(16.bölüm) BAKMAK gözün işidir GÖRMEK kalbin.

1679 Words
Enes'in arkasından başımla göstererek, "Bu hep böyle miydi? Sana bu da etki edebilir." deyince Furkan, destek aldığı omuzumdan elini çekerek duvara dayandı, sert bir ifadeyle, "Ben başkasının boş boş hareketinden etkilenecek kadar zayıf karakterde biri miyim sence?" dedi. Furkan'ın çektiği omuzun altına tekrar girmek için debelenirken, "Ne bileyim, biri bana da sekiz yıl böyle davransa, ister istemez bende aşık olurdum." dedim. Furkan; "Kendi isteğiyle geleni çevirmek bize yakışmaz" diye düşünmüş olacak ki, kendisine sarılmaya çalışınca kolunu serbest bırakarak, "Öncelikle, aşık olduğuma inanmana sevindim. Bende senin hareketlerinden dolayı sana aşık oldum zaten. Enes'e gelince öğreneli üç yıl oluyor. Hatta o kadar mala bağladı kii, o günü hatırlatana kadar kafayı sıyıracaktım." deyince merak edip, "Ne oldu da üç sene önce söyledin?" dedim. -"Arkamdan saçma mevzular dönünce söylemek zorunda kaldım diyelim." -"Neymiş o, bu kadar önemli bir olayı ortaya atacak kadar önemli mevzu?" -"Benim için ufak ama insanlık için büyük bir şeydi, geldi geçti. Sende didikleyip durma." deyince bende konuyu değiştirerek, "Saliha teyzenin kaç torunu vardı yaa?" diye sordum. -"Sen hâlâ orada mısın?" dedi gülümseyerek -"Nerede miyim? Sadece bize komşu gelecekler ya, benimle yaşıt arkadaş var mı onu merak ettim." dedim tepkisinin ne olacağını merak ederek Furkan, "ETME!" diye bağırıp sert sert bakınca, merak ettiğim kızın bana yaşıt erkek kardeşi olduğunu anlayıp, uzatmak istemedim. Enes, arabayı kapının önüne getirdi, yana doğru eğilip camdan, "Hadi binin." deyince Furkan'a dönüp korkulukları hastaneye bakan çay bahçesini işaret ederek, "Çok ağrın var mı? Konuşalım." deyince, Furkan dünden bekliyormuş gibi, gözlerinin koyusu irileşerek, "Ne ağrısı, kafamı koparsalar 'Hayır!' demem." diyerek arabaya bindi. Arabaya binince sessizce geriye yaslanıp, "Bunu da atlattık" der gibi içim huzura kavuşarak başımı cama dayadım... •~~~~~~•... Hastanenin bahçeden çıkıp ara sokaktan ana yola gelen yolda, Enes'in sola yaktığı sinyali, Furkan kapatıp sağa yakınca Enes, "Ne oluyor" der gibi Furkan'a baktı. Furkan: konuşmadan, sağ eliyle sağdan devam etmesini işaret etti. Arabadaki sessiz huzuru bozan tek şey, müsait an yakalandığı an kapanacak sinyal ikazının sesiydi. "tık"tık"tık... •~~~~~~• ... Sessizliğin çay bahçesine kadar devam ettiği arabayı park ederek aşağı inen Enes, kapıyı açarak, Furkan'ın tek sağlam duran vücudundan tutarak dışarı çıkardı. Furkan'ı masaya oturtup yanımızdan gitmeye yeltenince bir adım sağa kayıp Enes'in önünde durarak, iğne yapılmayacak merak etme, otur şuraya!" diyerek Furkan'ın yanını gösterdikten sonra bende oturmadan Furkan'ın karşısındaki sandalyeyi masanın altına iterek, "Ayağını kaldır koy!" deyince Furkan, karşısını gösterip, "Oraya otursaydın!" dedi. Doktor edasıyla, "Ayağının bir süre yukarıda kalması lazım!" dediğimde Furkan; libidosu tavan yapmış gibi gülümseyip, göz kırparak, "Sen otur, ben kaldırıp koyacak bir yer bulurum." diyerek sinirimin zıplamasına sebep olmuştu. Masanın hizasına gelen yerlerimle masayı iterek, "Sabrımın sınırlarındayım Furkan, uzat şu ayağını, beni SİNİRLENDİRMEEE!" deyip Enes'in karşısına oturdum. Furkan, tırsmış gibi ayağını sandalyeye uzatırken, "Tamam tamam kızma, sen kızınca neler olduğunu çok iyi biliyorum." dedikten sonra, konuşmak isteyen ben olduğum için sessizliğe büründü. Biraz daha sakinleştiren bir nefes alarak, kolundaki yaraya bakış atıp, "Oraya ne oldu?" dedim "yalan söylersen kafanı patlatırım" der gibi Furkan, yalan söylemese de "Doktorcuğum, konuşmamı kişneme olarak mı duydunuz bilemiyorum ama sürttüm dedim ya!" diyerek beni yine sinir etmişti "Kişneme olarak duysam yine iyiii, ben direk anırma duyuyorum!" dedim gözlerimi belerterek Bakışlarını benden çekerek, "Kankaa, bende diyorum kii bu kız beni neden anlamıyor, bak "aşığım'ı" aaaiiii duyuyormuş! Sen söyle bakayım seninkini anlar belki!" diyerek koluyla Enes'i dürttü. Enes'e bakmadan, "Eneeesss, ağzını açarsan gebertirim seni!" deyip yine baktığım kişiye, "Söyle çabuk o koluna ne zaman ne oldu?" dedim ne olduğunu tahmin ederek. "Anlatsam anlayacak mısın?" "Sen başla anlamadığım yerde sorarım!" "Dün gece oldu!" "Nerede?" "Ağaçta bi kedi vardı, onu indirirken bastığım dal kırıldı, birden yere çakılmamak için dallara tutunarak inmeye çalıştım ama sürttüm." inanmasam da inanmış gibi yaparak, "Konumuza gelelim, hitap için bay kahraman mı diyeyim, süperman mi diyeyim ne istersiiiin?" dedim alay ederek. "Bay aşık'ı tercih ederim!" deyince "Pekii bay eşek kafalı-..." deyip devam edecekken sözümü kesip Enes'e dönerek, "Bak oğlum gördün mü yine yanlış anladı!" dedi. "Furkaaann, ciddiyim. Artık gerçekten dayanamıyorum, bu işe bi son vermek zorundayım." dedim lafı dolandırmadan konuşmasını ister gibi "Bu haldeyken bunu konuşmak için getirmen reva mı?" dedi ne söyleyeceğimi bilmeden "Dinlee eşek kafalıı. Seniii; sekiz yıldır, hatta kuzuyu da katarsak on yıldır tutup da, bu sene iki buçuk aya sıkıştıran şey ne?" dedim babamın da öğren dediği şeyi merak ederek "Dayanamıyorum artık." deyince seviyesizleşmeye başlayıp, "Atma lan... neye dayanamıyorsun? Hemen evlenmek istesen anlarım da, acelen de yok kii? Bana doğruyu söyle. Sen bunca sene sabredip kimseye söylemezken neden bu sene herkes duysun diye uğraşıyorsun?" dediğimde son kelimelerim, sinirimin kontrolünü kaybetmek üzere olduğumu gösteriyordu. -"Sana yapmak istediğim şeyi şuanda yapamadığım için söylemek istemiyorum." -"Yapmak istediğin şeyi yaparken gerçekten sebebini söyleyecek miydin?" -"Muhtemelen her şeyi değil." -"Ne söyleyip kandırmayı düşünüyordun?" -"Okulun bitti, malûm yaşında müsait, isteyenlerin olur, geri çevir!" -"Bunu sadece bana söyleseydin de yapardım, sen gecenin bi vaktinde odunluğun tepelerinde dolaşıp yakalanmaya çalışarak herkese duyurmaya çalışıyorsun, nedeeenn?!" O âna kadar sesini çıkartmadan dinleyen Enes, "N.Ne odunluğu?" dedi şaşırarak. "Sen bunun kahramanlık hikayesine inandın mı? Saf'ııımmm!" dedim alaycı bir gülüşle Enes'e dönerek F: "Kahramanlık hikayem doğru da uyuyan güzel yerine kedi dedim." deyip bir yalanını itiraf etti "Furkaann daha ciddi de olabilirdi. Canının hiç mi kıymeti yok." dedim sinirden hüzne dönen bir bakışla. F: "Her bir zerresinde seni hissettiğim canımın mı?" "Pekii tamam, madem kısmetlerimi reddedeyim diye söyledin, anlaştık. Yedi sene kimseyi kabul etmeyeceğim. Artık etrafımda dolaşma." deyince benle pazarlık etmeye çalıştı. "Bi şartla, rüyanda ne görüyordun onu söyle!" "Sayıklamadım mı?" dedim sertçe "Sayıkladığın için merak ettim. Ne görüyordun?" dedi tebessüm ederek "Vicdanımı sınıyordun?" dedim sinirle "Sonuna kadar bekledin yani?" dedi hüzünle "Evet. Çünkü sana inanmadım.." "Bundan sonra inanırsın artık, çünkü ben blöf yapmam! Merak etme, elimden geldiğince dediğini yapacağım. Hatta gidiş gününü de erkene çekeceğim." deyince abarttığını düşünüp, "O kadar da değil. Tatilini yarım bırakma." dedim insafsız gibi görünmemek için. "Tadına varamadığım tatili yapıp ne yapacağım kii?" deyince bu sözüne cevap vermeden, ayağa kalkarak, "Ben buradan ayrılıyorum beyler. Siz devam edin." dedikten sonra Furkan'a, "Sende ateşlenirsen haber ver!" dediğimde Furkan alaycı bir bakışla, "Neden? Çorba yapıp başıma ıslak bez mi koyacaksın?" dedi Sinirlenmiş gibi bakıp elimin ayasını masaya vurarak, "Hayır aptal, kıçına 50 cc'lik camış iğnesi yapacağım." dedim gayrı ciddi Furkan; birden yine libidosunun etkisi altına girip, gözlerinden ışık saçarak, "Sen yapacaksan 100'e bile razıyım." dedi. Sabır diler gibi baktıktan sonra "Enes, ben gidiyorum yoksa birileri elimde kalacak." derken Furkan göz kırpıp öpücük atarak, "Hoşçakal YUM'SUZ CANSU'M, bir daha görüşeceğimiz güne kadar kendine iyi bak" dedi. Enes'te, "Görüşürüz abla" deyince arkama dönüp bahçenin çıkışına kadar yürüdükten sonra geriye baktım. Furkan, hâlâ gözünü ayırmamış; yüzü ise, bana verdiği sözü tutacak olmanın hüznüne bürünmüş bir hâldeydi... En son beş yıl önce köyden ayrılırken bu şekilde bakarken gördüğümü hatırladım. Babama arabayı durdurtmuş koşarak Furkan'a sarılmıştım. Melek'le ablasını haklı çıkarmamak için Furkan'la anılarımı düşünmeye son vererek yola devam ettim... Kliniğe giderek benim gibi veteriner olan Enver amcaya selam verdim. Enver amca üstüme başıma bakarak, telaşla, "Kızım hayrola bu ne hâl, düştün mü? üstün başın toz içinde." deyince, "Yok Enver amca, arka bahçede bir kedi miyavlıyordu ona baktım ama bulamadım. Orada oldu herhalde." diyerek lavaboya gittim. Musluğu açtım; ellerimi ıslatıp üzerimdeki tozları temizledikten sonra, ellerimi sabunlarken aynada kendimle göz göze geldim. Aynada baktığım kendi yüzümdü ama gördüğüm Furkan'dı. "Kendin gibi beni de yalancı yaptın aptal!" deyip sinirimi musluktan çıkartarak kapattıktan sonra önlüğümü giyip Enver amcanın yanına gittim... •~~~~~~•... Cansu'dan sonra masada kısa bir boşluk olmuş iki gençte konuşmaya yeltenmemişti. Nihayetinde Enes yerinden kalkıp Cansu'dan boşalan sandalyeye oturarak, arkadaşının moralsiz yüzüne bakarak, "Gece ne oldu? Anlat!" dedi. Furkan, hüzünlü gözlerinden yaşları geri çevirmek için, derin bir iç çekti. "Balkonda uyuya kaldı, bende odunluğa çıktım." "Eeeee?!" "Ne eee'si lan, artık ben diym rüya, sen de kâbus her neyse, önce 'Furkan yapma' dedi. Sonra da Furkan diye çığlık atarak sandalyeden yere düştü." "Sonraaa?!" "Yaa, işte ne bileyim bir an bocaladım, yanına çıkmaya çalıştım, sonra balkonun ışığı yandı bende balkondan aşağı sarkarak indim. Kolumda duvara sürttü." "Yılmaz amcalar duymadı mı?" "Cansu'nun çığlığından duymamışlardır! Harbi lan annenler uyandı da sen niye uyanmadın?" "Uyumadım kii! Kulaklık taktım oyun oynuyordum." "Haaa!" "Ne yapacaksın, gerçekten uzak duracak mısın?" "Ne yapayım Enes, mecburen duracağım. Benim yüzümden bir daha o hâle gelsin istemiyorum." "Ooohhh iyii, akşam sana küfürleri mi abarttım mı acaba diyordum. Abartmamışım." "Neyse, bana akşamı hatırlatma! Cansu'ya geçmişimizi hatırlat. Bir gece de bana davranışını değiştirmesine sebep olan akıl hocasının kim olduğunu öğren." "Bizim ablalar olabilir mi?" "Değil! benim ablam dersten başını kaldırıp karnını doyurmak için hazır sofraya bile gelmezdi, yemeği annemle ben hazırlardım. Çoğu zaman Cansu'yu bize senin ablan getiriyordu, oda olamaz." "Harbi laaann benim ablam neden sürekli sizin eve gitmek istiyordu kii?" "Bilmeeemm neden acabaa, bizde de onun akranı karşı cinsten yakışıklı sayılacak derecede biri de yok halbuki." "Saçmalama lan, ablam Hakan abi için geliyor olamaz!" "Neden olmasın?" "Yaanii ne bileyim, abi diyor. Bana hiç öyle gelmedi." "Derya'nın aşkından yanı başında olanı duymuyorsun, bunu mu göreceksin." "Sence aşk geçici mi lan?" "Ne oldu ayran gönüllü, kim çalkaladı aklını!" "Aabii, Kız küçükken dibimden ayrılmıyor büyüyünce de devam eder diye kapıldım. Aklı erdiğinden beri abi de abii, zorlamanın anlamı var mı sence?" "Nazlı mı?" "Lan yookk uydurma bir tarafından, sordum sadece, tamam kapatalım konuyu." "Öyle olsun... Sen beni bizim dükkana bırak, oradan bize git bir şeyler getirsene, annem böyle görmesin şimdi." "Tamam, hadi kalkalım." Enes, köye gidip Furkan'ı arayarak istediği kıyafetleri almış dönerken Yılmaz Bey'le karsılaşmıştı. Enes'e nereye gideceğini sorduktan sonra, "Beni de çarşıya bırak!" diyerek arabaya bindi. Birlikte Furkan'ların dükkâna geldiler. Furkan; Döner koltuğa gömülmüş, ayaklarını masada elleri de başının arkasında kara kara düşünüyordu. Yılmaz bey ve Enes arka arkaya kapıdan girince kolu ve ayağının yarası yokmuş gibi aniden yerinden kalktı. Yılmaz bey gördüğü manzara karşısında şaşırarak, "Hayırdır oğlum bu ne hâl, kore gazisine dönmüşsün" deyince Furkan; canının acısına inat ayakta durmaya devam ederek, "Odunlukta çivi battı Yılmaz amca" dedi. Yılmaz beyin şaşırması iki katına çıkarak, "Çivi mi?" dedikten sonra, "Bildiğim kadarıyla babanda benim gibi tedbirli adamdır, ortalıkta çivili tahta bırakmaz. Hangi odunlukta oldu?" diye sorunca Furkan; "Yalan söylüyorum hazır olun" der gibi bakarak, "Saliha teyzelerin kızı evi tadilata vermişte, bende oranın odunluğa girdim, karanlıktı göremedim!" dedi. Yılmaz bey uzatmak istemeyerek, konuyu kapattı. Ceketini çıkartıp, oturacağı koltuğun koluna takması erken gitmeyeceğini gösteriyordu. "Otur ayakta durma seninle bir şey konuşacağım!" dedi...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD