7.

926 Words
Ayşe bu cümlenin sonunu duymak istemediğinden emindi. Boğazını temizleyip tepkisini belli etmeyi denedi ama kadın kendi kahkahasından bir şey sezecek halde değildi. “Aha dedim şimdi elime verecek küçüğü.” Bir müddet soluklanıp gözlerinden gelen yaşları kuruladıktan sonra derince nefes aldı. “Dedi ki adımı küçüğe çıkardın eyvallah da bari ona buna sakız etme, tek senin küçüğün olayım. Ah canım benim... onun da ablası yok tabi, yerine beni koymuş kızmaya kıyamıyor. O günden sonra küçüğüm dedim ona, takılan oğlanlara da iki cilve yapıp üzmeyin kardeşimi dedim, sustular. Gençlik işte.” Ayşe bu hikaye hakkında ne düşüneceğini bilemese de herkes kardeş gibi olduklarından o kadar emin söz etmişti kalbini bozmak istemedi. Yine de Leyla’nın tarzına alışmanın kolay olmayacağını fark etmişti. Ayşe gibi on düşünüp bir konuşan biri için ağzına geleni hiç süzmeden ortaya koyuvermek nereden baksan büyük cesaret işiydi. Leyla tanıştıkları andan beri sıcacık tebessümlerini esirgemeyen kadının yüzüne yerleşen donuk ifadeyi fark ettiğinde ileri mi gittim diye düşündü. Daha kaç saat olmuştu tanışalı, varı yoğu dile döküvermişti. “Ay kusura bakmıyorsun değil mi Ayşe. Senin de başını ağrıttım. Ben terapistimle bile çok konuşamazdım da ilacımın dozunu yükseltti. Şimdi konuşacak birini bulduğumda freni patlak kamyona dönüyorum.” Ayşe anlayışla tebessüm etti. “Estağfurullah, hiç olur mu öyle şey.” Kadının olgun tavrıyla biraz daha mahcup olan Leyla yerinden ayaklandı. “Ben artık gideyim, anneme bir saat demiştim, iki oldu. Dul kadınım ya izinli çıkıyorum evden.” Sitemli bir gülüşle tamamladığı sözleri Ayşe’nin içine dokundu. Ne yapıp edecek, dışarıdan nasıl rahat ve neşeli gözükürse gözüksün içi yaralı ola bu kadına yardım edecekti. Bu düşüncelerle akşam eden Ayşe daha bir sevgi ile karşıladı kocasını. İyi ki varsın deyip deyip sarıldı. Murat sabahki kasvetten eser kalmadığını görünce sanki kalbinden yaralı değilmiş gibi mutlu oldu. Başka bir kadının hayaleti uykularını bölmüyormuş gibi Ayşe’nin kollarında deva buldu. Arkadaşlarla buluşacağım deyip çıkmıştı ama çok az takılmıştı onlara. Zihni böyle doluyken muhabbet sarmıyordu. Günün kalanını sahile kıyısı olan ufak koruda geçirmişti. İçini yoklayıp, yıllardır peşini bırakmayan hayaleti marketteki kadınla cisimlendirdi mi sorguladı. Umut gibi, özlem gibi zehirli hisleri yoktu çok şükür. Zaten başkasının olan kadına özlem Ayşe’den önce de hiç duymamıştı. Leyla bir ölüydü yıllardır. Ona olan hisleri tam da bu kadardı. Zamansız ölüp gitmiş, geride yarım bir adam bırakmıştı. Hiç gerçek hayatla da sınanmadığı için hep mükemmel kalmıştı. Kör ölür badem gözlü olurdu neticede. Yoksa Murat da biliyordu ki zamanında aşkını dillendirse, hatta kabul bile görse, hanelerine huzur uğramayacak, çocukluktan besleyip büyüttüğü sarmaşık bu kez boynuna dolanıp onu nefessiz bırakacaktı. Ayşe’si için şükrede ede eve döndüğünde o da iyi ki dedi. Ölenle ölünmediğinden hayat Murat için en güzel hali ile devam etmişti. Akşam yemeği yenip taze çayla balkona kurulduklarında Ayşe bu gün tanıştığı kadından söz etmek için sabırsızlanıyordu. Dün akşam ne markette karşılaştıklarını söylemişti kocası ne de geçmişte o kadar yakın olduklarını. Tamam kocasının geçmişinde saklı tuzaklar vardı, bunu bildiğinden hiç girip dolanayım demezdi ama Leyla güvenli bölge değil miydi? Söze girmeden önce oturduğu sandalyeden ayaklanıp kocasının yakınına çekerek başını omzuna yasladı. Zaten bu akşam kocasına temas etmeye doyamıyordu. “Senden sonra parka indim bu gün.” Murat yine kedi damarı tutmuş karısına tebessüm ederek kolunu omzuna sardı, böylece kadın iyice göğsüne yerleşebildi. “Annemlerin söylediği Leyla ile karşılaştım.” Bir an nefesi kesilecek gibi oldu adamın. Hayalet dediğinin hayatında ne işi vardı? Karısının bir cevap beklediğini fark ettiğinde “hmm” gibi bir ses çıkardı. “Tatlı bir kadın, seninle evli olduğumu öğrendiğinde çok mutlu oldu.” Murat derin bir nefes aldı. İşler kontrolünden çıkmadan bir şeyler yapmalıydı. “Çok samimi olmasan mı Ayşe, dün bir bu gün iki.” Ayşe bir anda başını kaldırıp kocasının suratına baktı. “Neden öyle söyledin?” Murat böyle bir tepki beklemiyordu üstelik karısı ok gibi kirpiklerini üzerine doğrultmuşken daha bir afalladı. Ayşe’ye daha önce hiç yalan söylemiş miydi? Eski yalancılardandı Murat, gençliği bir yalan üzerine kuruluydu da hayatına Ayşe girdiğinden beri hiç muhtaç kalmamıştı. “Neden söyleyeceğim yavrum, iki gün sonra çeker gider. Üzülürsün.” Ayşe tekrar huzurla yasladı başını, kocası hala küslük güdüyordu gerçekten. “Ayy Murat ne kindarsın.” Bu kez adam eğilip karısının yüzünü görmeye çalıştı. “O nerden çıktı şimdi?” “Nerden olacak, kadın evlenip gidince arayıp sormadı diye küslük güdüyorsun hala. Markette görüştüğünüzü bile söylemedin.” Markette görüşmüşler miydi? Kendisi görmüştü de Leyla da mı gördüğünü iddia ediyordu? Yıllar yılı yanındayken bir kez bile görmediği halde hem de. İki dakika suretine mazhar olmak görüşmekten sayılıyorsa evet olmuştu öyle bir şey. “Gerek görmedim, tatsız bir konuydu. Dedikodu sevmediğimi biliyorsun.” Ayşe parmak uçlarını eşinin kas boğumlarında gezdirirken az evvelki gerginliğinin dağıldığını hissediyordu. Kindardı ama neyse ki kolay yatışıyordu öfkesi. Az evvel sekteleyen nefesi de düzene girdiğinde parmakları biraz daha oyunbaz dolanmaya başladı. “Evet haklısın sevgilim. Ama pek öyle gideceğe benzemiyor. Çocuğunu bizim okula yazdıracakmış.” Ayşe’nin şifalı dokunuşları altında acısı sızısı dağılan adam bu konuyu yeterince konuştuklarını düşünüyordu. “Kendi bileceği iş. Boş ver şimdi onları. Şu doktorun takvimine baksana bu gün müsaade var mıymış?” Kocasının sorusuna tatlı tatlı kıkırdadı genç kadın. “Sanki uyuyorsun da.” Göğsünden kopmadan işveyle bakan kadınla bütün kara bulutları dağıldı Murat’ın. Leyla kim deseler tanımam etmem bile diyebilirdi. Eğilip burnuna bir öpücük kondurduktan sonra numaradan sitemlendi. “Ayda beş gün diyor yavrum el insaf daa!” Kocasının kabarmış boyun damarlarına arzulu bir öpücük bırakan genç kadın mesafeyi açmadan burnunu yaslayarak kokusunu teneffüs etti. “Ama sevgilim..” Aslında ‘bebek için' demek niyeti vardı fakat meftunu olduğu koku başını döndürürken bir kelime daha edemedi. Bir kez daha koklayıp tekrar dudaklarını yasladığında oturduğu yerden havalanarak odaya taşınması bir oldu. “Yemişim takvimini!”
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD