7.Bölüm Yazık olur.

1149 Words
Tuncay'dan Yüzüme bakıp enişte kelimesini sorgulayan kadın anlamaya çalışırken çalan telefonumla kendime geldim. "Buyur abi..!" "Tuncay, Lara yanında mı?" "Yanımda abi. Kadını evinden kovmuşsun. Bende soğukta beklemesin diye arabaya aldım." Lara hanım yüzüme öfkeyle öyle bakıyordu ki, tırsmadım desem yalan olurdu. "Ver şu telefonu bana.. !" diyerek telefonu sinirle elimden aldı. "Demir, şu adamına söyle beni sinirlendirmesin. Emniyete gidip seni şikayet edeceğim. Yanında da bunu." İşaret parmağını üzerime tutmuş sanki abi beni görecekmiş gibi beni gösteriyordu. "Ne oldu?" dedi abi. Sesi neşeli gibi gelince içten içe sevindim. "Karakola gidecektim, yaka paça arabaya koydu beni. Haydutsunuz siz. Ev basmaktan, haneye tecavüzden, adam alı koymaktan sizi süründürmeyene Lara demesinler. Nazlı iyi mi? Nazlı'ya ver çabuk telefonu...!" Abinin kısık sesle gülme sesini duydum. Öfkeli Rus porseleni beni öldürecek gibi sert bakıyordu. "Abi emrin ne?" "Gönder eve gelsin." "Allah razı olsun yaa!" dedi sinirli sinirli. Lara hanıma tebessüm ederek baktım. Şu hali nedense çok tatlı geldi. Abi de benim gibi güldüğü sesinden belli oluyordu. "Amin cümlemizden. Hadi bekliyorum çabuk gel." diyen abinin yüzüne telefonu kapatıp sinirle bana döndü. "Hepinizden nefret ediyorum, tüm erkekler kendini bir şey sanıyor. Cinsel organınız azıcık uzun diye kendinizi üstün görüyorsunuz.. !" Şimdi benim suçum neydi de bu kadın bana saydırıyor anlamadım. Ancak tek kaşım havada kahkaha atmamak için kendimi zor tutuyordum. Daha önce hiç bir kadınla bu şekilde tartışmaya girmemiştim. Az daha sinirlendirmek istiyor oluşuma şaşırsamda susmadım. "Bahattin enişte de erkek ama." dedim gülerek. Arabanın kapısını açmaya çalışıp, açamayınca sinirle yeniden bana döndü. Neden bu kadın gözüme bu kadar tatlı geldiğini anlamadım. Çok hoş, alımlı, güzel bir kadındı, orası ayrı. Ama pençeleri çıkmış hali neden tatlı geldi pek anlayamadım. "Ne sırıtıyorsun be adam, aç şunu..!" diye elini yüzüme sallayıp devam etti. "Ayrıca Bahattin'in sizinle bir ilgisi yok. O sadece benim sözümü dinler." "Baya hanım köylü diyorsun...?" "O ne demek bilmem ama Bahattin'i tanımak istemezsin. Acımasızdır, duyguları yoktur. Tek seferde iki kaşının ortasından kurşunu geçirir, umrunda bile olmaz...!" "Haydut yani.. ya da kovboy falan mı? Rus kovboyu.. " diyerek bu defa kendimi sıkmayı bırakıp sesli bir şekilde kahkaha attım. O pürüzsüz, porselen yüzünü buruşturup ters bir bakış attı. "Çok komiksin. Demir'e benzemişsin. Duygusuz, soğuk, az birazcık da dengesiz..!" Yüzümü ciddi hale getirip kapının kilidini açtım. "Öyle diyorsanız, öyle olsun Lara hanım." "Fazlaca da gıcıksın." Bu defa sessiz kaldım. Kendince sinirini atası vardı. Engel olmadım. Benim sessiz kalışıma daha çok sinirlenip kapıyı sertçe açarak çıktı. Tek çizgi haline getirdiği dudaklarını birbirine bastırmaktan pembe kısımları bile bembeyaz olmuştu. "Seninle uğraşacak vaktim yok!" diyerek kapıyı sertçe çarpıp koşarak çıktığı merdivenlerde gözden kaybolana kadar arkasından baktım. Bende benimle uğraş diyordum sanki. Nazlı yengem olmasa çok meraklıydım senin kapına. Kendi kendime düşünürken yenge geldi aklıma. Nasıl olduğunu çok merak ediyordum. Abinin yüzü güldüğüne göre iyi olmalıydı. Aralarında olan meseleyi çözmüş olmalıydılar. Kaç dakikadır aynı yerde, aynı pozisyonda oturduğumu bilmiyordum. Aslında şirkete gidip Suat'a yardım etmem gerekiyordu. Hatta arayıp duruyordu. Burada abi olduğuna göre gitsem daha iyi olacaktı. Nazlı yengeyi görüp öyle gitmeye karar verince yerimden kalkıp binanın girişine doğru yürürken Lara hanımla karşılaştık. Siyah kumaş pantolon, üstüne ceketle. Tam bir iş kadını havasında saçlarını savura savura yanıma doğru geldi. Ayağına giydiği bilemem kaç metre topuklu ayakkabının zeminde çıkardığı tak tak sesler benim önümde son bulurken gözüne taktığı iri gözlükleri çıkarıp eli ile saçlarını düzelterek bana baktı. Az önce ev haliyle bile eşsiz görünen kadın şimdi sanki barbi bebekler gibi kusursuz göründü gözüme. Derin bir iç çekip yutkundum. Aslında başka zaman olsa konuşmadan yanından geçer giderdim. Ancak tek başına böyle hazırlanıp nereye gittiğini merak ettim. Yani karışmak değildi tabi ki. Ama Betül hanımın bulaştığı adamlar belliydi sonuçta. "Nereye Lara hanım, tek başınıza?" "Neden, bir yere giderken senden izin mi alacaktım?" Kadına hesap sormuş gibi olmuştu. Haklıydı. Yeniden yutkunurken açıklamaya giriştim. "H'hayır tabii. Ne münasebet, izin değil, ancak güvenliğiniz için bir süre yanlız dolaşmasanız daha iyi." Gözüne gözlüğü tekrar takıp bir adım daha yakınıma gelirken. Yanı başımda kulağıma çok yakın mesafede konuştu. "Ben, kendimi korurum merak etme. Hem, ben yanlız gezmem Bahattin var yanımda." Konuşurken sıcak nefesi kulağıma çarpınca yerini unuttuğum elemanımda hayatımda ilk kez bir kıpırtı hissettim. " Bahattin enişteyi unuttum pardon." dedim hafif bozuldum ama nedenini anlayamadım. *** Lara'dan Tuncay'ın durup durup Bahattin enişte demesine sesli bir şekilde gülmemek için büyük çaba sarfettim. Durduğum yerde kahkaha atmamak için yüzüne doğru saçlarımı savurup binanın kapısından çıktım. Hastanede ne var ne yok bakmak ve kendimi hastaneye tanıtmak gerekiyordu. Betül ilgilenirken yeterince benden nefret ediyor diye sorgulamamıştım. Ancak şimdi hastane ne durumda bakmak için toplantı istedim. Toplantı saatine daha vardı. Ancak Demir ve Nazlı evdeydi. Hoş Nazlı sanki içmiş gibi ağlaya ağlaya uyuya kalmıştı. En azından Demir'le dertlerini çözmüşlerdir diye düşünüyordum. Çok geçmeden hastanenin girişinden emin adımlarla yürüdüm. Gözlerin hepsi yine üzerimde olduğunu görüyordum. Merdivenlerden çıkıp Betül'ün odasının önünde sekreteri Seda'ya doğru yaklaştım. "Günaydın Seda." "Günaydın Lara hanım. Betül hanım henüz gelmedi." Seda'ya kafamı sallayıp konuştum. "Biliyorum. Betül bundan sonra yok. Hastane ile ben ilgileneceğim. Şimdi başhekime söyle odama gelsin." diyerek kapıya yönelince Seda'nın sesi ile durdum. "Serkan bey'in ameliyatı var Lara hanım." Arkamı dönüp şaşırdığımı belli ettim. Dünkü ameliyat listesinde başhekime ait bir ameliyat görmemiştim. Üstelik başhekim bu saatte ameliyatı var. Şaşırtıcı. "Başhekimin?" diye sorarken şaşkın bakışlatımı Seda'dan çekmedim. "Evet efendim. Betül hanımın bilgisi var." "Öyle mi? " diyerek Seda'ya doğru geri yürüdüm. "O zaman ameliyatla ilgili tüm bilgileri ve belgeleri bana getir Seda." Seda yerinde kıpırdanmaya başlayınca kaşlarımı çattım. "Belge yok efendim." "Ne demek yok..!" diye hiddetle bağırınca Seda ürküp arkaya doğru bir adım attı. "Kaçıncı ameliyathane?" "Üç'te Lara hanım." Daha odama bile giremeden ameliyathanelerin bulunduğu yere hızlı adımla yürüdüm. Ameliyathaneye dalar gibi hızla girince iki doktor üç ameliyat hemşiresinin gözleri beni buldu. Serkan bey, elinde neşter daha yeni kesmeye başladığı hastadan elini çekip bana baktı. "Ne oluyor burada Serkan bey?" "Ameliyathaneye bu şekilde giremezsiniz Lara hanım..!" "Öyle mi nasıl girerim? Bir ara siz bana öğretirsiniz. Şimdi bu kesip biçtiğiniz hastanın bilgileri ve imzaladığı onay belgelerini verin, ben kontrol ettikten sonra siz bana nereye nasıl girerim öğretin." Serkan bey beklemediği çıkışım karşısında şaşırınca olmadığı yüzünden belli oluyordu. "Betül hanımın bilgisi var." "Ama benim yok. Getirin belgeleri hadi." dedim. Ancak kimse yerinden kıpırdamadığı gibi sadece telaşla birbirine baktı. "Lara hanım kurcalamayın, zararlı çıkarsınız." Oha..! Bu adam ne diyordu bee. Hemde benim hastanemde. "Ne ameliyatı bu?" diye sorup hastaya biraz daha yaklaştım." "Betül hanıma sorun, o size anlatsın. Şimdi müsade edin. Bu kalbi bekleyen hasta var." Adamın pişkinliğine daha çok sinirlenirken bir de organ nakli olunca aklıma gelenleri yapmış olma Betül diye geçirdim. "O kalbi bekleyen hastanın ve bu kestiğiniz hastanın evrakları masama gelmeden, bu ameliyata iznim yok Serkan bey... şimdi kestiğiniz yarayı kapatıp hastayı servise alın..!" "Lara hanım, hata yapıyorsunuz." "Bırakın ona ben karar veririm Serkan bey şimdi dediğimi yapın. Hemen..!" diye son cümlemi sert söyleyince elindeki neşteri masanın üstüne atıp kolumdan tutarak dışarı yürüttü. Yüzüme doğru yaklaşıp beni kibarca tehdit eden adama tek kaşım havada baktım. "Bu ameliyatı durdurursanız Alparslan Karasu ile başınız belaya girer. Canınız fena sıkılır. Gençliğiniz söner. Şu güzel yüzünüze yazık olur."
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD