•1• BİLİNÇLERİN SAVAŞİ 5/1

784 Words
İMPERİUM 1 BİLİNÇLERİN SAVAŞI ⚜JASPER ⚜ Güçlü acı dolu bir çığlık. Kulaklarımızı sağır edecek çığlığın kesilmesinin ardından gözlerimizi kamaştıracak beyaz bir ışık karanlıkla eş değer bir biçimle dört bir yanımızı donatmıştı. Görüşümü yeniden kazanabildiğimde yumrukla göz yuvalarımı ovuşturmuştum. Ağır bir uykudan yeni uyanmış gibi sersemdim. Kalbim gümbür gümbür atıyordu. Bu güç fazlaydı çok fazla. O şok içinde yere kapanmıştım. Başım toprağa yaslıydı. Ailemin edinebildiği gücün kat ve kat fazlasını Mia kanını bile akıtmadan dakikalarca kontrol altında tutabilmişti. Hala uğuldayan kulaklarıma rağmen beni sağır edecek yeni bir çığlık duyduğumda başımı aniden kaldırdım. Başım dönüyordu. Gözlerim bulanık görse de görüntüleri seçebiliyordum. Doğrudan karşıma baktığımda iki kız kardeşi görebiliyordum. Mira kana bulanmış kolları arasında ablasını tutuyordu. Mia’nın başını dizlerine yatırmış çıldırmış gibi bağırıyordu. Mia ise titriyor ve kan kusuyordu. Onu görünce kalktığım gibi yanlarına doğru felç inmiş gibi hissizleşen ayaklarımla yürümeye başladım. Ayaklarım bir bataklığa saplanmış gibi ağırlaşsa da yaklaşmaya devam ettim. Mira’nın yüzü acı içinde büzüşmüştü. Gözleri ablası dışında hiçbir şey görmüyordu. Mia’nın takırdayan çenesi yüzünden dilini ısırmasın diye Mira baş parmağını ablasının ağzına sokmuştu. Öylece etine geçip kalan dişlere rağmen ne parmağını ağzın içinden ne de elini ablasının çenesinin altından çekmiyordu. Onlara yaklaşınca görüşüm daha ayrıntılı bir hal almıştı. Mira boştaki eliyle ablasının bir göz kapağını açıp kontrol etti. Sadece beyazlık vardı. Lanet olası beyaz! Mira göz kapaklarını germeyi bırakıp Mia’nın saçlarını yüzünden sıyırdı. “Mia-” Acıyla inilder gibi çıkan sesi bir an duraksadı sonra Mia’ya, “Abla!” dedi. “Abla dayan! Baba! Anne! Yardım edin!” Mira’nın sabah alarmı gibi öten sesi ve çığlıkları yeniden başladı. Diğerlerinin nerede olduğunu görmek için sağıma soluma bakındım. Christian kalkmış Alexander’ın yaralarına çıkardığı gömleğine bastırıyordu. Kendisinde de yaralar vardı. Abilerim yaşıyordu. Kız kardeşim Sophie, yerde baygın yatıyordu kızıl wampirle bir an karşıya karşıya geldiğinde saçları yanmıştı. Duman hala başının üzerinde tütüyordu. Ama yaşıyordu. Görünürde saçları dışında bir yanan bir yeri oktu. Son anda üzerine atlamasaydım ikimizde daha ağır yaralar alabilirdik. Christian benden önce Sophie’nin yanına giderek, kız kardeşimizin yanında diz çöktü. Başını kontrol etti önce sonra tüm uzuvlarını. Christian olan tantanaya rağmen yüzünden düşmeyen, camları çatlamış gözlüğünün üzerinden bana bakıp olumluca salladı. Sophie’nin hiçbir şeyi yoktu. Kardeşlerimin iyi olduğuna sevindiğim gibi ağladığımı fark ettim. Bedenimin acıyla sarsılışından dolayı büyük denli acı çekiyordum. Valentina kız kardeşlerin yanına devrilip kaldım. Mia’nın ince bileğini iki elim arasına alarak nabzını dinledim. Hala atıyordu ama nabzı çok zayıftı. Kanaması nereden geliyordu? Bulmalıydık. Mira elini omzuma koyarak beni ittirdi. “Çekil Ruling! Dokunma ona. Çek pis ellerini!” Sıktığı dişleri arasından benimle konuşuyordu. Gözlerinde cılız yeşil bir ışık oynaştı. “Sizin güç aşkınız yüzünden bu halde!” Mira susmak bilmiyor, bize olan tüm nefretini kusuyordu. Beynime ağrılar saplanırken yaşlanan gözlerimi ovuşturdum. Nefret ediyordum. Nefret edilen olmaktan, nefret ediyordum. Olduğum yere pustum. “Mia! Mira! Milan!” Rosalyn çocuklarının ismini anarken, bağırıyor ve koşuyordu. Kızlarının yanına geldiğinde dizlerinin üzerine çöküp kalmıştı. Mia’nın yanaklarına tutunup kızın başını sarstı. Mia’nın dudaklarından sızan kan şimdi burnundan da akıyordu. Mira parmağını ablasının ağzından çekti. Parmağı gövdesi itibariyle derin diş izleriyle doluydu. Rosalyn rahatça nefes alması umuduyla Mia’nın başını soluna yatırdı. Kız o an kan kustu. Öyle bir şeydi ki siyah bir katran gibiydi tek farkı koyu kızıl renkte olmasıydı. Rosalyn hıçkırarak ağlıyordu. “Tanrım... Ne yaptın kendine?” Rosalyn iki parmağını Mia’nın boğazının derinliklerine kadar soktu. Mia yükselen öğürtü sesiyle birlikte kustu. Tüm katran gibi akan kanıyla ve ağzından sakız gibi süzen kanını dehşete düşmüş ifademle izliyordum. Mia’nın ağzından yeşil iaş düştüğünde gözlerim irice açıldı. Taş kanı emip tüketiyordu. O Karanlık Işık taşını mı yutmuştu? Rosalyn o taşın hiçbir değeri yokmuş gibi tamda Peter Valentina’nın ayaklarının dibine atmıştı. Ve Peter da ayakları altına atılan taşı ezip geçerek Mia’nın yanına gelmişti. Annesi ve babası kızlarının cam çekişen bedenini toprak zemin üzerine yatırdı. Peter başını eğip Mia’nın göğsüne kulağını dayadı ve kalbin atış seslerini dinledi. “Kızımın kalbi atıyor.” Peter dizlerinin üzerinde doğrulup Mia’nın göğsüne ellerini koydu ve tempolu şekilde kızına kalp masajı yapmaya başladı. Otuz saniye art arda iki kez yaptı sonra Mia’nın kalp atışlarını yeniden dinledi. Rosalyn ile birbirlerine baktılar. Rosalyn kızının çenesinin alından tutarak Mia’nın dudaklarına dudaklarını bastırdı ve gür bir nefes üfledi. Aynı anda kalp masajı ve suni teneffüs yaptılar. Rosalyn nefes nefese kalmış bir şekilde kendini geriye çekti ve Peter da bir süre sonra durdu. Mia artık titremeyi bırakmıştı, bedeni kaskatı kesilmiş bir şekilde yerde uzanıyordu. Mira’nın çığlıkları kesilmiş, geriye hıçkırıkları kalmıştı. Donuk yeşil gözleri ve hıçkırıkları arasında ablasını izliyordu. Dizlerinin üzerinde sürünerek Mia’nın yeniden yanı başına geldi. Ağlaması kesildi ve yüzü kararlı bir ifade kuşandı. Parmaklarını birbirine kenetleyip sıkıca bir yumruk yaptı. “Bunun için beni affet abla. Biraz acıtacak.” diye mırıldandı ve dizlerinin üzerinde doğrularak tüm gücüyle yumruğunu Mia’nın göğüs boşluğuna indiriverdi. Mia’nın eski maviliklerine kavuşan gözleri güçle dolarak açıldı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD