4. Sevda sorunu

1124 Words
İşte bu şakaydı, ama aklı karışık kocası şu an şaka ve ciddiyi ayıracak melekelere sahip değildi. “Giyindiysen dönüyorum.” “Giydim, dön.” Baksırını giymiş olan kocası hala fazlasıyla çıplak sayılırdı, fakat Esma zaten kulaklarına kadar kızardığı için buna ayrıca utanamıyordu. Gözlerini vücudundan uzak tutarak V yakalı tişörtün kolundan önce serum torbasını geçirdi, sonra da kolundan ve başından geçirmesine yardım etti. Yaşadığı şok yüzünden iyice şapşallaşan kocasına daha fazla kıyamayıp gerçeği açıklarken eline biriktirdiği eşofman paçasını bir ayağından geçirmekle meşguldü. “Çocuklar tüp falan değil. Sen öyle konuşunca şaka yaptım. Diğer söylediklerim ciddiydi.” “ Bizim normal bir ilişkimiz vardı yani?” “Senin normal derken neyi kastettiğini bilmiyorum ama beraber çocuk sahibi olacak kadar yakın bir ilişkimiz vardı diyebilirim.” derken diğer paça ile de işini bitirip eğildiği yerden ayaklandı. ‘O zaman neden bu kadar utanıyorsun Esma, şu hale bak kıpkırmızı oldun.” “ Çünkü ben açık saçık şeyler konuşmazdım seninle. Hem beni tanımadığını, başkasını sevdiğini söylüyorsun hem de benimle ayıp ayıp konuşmaya çalışıyorsun. Ne yapayım, ben de mi sana eşlik edeyim.” “ Sen benim karımsın Esma, tanımaya çalışıyorum.” “Sabah öyle demiyordun ama. Yardımlarım için teşekkür edip başından savmaya kalktın.” Genç adam bu sabah merak ettiği nazlanmak haline canlı canlı tanık oluyordu şimdi. Karısı minik pembe dudaklarını bir araya büzmüş Çakır gözlerini süze süze kendinden kaçırıp etrafa bakıyordu. Bu manzarayı saatlerce izlese sıkılır mıydı acaba? “Özür dilerim, kafam çok karışık Esma. Yarın ne oluruz bilemiyorum. Bu yarım halimle sana yetebilir miyim, yada seninle tekrar mutlu olabilir miyim hiç bilmiyorum. Ama senden nefret etmiyorum. Benim için henüz tanıdığım birisin ve şimdiden alışmış gibiyim sana. Seni tanımıyorum, ama yabancı da hissetmiyorum. Kırdıysam affet, lütfen kendini benden uzaklaştırma.” Genç kadın dolu dolu gözlerini kocasına çevirdi. “Sen de uzaklaştırma o zaman. Git deme bana, benim senden başka gidecek yerim yok.” İki kocaman damla yanaklarından süzülürken tekrar yere eğdi başını. Tarık bu kadını bir daha ağlarken görmek istemediğine karar verdi. Gülen Esma güzeldi, nazlı Esma eğlenceliydi, kızan Esma nefes kesiciydi, öpüşen Esma baş döndürücüydü. Fakat ağlayan Esma intihar sebebiydi. Yataktan doğrularak ayağa kalktı. Omuzlarından tuttuğu kadını kendine çekerek göğsüne yasladı. Bir eli başında bir eli sırtında kendine bastırarak beklerken kelimeleri de toparlamaya çalışıyordu. “ Geleceğe dair sözler veremem, tutabilir miyim bilmiyorum çünkü. Ama sana git demeyeceğim. Çocuklarımın annesi olarak kendin istediğin sürece yerin benim yanım olacak daima. Kaderde yollarımızı ayırmak varsa da bu değişmeyecek. Biz seninle düşman olmayacağız. Beni anlıyor musun?” Esma duyduklarının acısını içine gömerek başını sallayıp kocasını onayladı. Burnunu çekerek bir adım uzaklaştı ve gözlerinin içine baktı. “Benim seninle konuşmak istediğim bir şey var. Birazdan dayım ve yengem buraya gelecek. Mahir'in anne babası yani. Onlar seni kendi evlatları gibi seviyorlar. Ve bu akşam köye geri dönecekler. Senden ricam lütfen onlara durumumuzu belli etme. Gönülleri kırılsın istemiyorum Hayattaki tek akrabam onlar benim. Lütfen üzülmesinler.” “Esma aşkolsun hafızamı kaybettim insanlığımı değil. Hasta ziyaretime gelmiş insanların gönlünü nasıl kırabilirim ki?” “Köyden geldiler Tarık, konuşmaları giyimleri köy usulü. Beni gördüğünde senin gibi biri ile nasıl evlendim dedin. Şimdi onlara da sizin gibi aileden nasıl kız aldım demenden korkuyorum. Dün Keriman hanım yeterince böcek muamelesi yaptı, ona alışıklar. Ama seni seviyorlar, çok emekleri var bizde. Bir daha yüzlerine bakamam gücendirirsen.” Kadının haklı serzenişi taş gibi oturdu midesine. Bilmeden çok ağır kırmıştı bu fedakar kadını. “Tamam Esma, sözlerime dikkat ederim. Seni mahcup etmem akrabalarına. İsimleri ne, dayının ve yengenin yani.” Esma kocasının ilgili tavrından memnun olarak konuştu “Dayım Osman, yengem Zeliha. Ama sen onlara sadece dayı ve yenge diyorsun. Bir daha bu durumda kalmayacaksın merak etme. Hastasın diye geldiler yoksa kimse ayıramaz köylerinden. Anlaştıysak kapıyı açıyorum, bizi bekliyorlar.” Genç adam kendine teessüfle oturdu yatağına. Terliklerini çıkarıp usulca uzandı. Anne babasını ayakta karşılayacak dermanı kalmamıştı. Kendi ağzından çıkan sözlerin ağırlığı çığ gibi omuzlarına binmişti şimdi. Esmanın aralayıp müsait olduğunu söylediği kapıdan sırayla anne babası, Mahir, dayı, yenge içeri girdi. Tarık bu kalabalığı beklemiyordu ve yavaşça toparlanıp yatağında oturdu. Her biri iyileşmesine duydukları memnuniyeti ifade ederken iyi dileklerini de esirgememiştiler. Genç adam odadaki insanların birbirine tezat görüntülerine takılmadan edemedi. Anne ve babası ne kadar Avrupai gözüküyorsa dayı ve yenge de o kadar Anadolu'ya ait gözüküyordu. Dayı ve yenge hiç oturmadan yola çıkacakları için müsaade istemişlerdi. Bu kadar acele etmelerinde elbette rahatsızlık vermeme kaygısı da seziliyordu. Osman dayı Tarık’ın omzunu babacan bir tavırla patpatlayıp en kısa zamanda köye beklediğini, beraber balık tutmayı özlediğini söyledi. Zeliha yenge de sevdiği köy mahsullerinden bolca getirip dolaba koyduğunu, hepsinden yiyip bir an önce iyileşmesini istedi. Tarık onları uğurlarken yatağından doğruldu, ellerini öperek sıcak kucaklamalarına karşılık verdi. Karısı üzülmesin diye kibarlık etmek istemişse de içine dolan aile sıcaklığı kendini de memnun etmişti. Mahir ailesini otogara götürürken Esma kocasının anne babası ile konuşacakları şeyler olduğunu biliyordu. “Yahya bey siz burada iken müsaade ederseniz ben de bir eve gideyim. Çocukları alır öyle gelirim. Olur mu?” “Tabi gidebilirsin. Üç gündür perişan oldun sen de. Dönmek için acele etme. Çocuklara da yedek kıyafet hazırla, buradan yalıya geçeriz, bizde kalırlar.” Esma minnet duyarak gülümsedi. Dört yıldır göremediği alakayı görüyordu ilk defa. Çantaların içinden kapalı halde duran kocasının telefonunu açıp uçak moduna aldı. Bu telefonda kendisine bir şey olursa çocuklar onu unutmasın diye çektiği videolar da vardı. Şimdi o videolara çocukların değil kocasının muhtaç oluşu içini burksa da ifadesini düz tutmayı başardı. Kocasının yatağına yaklaşarak telefonu uzattı. “ Uçak moduna aldım. Şimdilik sağlığın için böyle gerekiyor. Galeride videolar var. Çocuklar hakkında fikir edinmek istersen göz atarsın. Kızın albümü Balköpüğüm, oğlanınki Aslanparçası. İsimlerinden çok böyle hitap ediyordun onlara. Ben ameliyat yüzünden bazı şeyleri unutabileceğini söylerim gelmeden. Sen de anlattıklarını dinleyip onaylasan yeterli olur. “ Tarık elindeki telefonu evirip çevirerek beş yıl önceki telefonlarla olan farkını inceledi. Yandaki tuşu bulup dokunduğunda bakışlarını şifre isteyen telefondan karısına çevirdi. Ne demek istediğini anlayan eşi sağ elinin işaret parmağını yakalayıp telefonun arkasındaki ufak panele dokundurduğunda açılan ekran kilidi ile kendisi karısı ve iki küçük güzel çocuk resmi ana ekranda gözüktü. Hayretle gözleri irileşen adam bir karısına bir ekrana bakıyordu. Fotoğrafta bir dizine oğlunu, bir dizine kızını oturtmuştu karısı da arkasından kollarını boynuna dolamış yanağı yanağına yaslı halde kocaman gülüyordu. Aynı kareye sığmak için çabaladıkları dengesiz pozisyonlarından anlaşılıyordu ve resim çekildikten sonra muhtemelen beraberce devrilmişlerdi. Esma ne düşündüğünü anlamak istercesine kocasının gözlerine baktı derin derin. “ Vay be, gerçekten evliymişiz.” Kocasının şakayla karışık verdiği tepki ne kadar acınacak halde olduklarını tekrar yüzüne vurdu. Kocasını kulağına eğilerek fısıldadı. “Aslında o fotoğraf fotomontaj, çocuklar tüp, ben de organ mafyasıyım.” Boynuna değen sıcacık nefes genç adamın için gıcıkladı. Şeftali dudakların bir karış uzakta olması da işini daha kolay kılmıyordu, özellikle anne babası ile aynı odada iken. Karısı gibi fısıldayarak cevap verdi. “Şu an uzaylıyım desen ona da inanırım, şakalarını bunu göz önünde bulundurarak yap lütfen. “
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD