daha fazla dayanamadım ve aile olmaya karar verdim, normal bir çocukluk geçirememiştim. Annem kendisi gibi yaşadıklarını benim de yaşamamam için duygusuz biz kız olarak büyütmeye çalıştı beni ama başaramadı. Yıllarca ondan psikolojik şiddet gördüm, yalnız.. tek başıma büyüdüm. Şimdi ise her şey olması gerektiği gibi, annem ve babam yanımda." Bora bana bakıyordu pür dikkat, sanki bir şeyleri çok merak ediyor gibiydi elini elime yaklaştırdı ve tuttu.
"Nasıl affettin onları?" Kafamı iki yana salladım.
"Affetmedim, asla da affetmeyeceğim. Sadece kendime bir şans vermek istedim, anne ve baba sevgisi ne demek merak ediyordum. Bir aile hayaliyle büyüdüm ben Bora, evet dileğim geç kabul oldu çoğu şeyler telafi bile edilemez ama.. o küçük kız çocuğunun buna ihtiyacı var." Bora gülümseyip alnımı öptü.
"Çok güçlü bir kızsın, senin durumunda belki de ben olsaydım.. istemezdim onları, kinle öfkeyle bir alakası yok bunun. Cesaret edemezdim böyle bir şeye." Elimi yanağına götürdüm, o da benim gibi yalnız büyüyen bir çocuktu. Belki dedesi vardı yanında ama hiçbir şey anne ve babanın yerini tutmuyordu.
"Hayat bazen bizi bu kötülüklerle dolu dünyaya yenik başlatabiliyor ama sana büyük bir şans da veriyor. Eminim bulacaksın o büyük şansı, umudunu sakın kaybetme. Bak.. ben 18 sene bekledim dileğimin kabul olması için." Bora yanağındaki elimi öptü.
"Belki de çoktan bulmuşumdur şansımı." Kalbimin ritmi değişiyordu, bu.. yanlıştı. Değişmemeliydi, ondan başka kimse yapamazdı bunu. Elimi yanağından çekip camı açtım, içim daralıyordu. Nefes almam gerekiyordu, müziğin sesini arttırıp bacaklarımı kendime çektim. Ben.. Bora'ya karşı bir şeyler.. hayır.. ondan başkası haramdı bana. Bora'dan etkilenemezdim, uyumam gerekiyordu. Bora'ya baktım, yolu izliyordu.
"Bora?"
"Hı?"
"Bana masal anlatır mısın?" Bana bakıp gülümsedi.
"Neden?"
"Şey.. uyumadan önce.. masal dinlemezsem kabus görüyorum da." Bora kafasıyla beni onayladı ve bana masal anlatmaya başladı. Masal bittikten sonra gözlerimi daha fazla açık tutamıyordum, Bora'ya tebessüm edip gözlerimi kapattım. Bora koltuğumu yatırıp ceketini üzerime örttü, kokusu çok güzeldi.