Nihayet çalan son zil sesiyle derin bir nefes alıp ayağa kalkıyorum. Gözde de peşimden yavaş bir hareketle doğruluyor. Kolunu tutup çantasını uzatıyorum. Ardından ''Nereye gidiyoruz?'' diye soruyorum. Bu kez derdinin ne olduğunu öğrenmekte kararlıyım, kaçmasına izin vermeye hiç niyetim yok. Belki onu önemsememeliyim ama tuhaf tavrı bir şekilde sinirlerimi bozduğunu için bunu bir an önce çözüp yoluma devam etmek en iyisi olabilir. Sesimdeki öfke ve merak Gözde’yi korkutuyor sanırım, hafifçe ürperiyor. ''Dışarı çıkalım, bir yere gitmemize gerek yok.'' Başımı sallayıp yürümeye başlıyorum. Onu da âdeta yanımda sürüklüyorum. Sınıfın önünde Gece ve arkadaşlarını görüyorum, Gece yüzüme bile bakmıyor. ''Gece!'' diye sesleniyorum. Lanet olsun, ikisiyle birden nasıl uğraşabilirim? Niye böyle şey

