5.Bölüm "Gerginlik"

1467 Words
5.Bölüm “Gerginlik” Karen Akça… Gözüm saatte… 17:00 dediği anda fırlayıp bu gökdelenden uzaklaşmak istiyorum. İlk iş Salih patronu arayıp beni bu operasyondan bi şekilde geri çekmesini isteyeceğim. Mutfağı toparlayıp yarın için hazır hale getirdim. Giren eden olursa anlamasın diye. Kendimde artık hazırlandım ve mutfak kapısının önünde beklemeye başladım. Son dakika bir pürüz çıkmazsa arkama bakmadan buradan çıkmak istiyorum. Çantam kolumda beklerken yeri göğü döve döve Turhan korumanın geldiğini gördüm. İki adım geri atıp mutfağa girdim. Sığınak falan olmalı burada bi yerde bana özel. Korktuğumda saklanmalıyım çünkü bu iş yeri çok ürkünç. Mutfak kapısının önünde durdu, yemin ederim kapıyı kapladı. Kaçmak istesem cesedini çiğnemem lazım o derece. İki elinide beline koydu. Ceketi ellerinin gerisinde kaldı. Gömleği gerildi bu hareket ile. Abdominaller mi onlar?? Bi insan bu kadar karın kası yapmamalı.. Derin bir nefes alıp verdim. Turhan; “Gözüme bak gözüme” deyince kendime geldim. Başımı hızlıca sağa sola salladım ve; “Bana şu cümleyi kullanma lütfen! Aklıma o geliyor” “Yukarı bak sende, abdominalleri rahat bırak” “Birden dikkatimi çekti, bilinçli yaptığım bir şey değil” “Umarım bilinçli yapmıyorsundur! Var sende çözemediğim bir şeyler ama ortaya çıkar yakında” “Bunu bahane edip kovsanız ya beni. İkna et, gelgitleri olan biri işimize yaramaz de” Güldü ama keyifle değil de sinirle güldü; “Kendini kovdurtmak mı istiyorsun öldürtmek mi anlaşılmıyor pek. Senin hakkında olumsuz tek cümle edersem mezar beğen kendine. Neyse mesain bitti, önce insan kaynaklarına uğra Mukadder beye, sonra çık” “Taa.. Tamam” deyip öne adımladım ama çekilmedi kapının önünden. Başımı yukarı kaldırıp gözlerine baktım. Derin bir nefes aldı, sanki nefes alma değilde kokumu çekti gibi geldi ama yok ne alaka dedim içimden… Sonra; “Bir daha da bana tek mesaj at, sakın deminki gibi harfleri tek tek yazıp yollama 1.50. İnan senin için hiç iyi olmaz” “Taa. Tamam” dedim ama neden kekeledim hiçbir fikrim yok. “Ayrıca Tırpanı da unutuyorsun” “Sende 1.50 demekten vazgeç o zaman ve çekil önümden” Yana kaydı.. İki adım atıp tekrar ona döndüm ve; “Senin boyun kaç?” Övünüp duruyor, boyu kaç sormak ancak aklıma geldi; “1,98 boy 105 kilo. İstersen yağ ve kas oranımı da söyleyeyim” “Yok yetti teşekkür ederim” deyip asansöre doğru yürüdüm. Kilosu bile 3 basamaklı. Bu adamın her şeyi çok fazla. İki metre olmasına iki cm eksik kalmış sadece. O da zaten ayakkabı ile tamamlanır. Eminim şimdi iki metredir. Acaba onun gözünde nasıl görünüyorum. Resmen tepeden bakıyor bana. Aramızda neredeyse 30 cm fark var. Anası babası neyle beslemiş bunu acaba? Düşüncelerle asansöre bindim yeniden Mukadder dedikleri adamın odasına gittim. Bazı evrakları imzaladım ama okumama izin vermedi. “Acelem var, sıradan gizlilik sözleşmesi. Yarın veririm sana bi kopyasını. Turhan'la yollarım” deyip odadan çıkmak için acele ediyordu. Benimde acelem var. İmzaladığım evrakta sıkıntı varsa teşkilat halleder diye düşündüm ve umursamadım. Hemen asansöre binip çıktım buradan. Yolun karşı tarafına geçtim. Telefonu elime aldım Salih patronu arayacaktım. O an telefonum çaldı, arayan Salih patrondu. Telefonu açtığım gibi; “Beni bi şekilde buradan alın. Korkunç biri Cihangir dediğiniz adam. Öldürür, gözümün yaşına bile bakmaz” dedim… “Sakin ol, az ilerideki kavşaktan sağa dön. Arabadayım bekliyorum, gel yüz yüze konuşalım” Telefonu kapattım ve dediği tarafa doğru yürüdüm. Sağa dönünce siyah bi araba selektör yaptı bana. Arabaya doğru ilerledim arka kapı içeriden açıldı. Binince Salih patronu gördüm, şoförün yanındaki koltukta da avukat vardı. Atıldım hemen; “Yapamam ben bu işi alın beni burdan. Eğitimli değil en iyi eğitimli biri olmalı bu işte. Benden önce kaç tane casus yakalanmış teşkilattan mıydı onlarda?” “Sakin ol Karen, böyle korkman bile onların gözünde seni masum ve güvenilir biri olarak görülmeni sağlar. Teşkilat adına kimseyi sokmadık, ilk sensin bizim için buraya giren. Senden öncekiler rakip firmaların adamıdır. Ayrıca herkes o dosyadan haberdar değil. Bilgi alabilmek için içeri adam sokmuşlardır onlarda yakalanmıştır. Sen boşver öteki casusları. Kendine odaklan” “Anlamıyorsunuz adam psikopat gibi bir şey. Acımaz öldürür” “Bak bugünden sonra yoğun olacak. Holdingte doğru düzgün zaman harcayamayacak. Sürekli sevkiyatlar için limanda ki ofisinde olacak. En fazla bir haftanı alır o kasaya ulaşman. Turhan hariç korumaların o odaya girmesi yasak. Temizlik ayağına gir dosyayı al çık. Hepsi bu kadar” “Peki Turhan koruma??” Suratı asıldı… “Ona daha çok dikkat et. Zaten sağ kolu o Turhan olduğundan beri güvenlikte sıfır hata, sıfır zafiyet var. Çok uyanık birisi. Bi şekilde kapakla onu. Güzel kızsın, o da genç bekar. Kandırırsın sen onu” Başımı olumsuz anlamda sağa sola salladım ve; “Sadece bir ay patron… Bir ayın sonunda kendimi kovdururum. Yakalanırsamda…” Sözümü avukat kesti; “Yakalanırsan polis için çalışıyorum. Teşkilat soktu beni buraya de geç. Koskoca Polis Teşkilatına kafa tutamaz” Sinirlendim; “Çocuk mu kandırıyorsun sen! Konsorsiyum başkanı karşımdaki adam. Devlete kafa tutmuş teşkilat umrunda mı olur? Siz beni ölüme yolladınız bile isteye” Salih patron; “Keess!!! Ne diyorsak o, bi şekilde başaracaksın bu işi. Yoksa o marazlı kardeşini de anneni de öldürürüm. Nakil oldu bişey yapamam sanma” “Sen nasıl polissin yaa!! Beni tehdit ediyorsun, ailemi öldürmek istiyorsun. Emin olmak istiyorum polis olduğuna” “Söz konusu vatanın güvenliği ise kendi öz evladıma bile kıyarım. Şimdi git kafanı toparla. Tek hedefin kasa ve içindeki dosya unutma. Sakın bu binanın içindeyken beni arama iflahını sikerim senin” “Bu iş bittiğinde yemin ediyorum senin boğazını keseceğim!” deyip indim arabadan. Yerleri döve döve az önce çıktığım o gökdelenin karşısında ki kapalı otoparka girdim. İşte benim bebeğim deyip sarıldım motoruma. Kaskımı takıp çantamı sepete attım ve gaza bastığım gibi hastaneye doğru yola çıktım. Hem ağladım hem sürdüm. Keşke o akşam karakolda ısrarla ben hırsızım diye kalıp tutuklatsaydım kendimi diye isyan ettim resmen. Görüşüm bulanıklaşınca bi şekilde sakinleştim ve ağlamayı bıraktım. Hastaneye geldiğimde Dalya yine uyuyordu. Zehra annem yorgun. Sarıldım ve; “Eve geç dinlen ben kalırım yanında bu akşam” “Saçmalama kızım sabah işe gideceksin sen. Ben bi uyur bi uyanık idare ederim merak etme” Biraz daha oturup sohbet ettik. Holdingle ilgili sorular sordu Zehra annem ama detay vermedim. Çok fazla bir şey bilmezse belki de daha güvende olur diye düşündüm. Dalya uyanmayınca vedalaşıp çıktım. Kendimi eve attım direk. Eşşek gibi karaografi çalışıp yorgunluktan baygın düştüğüm günleri şimdiden özledim. Bedenim asla yorgun değil. Yaptığım işte yorucu değil ama Cihangir denen adam ve Salih patronun tavırları mental olarak tüketti beni. Yemek hazırladım, Zehra anne yine dolabı yemekle doldurmuş. Dalya'yı düşündüğü gibi tıpkı beni de ihmal etmiyor hiç. Aklıma gelenle telefonu elime aldım ve mesaj uygulamasına girdim. Tırpana mesaj attım; Ben: Bu 20 cm olayına takıldım ben. Açıklama yapmazsan gece yarısına kadar mesaj atarım ve her kelimeyi tek tek yazıp yollarım. Seçim senin! Anında iletildi ama mavi tik olmadı. Sarma tabağını önüme çekip yemeye devam ettim. Telefon titreyince mesaja cevap geldi diye sevindim resmen.. Ama neden sevindim bilmiyorum. Açtım hemen: Tırpan : Mesai saatleri dışında bana iş harici herhangi bir konu ile ilgili mesaj atman yasak 1.50 Ben: Ben 1.70'im ve bundan sonra bana 1.50 demeni yasaklıyorum.!!!!! Tırpan: Beni ünlem işareti ile korkutamazsın 1.50!!! Ben: Bak o kalın kafana sok, ben 1.70'im ve gayette standart ölçülere sahibim. Profesyonel dansçıyım ötesi var mı? Sen aşırı uzunsun ben kısa değilim. Tırpan : İnan bana 20 santim bu kadar büyüteceğin bi ölçü değil Ben: Bak işte tamda bunu merak ediyorum! Neden o kadar önemli ve büyüteceğim bi ölçü değil? Yazdım sonra aklıma gelenle sarma tabağının resmini çekip attım ve altına mesaj ekledim: # Söylersen sebebini yersin bu sarmayı. Tadı enfes # Tırpan : Sarma kırmızı çizgim. Yarın getir cevabını al! Ben: Hepsini yiyeceğim sana bir tane bile getirmeyeceğim! Yazıp çıktım uygulamadan. Sinir şey, her türlü işini sağlama alıyor. Ama Zehra annemin sarmaları onun dilini açar eminim. Hem yedirip hem konuştururum! Telefonum titredi bakınca ekranda Tırpan yazısını gördüm. Mesajı açtım Tırpan : Sen küçükken bi dans yarışmasına katılmışsın. Görüntüler elime geçti. Yolluyorum sana! Bi düşündüm, ben küçükken hayatta kalma mücadelesi veriyordum. Yarışmaya falan katılmadım ki derken tekrar mesaj geldi. Bi videoydu, açıp izledim. Çok tatlı bir kız çocuğu yarışmaya katılmış ama dans etmiyor. Göbeğine eliyle daire çizip sanırım izlemeye gelen ailesine derdini anlatmaya çalışıyor. En son işaret parmağı ile kendi ağzının içini gösterdi. Açım demeye çalışıyor yazık çocuk. Salonda gülme sesleri yükseldi kızın bu hareketi ile. Bende güldüm ve cevap yazdım; Ben: İkimiz yan yana dursak kim daha obur insanlar bi bakmada anlar oburiks… Yazıp çıktım… Hani yasaktı iş dışında mesaj atman. Her mesajıma cevap verdiği gibi ben yazmadan şakasına video da attı. Kesin bilgi alabilirim ben tırpandan. Önemli olan yakalanmamak. Kamera çekse bile onlar anlayana kadar beni korumaya almış olur teşkilat. Yemeğimi bitirip bulaşıkları yıkadım ve üzerimi değiştirip yattım direk. Sabah temizlik yapmam gerekiyor Cihangir Aslan'ın şahsi odasında. Umarım kasası kolay bir yerdedir ve kolay açılan bir kasadır. Bu adamın hiçbir şeyi kolay değil eminim. Kasası da zor olacak. # # # # # # #
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD