Geceyi sokaklarda, küçük bir otelde ya da sadece kaçarak geçirmiş olmamın önemi yoktu. Önemli olan, o sabah uyanıp nefes alabilmek ve aldığım kararın arkasında durabilmekti. Bugün, o ofise son kez gidecektim. Sabahın erken saatlerinde, titreyen ellerimle yazdığım istifa dilekçesini insan kaynakları departmanına teslim ettim. Gerekçe göstermedim, sadece "şahsi nedenler" yazdım. Bu, hayatımın en özgürleştirici ve en acı verici imzasıydı. Adımlarım, boş koridorlarda yankılanarak eski masama ulaştı. Eşyalarımı toplarken, her biri bana o ofiste yaşadığım dehşeti, tutkuyu ve utancı hatırlatıyordu. Bir kutuya kitaplarımı, not defterlerimi atıyordum; sanki bu eşyaları kutuya değil, eski, kirli benliğimi gömüyordum. Tam masamın üzerindeki birkaç fotoğrafı alırken, tanıdık, ama artık düşmanca

