7. BENİ KİM ZAPT EDECEK?

1949 Words
Rüya huzursuz geçirdiği gecenin sabahına uyandığında dinlenmek yerine daha çok yorulmuş hissediyordu. Uykuya her daldığında korku içinde sıçrayarak uyanmıştı. Üzerindeki kıyafetleri değişip sarı renkli elbiseyi giydi. Odadan çıktığında taş merdivenleri geçip avluya indi. Avlunun ortasındaki ağacın dalında Mihriban için yapılmış salıncak sabah rüzgarının etkisiyle hafif hafif salınıyordu. Üzerine oturup başını ince ipe dayadı. ‘’Ben kimim?’’ dediğinde gözlerinden yaşlar akmıştı. Zihninin içindeki boşluk zorlayıcıydı. Hatırlayamamak kötüydü. Bileklerindeki kesiklerde eli gezindi. Yaralar kapanmaya başlamıştı ama tamamen iyileşmesi zaman alacaktı. Emir sabah sigarasını içmek için balkona çıktığında avludaki genç kızı gördü. Salıncağın üzerinde hareketsiz oturuyordu. Güneş ışığı altında açıkta kalan omuzlarının ve kollarının süt beyazı rengi parlıyordu. Beyaz bandajın altından beline uzanan saçlarının sarılığı o kadar açıktı ki bu uzaklıktan beyaz gibi görünüyordu. Bakışları avluya çıkan Tuğrul’a kaydı. Doğrudan Rüya’nın yanına yaklaşmıştı. ‘’Sallıyım mı?’’ deyişini duydu. Rüya, Tuğrul’a gülerek baktı. ‘’Salla ama yavaş salla başım ağrıyor.’’ Tuğrul, genç kızın sırtından hafifçe itti. Havalandığında saçları uçuşmuştu ama elbisesinin etekleri de aynı şekilde rüzgarla geriye açılmıştı. Emir olanı gördüğünde hızlı adımlarla odasından çıkıp avluya indi. Salıncağı tutup durdurdu. ‘’Yeter bu kadar.’’ ‘’Bıraksana.’’ diye itiraz etti Rüya. ‘’Abbi!’’ Tuğrul, ağabeyinin yaptığıyla huzursuz olmuştu. Emir alttan alarak kardeşine baktı. ‘’Başı yaralı koçum sallarsan sonra canı yanar. İyileşsin öyle salla anlaştık mı?’’ Tuğrul huzursuzluğundan sıyrılıp güldü. ‘’Anlaştık.’’ ‘’Ama ben sallanmak istiyorum.’’ Bu defa Rüya’ya döndü. ‘’Başındaki yara iyileşene kadar olmaz." Emir kıskandığını açıkça kabul etmek istemediği için bulduğu bahanelere sığınıyordu. ‘’Kahvaltı hazırdır hadi bakalım ikinizde karnınızı doyurun.’’ Rüya yemek sözünü duyunca oturduğu salıncaktan zıplayarak indi. ‘’Hadi gidip yiyelim.’’ Kahvaltı için masaya oturduklarında diğer aile üyeleri de yavaş yavaş gelmeye başlamıştı. Rüya ortaya konmuş yiyeceklerden önündeki tabağına doldurup iştahla yemeye başladı. Masanın ortasındaki reçele uzanmaya çalıştı ama kendisine uzaktı, yetişememişti. ‘’Emir yetişemiyorum.’’ dedi. Emir gülerek reçelden ekmeğe sürüp yemesi için verirken üzerindeki küçük kıskanç bakışların farkında değildi. ‘’Kızım yesene okula geç kalacaksın.’’ Süreyya, Mihriban’ı yemesi için zorluyordu ama Mihriban ağzını açmıyordu. Bakışları amcasının üzerindeydi. Annesinin elini itip sandalyeden yere atlayarak amcasının yanına gitti. Emir kendisine sokulan yeğenin saçlarını okşadı. ‘’Prenses kahvaltını yap anneni kızdırma.’’ Mihriban amcasının dizine oturdu. ‘’Sen yedir.’’ Emir isteği geri çevirmedi. Tabağındaki yumurtayı yemesi için yeğeninin eline verdi. ‘’Yumurta bitecek.’’ Mihriban yumurtayı tabağa geri bırakıp ortada duran reçeli gösterdi. ‘’Ondan istiyorum.’’ Emir durumu anladığında gülümsemesine engel olamadı. Ekmeği sürdüğü reçeli verdi. ‘’Bunu yiyorsun sonra da yumurtanı yiyorsun yoksa hep böyle küçük kalırsın.’’ Rüya gülerek araya girdi. ‘’Amcan zamanında çok yemiş o yüzden boyu avludaki ağaç kadar olmuş.’’ Mihriban kollarını amcasının boynuna doladı. ‘’O benim Emir babam amcam değil.’’ Küçük parmağı Rüya’ya uzandı. ‘’Senin amcan olsun ona bir daha Emir deme.’’ ‘’Kızım ayıp!’’ Süreyya araya girmeye çalışınca Emir elini kaldırıp engel oldu. ‘’Prenses.’’ Yeğeninin örgülü saçını okşadı. ‘’Büyüklerle böyle konuşmaman gerektiğini biliyorsun. Rüya ablan evimize yeni geldi bizleri yeni tanıyor benim senin Emir baban olduğumu bilmeyebilir. Ayrıca biz Rüya ablanla aynı yaşlardayız yani birbirimize ismimizle hitap edebiliriz.’’ Mihriban omuz silktiğinde gözleri dolmuştu. ‘’Evimizden ne zaman gidecek?’’ ‘’Uzun bir süre gitmeyecek. Şimdi Rüya ablandan söylediğin için özür diliyorsun ve kahvaltını yapıyorsun sonra da okula gidiyoruz.’’ Küçük kız istemese de, ‘’Özür dilerim.’’ dedi. ‘’Unuttum bile.’’ Rüya gülerek cevap vermişti. Kahvaltısını bitiren Rezzan kalkmak üzereyken, ‘’Otur geri.’’ dedi Kudret Bey. ‘’Okula gideceğim.’’ ‘’Okul işi bitti.’’ Emir, kardeşine oturması için bir bakış attığında Rezzan kalktığı yere geri oturdu. ‘’Okul işi bitti derken? Üç gün var kapanmasına.’’ ‘’Üç gün sonra okuldan atılmış olacaksın artık gitmene gerek yok.’’ Emir bardaktaki sütü içmesi için Mihriban’a verdi. ‘’Hazırlıkları yapın yarın akşam Harun ağa ailesiyle gelecek.’’ Kudret Bey son sözünü söylemişti. ‘’Ölürüm de sevmediğim, tanımadığım bir adamla evlenmem.’’ Rezzan alacağı tepkiyi umursamadan babasına bağırmıştı. Kudret Bey’in yumruğu masaya indi. ‘’Git mezarını kaz o zaman.’’ Rezzan babasının tepkisiyle ağlayarak gitti. ‘’Konuşun bana zorluk çıkarmasın yoksa sonuçlarına katlanır.’’ Emir, babasına cevap verdi. ‘’Ben konuşacağım sen karışma.’’ Mihriban’ı dizinden indirdi. ‘’Git elini, ağzını yıka okula geç kalmayalım.’’ Mihriban gittiğinde Rüya Emir’e doğru yaklaştı. ‘’Kardeşini istemediği biriyle mi evlendireceksiniz?’’ ‘’Evlenince ister.’’ Emir ayağa kalkıp odadan çıkınca Rüya da peşinden gitti. ‘’Beni tek bırakıp gidecek misin?’’ ‘’Tek değilsin annem, kardeşlerim, yengem evde daha sonra doktorda gelecek.’’ Rüya dudaklarını büzüp omuzlarını silkti. ‘’Ya yine gelirlerse?’’ ‘’O gördüklerin halüsinasyon tamam mı yine görürsen sadece Beyza’ya söyle doktoru erken çağırırız.’’ Genç kız tek kalmaya korksa da başıyla onaylayıp odasına gitti. Emir, ‘’Beyza!’’ diye seslendi. Beyza koşarak geldi. ‘’Buyur ağam.’’ ‘’Avlunun kapısını kilitli tutun dünkü gibi bir durumda kaçıp gidemesin, krize girerse de hemen bana haber verin. Doktor Zenan bugün iğne yapmak için uğrayacak gerekirse erken çağırırız.’’ ‘’Tamam ağam.’’ Emir, Beyza’yı bırakıp kardeşinin odasına gitti. ‘’Rezzan!’’ dediğinde, ‘’Git başımdan!’’ diye bağırmıştı. ‘’Güzelim bak alttan alıyorum ama biliyorsun tersim babamdan pistir benimle konuşmana dikkat et kötü olacak.’’ Rezzan gözlerini silip ağabeyine baktı. ‘’Tanımadığım bir adamla evlendirecek sen de kabul ediyorsun.’’ Emir daha fazla dayanamamış kardeşinin bağırdığından daha çok bağırmıştı. ‘’Sana derslerine çalış diye defalarca söyledim. Babamı karşıma aldım, kardeşim okuyacak dedim okula gönderdim sen ne yaptın? İki kez sınıfta kaldın bu yılda üçüncüsü oldu zaten okuldan atıldın kendi ellerinle okul hayatını bitirdin sana verdiğim fırsatı yok ettin. Bu yaştan sonra evde öylece oturup tembellik yapacağına inanmış olamazsın! Babam kimi istiyorsa onunla evleneceksin hiçbir konuda karşı çıktığını duyup görmeyeceğim.’’ ‘’Ağabey!’’ Rezzan’ın bağıran ses tonu son bulmuş yerine yalvaran bir ton gelmişti. ‘’Yok ağabey falan bu defa senin değil babamın yanındayım. Beni uğrattığın hayal kırıklığından sonra sana destek vermemi bekleme.’’ Kapıyı çarpıp odadan çıktığında aynı öfkeyle arabasına oturup gaza bastı. Tarlaların olduğu yere geldiğinde Rüstem’i yanına çağırdı. ‘’Rauf’u gönder uzaktan gece gündüz kardeşim Rezzan’ı gözetleyecek. Attığı her adımdan haberim olacak.’’ ‘’Hemen gönderirim ağam.’’ Emir sigarasını yakarken iç çekti. ‘’Umarım bir yanlışın olmaz yoksa elimden çekeceğin var.’’ Rüya odasında oturmaktan sıkılınca avluya indi. Tuğrul’u görünce yanına gitti. Sedirlerin üzerine oturmuş kağıtlardan kuş yapıyordu. Kağıtlardan birine uzandı. ‘’Alabilir miyim?’’ ‘’Al, izin verdim!’’ dedi Tuğrul gülerek. Konuşurken ağzının kenarından salyası akmıştı. Rüya fark edince kağıtların yanında duran bez mendili alıp salyasını sildi. Mendili bırakıp kağıtlardan birini aldı. Ne yaptığını bilmiyordu ama iki eli de ustaca hareket ediyordu. Bitirdiğinde yaptığını görünce yüzünde bir gülümseme belirdi. Geçmişini hatırlamıyordu ama bildikleri hâlâ zihninin bir köşesinde saklıydı. Yaptığı kurbağayı yere koydu. ‘’Tuğrul bak.’’ dediğinde kurbağanın kuyruk tarafına parmağıyla bastırıp bırakarak havaya zıplattı. ‘’Bende yapcam.’’ Tuğrul kurbağaya parmağıyla bastırdığınca havaya zıplayınca salyalarını akıtacak kadar çok gülmüştü. Rüya mendille bir kez daha ağzını sildi. Kurbağadan hızlıca bir tane daha yaptı sonra Tuğrul ile beraber kim daha uzağa zıplatacak diye yarışmaya başladılar. ‘’Bozma mutluluğumuzu.’’ Genç kız duyduğu sesle başını hafifçe salladı. ‘’Senin için önemli olan tek şey bu mu?’’ Aynı ses yine konuşmuştu. ‘’Sen beni kandırdın.’’ dedi yüzünü göremediğine. Bedeni yine terlemeye, titremeye başlamıştı. ‘’Ben seni kandırmadım sen zıplatmayı beceremedin.’’ Tuğrul yüzünde gülümsemesi kurbağasını zıplattı. ‘’Bunun için bizi yok sayıyorsun.’’ ‘’Kabul etmiyorum.’’ Rüya olduğu yere tamamen oturdu. Alamadığı nefesler içinde çırpınıyordu. ‘’Bu şekilde gitmene ben izin versem babam vermez.’’ Zihninin içinde yankılanan sesle kulaklarını kapattı. ‘’Lütfen, yapma.’’ diye çığlık attı. Üzerine gelen karartılarla oturduğu yere devrildi. ‘’Yapma!’’ Attığı çığlıklar artarken ellerini ayaklarını biri bağlamış gibi yere tamamen yatmış çırpınıyordu. Karartı üzerine ağırlığını verirken ağzının içine konan hapı tükürmek istedi ama dudaklarına kapanan elle yapamadı. ‘’Rüya hanımım.’’ Beyza seslere koşarak gelmişti. ‘’Emine.’’ diye bağırdı. Emine geldiğinde, ‘’Tuğrul’u götür.’’ dedi. Tuğrul, Rüya’nın halini gördükçe agresifleşmiş olduğu yerde bağırıp, kulaklarını kapatmaya başlamıştı. Seslere Rezzan ile Süreyya’da dışarı çıkmıştı. Rezzan koşarak gelip ağabeyini zorla içeri götürdü. ‘’Rüya.’’ Süreyya yerde çığlık çığlığa çırpınan genç kızın başını yere vurmasına engel olabilmek için dizine koydu. ‘’Emir ağayı ara.’’ diyerek Beyza’yı gönderdi. Rezzan içeride annesiyle Tuğrul’u sakinleştirmeye çalışırken Süreyya dışarıda Rüya ile ilgileniyordu. Emir, Beyza’nın aradığını görünce olanı anlamıştı. ‘’Geliyorum.’’ diyerek cevapladı aramayı. Yolda giderken Zenan’ı arayıp yardım istedi. Konağın kapısının önünde Zenan’ın arabasıyla aynı anda durdular. Beyza sabah kilitlediği kapıyı içeri girmeleri için açtı. ‘’Sakinleştiremedik ağam.’’ Emir yerde çırpınmaya devam eden genç kızın yanına yaklaşıp başını yengesinin dizinden aldı. ‘’Rüya ben geldim.’’ dedi. ‘’Yapmayın, yeter, dayanamıyorum.’’ Rüya gördüğü karartılardan kaçmak istiyordu ama ellerini ayaklarını istediği gibi hareket ettiremiyordu. Zenan çantasından çıkardığı ilacı hızlıca hazırladı. ‘’Ağam kolunu tutun.’’ Emir kolunu sabit tutabilmek için bütün gücüyle bastırması gerekmişti. Zenan enjektörü koluna batırınca Rüya’nın attığı çığlık her yana yayıldı. İlaç etkisini göstermeye başladığında kriz hali geri çekildi yerini uykuya bıraktı. Emir yerdeki bedeni kucaklayarak kaldırıp odasına taşıdı. Yatağa yatırdığında ince bir örtüyü üzerine örttü. Teni o kadar beyazdı ki iğnenin yapılması için kolunu tuttuğu yer anında morarmıştı. Moraran yere hafifçe elini sürdü. ‘’Özür dilerim sadece sabit tutmaya çalışmıştım.’’ dedi duyamayacağını bildiği halde. Odadan çıktığında Zenan’ın yanına geri indi. ‘’Düne göre erken olmadı mı?’’ ‘’Bu krizler saatli gelmez ağam. Bedeni alışana kadar zor olacak.’’ ‘’Sağ ol sen de hastalarını bırakıp geldin.’’ ‘’Acil hastam yoktu ama beni bekliyorlar geri dönmeliyim.’’ Zenan yine geleceğini söyleyerek gitmişti. ‘’Ağam, Tuğrul da Rüya’yı öyle görünce kötü oldu.’’ dedi Süreyya. ‘’Nerede?’’ ‘’Rezzan içeri götürdü annemle yanındalar.’’ Emir, kardeşinin olduğu yere gittiğinde annesiyle Rezzan'ı başında dil dökerken buldu. Tuğrul odanın içinde bir sağa bir sola yürüyor, ellerini sallıyor, sürekli, ‘’Ölmesin.’’ diyordu. ‘’Koçum bana bak.’’ Emir, kardeşini omuzlarından tutup durdurdu. ‘’Kimse ölmeyecek.’’ ‘’Öldü. Ölcek. Öldü. Ölcek.’’ ‘’Ölmeyecek ağabeyine inanmıyor musun?’’ ‘’İnanmıyom. Ölmicek dedin öldü. İnanmıyom. Yalancı ağabey.’’ Emir, kardeşine sıkıca sarıldı. Ağlamamak için kendisini zor tutuyordu. Ağabeyi kaza yaptığında olay yerinde öldüğünü bilmeden kardeşine iyileşecek diye söz vermişti sözünü tutamamıştı. O günden sonra evde ne zaman biri hasta olsa aynı durumu yaşıyorlardı kardeşinin gözünde bir anda sözüne güvenilmez bir ağabey oluyordu. ‘’Rüya biraz hasta doktor ilaçlarını veriyor iyileşecek ama hemen değil. Bir süre daha böyle hasta kalacak ilaçlarını kullandıkça yavaşça iyileşecek. Tamam mı?’’ Tuğrul, ağabeyinin sırtına kollarını sardı ama elleri sabit değildi olduğu yere hafif tempoda vuruyordu. ‘’Rüya ölmesin. O bana kurbağa yapsın, ölmesin.’’ ‘’Ölmeyecek. Ağabeyine inanmıyorsan uyandığında kendisine sorarsın.’’ ‘’Ağabey yalancı, Rüya’ya sorcam.’’ Tuğrul gitmek istediğinde Emir engel oldu. ‘’Şimdi değil oğlum Rüya uyuyor, uyandırma ki çabuk iyileşsin.’’ ‘’Şimdi uyuyor sonra. Gel, benle gel.’’ Tuğrul, ağabeyinin elini çeke çeke Rüya ile oynadığı yere götürdü. ‘’Bak, Rüya bana yaptı.’’ Kurbağayı yerde zıplattığında Emir kardeşinin yanında dizleri üzerine çöküp onun yaptığını taklit etti. ‘’Çok güzel yapmış.’’ ‘’Bana yaptı sana değil.’’ ‘’Senin hediyen.’’ diye onayladı Emir. Kardeşi tamamen sakinleşene kadar oyununa eşlik etti sonra yanından uzaklaşıp sigarasını yaktı. ‘’Oğlum bu kızın ne derdi var?’’ diyen annesi yanına gelince ağzına dolan dumanı dışarı üfledi. ‘’Tam olarak ben de bilmiyorum anne. Geçmişini hatırlamıyor kötü şeyler yaşamış, birileri uyuşturmuş bağımlılık oluşmuş şimdide onun yokluğundan krizleri oluyor. Zenan tedavi edecek ama bir süre bu krizleri yaşayacak.’’ Neziha Hanım eliyle ağzın kapattı. ‘’Sen tanıyorum demiştin oğlum ama bu o kadınlardan olmasın. Maşallah güzelliği yerinde, uyuşturmuşlar diyorsun, bileklerindeki izlerde ortada. Zorla yaptırmışlarsa…’’ ‘’Anne!’’ diyen Emir’in sesi uyarı doluydu. ‘’Yok öyle bir şey. Sen bunları düşüneceğine git görücü için hazırlık yap.’’ Neziha Hanım, oğlunun tepkisiyle sessizce uzaklaştı. Emir sigarası bitirince Tuğrul’u bir kez daha kontrol edip Rüya’nın odasına çıktı. Yatağın kenarına oturup masum yüzüne baktı. Aklı annesinin sözlerine kayıyordu ama Rüya’ya konduramıyordu. Ona birinin elini sürmüş olmasının düşüncesi bile içindeki kıskançlık volkanlarını patlatmaya yetiyordu. ‘’Nereden gelip girdin hayatıma?’’ diyerek güneş sarısı saçları okşadı. ‘’Bir gün her şeyi hatırlayacaksın o zaman ne olacak? Yanına döneceğin bir ailen varsa gittiğinde ne yapacağım? Aylarca rüyalarıma girip seninle tanışmadan kendine bağladıktan sonra gidiyorum dersen gitme diye üzerine kapıları kilitlememek için beni kim zapt edecek?’’ Bakışlarını Rüya’nın yüzünden ayıramıyordu. Güzelliği, masumluğu bir girdap gibi içine çekiyordu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD