Kenan bana giderken söylediği o son cümle hâlâ kulaklarımda çınlıyordu: "Buradan sakın ayrılma." Sanki bir talimat, sanki bir tehdit gibiydi. Ama içimdeki sıkışmayı bastıracak gücüm kalmamıştı. Bedenim yerinde duruyor gibi görünse de, içimdeki fırtına büyüyordu. Nefes almakta zorlanıyordum. Kalabalığın arasında, sahte tebessümlerle çevrili bu masada, kendimi bir dekor parçası gibi hissediyordum. Bu hayat, bu evlilik, bu gece… Her şey üzerime üzerime geliyordu. Kafamı hafifçe kaldırıp çevreme baktım. Işıkların parıltısı, gülüşmeler, şampanya tokuşturan eller… Hepsi bulanıklaşıyordu artık. Derken gözüm, salonun biraz ilerisindeki büyük balkon kapısına takıldı. Cam kanatları kapalıydı, içerisi karanlıktı. Görünüşe göre kimse oraya gitmemişti. Orası sessizdi. Hareketsizdi. Kalabalığın, yap

