" Ben özür dilerim. " dedi Derya bana bakarak. Ama ben bir şey demeden Yusuf Sinan araya girdi. " Özür dileyecek bir şey yok. İyi akşamlar. " dedi ve onları gönderip kapıyı kapattı. Onlar gidince ev bir anda sessizleşti. Kapı kapanır kapanmaz, yemek salonundaki bütün o dikkatli gülümsemeler, ölçülü cümleler geride kalmış gibiydi. Yusuf Sinan hiç konuşmadan ceketini çıkardı, televizyonun karşısına geçti ve spor kanalını açtı. Bir maç özetinin sesi odanın içine yayıldı. Sanki az önceki misafirlik hiç yaşanmamış gibi rahattı. Ben kapının yanında kaldım bir süre. O koltuğa oturmuştu, ben hala ayaktaydım. O an içimde bir şey düğümlendi. Onun bu sakinliği, benim içimdeki fırtınayı daha da büyüttü. “Can ’ın çocukça kaprislerine katlanmak zorunda değilsin.” dedi hiç bana bakmadan. Sesi so

