Mesafeli Yakınlaşma part 1

694 Words
Delal Onur’un gözleri gözlerime değdiği an, sanki dünyamda bir çatlak oluştu. O çatlak, yıllardır biriktirdiğim bütün acıları ve kırgınlıkları yüzeye çıkardı. Yıllardır beni görmeyen, sesimi duymayan, varlığımı bile kabul etmeyen bu adam şimdi karşımdaydı. Ama o beni hatırlamıyordu. Hafızasında ben diye bir şey yoktu. Belki de olması gereken buydu; bir hayalet gibi yaşamıştım onun hayatında, şimdi de onun için bir hayalet olmuştum. Gerçi hiç yüzüme bakmamıştı, beni görmeye tenezzül dahi etmemişti. Hafızasını kaybetmese bile beni hatırlayamaz, sadece neden evlendiğini unutmuştu… Gözlerini ısrarla üzerime diktiğinde, içimde bir ürperti hissettim. Yıllarca bu anı beklemiştim. Onur'un bana dönüp bakmasını, gözlerimin içine bakmasını, gerçekten var olduğumu hissetmesini beklemiştim. Çünkü bu yalıda kalmaya mahkumdum. Onur’un karısı olmaktan başka tercih hakkım da yoktu. Belki de mutlu olmalıydım. İki yıldır sevmediğim, tanımadığım bir adamın koynuna sırf kocam oldu diye girmek zorunda kalmamıştım. Ama dönmüştü işte… Belki aklı yerine gelince yine çekip gidecek, bu evliliği ret edip beni yok saymaya devam edecek. Fakat iki yıldır tek başıma uyuduğum yatakta iri cüssesiyle boylu boyunca yatıyordu. Beni merak ettiğinin farkındaydım. Sanki iki yıldır beni yalnızlık çukuruna atmamış gibi umursamazca bana bakıyordu ve bu bakışlar sanki içimdeki bütün yaraları yeniden kanatıyordu. “Delal,” dedi, sesi sanki çok uzaklardan geliyormuş gibi. Onun sesini bu kadar yakından duymayalı çok uzun zaman olmuştu. Evde olaylar olduğunda gidip gelirdi ama asla yanıma uğramaya, halimi hatrımı dahi sormaya gerek duymazdı. Ben ondan kocalık yapmasını istemezdim… Sadece ikimizde aynı kaderi paylaşırken sadece ‘nasılsın,’ diye sorması bana yeterdi. Bana bunu bile çok görmüştü… İçimdeki kırgınlık, adımı Onur’un ağzından duyduğumda daha da büyüdü. “Ben seninle niye evlendim?” Bu soru, içimdeki kırıklıkları daha da derinleştirdi. Onur’un hafızasını kaybetmiş olması, bana umut vermiyordu; aksine, beni geçmişteki acılarla yüzleştiriyordu. “Bu evlilik, ikimizin de isteği değildi. Evlenmek zorunda kaldık,” dedim. “Yoksa benden hamile falan mı kaldın? Bebek de yok ortalıkta. Sahi, bebek var mı? Aşağda iki tane velet vardı, onlardan biri benimse boku yedim… Ben daha 17 yaşındayım babalık yapamam.” “26 yaşındasın.” “Haaa doğru, ama on yedi gibi hissediyorum. Yine de bebek falan yanıma yaklaştırma, ağlama sesinden nefret ederim.” “Korkma, bizim bebeğimiz yok. Biz seninle bu sebepten evlenmedik.” “Haaa… Ne diye evlendik o halde? Sana aşık olmadığıma da eminim. 10 yılda o kadar fikrim ve zevkim değişmemiştir herhalde. Ben sarışın ilik gibi çıtır kızları severim. Sen ise kumralsın. Tamam gözlerin güzel, safir gibi ama yine de seni severek evlenmiş olma ihtimali göremiyorum.” İçimdeki duyguları bastırmak zorundaydım. O kadar saçma sapan konuşup duruyordu ki, şu an sağlam kolunu da ben kırarım diye korkmaya başladım. “Haklısın aşk evliliği de değil. Senin evlenmek istemediğin kadar, ben de bu evliliği istemiyordum. Ama amcam beni döverek bu eve getirdi…” Onur’un yüzündeki ifade değişti, belki de acıdı bana ama bu yumuşak bakışlar bana hiçbir şey ifade etmiyordu. “Neden zorla evlendik?” “Babam… Abini vurduğu için berdel olduk. İkimizde berdele tutsak edilmiş kurbanlarız. Ama sen kurban olmaktan son anda kurtulup her şeyi ve beni arkanda bırakıp bu evi terk ettin…” “O zaman neden buradasın? Neden hâlâ bu evde kalıyorsun? Ailenin yanına neden dönmedin ki?” diye sordu. “Yoksa burdaki imkanları mı bırakmak istemedin? Dur tahmin edeyim kesin ailen fakirdir, seni başlarından atıp zengin aileye gelin ettiler ya zaten geri almazlar eve, haksız mıyım?” diye sorarken sesinde hem merak hem de alay vardı. Bu sorunun cevabı, yıllardır taşıdığım bir yük gibiydi. Neden buradaydım? Neden bu evde kalmıştım? Onur’un beni istemediğini bile bile, neden burada kök salmaya çalışmıştım? Cevap basitti: Gidecek hiçbir yerim yoktu. Bu ev, benim için bir hapishane olmuştu, ama aynı zamanda sığınabileceğim tek yerdi. “Bunu seninle tartışmak istemiyorum, Onur. Benim bu evde kalmam seni rahatsız etmiş olabilir ama başka bir seçeneğim yoktu.” Onur’un bakışları üzerimde gezinirken, onun beni anlamadığını biliyordum. Anlamayacaktı da. Onun için ben, bu evde istemediği bir fazlalıktım. Bu hissi çok iyi bilirdim… Annemin öldürülmesinden sonra ben bu dünyaya bile fazla geldim. Eminim ki babam benden kurtulduğuna sevinmiştir. Bir gün arayıp sorsaydı eğer bunu sesini duyduğum da anlardım. Çetin abim dışında beni arayan kimse yoktu… Kız kardeşlerim de beni unutmuş, kaderime terk etmişti. Cabbar ağanın istenmeyen, berdel verilen kızını onlarda abla olarak görmek istemiyordur belki…
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD