2.BÖLÜM

720 Words
Yollar karanlıktı ve arka çöp konteynerlarının olduğu yere doğru da izbeleşiyorlardı. Ağır çöp poşetini sürüklediğim sırada benden korkup kaçan kedilere gülümsedim. Kemirdikleri tavuk butlarını parçalanmış bir şekilde geride bırakarak kaçmışlardı benden. Oysa cılız bir kızdım onlar saldırsa ben kaçardım kesin. Çöp kutusunun oraya geldiğimde bir adamın dayak yiyormuşcasına acıyla inlediğini ve sızlandığını duydum. Kaşlarımı çattığımda karanlık sokağa baktım, boştu. İstemsiz kımıldayan adımlarımla yolun ortasından açılan diğer sokağın başına doğru yürüdüm. Titreyen ve sürekli cızırdayan sokak lambasının aydınlatmakta biçare kaldığı bir sokaktı. Karanlık sokakta yere çökmüş bir adam ve yerde uzanan bir adam daha vardı. Yerde uzanan adamın gözlüğü kendisinden metrelerce öteye fırlamıştı. Bu adamın dakikalar önce kafeye giren diz üstü bilgisayarı olan adam olduğunu anladığımda ağzımı hayretle açtım ama konuşamadım. Ayaktaki iki kişiden biri yerdeki zaten iki büklüm olan adama bir tekme daha savurdu. Acıyla inleyen adamın sesi sokakta yankılandı; "Lütfen... Lütfen efendim! Bunu... Bunu yapmayın yalvarırım. Benim size bir za-" diye sözünü dahi toparlayamadan tekrar yumruk yedi adam. Acıyla yalvarıyordu. Daha önceki gizemli adamın yumruğuydu bu. Adamı peşinden konuşamayacak hâle getirmişti. Bir şeyler yapmam lazımdı. Öfkeyle bağıran başka bir ses duydum. Bir kadın sesiydi; "Yalan söylemeyi bırak! Ailen filan yok senin! Seni tanımayacağımızı mı sandın? Sen sadece aşağılık bir tecavüzcüsün! Uçkurun için o yaştaki kızların hayatını mahvettin!" "Hayır! Hayır!" diye haykırdıkça haykırdı yerdeki adam. "Yemin... Yemin ederim benim çocuklarım var!" Sarışın kadının öfkesi karanlıktan bile okunuyordu. Sesim duyulmasın diye kendi elimi kendi ağzıma kapatmış şok içinde karşımda olan bütün bu şeyleri izliyordum. Beni görmesinler diye hızla köşedeki duvarın arkasına saklanmıştım. Dudaklarımın kuruduğunu ve boğazımın yandığını hissettim. "Tecavüz konusu başka bir konu Vildan... Bunu daha sonra aramızda konuşur hâllederiz, biz şimdi asıl konumuza dönelim..." diyen adamın sesi korkutucu derecede yalındı. Adama hiç beklemediği bir anda tekrar yumruk indirdiğinde yerdeki adamın acıyla kıvranmasını sağladı. Yerdeki acıyla kıvranan adama baktığı sırada ağır ağır tonlayarak konuşuyordu; "Şimdi konumuza dönelim... Bizden çaldın Selim. Benden çaldın. İşin ilginç yanı sonrasında da beni enayi yerine koyup bilemeyeceğimi düşündün." "Hayır! Hayır yemin ederim böyle değil! Gerçekten böyle değil! Yalvarırım beni tam o-" "KES LAAN!" Dedi deminki sakinliğinin aksine tüm sokağı inleten adam. "Ben konuşurken araya girme yavşak!" Adam yerde ve yüzü gözü kan içindeydi. Üç kişi de zebani misali onun başında dikilmiş yalvarışlarını izliyorlardı duygusuzca. Esmer ve uzun boylu olan adam yüzünü dönmeden arkasındaki kıvırcık saçlı adama elini uzattı. Kıvırcık saçlı adam arkasından bir şeyler çıkardı. Lambanın titrek ışığında parlayan üç metal yansımasıyla seçmiştim bu üç sivri bıçağı. Kaşlarımı dehşetle çatmama kalmadan gizemli adam elindeki ilk bıçağı yerdeki adamın bacağına fırlattı. Bıçak bacağına saplandığı anda adam acıyla tiz bir çığlık attı. "Bu... Bizden çaldığın için Selim." dedi soğuk ve ölümcül bir ses tonuyla. İkinci bir bıçağı da yerdeki adamın omzuna fırlattı ve acıyla tekrar çığlık atan adam olduğu yerde haykırarak kasıldı. "Yalvarırım... Yalvarırım! Lütfen lütfen yapma!" diye inleyen adama şok olmuş ve kanım donmuş bir şekilde sadece bakıyordum. Felç geçirmiş gibiydim. "... Ve bu da o kızlara tecavüz ettiğin için..." diye aşırı bir soğukkanlılıkla ikinci bıçağı atmış olan adam elindeki son bıçağı misket çevirir gibi zevkle çeviriyordu. "Ve bu da Ramon'a ihanet ettiğin için!" der demez üçüncü bıçağı adamın tam alnının ortasına fırlattı ve adamın aniden tüm bağırışları kesildi. Sessiz bir şekilde yere yığılan adam alnında çakılı bıçakla yerde kanlar içinde uzanıyordu. O öldü. Onu öldürdü... Onu öldürdüler. Tam o anda farkında olmadan çok büyük bir çığlık atmıştım. Tüm sokak ayazın vurduğu sesimle titremiş ve ayaktaki üç kişi de bakışlarını bana dikmişlerdi. Ellerimi hemen ağzıma koydum ama artık çok geçti. O çığlık dudaklarımdan firar etmiş ve üçü de beni ve kim olduğumu görmüştü. Arkamı döndüğüm anda hızla ana caddeye koşmaya başladım. Bacaklarım sanki birbirine dolanıyordu. Arkamdan hızla bir şeyin gelip beni kavradığı o anda tekrar çığlık attım fakat aniden dudaklarıma bastıran elle o çığlık boğazımda patladı. Belim çok güçlü bir kolun hapsine girdiğinde dudaklarıma bastıran elin ağırlığı diş etlerimi acıttı. Ayaklarım havalanmıştı ve ben çırpınıyordum. Arkamdan gelen soğuk bir ses sinirle soludu; "Senin... Senin bunu görmemen gerekiyordu." Enseme vuran nefesi ve soğuk sesi tenimde yayılırken tüm vücudumun uyuştuğunu ve saç diplerimden kasıklarıma kadar kasıldığımı hissettim. Tam başımı çevirip yan gözle ona bakacaktım ki belimdeki eli ciğerlerimi sıktı. Koca bir karanlığa düşer gibi çekildiğimde ellerimle beni boğan adamı yakalamaya çalıştım. "Şşt! Şşt! Geçti... Geçti..." derken büyük bir soğukkanlılıkla bastırdığı şah damarımla beni karanlığa çekiyordu. Bilincimi kaybederken hâlâ çırpınmaya çalışıyordum. Ardından tüm kaslarım boşaldı ve koca bir yokluğa düştüm.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD