6.BÖLÜM

1116 Words
Bir uçurum kenarındayım, sevgili. Seni bekliyorum, ey sevgili. Beni bul ve kalbinin demir parmaklıklarına esir et. Kaybolan yıllarımı sana sunayım. Yok oluşumu kutlayalım, ey sevgili. Gökyüzüne bak, ey sevgili, ben oradayım. Gökyüzünde sana bakıyorum, sevgilim. ** Yok oluş neydi bilen var mıydı? Yok olmak mı? Yoksa tamamen silinmek miydi? Ben yok olamamıştım. O kadar yok olmak istiyordum ki, kendimi öldürebilecek kadar yok olmak istiyordum. Deniz gözlü adam beni yok edecekti. Ben, beni yok etmeden. Sonumu yazan bir adamın yanındaydım. Derin okyanusları olan adamın yanındaydım. Gözlerim bir açılıp bir kapanıyordu. Yarı baygın gibiydim. Kulağıma uğultu gibi sesler geliyordu. Birileri başımda konuşuyordu. Duyuyordum, bu Kutay'ın sesiydi. Ve bazı kadınların sesleri de geliyordu. Kutay konuştu: "Size demedi mi, ben demedikçe kıza dokunmayacaksınız." "Ama efendim, hanımefendi istedi ve dedikleri doğruymuş, kız bakire." "Size bir varis verebilir. Ve baygınken kontrolleri yaptık. Hamile kalmasını engelleyecek hiçbir şey yoktur. Sağlıklı bir hamilelik geçirecektir." "Yaşı küçük, doğurabilir mi ki?" "Tabii ki efendim, yaşı yerinde ve rahim duvarları iyi bir durumda. Size sağlıklı bir bebek verecektir." Bunlar ne diyorlar böyle? Hamilelikten bahsediyorlardı ama daha benim yaşım küçüktü, böyle bir şey olamazdı. Kaçmanın bir yolunu bulacaktım. Onlar odadan çıkana kadar gözlerimi açmayacaktım. Kutay başımda dikilmişti, bunu kokusundan anlıyordum. Nefes alışverişlerimi düzene soktum, sonra da gözlerimin titrememesini sağladım. Kutay bana eğilerek, saçımı okşadı. İğrenç elleri üzerimdeydi. Saçlarımdan inerek baş parmağıyla alt dudağımı okşadı. Üzerime eğildi, kokusu daha çok gelmeye başladı. Dudağıma hafif bir öpücük bıraktı. Midem bulanmıştı, eğer uyuyor numarası yapmasaydım yüzüne sille atmıştım şimdiye. Dudaklarımı rahat bırakarak üstümden kalktı. Kokusu uzaklaştı ve kapı sesi geldi. Yavaşça gözümü açtım ve etrafıma baktım. Bembeyaz dizayn edilmiş bir odadaydım; duvarlar beyazdı, dolap bile beyazdı. Yavaşça üzerimdeki battaniyeyi iterek yere düşmesini sağladım. Ayağa kalkmaya çalıştım ama başım dönmüştü ve yatağa geri oturmuştum. Biraz bekledim ve baş dönmemin geçmesini bekledim. Birkaç dakika sonra ayağa kalktım ve odayı kontrol ettim. Tam karşımda bir kapı daha vardı, açtım ve içeriye girdim. Burası banyoydu, aynaya yaklaştım ve yüzüme baktım. Yüzüm çökmüştü bir haftada. Hemen elimi yüzümü yıkadım ve banyodan çıktım. Odada bir pencere vardı, açtım ve baktım. Burası bir orman gibiydi, hiç ev yoktu. İnsan bile yoktu ve burası hiç ev gibi durmuyordu. Daha farklı bir yer gibi duruyordu. Hemen aşağıya baktım. Atlarsam bir yerime bir şey olmazdı. Arazi düzlüktü, bu oda ise ya birinci kattaydı ya da ikinci. Hem pencereden sarktım ve ayaklarımın sarkmasını sağladım. Hava hâlâ soğuktu ve rüzgar vardı. Saçlarım uçuşuyordu etrafımda. Daha fazla beklemeyerek yavaşça atladım. Fazla bir ses çıkmamıştı. Üzerimde yine beyaz bir elbise vardı. Ayağa kalktım ve koşmaya başladım. Araziye baktığımda fazla kimse yoktu, herkes ön tarafta olmalıydı. Beni koydukları oda arkaya bakıyordu. Arka tarafta gezindim. Binanın önü siyah giyimli adamlarla çevriliydi, ama arkada kimse yoktu. Duvardan tutundum ve nefes alışverişimi düzene sokmaya çalıştım. Durduğum alan çok genişti ve ormana bakıyordu. Ormana doğru ilerledim, burada duvarların bazı yerleri çökmüştü. Ön taraf duvarla çevriliydi. Çökmüş olan yere gittim ve çıplak ayaklarımla nereye bastığıma bakmadan koştum. Hemen arkama baktım ve durdum. Kimse yoktu. Kurtulmuştum; o psikopat beni bulamayacaktı. Bir kahkaha attım. Nefes nefese kalmıştım. Biraz dinlenmem gerekiyordu ama dinlenemezdim. Benim kaçtığımı fark etmişlerdir, buna emindim. Sonra yeniden koşmaya başladım. Duramazdım. Bu orman çok derin bir yerdi. Git git hep aynı yer gibi geliyordu. Sonra su sesi duydum, yavaşça oraya doğru yürüdüm. Bir akar su vardı burada ve temizdi. Yavaşça akar suya doğru yürüdüm ve eğildim. Elimi suya soktum, yüzümü yıkadım, elimle su içtim. Biraz ferahlamıştım. Sonra ayağımda sızı hissettim. Yere oturdum, ayağıma baktım. Birkaç taş ve ağaç dalı batmıştı. Tek tek hepsini çıkarmak için çimlik alana oturdum ve taşları silkeledim. Ağaç dalları biraz içe girmişti. Onları da canım acıya acıya çıkardım. Ama ayaklarım kanıyordu. Üstüne bastırabileceğim bir şeyler aradım ama yoktu. Elbiseme baktım, zaten uzundu, ayağıma geçiyordu. İki parça uzunca yırttım ve iki ayağımı onunla sardım. Hem ayağıma bir şeyler batsa bile fazla acımazdı. Ayağa kalktım ve yeniden koşmaya başladım. Beni bulurlarsa başıma ne geleceğini biliyordum. Bunu istemiyordum. Daha çok küçüktüm, çocuk bakamazdım bile, ben kendime zor bakıyordum. Sonra havada uçan siyah şeyler görmeye başladım. Bunlar bir drondu ve arkamda sesler hissettim. Bunlar onun adamlarıydı, hepsi siyah giyimliydi ve silahları çok farklıydı. Bu silahı bir belgeselde görmüştüm, bayıltıcı iğneler oluyordu içinde. O silahla vurulmamalıydım, yine oraya gidemezdim. Arkamı döndüm, daha hızlı koşmaya başladım. Arkadan onun sesi geldi: "Eğer Beste, durmazsan seni yakaladığımda çok kötü şeyler olacak." Öyle bir bağırmıştı ki bu kelimeleri söylerken, duramazdım. Yeniden oraya gidemezdim. O eziyetleri görmek istemiyordum. Beni o demir parmaklıkların arasına sokmasını istemiyordum. Durmadım, duramazdım. O ise arkadan bağırmaya başlamıştı yine ama hiç dinlemedim bile. Dinleyemezdim. Koştum, koştum, kurtulacaktım. Ormanın çıkışı zannettiğim yer bir uçurumdu. Uçuruma koştum, tek kurtuluş yerine koştum. Yürüdüm kurtuluşuma ve sonunda ulaştım. Ama arkamda o vardı. Yavaş yavaş yanıma yaklaşıyordu. Uçurumun kenarında durmuş bekliyordum. Atlamayı düşünüyor muydum, bilmiyordum. Bütün adamlarıyla arkamdaydı. Konuştu: "Atlamayacaksın değil mi, Beste? Atlayamazsın, sen benimsin. Kendi canına kıyamazsın. Eğer yanıma gelirsen cezan hafif olacak. Sadece bir adım at bana doğru, hadi Beste." Arkamı dönüp ona baktım. Çok karanlıktı, her zaman olduğu gibi. Beni karanlığına çağırıyordu. Deniz gözlerine baktım. İkna edici bir şekilde bakıyordu. Arkasındaki kadına baktım. Ellili yaşlarında gibi duruyordu. Çok tanıdık geliyordu, o kadar çok tanıdık geliyordu ki. Gözlerimi kısarak tam baktım kadının yüzüne, tanımıştım kim olduğunu biliyordum. **2 Ay Önce** Sertçe kapıyı örterek çıktım evden. Kimseyi dinleyecek halim yoktu. Okulun yolunu tuttum. Abimden dayak yiyerek bu evden çıkmam her gün beni bitiriyordu. Neyseymiş, kız tarafı okur muymuş? Kız dediğin evde otururmuş. Demek ki kendisi kızmış. Ne işe gittiği vardı ne okula, anca it kopukla gezmekti derdi. Babam da öyleydi, uyuşturucu bağımlılığının yüzünden iş yerinden atılmıştı. Annemin ne kafada olduğunu bile anlamıyordum. Otobüse binecek param yoktu. En iyisi yürümekti. Okulum fazla uzak değildi, yine de bu bile benim için şanstı. Yere bakarak yürürken birisine çarptım. Kadından bir çığlık koptu. Sanki kadını öldürdüm ya. Döndüm, kadına baktım. Kadının sinirli ifadesi gitti ve şaşkın yüzüyle bana bakmaya başladı. "Özür dilerim, hanımefendi," dedim ama ciddileşti yüzü, ağzını açtı. "Önüne baksana kızım, başın neden yerde geziyorsun?" "Hiç, öyle dalmışım," dedim ama sonra gülerek sordu yine bana, "Okula mı gidiyorsun? İstersen seni bırakabilirim. Arabam hemen şu arka sokakta," dedi. Sonra düşündüm. Okula gittiğimi nereden biliyor? Sonra arkamdaki çanta aklıma geldi ve kadına güler bir yüzle konuştum: "Hiç gerek yok bayan, yürüyerek giderim ben. Bu arada teklifiniz için teşekkür ederim." Arkama bakmadan yürüdüm ve yeniden okul yoluna girdim. Kadın çok tuhaf bakıyordu bana. Arkama baktım, kimse yoktu. Kadından biraz tırsmıştım yine de. Okuluma gittim ve dikkatlice derslerimi dinledim. Okul sonuna kadar o kadar mutluydum ki. Okul çıkışı geldiğinde yüzüm düşerek evin yolunu tuttum. Nereden bilebilirdim ki, mutsuz olduğum evimi özleyebileceğimi. --- Sorular: 1. **Sizce o kadınla Kutay'ın ne işi olabilir?** 2. **Beste'nin kaçırılması bir çarpışma yüzünden mi yoksa planlanmış bir şey mi?** 3. **Beste uçurumdan atlayacak mı?** 4. **Kutay'ın hafif cezası nedir?**
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD