"Ne saçmalıyorsun sen?" dedim sertçe. Arkadaşımın nasıl eskort olduğunu söyleyebilirdi? Aslı da benim kadar gerilmişti. Tuğberk ise afallamıştı. "O kız, bir uyuşturucu çetesinin ayakçısı. Olanı söylüyorum."
"Berra yapmaz öyle şeyler," dedim üzüntüyle. Tuğkan ise beni dışarıya çekti. "Yapmazdı. Neden öğrencileri kendilerine çekiyorlar biliyor musun? Kolay lokma oldukları için. Birkaç kere alışveriş yapar madde için ama bir süre sonra aldığı doz vücuduna yetmeyecek, çok daha fazla isteyecek. Eninde sonunda parası yetmeyince ne olacak? Başka şekillerde ödemeye başlayacak. Kolay yoldan para kazanmaya çalışacak."
Gözlerim dolarken kulaklarımı kapattım. Dinlemek istemiyordum. Benim arkadaşım gözümüzün önünde dibe batmıştı ve hiçbir şey yapamamıştım. Onu koruyamadım. "Gidip onu o adamdan kurtarmam lazım."
"Hayır sakın. Baronlar'a çalışıyor o. Başın büyük derde girer," dedi Tuğberk panikle. Tuğkan da oldukça gergindi. Gözümden bir yaş süzüldü. "Eren onu bu hale getirdi. Beni dinlemedi, onu kaç kere uyardım."
"Onun için artık çok geç Hazal. Onu kurtarma ihtimalin sıfır," dedi Tuğkan. Gözlerimden yaşlar süzülmeye devam ederken Aslı bana sıkıca sarıldı. "Sen çok uyardın Hazal, ben şahidim ama asla dinlemediler, onları vazgeçirmemiz imkansızdı."
Arabaya geçtiğimizde hepimizde de bir cenaze havası vardı. Berra'yı görmek beni yıkıma uğratmıştı. Bir an önce buranın temizlenmesini istiyordum ama şimdiye kadar hiç sonucu düşünmediğimi fark etmiştim. Sahi, her şey bittiğinde buranın hali ne olacaktı?
Yurda geldiğimizde Aslı ve Tuğberk arabadan inerken Tuğkan beni kendisine çekip sımsıkı sarıldı. "Aslı'ya hiçbir şey anlatma olur mu? Bilmemesi onun için daha iyi. Sadece dikkatli olmasını söyle."
Kafamı sallayarak onu onayladım. Benden ayrıldığında dudağıma bir öpücük kondurdu. "Yarın derste görüşürüz."
"Tamam hocam," dedim hocam kelimesini uzatarak. İkimiz de gülerken bir elini bacağıma koydu ve okşadı. "İyi geceler."
Dokunuşuyla bedenim anında kasılırken ona meydan okuyan bir bakış attım. "İyi geceler."
Aslı ile odaya geçtiğimizde kendimi hızlıca yatağa attım. Karnım ve kasıklarım inanılmaz karıncalanıyordu ve Tuğkan'ın dokunuşu aklımdan çıkmıyordu. Öpüşleri, saçlarımı kavraması, çenemden tutup yönlendirmesi, hakimiyeti... Delirmek üzereydim galiba. Onu, istiyordum, her şeyiyle.
Telefonumu açıp Tuğkan'ın profiline girdim ve fotoğraflarına baktım. Kalın kolları, iri vücudu, ela gözleri, sert ve kemikli yüzü... Ve tüm bunların yanında marjinal bir ruha sahip olması... Bu adama bitiyordum.
Gözlerimi araladığımda uyuyakaldığımı fark etmiştim hem de telefonuma kenetlenerek. Ona gittikçe bu kadar bağlanıyor olmam beni korkutuyordu çünkü sonumuz belli değildi. Ve ben çok büyük şeyler hissediyordum. Onun da bunları hissetmesi için her şeyimi verebilirdim. Dünyanın en güzel duyguları olsa da tek taraflı olması büyük bir cehennemdi.
Yataktan kalktığımda daha derse saatler olduğunu fark etmiştim. Elimi yüzümü yıkarken aynadaki yansımama baktım. Son zamanlar yaşadığım stresten dolayı yüzüme yorgun bir ifade oturmuştu. Henüz gençliğimin baharındayken eriyip gitmek istemiyordum çevremde olanlar yüzünden. Çünkü benim hiçbir suçum yoktu.
Yüzümü yıkayıp nemlendirdikten sonra sade ama ışıltılı bir makyaj yaptım. Yeşil gözleri en ihtişamlı gösteren renk şeftali ve pembe tonlarıydı. Makyajımı bitirdikten sonra dolabımı karıştırmaya başladım. En sevdiğim yeşil elbisemi alıp üzerime geçirdim. Okul için belki biraz fazlaydı ama spor ayakkabı ve ceket ile onu gündelik bir hale getirecektim.
Hazırlandıktan sonra çantamı da hazırlayıp Aslı'yı uyandırdım. Bana küfürler savurarak kalkıp hazırlanırken biraz notlarıma göz gezdirmeye başladım. Akademik başarının en büyük sırlarından biri dersi derste öğrenmek değil dersi derste tekrar etmekti. Yani derslere hep o ders yeni konu öğrenme amacıyla gidiyorduk ama aksine kendimiz dersi öğrenip hazırlanıp gittiğimiz derste hocanın anlattıklarıyla konuyu pekiştirmemiz gerekiyordu. Bu sırrı daha erken keşfetseydim belki de çok başka yerlerde olurdum.
Defterimi okuyup kapattığım sırada telefonum çalmıştı. Tuğkan arıyordu. "Efendim."
"Okula erken gelirsen odama uğramanı istiyorum," dediğinde heyecanlandığımı hissetmiştim. "Tamam uğrarım. Hazırım zaten."
"Erkencisin? O zaman bekle seni ben alıyorum," dediğinde yüzümde bir gülümseme oluştu. "Olur ama Aslı'yı tek bırakmak istemiyorum."
"Tuğberk'i onun yanına yollarız," dediğinde sırıttım. Vedalaşıp telefonu kapattıktan sonra Aslı'ya haber verip yurttan çıktım. Biraz hava almayı planlıyordum ama Tuğkan hızlı gelmişti yanıma: Gülümseyerek arabaya geçtim ve ona sıkıca sarıldım. "Günaydın."
"Çok güzelsin," dediğinde gülümsedim. Kalp atışlarımın hızlanması hiç de normal değildi. Kafamda sürekli onun gideceği düşüncesi dolanıyordu. İstemiyordum.
Tuğkan müzik açıp okula doğru sürmeye başladığında bu şarkıyı bildiğimi fark etmiştim. Alphaville Forever Young şarkısını açmıştı. Hissettiğim huzurla kafamı onun omuza koydum. Elim ise onun vitesteki elindekini buldu. Parmaklarını parmaklarımın arasından geçirdi ve sıkıca kavradı elimi. "Seni seviyorum güzelim."
"Ben de seni seviyorum," diye fısıldadım. Kalp atışlarım yeniden hızlanmıştı. Bedenim ise çiçekler açan bitkiler gibiydi. "Seninle sonsuza kadar bu anın içinde olmak çok güzel geliyor."
"Daha böyle çok anlarımız olacak," dedi saçlarıma bir öpücük kondurup. Okula geldiğimizde arabadan inmeden önce onu kendime çekip dudağına bir öpücük kondurdum.Artık kimsenin görmesi umurumda değildi çünkü Tuğkan gerçekten bir öğretmen değildi ve bu yüzden etik dışı bir hareket denemezdi yaptığıma.
Beraber okula girdiğimizde onun odasına doğru yürümeye başladık. İçeriye geçtiğimizde görevliyi arayıp iki kahve söyledi. bilgisayarından da kısık sesle Forever Young şarkısını tekrardan açmıştı. Dakikalar sonra ise kahvelerimiz gelmişti. Getiren ablaya teşekkür ettikten sonra kahvemi yudumlamaya başladım. Tuğkan'ın beni düşünüp sütlü söylemesi hoşuma gitmişti. Görevli gittikten sonra Tuğkan''a döndüm. "Neden bugün okul date'i yapıyoruz?
"Artık her şeyi bildiğin için sana işbirliği teklif ediyorum. Merak etme seni tehlikeye atacak bir plana dahil etmem seni. Seninki yalnızca okulda ve yurtta kızların arasına girip bilgi almak olacak. Tabi sen de kabul edersen," dediğinde biraz düşündüm. "Nasıl bir katkım olabilir ki?"
"Edinip bana aktardığın her bilgi birkaç kişinin hayatını kurtaracak. Çok hızlı bir şekilde ayakçı ve müşteri topluyorlar. Soruşturmaya yardım ederek kaç kişinin hayatını kurtaracağını bilemezsin," dediğinde hızlıca sözünü kestim. "İstiyorum."
"Güzel, seninle gurur duyuyorum bebeğim." Kahvelerimizi içtikten sonra sınıfa geçtiğimizde Aslı ve Tuğberk'in de gelmiş olduğunu görmüştüm. Yanlarına gidip selam verdim. Araları fazla iyi olduğundan beraber oturuyorlardı ve ben de onların önünde tek oturuyordum ve en ön sıradaydım. Tuğkan notlarını çıkardı ve derse giriş yaptı. Çok zor olduğundan anlamakta zorluk çekiyordum ve soruşturma kafama takılmıştı. Bizim kızlar da bu işin içindeydi ve Tuğkan her ne kadar imkansız olduğunu söylese de onları kurtarmak istiyordum. Aslı'ya doğru eğildim. "Okuldan sonra bizim kızları bulup hesaplaşıyoruz."
Cevap vermesine izin vermeden önüme döndüm. Onlarla bugün hesaplaşıp kendilerine gelmelerini sağlayacaktım, kararlıydım.
Tekrardan Tuğkan'a odaklandığımda derse çok odaklandığını fark etmiştim ve inanılmaz çekici görünüyordu. Ama hiç göz göze gelmiyorduk, bana bakmıyordu. Sınıftaki öğretmen imajı için bana bakmadığını biliyordum. Bu işime geliyordu çünkü onun bu çekiciliğine karşılık ona yiyecek gibi baktığımı göremezdi. Gözlerim onun vücuduna kayarken iri cüssesi adeta başımı döndürüyordu. Bedeni inanılmaz tahrik ediciydi ve karnımın karıncalanmasına engel olamıyordum.
Elim istemsizce karnıma gidip oradan daha aşağıya indiğinde hafifçe hareket ettirdim ama Tuğkan'ın bakışları bana dönmüştü. Yakalanmıştım, koca bir siktir!