Onun kararmış gözlerine hapsolmuş titrek bakışlarımı hemen toparladım. Ağlamam an meselesiydi. Dün gece bana sarılarak yatan bu adam mıydı? Bu kadar uçurum çok fazlaydı, ben her gün bu uçurumdan aşağı yuvarlanır ve her gün böyle yere çakılırsam her bir parçamı bu uçurumda kaybederdim. Ağlamamak için büyük bir dirayetle kendimi zaptederken aramızdaki mesafeyi açtım ve bir anda hışımla Alpaslan'a ardımı döndüm. Döndüğüm sıra savrulan saçlarımın yüzüne çarptığını hissetmiştim. Hızlı topuk seslerimle kapıya doğru ilerlerken arkamdan hızlıca seslendi. "Daha konuşmamız bitmedi, buraya gel." Ona bakmadan; "Bitti!" der demez ağır kapıyı hışımla yüzüne çektim. Gözlerim dolsa da hızla o kapıdan uzaklaştım. Ama ağlamayacaktım. Daha ilk günden ağlamayacaktım! Aptallık bende ki içime çö

