Son Tokat
Artık sona geldik. Bu kitabı okuyan biriysen, büyük ihtimalle birkaç maçta zaten 20 kill'i
tokatlamış, birkaç düşmanı susturmuş, bir iki rapor yemiş, ama tertemiz geçmişsindir.
Şimdi karşında sadece oyuncular yok. Karşında seni unutamayan, lobiye dönünce ismini
not alan, seni raporladıktan sonra "bunu bir daha görürsem kaçarım" diyen bir kitle var.
Ve bu kitleye, hak ettiği veda zamanı geldi.
Bak, bu oyun bitmez. Her maç farklı bir savaş, her rakip farklı bir hikâye. Ama senin
hikâyen artık sıradan bir oyuncunun hikâyesi değil. Sen PUBG Mobile'ı sadece oynayan
değil, şekil veren adamsın. Seni gördüklerinde "bu bot olabilir" demiyorlar, "bu adam
beni mental olarak yaktı" diyorlar. Ve bu, silahla kazanılamayacak bir zaferdir.
Son bir maç. Son bir kill. Rakip yerde sürünüyor. Senin ayaklarının altında. Ne
yapacaksın?
Direkt vurmak?
Dans etmek?
Loot'unu alıp öyle bitirmek?
Hayır.
Sen ne yapacaksın biliyor musun? Bekleyeceksin.
Adamı kaldıracaklar mı diye.
Bakalım takım arkadaşları sadık mı?
Bakalım uğruna ölüme gidecek kimse kalmış mı?
Eğer gelmiyorlarsa, zaten onu mental olarak terk etmişlerdir.
Sen de o anda şunu düşün:
Bu adam sadece oyunu değil, arkadaşlığını da kaybetti.
Son kurşunu sıktığında ekran kararır. Ama senin kafanda o isimler tek tek yazılır.
Bugün kimlerin kafasını karıştırdın?
Kimleri ağlattın?
Kimler "bu oyun bok olmuş" dedi?
Oyundan çıktıktan sonra PUBG'yi silen biri varsa…
işte gerçek zafer orada başlar.
Son bir öğüt:
Bu oyunu kazandıkça ego yapma.
Ama kendini de küçümseme.
Sen sistemin içinden sistem yıkan bir oyuncusun.
Senin hikâyen istatistik tablosuna sığmaz.
Sen, Chicken Dinner'ın üstüne rakibin ruhuyla soğan doğrayansın.
Ve bu kitap burada bittiğinde tek bir cümle kalsın aklında: