16.BÖLÜM

1379 Words
⛓️ Bölüm şarkımız And it's cause you're mine (Çünkü benimsin) Someone stole a diamond (Birisi bir elması çaldı) You're lonely (Yalnızsın) Sending a mayday (Yardım çağrısı gönderiyorsun) Oscar And The Wolf - You're Mine }•{ Alınan hayatlar, kaybolan kızlar, çocuklarından ayrı düşen bir çok aile. Kim verecekti bunların cezasını. Devlet görse bile sesini çıkarmıyordu. O kadar masum kız şimdi toprağın altındaydı. Ne ağlayışlar, ne yakarışlar hepsi birbirine karışmıştı. Bir çok kurtulma umutları olmuştu. Ama hepsi ellerinden alınmıştı. Bir çok hayalleri olmuştu. Hayallerini yakmışlardı. Onların ellerinden almışlardı. Kulağımda bir sürü çığlık sesleri vardı. Bu olduğum yerde bir sürü ceset vardı. Hiçbir suçu olmayan kız çocuklarının çığlıkları kulaklarımdaydı. Onların hiçbir günahı yokken neler çekmişlerdi. Kutay ve ablası Ferda, kendi kanlarında boğulurken onlardan gözlerimi ayırmamıştım. Onlar yaptıklarının bedelini ödemişlerdi. Belki daha beter şeylerle ödemeleri gerekiyordu ama bu da olurdu. Onların daha beter halde olduklarını görmek isterdim. Acaralp ve Ayla, Kutay ve ablasını vurduktan sonra bir adım geriye çekilmişlerdi. Acaralp sessizliğe son vererek konuştu. " Onların bir mezarının olmasını istemiyorum." Dedi sonra adamlarına bağırdı. "HEMEN BENZİNİ VE ÇAKMAĞI GETİRİN BU PİSLİKLERİ YAKACAĞIZ." Duyduklarımla şok olmuştum. Onların dünyada bir kalıntılarının olmasını istemiyordu Acaralp. Gerçekten de dünyada bir kalıntılarının olmaması daha iyiydi. Buna canilik denilebilirdi ama o toprağın altındaki kızlar gibi bir mezarı olmayacaktı. Hak etmiyordular. Onlar hiçbir şey hak etmiyordu. Külleri rüzgarda uçuşup gidecekti. Kimsenin bilmediği diyarlara. Cehennem ateşinden yakıcı olmayan bir ateşle yanıp kül olacaklardı. Onlar bunu hak etmişlerdi. O yirmi dokuz kız mezarlarında rahatça uyuyacaklardı. Bir adam elinde benzin ve çakmakla geldi. Acaralp'e doğru ilerleyerek benzini verdi. Acaralp Kutay ve Ferdanın üzerine bolca benzin döktü. Kutuda bir damla bile benzin kalmayacak şekilde döktü. Kutuyu da üzerlerine attı. Adam elindeki çakmağı da Acaralp'e verdi. Acaralp bir süre cesetlere baktı. İntikamını alan bir adam gibi. Gerçekten de almıştı intikamını. Çakmağı yaktı. Bir süre daha baktı ve hiç düşünmeden cesetlerin üzerine çakmağı attı. Zifiri karanlık atılan ateş ile kırmızıya döndü. Cesetlerin yanan etlerinin kokusu geldi. Kutay ve Ferdanın sonu böyle olmuştu. Artık onlar yoktu. Aynı yirmi dokuz kız gibi. Onların canlarını alanların en kötü şekilde canlarını almışlardı. İki beden gözlerimin önünde yanmaya devam etti. Gözlerimi bir saniye bile ayırmadım. Biraz önce kanlarında boğulurken şuan ise yanıyorlardı. Acaralp yavaşça yanıma yürümeye başladı. Adımları beni korkutmak istemiyor gibi sakin ve yavaştı. Bana yaklaştığında yavaşça sarıldı. Neden sarıldığını bilmiyordum ama çok iyi geldi. O kadar iyi geldiği gözümden bir damla yaş aktı. Olup bitten her şeyi içime atmıştım. İçim o kadar doluydu ki. İçimde olanlar ayaklanmışlardı. İçimden bir çığlık koptu 'İNTİKAM ALAMADIN. ONLAR ÖLDÜ.' Hiç düşünmeden Acaralp'in belindeki silahı çektim ve önümde yanan cesetlere sıktım. Onlar ölmüşlerdi. Canları yanmıyordu. Ama ben yine de sıkmıştım içimi soğutmak için. İçim soğumamıştı ama çığlıklar susmuştu. Acaralp yanıma gelerek elimdeki silahı aldı. Bana yeniden sarıldı. Ve kulağıma fısıldadı. "Her şeyi unutup yeniden doğmak ister misin? İsmini bile unutmak zorundasın Beste. Benimle gelmek istersen eğer sana yeni bir hayat bahşediyorum. İstediğin her şeyi yapmakta özgür olacağın bir hayat bahşediyorum. Benimle gel Beste. Benimle ol." Bu söyledikleri doğru muydu? Bana yeni bir hayat bahşede bilir miydi? Düşünmeme bile gerek yoktu. Gözlerinin içine baktım ve "Tamam." Dedim söylediğim bir kelime ile yüzünde güller açmıştı. Belki de kabul etmeyeceğimi düşündü. Ama ben nasıl kabul etmeye bilirdim ki. Yeni bir hayat annemi ve abimi unutmam gerektiğini düşünüyordum. Bende unuturdum. Beni bir gün bile sevmeyen ailemi düşünecek halim yoktu. İlla yaşarlardı bensiz. Bu gün ben yeniden doğacaktım. Acaralp bakışmamızı kesip adamlarına bağırdı. "BU YERİ HEMEN YAKIYORSUZUN." Yakılacak olan binaya baktım çok büyüktü bir sosyal merkez gibiydi. Bembeyazdı. Aynı içerisinin olduğu gibi. Bazı beyazlarda kötüydü. Bunu çok iyi anlamıştım. Ben buradaki üç ayımda. On dokuz olmama çok az bir zaman kalmıştı. Ben ise sanki altmış yaşındaki birisinin yüklerini yüklemişim gibi bir ağırlık vardı üzerimde. Acaralp'e bakarak konuştum. " Ya mezardaki kızlara ne olacak Acaralp. Onları bulmaya çalışan bir aileleri olabilir. Ya da bir mezarlarının olmasını isteyen sevdikleri." Acaralp ne demek istediğimi anlamıştı. "Birazdan polis gelecek ihbar ettim burada mezarların olduğunu. Gelirler birazdan. O yüzden şimdi buradan gidiyoruz. Hadi çabuk." Elimden tutarak beni binanın ön tarafına götürüyordu. Ön tarafa geldiğimizde bir kapıdan geçerek dışarı çıkmıştık. Durarak özgürlüğün kokusunu içime çekmiştim. Acaralp ise ne yaptığımı anlayınca gülmüştü. Ve yeniden elden tutu. "Acele etmemiz gerekiyor Beste." Kafamı sallayarak elli tane Mercedes'in arka arkaya olduğu orman yoluna girmiştik. Arkamızda ise Ayla vardı onun yanında da bir adam vardı. Onlar arabaya binince bizde Acaralp'le arabanın arkasına bindik. Arabayı kullanacak adamda bindiğinde de galiba gitmeye hazırdık. Adam arabayı sürdüğünde arkamızda otuz arabayla bir yere gidiyorduk. Çok fazla adam vardı. Ben ise zifiri karanlıkta arkamızda yanan binaya bakıyordum. Onca kızın hayallerinin söndüğü binaya bakıyordum. Bitmişti artık. Kurtulmuştum. Yanımdaki Acaralp bana bakıyordu. Ona döndüm. Göz göze geldik. İlk konuşan kim olacaktı bilmiyordum ama Acaralp konuşmaya başladı. "Beste sana dediğim gibi yeni bir hayatın olacak. Eski hayatını geride bırakacaksın. İsmini bile geride bırakacaksın. Kendine yeni bir isim bulacaksın. Ben senin okul masraflarını ve yeni bir eve geçmeni sağlayacağım. Sana düşen ise kendini geliştirmek olacak. Her türlü olay için. Ev işini sonra hallederiz. Şimdilik bizim evde kalırsın." Dedikleriyle biraz şaşırmıştım. İsmim Besteydi şimdi ne olacaktı. Hiç başka bir isim düşünmemiştim. Onların evinde kalırdım ama bir süre sonra onlar benden rahatsız olursalar ya da ben onlardan. Bilemiyordum. Gözümden uyku akıyordu çok fazla uykum geliyordu. Camdan tarafa dönerek gözlerimi yumdum bir süre sonrada uykuya dalmıştım. ACARALP'İN ANLATIMINDAN Yanımda uyuyan güzel kıza baktım. Çok güzeldi. Ama çok küçüktü. Ben bu gün buraya gelmiş olmasaydım o açılmış mezarda olacaktı. O kadar güzeldi ki ona ölmek yakışmazdı. Kutay'dan intikamımı almıştım. Anne ve babamı boğarak öldürmüştü. Kutay babamın yakın arkadaşının oğluydu. Kutay'ın babasını bir iki kere görmüştüm. Çok sinirli ve oda böyle kızlara takıntılı bir adamdı. Kutay'ın babası Mehmet bey kız kaçakçısıydı. Başka ülkelere kızları satıyordu. Babam bu işe karşı çıkmıştı ve Mehmet'le aralarını bozmuşlardı. Mehmet'in bazı işlerine taş koymuştu. Kutay ise babasının kaçırttığı kızlardan bir tanesine aşık olmuştu. Kız ise bunu sevmemişti. Kızın yaşı on dokuz bile değildi. Kutay kızla zorla birlikte olmuştu. Kız ise hamile kalmıştı. Kız hiçbir zaman Kutay'ı sevmeyeceğini söyleyerek karnındaki bebekle kendisini zehirlemişti. Bebek düşmüştü ama kız yaşamıştı. Kutay ise ona bir çok eziyet etmişti. Sadece onu sevdiğini söylerse bırakacağını söylemişti. Kız ise asla söylememişti. Kutay kızı boğarak öldürmüştü. İlk ölen kız o olmuştu. Kızı kendi elleriyle gömüştü. Birinci kız böylece ölmüştü. Kutay ise bunu takıntı haline getirmişti. Kızları kendi elleriyle kaçırıp bir bodruma kapatmaya başlamıştı. Kızları kendine aşık etmeye çalışıyordu. Aşık olup ona onu sevdiklerini söyleyenleri kafalarına sıkarak öldürüyordu. Ona direnip ondan nefret ettiğini söyleyenleri ise tecavüz ediyordu. Etmekle kalmıyordu boğaraktan öldürüyordu. Babam ise Mehmet'le iyicene aralarını bozmuşlardı. Artık düşman olmuşlardı. Mehmet babamı öldürmeye çalışmıştı ama öldürememişti. Mehmet'in diğer düşmanları onu ortadan kaldırmışlardı ama Ferda bunu babamın yaptığını düşünüyordu. Bu yüzden kardeşini bize karşı kışkırtmıştı. Bir gün bir gece Kutay aile evimize girerek anne ve babamı elleriyle boğarak öldürmüştü. Evden çıkarken de evi yakmıştı. O gün Aylamı küçük kardeşimi zordan o evden çıkarmıştım. Ayla yaşıyordu ama annem ve babam yaşamıyordu. Cenazelerini evden zordan çıkarmıştım. O günü düşündüğümde bile gözlerim doluyordu. Ailem her şeyimi elimden almıştı Kutay iti. Kutay'dan intikam almak için çok çalışmıştım. Kardeşimi kendi ellerimle eğitmiştim. Kendi isteğiyle estetik olmuştu. Ve saçını siyaha boyamıştı. Sahte bir kimlik çıkartmıştım ona. Kutay'ın yanına kız kardeşimi gönderirken çok korkuyordum çok şükür bir şey olmadı. Kutay zeki bir adamdı. Göz rengiyle sistem kurmuştu. Yanındaki yardımcıların hepsi kadın olduğu için hepsinin gözleri yeşildi. Bu sistemle de güvenlik açığı olmayacağını düşünüyordu. Ama ben kardeşime en iyi lenslerden bir tanesini almıştım ve bir bok anlamamıştı. Kardeşim bana orada ki her şeyi iletiyordu. Kutay'ın kızlara yaptığı eziyeti bile. Bir gün bir kız getirilmişti. Bu kız diğerlerinden farklıydı. Kaçırdığı kızların hepsi sarışın veya renkli gözlü oluyordu ama bu kız ölü toprak rengi gözlere ve saçlara sahipti. Bütün çalışanları şaşkın olmuştu. Kardeşimin anlattığına göre kız diğerlerinden farklıydı. Bende kızı merak etmiştim. Neden diğerlerinden farklı olduğunu düşünmüştüm. Şimdi önümdeki kıza bakınca gerçekten de diğer kızlardan farklıydı. İnsan ona baktığında kendini ona çekiliyormuş gibi hissediyordu. Kardeşim bir hafta geçtikten sonra kızın kaçtığını ama yakalandığını söylemişti. Ondan sonra da Kutay tecavüz edecekken Ayla odaya girdiğini söylemişti. Kızı zor kurtardığından bahsetmişti. O günden sonra ona mektup yazdım. Kinlenmesini yazdım ona. Bu gün Kutay'ın yüzüne tükürürken, ölü cesetlerine sıkarken gözlerindeki kini görmüştüm. Sözümü dinlemişti. Kutay kızı öldürmeden yetişebilmiştim. Şimdi ona yeni bir hayat bahşediyordum. Yeni şehir, yeni bir kimlik. Onu yanımdan ayırmayacaktım. Kendisi gitmek isterse buna izin verecektim... }•{
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD