3. Bölüm

1380 Words
Dayanne elindeki su kovalarla, süngerle, sabunla ve havlularla karanlığın içine daldı. Michael’ in ışığı ona yolu gösteriyordu ancak ellerindekiler çok ağırdı. Bu yüzden normalde olabileceğinden daha uzun sürdü hücre kapısına ulaşması. Kapıya dokunduğunda tılsımın gücü geçti. Dayanne kapıyı açtı ve içeri girdi. Gözlerini kırpıştırdı ama nafile. Kördü tamamen. Bu sefer onun gözlerini de göremiyordu. Hâlbuki geçen sefer o yeşil gözleri görebiliyordu. Neden şimdi göremiyordu? “Burada mısınız?” dedi ama sorunun saçma olduğunun farkındaydı. Elbette buradaydı. Hiç buradan çıkmamıştı ki. O zaman erkek gözlerini açtı. Devasa karanlığın içinde iki orman yeşili parlak halka ona bakıyordu. Dayanne, gülümsedi. Hala gözlerini görebiliyordu bu iyi bir şeydi. Elindeki kovalarla ona doğru yürümeye başladı. Ayağının altındaki zincir bitip de yerine kelepçe, et ve kemik gelince durdu. Kovaları bıraktı ve o da yavaşça yere dizlerinin üzerine çöktü. Karşılıklı duruyorlardı şimdi. Erkek sırtını duvara yaslamış duruyordu. Dayanne gülümsedi. “Su ve sabun getirdim” dedi. “Tam göremesem de temizlenmek hoşunuza gider diye düşündüm.” “Seni bir daha göreceğimi sanmıyordum” dedi erkek sakin bir sesle. Dayanne şaşırmış gibi durdu ve gözlerini kırpıştırdı. “Neden böyle düşündünüz ki?” “Dün neredeyse ölüyordun” dedi Satan. “Ama kurtuldum” dedi Dayanne gülümseyerek. Gözlerini kapatıp başını yana eğdi. “Sizin sayenizde kurtuldum hem de. Yukarı da kimse anlattıklarıma inanmadı biliyor musunuz?” dedi sonra gözlerini açarak. “Sizin beni kapıya götürdüğünüzü ve çabuk olmamı söylediğinizi falan söyledim ama herkes benim o karanlıktan zehirlendiğimi falan düşündü.” Satan, şaşkınlıkla donakalmıştı. Anlattıklarından dolayı değil anlatış tarzından dolayı şaşkındı. Sanki her zaman karşılaştığı en yakın arkadaşıymış gibi anlatırken heyecanlıydı, gözleri parlıyor ve gülümsüyordu. El kol hareketleri yapıyordu sürekli. Erkek onun bulaşıcı neşesinden nasibi alarak gülümsedi. Bu Satan için bile bir ilkti. Gerçekten de ilk kez gülümsüyordu. İçindeki tuhaf neşeden şaşkına dönmüştü. “Gerçekten inanmadılar mı?” Dayanne birden duruldu. “Hayır” dedi hüzünle başını iki yana sallayarak. “İnanmadılar” Satan onun neşesinin ani sönüşünden rahatsız olarak öne eğildi. “Ne oldu?” “Herkes sizi çok kötü sanıyor. Size vahşi bir hayvan diyorlar” dedi sanki bundan rahatsızmış gibiydi. Satan bir şey demedi. Geri arkasına yaslandı. Onun basit heyecanının böyle sönmesi canını sıkmıştı ama diyebilecek bir şeyi de yoktu. “Canını sıkma” dedi en sonunda. “Ölüler için üzülmeye değmez” Genç kadın sanki tokat yemiş gibi irkildi ve geri doğru gitti. “Öyle demeyin” diye haykırdı en sonunda. İleri atıldı ve onun ellerini tuttu. “Siz ölü değilsiniz.” “Henüz değilim. Öldürmenin bir yolunu bulduklarında öyle olacağım.” Dayanne’ nin gözleri dolmuştu. Yavaşça doğruldu ve başını eğdi. “Hadi sizi yıkayalım” dedi sonra sakince. Sanki az önce tuhaf bir konuşma yapmamışlardı. El yordamıyla süngeri buldu ve ıslattı. Görmeyen gözlerle sabunu süngere sürdü ve köpürttü. Sonra ona uzandı. Satan hareketsiz bir şekilde dururken Dayanne süngeri onun boynuna sürdü. Yavaş hareketlerle onu sabunladı. Bir eli göğsüne dayanmıştı ve diğeriyle onu yıkıyordu. Ancak Dayanne etkilenmişti. Hayatı boyunca buraya kapalıydı. Kimsenin görmediği kimsenin bilmediği bir erkekti. Elinin altındaki göğsü sert ve kaslıydı. Aşağıda kaburgalarını hissedebiliyordu. Çok zayıf değildi ama güçlü kaslara sahipti. Karnındaki baklaları hissedebiliyordu. Bacakları güçlü ve uzundu. Tuhaf ama Dayanne’ nin nefesini hızlandırıyordu. Parmakları bazen sönmüş yara izlerine değiyordu. Uzun ve derin yara izlerine. “Bunlar kırbaç izleri” dedi şaşkın bir sesle. Satan başını arkaya yasladı ve gözlerini kapadı. Dayanne sırtında elini gezdirdi. “Doğduğum ilk zamanlar” dedi Satan sakin bir sesle. “Henüz küçük bir çocukken beni cezalandırıyorlardı. O zaman henüz gücümün farkında değildim. Ya da gücüm daha oluşmamıştı bilmiyorum. Kırbaç ve kızgın zincirler” dedi ve güldü. Sonra başını yana eğdi ve ona baktı. “Sen kırbaç izlerini nerden biliyorsun?” “Ben şifacı meleğim” dedi Dayanne. “Pek çok yara izi tedavi ettim. Kırbaçta bunlardan biri” Satan önüne döndü ve Dayanne işine geri döndü. “Sizi göremiyorum” dedi. “Kör gibiyim burada ama hissedebiliyorum hala. Elime gelen şey toprak ve toz değil mi? Sizinle ilgilenmek için pek çok melek gönderildi. Neden yıkamadıklarını merak ediyorum. Sağlık için bu önemlidir.” Satan güldü. Onun tuhaf bir masumiyeti vardı. Satan’ a yabancı olan bir şeydi bu. “Onlar daha farklı konularda hizmet ettiler bana” dedi. Dayanne merakla baktı. Satan onun anlamadığını fark etti. “Kadınlar ilginç yaratıklar” dedi. “Tehlike sizi korkuttuğu kadar cezp ediyor. Onlar benden korktukları kadar beni istiyorlardı.” Dayanne durdu. Kocaman açtığı gözlerle ona bakıyordu. “Yani siz, siz yani siz onlarla siz-” Genç kadının kekelemesi erkeği güldürdü. “Ben de kadınlarla beraber oldum” dedi Satan gülerek. Dayanne kıpkırmızı olmuştu. Başını eğdi ve işine devam etti. “Bu- ben- bu tarz konularda bilgim yok” dedi en sonunda kekeleyerek. Sonra durdu. Başını kaldırdı. Derin bir nefes alıp verdi. “Saçlarınız çok uzun” dedi. “Benimkinden bile daha uzun.” Konu değişikliği Satan’ ı şaşırttı ama bir şey demedi. Gerçekten de saçları çok uzundu. Belinden aşağı dökülüyor yere değiyordu. Kimse onun kişisel bakımıyla ilgilenmemişti. Görmedikleri şeyler ilgilerini çok çekmiyordu sonuçta. Ancak Dayanne görmese bile körelmeden diğer duyularını kullanıyordu. Genç kadın iki kovaya uzandı ve suyu onu yıkamak için kullandı. Erkeği tamamen duruladığına emin olunca tekrar sabuna uzandı ve saçlarını yıkamaya başladı. Gerçekten de çok uzunlardı. “Bence saçlarınızı kessek daha iyi olur” dedi. “Hem bakımı daha kolay olur.” Satan cevap vermedi. Dayanne’ nin yumuşak parmakları tatlı tatlı masaj yapıyordu başına. Bu arada sürekli konuşuyordu. Ancak Satan onu dinlemeyi sevmişti. Kadın sürekli onunla sohbet ediyordu. Sözleri saçma ya da boş olsa da güzeldi. Genç kadın nazikçe onun saçlarını tutam tutam taramaya başladı. Bir havluyla bedenini kuruladı. Saçlarını üçe ayırdı ve uzun bir örgü ördü. “Bu şekilde sizi rahatlatır” dedi. “Yarın bir makas getiririm ve saçlarınızı keseriz” dedi. Örgüyü kendi saçından çektiği tokayla bağladı. Ayağa kalktı. Eserini göremese de tatminkâr bir şekilde gülümsedi. “Eminim kendinizi şimdi daha iyi hissediyorsunuzdur” dedi gülümseyerek. “Ayrıca eminim çoooook yakışıklı olmuşsunuzdur.” Satan onun heyecanına karşı gülümsedi. Ayağa kalktı. Ancak Dayanne ayakta sallanmaya başlamıştı. Halsizleşmeye başlamıştı bile. Bir an gözlerini kapadı ve öne doğru düştü. Satan onu omuzlarından tuttu. Genç kadın başını onun omzuna yaslamıştı. “Mmmm” diye mırıldandı genç kadın. “Gitmelisin” diye fısıldadı Satan. Ancak elleri omuzlarını sıkıyordu. Onu bırakmak istemiyordu. Daha çok konuşsun istiyordu. Sesini duymak istiyordu. Seğiren parmakları ileri uzandı. Yumuşak saçlarına dokunduğunda nefesi kesildi. Hayır! Eğer şimdi gitmezse bir daha onun sesini duyamazdı. Onu doğrulttu. “Hadi Dayanne” dedi ısrarcı bir sesle. “Uyanman lazım.” Genç kadın inleyerek itiraz etti. Satan’ ın bakışları nazikçe onun yüzünde gezindi. “Dayanne” dedi. “Kalk. Artık gitmen gerek.” Genç kadın gözlerini kırpıştırarak açtı. Uyku sersemi görünüyordu. Dudakları gülümsemeyle kıvrıldı. “Öldüğünü sanıyordum” dedi uykulu bir şekilde. Bir damla yaş gözünden aktı ve Satan’ ın eline damladı. “Seni çok özledim” dedi. Karanlık onun zihniyle oynuyordu. Satan endişeyle ona baktı. “Dayanne” dedi. “Benim Satan” Dayanne başını salladı. “Senden kaçtığım için çok üzgünüm” dedi. Onu duyamıyor gibiydi. “Sadece seni güvende tutacağımı sanmıştım.” Kadının elleri zayıf bedenine nazaran sıkıca kollarına tutunmuştu. “Özür dilerim” dedi. “Simon” diye fısıldadı. Satan farkında olmadan onu kendine çekti. Dayanne yüzünü ona gömmüş ağlıyordu. Karanlığın onunla olan oyununa kapılmıştı tamamen. Satan, başını aşağı eğdi. “Uyu artık, Dayanne” dedi. “Ben buradayım.” Dayanne başını kaldırıp ona baktı. Hayır, ona değil. O, hayalindeki o erkek kimse, Simon denen her kimse ona bakıyordu. “Bir daha gitmeyecek misin beni bırakıp?” “Hayır, gitmeyeceğim.” Dayanne, rahatlayarak bir nefes aldı. “Bana kızgın değil misin?” diye sordu fısıltıyla. “Artık benden nefret etmiyor musun?” “Hayır, etmiyorum” dedi. O zaman genç kadının omuzları gülme ve hıçkırık arası bir şeyle sarsıldı. “Teşekkür ederim” dedi. “Her zaman kalbimde olacaksın. Seni unutmayacağım inan bana.” Sonra kadın tamamen yığıldı. Satan, onun saçlarını yüzünden çekti. Karanlığın kadını sarmasına izin verdi. Dayanne’ yi havaya kaldırdı ve Satan’ ın kollarından kopardı. “Onu buradan çıkar, eski dost” diye mırıldandı Satan. Karanlık onun sözünü dinleyerek kadını karanlığın sonuna kadar taşıdı ve dışarı bıraktı. Cennette ilerleyebildiği kadar ilerledi ve Dayanne’ nin güvende olduğuna emin olduğu yere, baş meleklerin ayaklarının dibine bıraktı. Baş melekler karanlığın kadına karşı olan saygılı davranışına şaşkınlıkla izlediler ama kimse bir şey diyemedi. Herkes Satan’ ın kadına karşı düşkünlüğüne karşı hayretlere düşmüştü.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD