Bölüm 14: Gölge ve Ateş

842 Words
Kısa sürede tüm ekip hazırlandı. Murat, üzerindeki yeleği ve üniformayı sıkıca bağladı. Her hareketi, adeta bir savaşçının dansı gibiydi; ağır, emin ve kararlı. Uzun bacaklarıyla ekibin başında yürüyordu, geniş sırtı arkasından gelenlere bir güven kalkanı oluşturuyordu. Arazide ilerlerken, dik yamaçlar ve sık ormanlık alanlar onların yollarını kesti. Her engelde, Murat liderlik ederek askerlerine rehberlik ediyordu. Güçlü kollarıyla dalları çekip yoldan temizliyor, asla yorulmadan ve pes etmeden askerlerine örnek oluyordu. Herkes, onun yorulmak bilmeyen enerjisini ve iradesini hayranlıkla izliyordu. Yine de Murat’ın içinde bitmek bilmeyen bir fırtına kopuyordu. Zihninde sürekli Şöhret’in yüzü dolaşıyordu. Masum ama şehvetli bakışları, kor gibi yana dudakları ve tahrik olmuş hızla nefes alan bedeni… Kendi kendine kızıyordu. “Şimdi bunları düşünmenin ne yeri ne de zamanı." diyordu, ama yine de her zor anda Şöhret’in hayali ona güç veriyordu. .... Üçüncü günün sonunda, nihayet teröristlerin izine rastladılar. Yumuşak toprağa basmış ayak izleri ve birkaç boş kovan, hedeflerine yaklaştıklarını gösteriyordu. Murat, ekibini sessizce organize etti. “Onlarca kez bu tür operasyon yaptım,” diye düşündü Murat. Ama bu sefer farklıydı. İçinde, Şöhret'in giderek büyüyen arzusu vardı. Bu görevi başarıyla tamamlamalıydı. Teröristlerin olduğu bölgeye ulaşmaları dakikalar sürdü. Ve nihayet teröristlerin olduğu noktaya vardılar. Murat, uzun boyu ve keskin bakışları sayesinde, grubun pozisyonunu hızla analiz etti. Dürbününden baktığında, her detayı bir satranç tahtasındaki taşlar gibi yerleştirdi. Askerlerine dönüp ani bir saldırı için, “Ateş!” diye emrettiğinde, sesi bir gök gürültüsü gibiydi. Çatışma kısa ama şiddetliydi. Murat, askerlerine cesaret vermek için öne atıldı. Uzun bacaklarıyla hızla koşarken, güçlü kollarıyla tabancasını kusursuz bir şekilde kullanıyordu. Yüzündeki sert ifade, ne kadar deneyimli olduğunu gösteriyordu. Murat üç teröristi etkisiz hale getirmişti ki, aniden yakınında bir silah sesi duydu. Dönüp baktığında, ağaçların arasından bir teröristin silahını ona doğrulttuğunu fark etti. Ancak terörist ona ateş ederken kaçacak ya da siper alacak zamanı kalmamıştı. Kurşun omzuna isabet ettiğinde omzunda yanan bir acı hissetti. Sert bedeni sarsıldı, ama yere düşmeden ona ateş eden teröristi vurmayı başardı. Kendinden geçerken son gücüyle çevresindekilere emir verdi: “Devam edin!” Murat, yere düşerken gözleri kapandı. Zihninde bir görüntü belirdi. Şöhret… Onun masum bakışları... Şöhret’in hayali, bir anda tüm acısını unutturdu. Sanki o an yanında duruyordu ve ona güç veriyordu. .... Helikopterin pervaneleri, etrafta tozu dumana katarken, Murat sedyeye yerleştirildi. Çok kan kaybetmişti, baygındı. Fakat solgun yüzü, geniş omuzları ve güçlü bedeni herşeye rağmen çok yakışıklıydı. Askerlerin yüzünde karışık duygular vardı: endişe, gurur ve minnettarlık. Ekipten Ahmet, sedyenin başında Komutan Murat’a eşlik ediyordu, endişeliydi ama kendini toparlamaya çalışıyordu. Helikopter yükseldiğinde Murat, kısa bir an için kendine geldi. Sanki aşağıda ırmağın başındaki ağacın altında Şöhret onu bekliyordu. Gözlerini yavaşça geri kapattı, kendini karanlığın kollarına bıraktı. *** Hastaneye ulaştıklarında, Murat hemen ameliyata alındı. Doktorlar, teröristlerin kurşununun omzundaki kemiği sıyırdığını, fakat çok kan kaybettiği için acil müdahale gerektiğini söylüyordu. Ameliyat kısa sürdü, fakat Murat için zaman bambaşka akıyordu. Rüyasında yine ardıç ağacının altındaydı ve yanında Şöhret vardı. Ona bir şeyler söylüyordu, fakat sesini duyamıyordu. Gözlerini açtığında, odanın solgun ışığı ve tavanın beyazlığı gözlerini aldı. İrkildi. Bir an nerede olduğunu anlayamadı, ama sonra omzundaki acı kendini hatırlattı. “Komutanım!” dedi Ahmet, başucunda bekleyen genç asker. Sevinç ve rahatlama yüzünden okunuyordu. “Ne oldu? Askerler iyi mi?” diye sordu Murat, sesi hâlâ zayıftı ama içindeki liderlik hissi sönmemişti. Ahmet hemen anlatmaya başladı: “Komutanım, siz vurulduktan sonra operasyonu başarıyla tamamladık. Onları köşeye sıkıştırdık, neredeyse hepsini etkisiz hâle getirdik. Yakaladığımız birkaç terörist köye yönelik büyük bir saldırı planladıklarını itiraf etti. Eğer bu grubu durduramasaydık, köy çok büyük bir tehlike altındaydı.” Murat derin bir nefes aldı. Göğsüne dolan gurur kadar, köylüyü korumanın verdiği huzur da vardı. Ahmet devam etti: “Komutanım, köylüler size ve askerlerimize çok müteşekkir. Herkes sizin ne kadar kahramanca savaştığınızı konuşuyor. Kendinizi feda edercesine ön saflarda çatışmanız… Herkes adınızı saygıyla anıyor." dedi Murat, bu sözleri duyduğunda başını hafifçe çevirdi. Övgü dolu sözlerle arası oldum olası iyi değildi. Bu göreviydi, fakat köyün güvenliği için bu kadar önemli bir şey yapmış olmak, ona tuhaf bir sıcaklık hissi veriyordu. *** Saatler geçerken, hastanedeki diğer personellerin de Murat’a olan ilgisi giderek artıyordu. Özellikle hemşirelerden biri, serumunu değiştirmeye her geldiğinde Murat’a uzun uzun bakıyordu. Esmer teni, uzamış kirli sakalı ve keskin çene hattı, yüzündeki sertliği daha da belirginleştiriyordu. Gözleri, uyku sersemliğine rağmen derin bir kararlılık taşıyordu. Yatağa uzanmış hâlde bile geniş göğsü ve kaslı kolları, ne kadar güçlü biri olduğunu gösteriyordu. “Serumunuzu değiştiriyorum, ” dedi hemşire, ama sesinin heyecanla titremesine engel olamadı. Murat sadece başını salladı, hemşirenin gözlerindeki hayran bakışı fark etmişti. Ama bunun üzerinde durmadı, gözlerini tavana dikti. Düşünceleri, hastanenin beyaz duvarlarını çoktan aşmış, uzaklara gitmişti. Şöhret… Yine onun yüzü belirdi zihninde. Bu sefer, hayali daha gerçekçiydi. Rüzgârda savrulan açık saçları, parlak gözleriyle ona bakışı ve masum ama bir o kadar çekici duruşu. Şöhret’in onun hayatında bir dönüm noktası olduğunu hissediyordu. “Komutanım, biraz dinlenmelisiniz” dedi hemşire, onu düşüncelerinden çekip çıkardı. Murat hafifçe başını salladı, ama içindeki savaş sona ermemişti. O köye geri dönmeyi, Şöhret’i görmeyi, sesini bir kez daha duymayı ve ona bir kez daha dokunmayı istiyordu. Ve bu istek, bir asker olarak kendisine ne kadar aykırı gelse de, o anda onun için en gerçek duyguydu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD