23. bölüm aşağıdan yukarıdan yolun sonun görünüyor

1664 Words
Mesajı okurken yüzümde istemsiz bir gülümseme olmuştu, "Özür dilerim, biliyorum söz vermiştim ama uyuyamıyorum, senin de başın geçene kadar sözümü rafa kaldırsam olur mu?" (yalvarma ve üzgün emoji ile) "Ne sözü anlamadım, bu akşam başıma bi darbe aldım da, bazı şeyler hafızamdan silinmiş." (düşünme emojisiyle) "Öyle mii, geçmiş olsun, en son ne hatırlıyorsun pekii?" (düşünme emojisiyle) "Hıııımmm en soooonn buraya geldiğim günü hatırlıyorum. Yol kenarında bir araba vardı, bozulmuştu galiba? Sonrası yok!" Furkan, "Aaa ne diyosuuunn vah vaaahh çok üzüldüüümm!" (Pinokyo emojisiyle) yazınca kahkaha attım. Ben cevap yazmadan Furkan tekrar mesaj yollamıştı. "Benim de bugün ayağıma çivi battı yatıyorum, ateşim de çıkmış." "Öyle mii? sana da geçmiş olsun."(Üzgün emojiyle) "Sağol!" (ağlayan emojiyle) Furkan, "Sağol"un arkasından mesaj yazmamıştı ama sayfadan da çıkmıyordu. Ekranda, "yazıyor..." görünüyordu. Merakla ne yazacağını beklerken Ciwannaz'dan mesaj geldi. "Cano sormayı unuttum, senin enfeksiyon ne oldu, nasılsın?" "Burada daha çok arttı galiba, bugün çok fena kustum." "Canooo, C-reaktif protein (CRP) enfeksiyon önemli biliyorsun, dikkat et!" "Tamam canım ederim. Yarın yine test yaptırcam." "İnşaallah yüksek çıkmaz, sonucu bana da söyle." "Tamam nazoomm, sen kendine iyi bak, beni merak etmee." "İyi geceler öptüm." Naz'ın profilden çıkıp tekrar Furkan'ın sayfaya girdim, hâlâ, "Yazıyor..." yazısını görünce bana yine mini bir çıldırma geldi. "Kedinin fareyle oynaması gibi oynuyor benimle aptaaall" demiş ama Furkan'a sadece (düşünce emojisiyle) "?" yollamıştım. Furkan ise, o kadar "Yazıyor..."a rağmen, "Neden uyumuyorsun?" diye karşılık vermişti. Furkan'la konuşsam, ne kadar sinirlendiğimi anlayacaktı ama kızdığımı belli etmeden, "Arkadaşımla konuşuyoruz!" yazdım "Genelde bu saatte sevgili ile konuşulur da." "Sevgiliyle konuşma saati mi varmış, bilmiyordum sağol. Neyse uykum gelmeden sorayım, ayağın nasıl?" "Geçmiş olsun'a gelince görürsün!" "Akşam geldik yaa!" "Hafızan seni yanıltıyor, aldığın darbedendir." "Geçmişi unuttum ama kendime geldiğimde sizin evdeydim, yani o saatte oradaysak, geçmiş olsuna gelmişizdir herhalde diye düşünüyorum." "Peki tamam, her şeyi unuttuğuna göre son durumum nasıl merak etmiyor musun?" "Abartma Furkan, alt tarafı çivi battı, baypas ameliyatı olmadın!" "Çivi deyip geçme, uzun kalın ve paslı bir çiviydi." "Abartma istersen, tedavini oldun bir şey olmaz!" "Aaa öyle deme, teyzemin komşusunun ayağını kesmişler." "Teyzenin komşusu doktora gitmemiştir, tetanoz olmamıştır, dikkat etmemiş; yaraya enfeksiyon kaptırmıştır, geceleri uyumamıştır boş boş mesajlaşmıştır. Sen bunlara dikkat et bir şey olmaz." "Bence de?" "Ne sence de?" "Boş boş mesajlaşmayalım arayayım sesini duyayım." "Hadi aklın beş karış havada konuştuğumu anlamıyorsun, yazdığımı okuyor onu da yanlış anlıyorsun, ne olcak senin bu halin?" (alnına vuran kadın emojisiyle) "Sesini özledim." "Ben ne diyoruuummm!" (dudak kıvırıp göz deviren emojiyle) Odama girip, kendimi sırt üstü yatağıma bıraktıktan sonra telefonu da göğsüme koydum... *(o esnada yanlışlıkla görüntülü aramaya basmıştı. Furkan, telefonu açtı; ekran karanlıktı. Kulağına tutup biraz bekledikten sonra kapattı)* Şaşkın şaşkın tavanı izlerken mesaj gelmişti. Telefonumu kaldırıp yazıyı okuyunca yattığım yerden fırladım... "Neden nefes nefesesin?" Nereden biliyor diye şaşırsam da inkar ettim. "Yooo değilim!" "Pekii, öyle diyorsan öyle olsun, beş dakikan var mı?" "Ne için?" "Varmı onu söyle?" "Göz kapaklarımın ağırlaştığını hissediyorum!" (esneyen emojiyle ) "Beş dakika." (Yalvarma emojisiyle) "Tamam söyle!" "Yakınında hırka var mı?" "O ne için?" "Üşüme diye!" "Anlamadım?" (düşünme emojisiyle) "Balkona çıkarken giymen için." (göz kırpma emojisiyle) "Şaka?" "Bu konuşmalar dakikamdan götürmüyor değil mi?" "Sen ciddi misin?" "Biraz daha çıkmazsan donacağım yaram enfeksiyon kapacak ayağım kesilecek... Gerçi ben seni düşününce ikisi birden yerden kesiliyor ya neyse, hadi çık bekliyorum." Furkan'ı muhatap alarak dışımdan, "Sen ciddisin?" diyerek battaniyeye tekrar sarılıp balkona çıktım. Odunluğun oraya yaklaşıp sağa sola bakındım, göremedim. Mesajla "Çıktım neredesin?" yazınca Furkan saklandığı yerden çıkmadan, "Ben seni özledim geldim, gördüm. Sende merak ediyorsan gelip görürsün!" deyince kandırıldığımı düşündüm. Kızgın emojiyle, "Beni kandırdın." Yazıp içeri girerken, Furkan arka arkaya iki mesaj attı. "Geri dön" "Beş dakikam bitmedi!" "Salak gibi inandım sana kandırdın beni yoksun işte." Yazarak kendini göstertme çabama rağmen Furkan çıkmamıştı. "Tamam beş dakika doldu. Şimdi içeri gir ve sana yapmayı hayal ettiğim şeyi yapan o poları bırak. Yoksa gelip onu yakarım." (kızgın emojisiyle) "Anlamadım?" "Hemen!" (yine kızgın emojisiyle) Son mesajdan sonra içeri girdim, "Poları bırak" emrine rağmen daha çok sarılıp uyudum. Banyo yapacak halim kalmamıştı... ~~~~~~•~~~~~~•~~~~~~• ... Furkan, kolunun üzerine döndüğünde canı acımış ve uyanmıştı. Ne kadar süredir uyuduğunu bilmeden yavaşça yatağından doğruldu. Erkan, şarjı dolan telefonu komodinin üzerine bırakmıştı. Telefonu eline almadan açma tuşuna bastıktan sonra tuvalete gitti. Geri gelip yatağa oturduktan sonra mesajlara girdi. Cansu en son yarım saat önce çevrimiçi olmuştu, hemen mesaj attı. "Özür dilerim, biliyorum söz vermiştim ama uyuyamıyorum, senin de başın geçene kadar sözümü rafa kaldırsam olur mu?" (yalvarma ve üzgün emoji ile)... Cansu'nun, "Hafızamı kaybettim" sözünden kendisine bir şans verdiğini düşünerek, oyunu bozmadan devam etti. Cansu mesaj yazarken, oda Enes'in sayfasına girip, "Uyudun mu?" diye sordu. Enes, "Yok, hayırdır inşallah bir şey mi oldu?" deyince, "Hayır, iyiyim. beni alabilir misin? Size gelmek istiyorum." dedi. Enes, "Kapıya çık on dakikaya oradayım deyince, hazırlanmak için ayağa kalktı, Cansu'nun, "Öyle mi? Sana da Geçmiş olsun!" mesajına, "Sağol!" yazmış ama profili açık bırakmıştı... Dolabına doğru yürüdü, üzerine eşofman takımlarını giydikten sonra yavaşça merdivenlerden indi. Dedesinden kalma, duvarda asılı bastonu alarak harmana doğru yürürken Enes arabayı yakınına kadar getirdi. Enes'in "Naber nasılsın?" sorusuna cevap vermek üzereyken, "?"(düşünce emojisiyle) mesajı görünce, Cansu'nun ekranından çıkmadığını farketti, "Neden uyumuyorsun?" deyip tekrar yazışmaya başladı. Enes'lerin evine gelip gizlice Engin'in odasına girdiler. Perdeyi açmadan balkonda oturan Cansu'yu seyretti... Furkan, mesaj attığında Cansu'nun yüzünün güldüğünü görüp içten içe seviniyordu. Cansu, içeri girip kendisini yanlışlıkla arayınca tekrar mesaj yazarak dışarı çıkmasını istedi... Cansu, Furkan'ın bir gece öncesinde olduğu gibi yine odunluk tarafında olduğunu düşünmüş, o yöne gitmişti... Cansu'nun, "Beni kandırdın!" demesine rağmen ortaya çıkmayıp, "Yemezler güzelim!" demişti. Cansu odaya gidip ışığı kapatınca yine Enes'le evlerinin yolunu tuttu. ~~~~~~•~~~~~~•~~~~~~• •~~~~~~•... Ertesi sabah, Cansu uyanmayınca Derya yanına geldi, bir süre ablasını izledikten sonra çağırmaya karar verdi... •~~~~~~• Derya'nın sesiyle sıçramasam da yakalanmış gibi uyandım, "N.Nee efendim." "Abla kahvaltı hazır, seni bekliyoruz." "Neden daha önce uyandırmadınız?" dedim saate bakarak. "Annem, 'dünden uykusuzdu bu gece de uyumadı bırakın azıcık dinlensin' dedi." "İyi tamam elimi yüzümü yıkayıp geliyorum." Derya, odadan çıkarken bir şey hatırlamış gibi geriye dönerek, "Ablaaa!" dedi, meraklı gözlerle bakınca, "Sen rüyanda ne görüyordun?" "Anlamadım?" dedim meraklı bakışımı sürdürerek. "Sanki bir şey yiyormuş gibiydin, dudakların kıpır kıpırdı daa." "Haaa o muuu?.. Tatlı... tatlı yiyodumm!" "Çok güzel bi tatlıydı galiba, arada gülüyordun!" deyince, "O kadarını da hatırlamıyorum çık hadi, bende geliyorum." deyip konuyu kapattırdım Derya çıkınca ellerimi yüzümde gezdirerek, "Ffhfuuuffhhff!"ladıktan sonra banyoya gittim. Gördüğüm rüyadan dolayı aynada kendime bakmak istemiyordum. İçimden; hortlamak için çırpınan diğer Cansu'yu çekemeyeceğimi düşündüm. Türkân'a bir söz vermiştim, her ne yapacaksam Furkan'ı üzmeden yapacaktım. Babam da her durumda arkamda destek olacağını söylemişti. O hâlde neden durup dururken hortlaklarla uğraşayım ki, diye düşünerek elimi yüzümü yıkayıp keçe gibi olan saçlarımı da hafif ıslatarak kahvaltıya gittim... ~~~~~~•~~~~~~•~~~~~~• ... Ertesi sabah Türkân, kahvaltı hazırlamış, Hakan'a vererek Furkan'ın odasına göndermişti... Furkan, abisinin kapıya vurmasıyla uyanmış gece gördüğü rüyadan dolayı yıkanması gerekiyordu... Hakan, tepsiyi komodinin üzerine bırakarak, "Ben sehpa getireyim." deyip dışarı çıkarken, Furkan'ın, "Abiii, bi yarım saat sonra yesem olmaz mı?" demesi üzerine geriye döndü. Ne olduğunu bildiği için kafasını kaşıyarak, "Yaraların ne olacak?" diye sordu. "Bilmem, üzerine fazla değdirmemeye çalışırım, sende pansumanımı yaparsın." "Tamam, dur bekle, ben suyu ayarlıyayım." Hakan, gidince Furkan üzerini yavaşça çıkartıp atletle kalmıştı. Muhatabının cevap veremeyeceğini bildiği halde, "Aferin sana at kafası, herkese rezil et beni. Aman; hastadır, yaralıdır, uykusuzdur, yorgundur, deme emiii?" deyip elindeki eşofmanı yatağa fırlattı... Hakan gelmeden odadan çıkınca, karşısında elinde süt bardağıyla merdivenleri çıkmış yanına gelen ablasıyla karşılaştı. Türkân, yeni uyanmanın etkisiyle tok bir sesle, "Furkan, neden kalktın!" diye bağırdı. Hakan, banyodan çıkıp Furkan'ın koluna girdikten sonra geriye bakıp Türkân'a "Sus" işareti yaptı. Türkân, bu banyonun sebebi ve kişisini bildiği için, "Ooofff"layarak sütü odaya götürüp tepsiye bıraktıktan sonra Furkan'ın telefonuna bakmak istedi... Eline aldı, kilidi açtıktan sonra bir iki saniye bekleyip tekrar kilitleyip bırakmak istedi ama sonra "ya Cansu değilse" diyerek tekrar açtı, önce mesajlara girdi. En son Enes'e, "Tamam kardeşim yattım sorun yok!" yazmıştı. Biraz yukarı da "on dakika sonra oradayım çık" yazıyordu. Sonra Cansu'nun profiline baktı, onda da "Hemen" ve bir üstünde, "yapmak istediğimi yapan polar.." yazıyordu. Telefonu kilitleyip tekrar yerine bıraktıktan sonra pansuman malzemelerini getirmek için aşağıya indi... Hakan, Furkan'ı banyoda bırakıp mutfağa gitti, Türkân'a "Pansumanını ben yaparım" deyince Türkân, bu sefer sağlıkçı yanını göstererek, "Yok abi ben yapayım, yaralarını merak ediyorum!" dedi... Furkan, banyodan çıkıp üzerini giyinince aşağıya seslenerek, "Abi, gelebilirsin." deyip odasına geçti. Yatağa oturduğunda kapıda Türkân belirdi, "Abi yok abla versek?" deyince Furkan, akşama gönderme yaparak, "Bilmeeemm senin branşın olmadığı için yapmazsın diye düşündüm." dedi. Türkân, banyo ile alakalı bir şey söyleyip kardeşini utandırmamak için, "Çok konuşma bak, karını doğurturken seni de yanına alırım görürsün branşı falan!" diye tehdit edince, Furkan ellerini havaya kaldırıp, "Sustum sustum sen ne dersen o." dedi... Hakan, yanlarına gelip masanın oradaki sandalyeyi çekerek oturdu. Türkân yaralarını sararken, "Furkan, ablacım, kolun değil ama ayağın enfeksiyon kapacak gibi, lütfen bir kaç gün evden çıkma nolur!" diye yalvarınca Hakan kızarak, "Nasıl yaaa çıkıyor musun kii?" dedi Furkan, önce abisinin endişesini yok etmek için, "Yok abi yaa, ablam çıkma diyor." deyip sonra da ablasına, "Peki, ben çıkmazsam sen istediklerimi alıp gelir misin?" deyince Türkân el-mecbur, "Getiririm, sürükler yine getiririm sen yeter ki çıkma!" dedi. Furkan, gözünü kırpıp, karizmatik gülüşüyle, "Anlaştık o zaman!" diyerek kahvaltısını yapmaya başladı... ~~~~~~•~~~~~~•~~~~~~• Kahvaltıdan sonra yıkanmak için banyoya girdim. Suyun, tenime vurarak çıkardığı seslerle şarkı söylemeye başladım. Ah kalbim ben senden çok çektim Söyle nedir bu halin Valla sen delisin delisin Olmaz ki böyle çarpılmaz ki Çıldırmışsın sanki valla sen delisin delisin Ne olmuş birden gördüysen onu Ömründe ilk gördüğün erkek o mu Aman sus sus duymasınlar sesini Göğsümden koparır atarım seni la la la Delisin delisin delisin Delisin delisin diye şarkı söylüyordum... Keyifli bir banyodan sonra üzerimi giyip, odada iki yıl önce bozulmuş laptopumu aramaya başladım. Ben bulamayınca anneme sordum. "Yatağın altında bilgisayar çantasının içinde" cevabıyla hemen bularak hazırlandım. Kapıya çıktığımda babamda hazırlanmış dışarı çıkıyordu, kliniğe gittiğimi düşünerek, "Gel seni bırakayım!" dedi. Elimdeki çantayı göstererek, Hakan'a bi baktırcam!" deyince babam arkasına dönüp eliyle eyvallah yaparken, "lalalalala lalalala lalallalala" diyerek benim söylediğim şarkının melodisini mırıldanarak dışarı çıktı. Bende, arkasından gülerek Furkan'lara gitmek için evden çıktım...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD