1

2916 Words
Başına taktığı eşarbı düzeltip oturduğu koltukta tekrar kıpırdadı. Gözüne taktığı siyah ve kocaman gözlüğü burnuna kadar indiren kadın hızlı hızlı etrafını izledi. Duvarlarda çeşit çeşit maskeler asılıydı. Çoğu korkutucuydu. Üç dört tane tablo asılıydı. Genişçe bir salondu. Etrafa kırmızı renk hakimdi. Oturduğu koltuk rahat değildi ama idare ederdi. " Jale hanım . Sıra sizin " Kadın gözlüğünü tekrar takıp çantasını sımsıkı kavrayarak ayağa kalktı. Önden giden kadını takip ederken heyecandan titrediğini fark etti. Onu başka bir odaya aldıklarında odada loş ışık yüzünden gözlüklerini çıkarmak zorunda kaldı. Bu sefer ki oda daha küçüktü. Bütün duvarlar anlayamadığı cisimler ve saçma sapan çizimler ile duluydu. " Oturun " Genç kadın duyduğu ses ile irkilerek karşısına baktı. Yerdeki minderlerden birine bağdaş kurmuş bir kadın vardı. Mavi siyah saçları garip bir şekilde toplanmıştı. Yüzü önündeki küçük yuvarlak sehpanın üzerindeki eşyalara doğru eğilmişti. Jale hanım titreyerek kendisi için ayrılmış olan minderlerden birine oturdu. Onun oturması ile birlikte karşısındaki kadın yüzünü kaldırdı ve ona baktı. Gözleri koyu siyah gibi görünüyordu. Öyle ki Jale hanım bir an o gözlerde karanlığı gördüğünü düşündü. ' Gerçekten de söylendiği kadar varmış ' diye düşündü içinden. Bu kadının methini duymuş ve sonunda dayanamayıp gelmişti. " Elini ver " Jale hanım hemen elini uzattı. Kadın uzatılan eli tuttu ve tuttuğu anda gözlerinin rengi bir anlığına maviye döndü. Jale hanım ani bir refleksle geri çekilmek için hamle yaptı ancak kadın elini sıkı kavramıştı. " Evlisin . Bir oğlun var . " E - evet ." " Kocanın seni aldattığını düşünüyorsun " " Ay evet . Ama emin değilim . Emin olmadan bir şey de yapamıyorum hoca hanım " Jale dertli bir şekilde konuşurken kadının elini birden bırakması ile irkildi . Sinirli görünüyordu. " Ben hoca değilim hanım efendi. Beni gittiğiniz büyücülerle karıştırmayın . " " Şey tabi ki . Ben özür dilerim " Kadın oflayarak tekrar elini uzattı. " Ver elini ver " Jale hanım hemen elini tekrar verdi. " Şüphelerinde haklısın . Kocan seni aldatıyor " " Şerefsiz pis domuz . Beni nasıl aldatır . Ben aldatılacak kadın mıyım ? Kim bu sürtük ?" " İsim bilmem . Sarışın biri. Kocana çok yakın ." " Sekreter sürtük " " İki gün sonra gece olduğunda kocanı takip et . Onları basacaksın . Yanında kamera götür . Boşanırken sağlam nafaka alacaksın " Jale hanımın elini tekrar bırakıp geriye yaslandı . Kadın başını sallayıp ayağa kalktı ve üzerini düzeltti . " Çok teşekkür ederim . Gerçekten dedikleri kadar varsınız . Ben hemen ücreti - " " Ücret işlerine Zeynep hanım bakıyor . " " Tamam Tamam . " Jale hanım hemen odadan çıkıp başta oturduğu salona döndü. Onu kapıda karşılayan Zeynep hanım koltuklardan birinde oturuyordu. Çantasından çıkardığı parayı ona verip kapıdan çıktı. Topuklarını vura vura bir sokak geçtikten sonra arabasını park ettiği yere vardı . Sinirle arabaya binip kafasına örttüğü eşarbı çıkarıp saçlarını düzeltti. Demek ki kocası onu gerçekten aldatıyordu. O yaşlı bunaktan zaten bıkmıştı. Onu bastıktan sonra rahatça boşanıp sevgilisi ile yaşayabilirdi. Yüzündeki ifade değişip gülümsemeye dönüştü ve son hızla gaza bastı . &&&&&& "Gitti mi " Işık kapıdan kafasını uzatıp bakarken parayı sayan Zeynep başını salladı . " Gitti gitti " Işık mavi saçlarını açarak başını rahatlattıktan sonra Zeynep'in yanına gelip oturdu. " Bu gün başka müşteri var mi ?" "Yok kuzum . Bu sondu " " O zaman yemek yiyelim mi ya çok acıktım ben " Zeynep paraları kasaya koyduktan sonra telefonu eline aldı . " Ne söyleyelim ?" Işık gözlerini kapatıp açtıktan sonra ' pizza ' diyerek ortama yayılan loş ışığı kapatıp perdeler açtı . Gün ışığı odaya dolarken Zeynep " Çaprazdaki komşu yine bizi şikayet etmiş" dedi. " Liderlerle konuşuruz. Sıkıntı olmaz ." " Kadın bıkmadı bizi şikayet etmekten . Ne derdi var bizimle anlamadım " " Kocasını kıskanıyor . Sanki onun kıytırık kocasına bakar mışım gibi " Işık 26, sına gelmiş bekar bir kızdı. Tekrar koltuğa oturduğunda çalan kapı ile başını Zeyneb'e çevirdi. " Hani başka müşteri yoktu ?" " Randevulu kimse yok . Belki randevu almak için gelmişlerdir " Zeynep hemen kapıya gittiğinde ondan gelen " AA Metin abi " sözleri ile Işık kendine çeki düzen verdi. Metin baş liderlikten geliyordu ve yine teftişe gelmiş olmalıydı. Metin de kendisi gibi bir medyumdu. Ancak Baş liderin akrabasıydı ve Işığı kontrol etmekle o görevliydi. Işığın yaptığı meslek medyumlar arasında kontrollü bir şekilde olursa yasaldı. İnsanların yasalarına göre ise kesinlikle yasaktı ama baş liderler ile olan devletin anlaşmaları sayesinde Işık gibi medyumlar bu tür işler yapabiliyorlardı . " Işık " " Metin . Hoş geldin " Metin başını sallayarak kızın elini sıktı. Sonra da onun koyu gözlerine bakıp karşısına oturdu . Işığı her zaman güzel bulmuştu. Ama onun tipi değildi. O Ömür gibi minyon tipleri seviyordu. Hatta direkt Ömürü seviyordu. " Kontrol zamanı gelmemişti daha ." " Zaten kontrole gelmedim . O yüzden gerilmene gerek yok. Bilgilendirme görevindeyim. Bütün medyumları tek tek geziyoruz " Zeynep kendisinden büyük olduğunu bildiği Metin'e hayran hayran bakarken derin bir iç çekti. Onun bu iç çekişini duyan Işık ve Metin bıkkın bir halde kızcağıza baktı. Onun. Metin'e olan karşılıksız aşkını ikisi de biliyordu. Zeynep henüz 24 yaşında genç bir kızdı. Ve Işık ile tanışıp Medyumları öğrendiğinde zaten onların güçlerine hayran kalmıştı. Üstüne bir de Metin ile tanıştığında anında ona aşık olmuştu. Adam hem medyum hem de çok yakışıklıydı. Ama Zeynep'e onun duyduğu ilgi ile bakmıyordu . Zaten sevgilisi de vardı . Ancak bu Zeynep'in ona olan aşkına engel değildi. Işık gözlerini devirerek boğazını temizledi ve Metin'e baktı . " Ne bilgilendirmesi bu ?" " Geçen ay büyük olaylar gelişti. Ailesini katleden kızı duymuşsundur ?" " Elif . Evet duydum. Yakalandı mi yoksa ?" " Olaylar bize duyurulduğu gibi değilmiş. Kızın masumiyeti ispatlandı. Ancak kuzeni Okan. Tehlikeli ve kaçak durumda . Bütün medyumların dikkatli olması gerekiyor " Işık şaşkın bir şekilde adama bakakaldı. Medyum dünyasında neler olup bittiği ile fazla ilgilenmezdi. Kendi yağında kavrulup gidenlerden biriydi. Ancak bütün medyumlar tek tek bilgilendirildiğine göre iş ciddi olmalıydı . " Vay be . Çok şaşırdım. " " Dikkatli ol yeter " " Tamamdır . " Metin dizlerine vurarak ayağa kalktı. " Ben gideyim. Daha uğrayacak beş medyum daha var " Işık adamın elini sıkarken bir an gözleri mavi oldu ve gülümsedi . " Tebrik ederim . Bu sefer doğru insanı bulmuşsun " Metin bir an anlamasa da kızın sevgilisi Ömürden bahsettiğini anladı ve gülümseyerek başını salladı . " Teşekkür ederim. Eşsiz bir yeteneğin var biliyorsun değil mi ? Sadece dokunarak insanları okumak müthiş bir şey " " Biliyorum . Bu arada komşumuz bizi yine şikayet etmiş. İlgilenir misin?" Kız dişlerini göstererek gülümserken Metin gözlerini devirerek elini bıraktı ve kapıya yöneldi. Zeynep'in aşık bakışları altında kapıdan çıkıp gitti. Işık adamın ardından bakan kızın hüzünleri gözlerinin kendisine dönmesi ile içini çekip telefonu aldı. " Şu pizzaları söyleyelim artık " &&&&& Kulağına gelen ses ile gözlerini aralayan adam el yordamı ile telefonunu bulup açarak kulağına götürdü . " Ha " " Sana da ha İlker abicim . Acaba bu gün işe teşrif etmeyi düşünür müsünüz ?" " Ha ?" Karşı taraftan gelen oflama ile gözleri biraz daha açılan adam direkt karşısındaki duvarda asılı olan saate baktı . Dokuz olduğunu görünce ise çalışmaya başlayan beyni " İşe geç kaldın " diye bağırınca " Eyvah " diye söylenerek yatağında doğruldu . " Eyvah ya. Nerdesin sen bu saate kadar Selçuk amca kesecek bu sefer seni " " Geldi mi dükkana ?" " Yok . Ama eli kulağındadır . " " İdare et abicim ben hemen geliyorum " " Uç abi uç . İlker hızlı bir şekilde kalkarak elini yüzünü yıkadı. Uzun boyu yüzünden aynanın önünde hafif eğilerek Kahverengi saçlarını elleri ile şekillendirip kirli sakalını inceledi. Daha kesilecek kadar uzamamıştı. Hazırlanıp ceketini aldığı gibi evden çıktı. Kapının önünde duran arabaya bindi ve yola çıktı. Yarım saat içinde iş yerine varmıştı. Kapıdan girdiğinde ilk lafı " Babam geldi mi ?" Oldu . Elindeki kahvesini içen Yeliz ise ona bakıp başını iki yana sallamıştı ki arkasından babasının sesini duydu . " Günaydın gençler " İlker sırıtarak babasına baktı. Bu günde yırtmıştı. Bir kaç saniyeyle . " Günaydın babaların hası . " Adam oğluna sevimsiz bir şekilde bakıp diğer çalışanı olan Yeliz'e doğru gitti . Yeliz'in babası Selçuk Beyin arkadaşıydı. Üç yıl önce ölmüş , kızını da Selçuk Beye emanet etmişti. Yeliz hem üniversitede okuyor hem de burada çalışarak harçlığını çıkarıyordu. " Bana da bir çay ver kızım " " Tamam Selçuk amca " Yeliz İlkere dil çıkarıp mutfak olarak ayırdıkları küçük odaya girdiğinde İlker kapıdan giren müşteriyi gördü . Hemen yanına gidip perde çeşitlerini göstermeye başladı . On dakika kadar sonra müşteri ölçü alınması için adresini bırakıp gitti. Masa da oturan babası ve Yeliz'in yanına oturduğunda kız ona bakıp konuştu. "Ayla abla nasıl oldu ?" İlker en yakın arkadaşının ismini duyunca haftalardır olduğu gibi üzerine bi hüzün çöktü. Üniversiteye giderken tanıştığı ve dost oldukları iki kişi vardı. Biri Murat biri Aylaydı. Üçünün dostluğu yıllarca hiç bozulmadan ilerlemişti . Tabi işler geçen sene Ayla ve Murat'ın sonunda birbirlerine açılmasına kadar. İkisinin birbirine olan aşkında elbette İlkerin haberi vardı ve hep birbirlerine açılmaları için onları ikna etmeye çalışmıştı. Ve sonunda istediği olmuş ve sevgili olmuşlardı. Çok kısa bir zamanda da nişanlanmışlardı . Düğün için para biriktirdikleri aylarda yine her şey çok güzelken üç ay önce Murat'ın kaza geçirip ölmesi ile bütün mutluluğun üzerine kocaman bir üzüntü ve acı kalmıştı. İlker ve Ayla da Murat'ın ailesi ve yakınları gibi yıkılmıştı. Ama hayat devam ediyordu ve İlker bir şekilde atlatmaya çalışsa da Ayla onun gibi değildi . Murat'ın ölümünü kabullenmek onun için çok zor olmuştu. İşini bırakmış evden neredeyse hiç çıkmaz olmuştu . " Aynı " Selçuk Bey de kendi kızı gibi sevdiği Aylanın haline üzülüyordu. Zamanında Aylanın kendi oğlu ile evleneceğini düşünmüş ama birbirlerini kardeş gibi gördüklerini kabullenmişti. " Öğle arasında bi yanına git Ayla kızımın . İhtiyacı varsa karşıla ." " Gideceğim zaten baba. Mümkün olduğunca çok yanında olmaya çalışıyorum " " Ayrı eve çıkacağım diye başımı yedin . Ne işin varsa evde. " İlker koyu gözlerini devirerek kapıdan giren müşterileri gördü. Yeliz'e insanları işaret ederken babasına döndü . " Zaten gideceğim dedim ya baba. Niye şimdi ev olayını açıyorsun . 29 yaşındayım . Atanıp memur olamadım ve hâlâ senin yanında çalışıyorum . Sağlıklı bir erkek olarak bırak ta ayrı yaşayayım ha . " " Edepsiz herif seni " " İlker abiii " İlker tam babasından bir sopa yiyeceği sırada Yeliz'in sesi ile yerinden fırlayıp müşterilerin yanına geldi . " Selvi boylu abim benim . Şu ben ulaşamayayım diye yukarıya astığın tül çeşitlerini bi indirebilir misin ?" Anne kız oldukları belli olan müşteriler kıkır kıkır gülerken İlker Yeliz'e göz kırparak istediği örnekleri ona verdi. Müşterileri gönderdikten sonra yeni gelecek olan malların takibini yaparken geçen saatin ardından babasına haber vererek dükkandan çıktı. 20 dakikayı bulmadan Aylanın yaşadığı apartmanın olduğu mahalleye geldi. Hemen yakınlardaki markete girip kızın evine döndü. Kapısını çalıp açmasını bekledi. Uzun süren bekleyişten sonra yaklaşan ayak seslerini duydu . Bir süre sonra da Aylanın solmuş yüzünü gördü. " Merhaba " Ayla başını sallayarak kapıdan çekildi ve adamın girmesine izin verdi . Ev her zamanki gibi düzenliydi. Tertemiz ve mis gibi kokuyordu. Ayla ise parlayan evinin aksine bakımsız ve solgundu. " Hoş geldin " " En son ne zaman yemek yedin ?" Ayla gözlerini devirerek İlkerin aldıklarını dolaba yerleştirdi. " Ben iyiyim İlker . Alışıyorum. En azından uğraşıyorum . " İlker üzüntü ile salona geçen kızın arkasından ilerledi . " Babam seni özledi. Bir ara dükkana gelirsen çok sevinir " "Olur. Aslında bu gün biraz işim vardı . Sonra görüşsek olur mu ?" İlker gözlerini kısarak Aylanın yeşil gözlerini kendisinden kaçırmasını izledi. Bu ifadeyi biliyordu. Onu iyi tanıyordu. " Ne saklıyorsun sen ?" Ayla sarı saçlarını kaşıyarak arkasını döndü . " Bir şey saklamıyorum " İlker şüphe ile arkadaşını izlerken gözü sehpa da duran kartvizite ilişti. Eline aldığında ise Ayla onu fark edip adamın eline atıldı ama İlker çoktan yazanı okumuştu . Sinir ve şaşkınlık karışımı bir şekilde Aylaya baktı . " Cidden mi ? Bu numaracılara inanıyor musun ?" Ayla omzunu silkerek koltuğa oturdu. Sevdiğinin ölümünü kabullenmek zordu ama ölen geri gelmiyordu. Bunun farkındaydı. Yine de onu bir kere daha görebilmek ya da ondan bir haber alabilmek için her şeyi yapardı. " Bu hoca çok iyiymiş İlker . Belki Murat tan bir haber alırız " " Saçmalıyorsun . Cidden saçmalıyorsun . Eskiden dalga geçtiğimiz insanlar gibi davranıyorsun . Bütün bu hoca işler sadece dolandırıcılık " " Bilemezsin. Gerçek olabilir . Sen ister İnan ister inanma. Ben şansımı deneyeceğim " İlker kızın kararlılığı karşısında kızgın ve şaşkın bir şekilde bakakaldı. Ciddi ciddi Ayla o hocaya gidecekti . " Pekala . Nereye istersen git. Karışmıyorum . Ama bir şartım var " Ayla merakla adama bakarken İlker sadece gülümsedi . &&&&& " Burası galiba " İlker doğru adrese gelip gelmediklerini anlamaya çalışırken birden açılan kapı ile bir adım geriledi. Karşısında 40 lı yaşlarında bir kadın vardı . " Buyrun ?" İlker konuşmadan Ayla söze girdi. " Biz Hüseyin hocaya gelmiştik . Sabah aramıştım telefonla ?" Kadın birden gülümseyip kapıyı ardına kadar açtı. " Buyrun buyrun. Hoş geldiniz . Bizde sizi bekliyorduk ." Ayla be İlker ayakkabılarını çıkarıp eve girdiler . Kadın onları oturma odası gibi bir odaya getirip oturttuktan sonra karşılarına geçti . " Maşallah pek de güzelsin kızım " " Teşekkür ederim " Ayla merakla İlker şüphe ile kadına bakarken kadın eline bir defter ve kalem aldı . " Hüseyin hoca hazırlanırken biz de ne yapacağımıza karar verelim . " İlker anlamayarak " Neye karar vereceğiz ?" diye sorunca kadın ona bir göz atıp önüne döndü . " Pek bi üzgünsün . Yüzün solmuş ?" Kadının içten konuşması ile Ayla gözleri dolarak başını salladı . " Nişanlımı kaybettik " Kadın anlayışla ona baktı. Gerçekten üzgün görünüyordu . " Çok mu seviyordun ?" " Çok . " " Vah vah . Gencecik oğlan neden öldü ki kuzum ?" " Trafik kazası ." " Hii. Ah yazık . Sen de daha genceciksin . Bu devirde güvenip sevmek çok zor " Ayla ağlamaklı halde kadınla konuşurken İlker kaşları çatık bir şekilde onları izliyordu . Karşısındaki kadın gerçekten profesyoneldi. Aylanın acısına tutunup ağzından laf alıyordu . Sabırla beklemeye devam etti ancak nereye kadar dayanacağını kestiremiyordu. " Öyle gerçekten. Ama Murat başkaydı. Okulda onu ilk gördüğümde anlamıştım başka olduğunu . " Kadın da ağlamaklı bir şekilde Aylaya destek verirken elindeki telefon çaldı ve dikleşti. " Hüseyin hoca hazır. Şimdi hangi fala baktırmak istiyorsunuz ?" İlker kaşlarını kaldırarak arkasına yaslandı . " Sizde hangileri var ?" Ayla yanında oturan adama bir dirsek atarak ona kötü kötü bakan kadına döndü. " Siz ona bakmayın . Pek ciddi bir insan değildir ." Kadın cık cık layarak önüne döndü ve okumaya başladı. " Kahve falı 100 TL. Tarot falı 250 TL. Su falı 400 TL Eğer muska falan yaptıracaksan onlar ekstraya girer. Amma kara büyü yasak. Onu yapmıyoruz " İlker ağzı açık kadına bakakalırken Ayla düşünüyormuş gibiydi. İlker başını iki yana sallayarak yüzünü sıvazladı. Resmen insanları kandırıyorlardı. " Su falı " Ayla kararını verdikten sonra kadın memnun bir şekilde yanlarından ayrıldı . " Gerçekten bu şarlatanlara para verecek misin ?" " Ya bi sus artık . Anlamıyor musun ? Ben Murat'tan alacağım ufacık bir haber için her şeyi veririm. Ya sus benimle gel ya da çık git " İlker gözlerini kapatıp sabır diledi. Arkadaşını bu yamyamların elinde bırakmayacaktı. Kızın acısından faydalanacaklardı. " Buyrun kızım " Ayla ve İlker ayağa kalkarak kadının gösterdiği odaya girdiler . Saçı sakalı grileşmiş bir adam koltukta bağdaş kurmuş oturuyordu. Elindeki büyük tesbihi durmadan çekiyor , dudakları kıpırdıyordu. Onları görünce eli ile karşısını işaret etti. Ayla hemen adamın karşısında yere çöktü. İlker de aynısını yaparak Aylanın yanına oturdu. " Hoş geldiniz " " Hoş bulduk " Az önceki kadın elinde bir bardak su ile yanlarına geldi ve suyu Aylanın ağzına tuttu. " Tükür " Ayla düşünmeden suya tükürdü ve geri çekildi. Kadın suyu Hocanın eline verip odadan çıktı. İlker ve Ayla ne olacağına merakla bakarken hoca birden boğazından garip bir ses çıkararak suyun içine tükürdü ve gözlerini kapattı. İlker bardağın içinde yüzen balgamı görünce midesi bulanarak başını çevirdi . " Düştüğümüz hallere bak ya . O suyu içmeni isterse sakın içme . Vallahi burdan hastaneye gideriz " Ayla İlkere kötü kötü bakarak hocaya döndü . " Vah vah vah . Sen çok üzülmüşsün kızım " " Evet hoca efendi " " Hiii .Bir araba var burda . Aman yarabbi . Kaza. Kaza görüyorum . Biri ölmüş " Ayla tekrar ağlamaklı bir şekilde başını sallarken onlara bir göz atan hoca konuşmaya devam etti. " Sen nişanlıymışsın . Ama sevdiğin o kaza da ölmüş " Ayla hıçkırarak ağlarken İlker elleri yumruk olmuş bir şekilde sabretmeye çalışıyordu. Ayla uğruna susuyordu ancak nereye kadar dayanacağı meçhuldü. " Büyü var sizde . Zaten kazaya da bu büyü sebep olmuş. Hemen bozulması lazım " Ayla " Ne büyüsü ? " derken Hoca gayet ciddi bir şekilde " Ölüm büyüsü " dedi . " Eğer bozmazsak sende öleceksin . Zamanınız yok . Hemen bozmak lazım . Size vereceğim malzemeleri alın gelin . Muska yazacağım . Sonra da büyüyü bozacağız . " Ayla yavaş yavaş göz yaşlarını silip İlkere döndüğünde , adam sonunda kızında numaranın farkına vardığını anlayıp rahatladı ve söze girdi. " Ne kadara bozacaksınız bu büyüyü ?" Hoca efendi gayet ciddi bir şekilde düşündü . " Büyü bozmak zordur. İki bin alırım başlangıçta. Zorluğuna göre değişir. Şimdi al kızım bu suyu . Hepsini iç . Yarına kadar seni korusun ." İlker adamın uzattığı bardağı alıp doğruldu . Sinirle suyu adamın yüzüne fırlattı. Hoca şaşkın bir şekilde ayağa kalkıp bağırırken İlker Ayla'yı kaptığı gibi odadan çıktı. Evden kaçarcasına çıkarken hoca arkalarından bağırıyordu. " Edepsizler. Korkun büyüden. Öleceksiniz " &&&&
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD