Odaya gittiğimde Yusuf Sinan çoktan uyumuştu. Yavaşça yaklaştım, nefesini dinledim bir süre. Düzenli ama yorgun bir nefesti. Her görev dönüşünde böyle olurdu; bedeni yorgun, zihni dolu, kalbi ise hep başka bir yerde gibiydi. Usulca yatağa uzandım. Tavana bakarken içimden geçenleri susturmaya çalıştım ama olmadı. Ne kadar kırılmış olursam olayım, Yusuf Sinan ’a da hak veriyordum. Ben de olsam, eşimin bir arkadaşıyla parka gidip oyunlar oynamasını, hele ki bunu insanların duyabileceği bir şekilde yapmasını istemezdim. Dışarıdan bakınca gerçekten çocukça görünüyordu. Bir daha böyle bir şey yapmayacaktım. Sabah erkenden kalktım, kahvaltıyı hazırladım. Mutfakta bir süre ses çıkarmadan oyalandım. Yumurtayı fazla pişirmedim, çayı tam onun sevdiği gibi demledim. Yusuf Sinan sessizce geldi, m

