Bölüm 9-II

600 Words
"Korkma, yemem seni. Görmüyor musun? Yardıma ihtiyacım var. Lütfen! Hem sen yolda defalarca bana iyi bakacağına söz verdin mi?" deyince biraz düşünmeye karar verdi Nisa. Bunu düşünmesi bile ona eziyet oluyordu ama Serkan da da haklıydı bir yerde. Ne vardı ki yani? Alt tarafı bir merhem sürecekti... Çıplak göğsüne! Aman, hemşireler, doktorlar da yapıyordu aynı işi... Kendisini de bir hemşire gibi düşünebilirdi. Hem ona yardım etmek için gitmekten vazgeçmemiş miydi? Şimdi niye yan çiziyordu ki? Ama ya yine kızarırsa yanakları... Ya terlerse elleri... Daha da kötüsü ya Serkan fark ederse... Yine de soğukkanlı olabilirdi. En azından deneyebilirdi. Denemeliydi! "Peki tamam. Kabul ediyorum." "Beni kırmayacağını biliyordum." dedi Serkan. Bir an Hakan ile yaptığı konuşmayı düşündü Nisa. Son zamanlarda nasıl oluyordu da herkes Nisa'nın ne yapacağı konusunda kesin yargılarda bulunabiliyorlardı? Geleceğini biliyordum... Kırmayacağını biliyordum... Bu kadar öngörülebilir bir insan mıydı kendisi? Hakkında herkes her şeyi isabetle tahmin edebiliyordu. 'Aman Nisa saçmalamaya başladın. Yap şunu da bitsin bir an önce!' diye söylenerek Serkan'ın yanına gitti ve merhemi elinden aldı. O sırada Serkan da gömleğinin düğmelerini açıyordu. Nisa merhemin kapağını açmaya çalışırken bakışlarının Serkan'ın geniş göğsünde gezinmesine de engel olamıyordu. Az sonra o tene dokunacağını bilmek Nisa'yı gerse de kaçışı yoktu. O merhemi sürecekti. Tek duası Serkan'ın, onun gerginliğini fark etmemesiydi. Aksi halde Serkan’ın dilinden uzun bir süre kurtulamayabilirdi. Yüzüne vurur muydu acaba bu durumu? Alay eder miydi onunla? Neden etsin ki? Sonuçta ona yardımcı olmaya çalışan genç ve güzel bir kadındı. Odak noktası ‘yardımcı olmaya çalışan’… Nisa parmak uçlarına aldığı bir miktar merhemi Serkan'ın göğsünde gezdirirken kalbi de neredeyse yerinden fırlayıp parmak uçlarında gezinmeye başlayacaktı. Ama bu çok saçma değil miydi? Nisa neden bu kadar heyecanlanıyordu ki? Daha birkaç saat önce Fırat'ı gördüğünde de aynı çarpıntılar titretmemiş miydi yüreğini? Böyle saçmalık olur muydu hiç? Bir insanın kalbi aynı anda iki kişi için atabilir miydi? Hayır! O halde sakin olmalıydı zira Nisa’nın hissettiği bu gerginlik tamamen kimyasal ya da biyolojik ya da her neyse, öyle bir şeydi. Yine de bir an önce bir şeyler yapmalıydı Nisa. Hayatına dair kesin kararlar vermeliydi. Tüm bu duygu karmaşasına bir son vermeliydi. Bir karar verip yolunu çizmeli, yönünü belirlemeliydi. Aksi halde bu karmakarışık duyguların içerisinde kaybolup gidecekti. "Tamam, bitti." dedi ayağa kalkıp merhemin kapağını kapatırken. Bir an önce bu tantanadan kurtulup çay içmek istiyordu. "Teşekkür ederim. Bir de zahmet olmazsa şu ikinci çekmeceden bir tişört verebilir misin?" Nisa Serkan'ın sorusuna cevap vermeden çekmeceye yöneldi. En üstte duran asker yeşili tişörtü alıp ona uzattı. Serkan gömleği çıkartıp da tişörtü giymeye çalışırken yaptığı ani bir kol hareketi yüzünden kaburgasına saplanan ağrıyla birlikte acıyla inledi. Daha dikkatli olmalıydı. Bu hastalık en basit yaşamsal faaliyetleri bile yerine getirirken acı verirdi insana. Nisa ise Serkan'ın acı ile inlemesini duyunca koşarak yanına gitti. "Bir şey mi oldu?" "Şey! Acaba diyorum tişörtü giydirebilir misin? Malum, sancılar..." derken kaburgasını işaret etmişti eliyle Serkan. Nisa ise içerisine düştüğü bu durumdan nasıl sıyrılacaktı, onu düşünüyordu. Bir çare bulmalıydı. Netice de bu bir, iki gün değildi. Daha ilk günden böyle hissediyorsa muhtemelen bir ay sonra... Aklına gelen düşüncelerden utanarak hepsini bir kenara itti Nisa ve hızla Serkan'ın tişörtünü giydirmeye başladı. Serkan kollarını havaya kaldırdığında teninden yayılan koku Nisa'nın nefesini kesmeye yetmişti ama düşünmemeye çalışıyordu. Etkilenmemek için farklı şeylere odaklanmaya çalışıyordu. Belki bir video, ya da bir fıkra... Ya da bir şarkının hatırlayamadığı sözlerini bulmaya çalışabilirdi... Başka şeyler düşünmeliydi... Bir an neden burada Neşe'nin değil de kendisinin olduğunu düşündü. Netice de Serkan'ın aslında ona ihtiyacı vardı. Burada olması gereken kişi oydu. Bu şekilde nereye kadar gidebilirdi ki? Tüm bu olanlar yanlıştı. İkisi de birbirine yabancı iken bu kadar yakın olmamalıydılar. Bir şeyler yapmalıydı Nisa. Neşe'yi bu eve geri getirmeliydi!
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD