Muhtarın karısı Fehime, Şöhret’e doğru yaklaşıp omzuna dokundu. “Şöhret kızım, çocuklar yine kaçmış oyun oynuyorlar. İşler iyice birikti. Tabakları toplamak ve meyveleri dağıtmak için bana yardım eder misin?” Şöhret, bu isteği reddetmek istemedi. Ancak içinde tarif edemediği bir heyecan oluştu. Elini saçlarına götürüp bir an aynada kendine baktı. Elbisesini düzeltti, saçlarının düzgün olduğundan emin oldu. Kalbindeki çarpıntıyı bastırmaya çalışarak, “Tabii, hemen geliyorum,” dedi ve mutfağa doğru koştu. Şöhret, ellerinde tabaklarla kalabalığın arasında dolaşmaya başladı. Meydandaki masalarda oturan köylülerle askerler neşeyle yemeklerini yemeye devam ediyordu. Meyveleri masalara bırakırken, bir an başını kaldırıp komutan Murat’a doğru baktı. Murat, masanın başında oturmuş, elindeki

