“‘Ailesinin konusunu açma sakın.’ diye devam etti lafına.” Sesi birden ciddileşmişti. Sanki bir yasaktan, gizli ve dokunulmaz bir alandan söz ediyordu. Benim içimde ise öfke ve merak birbirine karıştı. “‘Neden? Belki de gerçekten önemli bir nedenleri vardı. Hiç dinlememiş ki.’ dedim.” Sesim hem meraklı hem de biraz meydan okuyan bir tondaydı. Çocukken hep susturulmuş birinin, bu sefer susmamak için çırpınışı gibi. Derya’nın gözleri karardı. “Ailesini bulamazsın. Yusuf Sinan asker olduğunda kayıtlarını imha ettirdi.” dedi. Bu cümle boğazıma oturdu. İmha ettirdi. Yani kapıları kendisi kapamıştı. Benim açmaya çalıştığım kapılar çoktan yok edilmişti. “‘Hiç bakmamış olamaz. Kesin bakmıştır.’ dedim,” sanki onu savunur gibi. Belki içimdeki o çocuğun son umuduydu bu. “Aile sonuçta. İnsan me

