15. EŞİNİZ SANDIM...

1567 Words
YILDIZ'IN AĞZINDAN... Aradan geçen 1 haftayı diğer haftanın aksine sakin ve huzurlu bitirmiştim. Köydeki evimde bulduğum güzel hayatın bir kısmını komşularıma borçluydum. Doyan karnımı ise Egemen'e... Her ne kadar işe girmek için diretsem de ısrarla karşı çıkarak şimdilik zamanı olmadığını söyledi. Sabah evime gönderdiği elbiseyi üstüme geçirip aynadan baktım kendime. Fena değildim. Hatta güzeldimde. Dışarıdan gelen korna sesiyle kalbimi tuttum. Tahminimde yanılmıyorsam bugün evlilik teklifi alacaktım. Demekki bazen ayrılıklar ilişkilere iyi geliyor ve toplanmasında destek oluyordu. Aşağı indim, kabanımı üstüme çektim. Anahtarımı alıp dışarı çıktığımda yüzüme vuran soğukluk hafif var olan uykumu da kaçırmıştı. İlk baş evin, ardından bahçenin kilidini üstüne vurmuştum. "Çok güzelsin Yıldız..." sesinin sahibiyle günlerdir asık olan yüzüm, sonunda gülecek neden bulmuştu kendine. "Teşekkür ederim ama sizde çok yakışıklısınız beyefendi." dedim nazlanarak. Her kızın dönüp dönüp bakacağı yüz hatlarına, sporlu vücuda ve özgüvenli duruşa sahipti. "Senin sayende böyleyim. Senin içinde olmadığın hayat, yakışıklılık seviyemi düşürüyor. İyiki varsın güzelim..." Her kelimesinde yaklaşan bedeni sonunda önümde durmuştu. Ayağımda zorla taşıdığım topuklular bile boyuna yaklaştırmamıştı beni. Elimden tutup bir tur attırdı etrafımda. Islık eşliğinde "Analar neler doğuruyor be! Gökyüzünden kalbime düşen Yıldız'ım..." dedi. Sıcak nefesi yüzüme çarptığında öpücük almak için yanağıma uzandığını anladım ama her zaman olduğu gibi, şimdide izin vermedim. "Ee gidelim istersen." dedim uzaklaşıp. Sinirle kapattı gözlerini. Sırf o istiyor diye evlenmeden beni öpmesi yanlışını kabul edemezdim. Kapımı açıp içeri girmemi bekledi ama duruşundan öfke akıyordu. "Kaç bakalım Yıldız hanım! Evlenince ne yapacaksın göreceğiz!" 'Babamlar kabul etmiyor Yıldız. Annem daha erken olduğunu söylüyor. Akrabalar seni kabul etmiş değiller. Üstümdeki baskıdan sıkıldım, beni neden anlamıyorsun? İstemiyorsan bitir Yıldız! Seni her şeyden, herkesten çok seviyorum...' Cümlelerin hepsi film şeridi halinde sıralandı beynimde. Bir zamanlar evliliğin e sini duyunca kasılır, bahane üreterek beni oyalardı. Pekiyi şimdi değişen neydi de iki lafından biri evlilik olmuştu? Yanımda birisini gördüğünden ötürü yapıyorsa keşke bu taktiği zamanında deneseydim. ** "Restoran çok iyi dimi Yıldız?" Ellerini masanın üstüne koyarak etrafa saçtığım ışıkların güzellemesini yapıyordu bana. Ay evet tatlım! Güzeldim ve Egemen bunun yeterince farkındaydı. Güzel olmasaydım bakar mıydın acaba yüzüme? "Evet, çok güzelmiş." dedim yerimde kıpır kıpır iken. Şık restoranlara gelmeye pek alışık değildim ve ister istemez geriliyordum. "Sakin mi olsan acaba? Şu güzelliğin yeterince dikkat çekiyorken, başka parıldamalara ihtiyacımız yok gibi hissediyorum." Sevdiği yanında olan her kadın parlar, ışık saçardı. Yüzümde beliren tebessümü bozan detay garsonun gelişi olmuştu. Egemen ufak öksürükle beni her zamanki gibi uyarmıştı. Başkalarının gülüşümü görmesinden pek haz etmiyordu. "Ne alırdınız efendim?" dedi garson. "Hmm... Ben bi çökertme kebabı, yanına da köri soslu tavuk. Hayatım sen?" Menüye baktım ama pek damak zevkime hitap etmiyordu. "Eşinize her zamankinden olsun mu efendim?" Menünün içinde yoğun arayışla bulmaya çalıştığım yemekten vazgeçip garsona doğru baktım. Eş mi? Hadi beni eşi sanmış olabilir ama her zamankinden ne demek oluyordu? "Ne eşi oğlum! Biz daha sevgiliyiz." "Geçen geldiğinizde yanınızda olan kadın size kocam diyince... Ben şey... Sanırım karıştırdım..." Her cümlesinde kademe kademe kısılan sesi sonunda topyekûn kesilmiş, masayı izin alarak terk etmişti. Bakışlarımı hızla Egemen'e çevirdim. Alnında beliren bir kaç damla ter, yüzünde anlam veremediğim telaş ve sıcak olmadığı kesin olan bir günde içtiği soğuk su... Göz göze gelmemizle bardağı kenara bırakıp elinin tersiyle sildi ağzını. Madem karışıklık olmuştu, neden böylesine telaşa kapıldı? "Salak adam. Neredeyse evli çıkaracaktı beni." Gözlerimi kıstım. "Evli olmak kötü bir şey mi?" dedim. Yutkundu. "S-Saçma sapan olaydan ötürü kavga etmeyeceğiz herhalde dimi?" Neden bu kadar panikledin Egemen? Niye elin ayağın birbirine dolaştı? Elleriyle yakasını düzelterek bir bardak daha su içti ve sonrasında "Hem sana iş ayarlayacağımız şu günü birbirimize zehir etmeyelim dimi?" dedi. Sanki onca olay aklımdan uçup gittide iş büyüsüne kaptırdım kendimi. "Ciddi misin?" dedim heyecanla. "Ciddiyim tabii." "Ne... Ne işi yapacağım ki?" "Benim Sarıyer'de küçük iş yerim vardı ya..." Hatırlıyordum. Şu kirden pas tutan, kimsenin pek uğramadığı, bütün işlerin uzaktan hallolduğu iş yeri... "Evet." dedim heyecanımın sönen yanıyla. "Oraya fazla uğrayamaz oldum aşkım. Seni oranın sahibi yapacağım. Gelenle, gidenle ilgilenirsin." "İyi de... Oraya gelen giden olmazki Egemen." "Daha iyi değil mi? Kimseye gözükmeden, bilgisayarla halledersin işini." Yine aynısını yaparak önümü kesiyor, kafamı evden dışarı çıkartmamamı istiyordu. "Akşama kadar sıkılırım Egemen. Hapisteymiş gibi gün boyu dört duvar arasında tek başıma duramam orda." "Ben sık sık gelip gideceğim yanına." "İstemiyorum. Hem bana geçen hafta iş teklifi geldi zaten." Aslında bu iş teklifinin varlığını bende unutmuştum ta ki dün gece telefonuma gelen aramaya kadar... Cafe buluşmasında 1 saat kadını bekletmişim ama haberim yoktu çünkü unutmuşum. Dizinin başrol oyuncusunun işleri olduğundan ötürü 2 haftalık çekim arası vermişler. Bana da düşünmem için kısa da olsa zaman vermiş, teklifi iyi değerlendirmemi istemişlerdi. "Neymiş?" dedi Egemen. "Aramızda kalsın." dedim sesimi düşürerek. "Oyunculuk ajansından teklif aldım." Cümleyi dilime dökerken bile çarpan kalbimle yine kıpır kıpır oldum. Egemen beklediğim tepkinin aksine dalga geçercesine güldü bana. "Komikti aşkım. Yarın gelirsin iş yerine, ayarlama yaparız." "Şaka değil Egemen! Ciddi ciddi teklif aldım diyorum sana ya!" "Bana bak!" dedi masaya doğru eğilerek. Her öfkelendiğinde çatılan kaşları şimdi en çatık halindeydi. "Saçma sapan konuşupta beni dellendirme! Ne alaka lan oyunculuk ajansından gelen teklif? Nerden bulmuşlar seni kızım?" "Bilmiyorum Egemen ama kabul edeceğim." Masaya öyle bir yumruk vurdu ki yerimden korkuyla sıçradım. "NE DEMEK KABUL EDECEKSİN LAN!" Al işte! Her zamanki yaptığını yaparak beni kısıtlıyor, yaşama şansımı elimden alıyordu. "Egemen herkes bize bakıyor!" Öyleydi. Çalışanlarla birlikte bütün müşteriler bize kilitlenmişti. "Konuyu saptırma Yıldız! Unut o işi duydun mu?" Hafif doğrulduğu sandalyesine tekrardan oturup üstünü başını düzeltti. Kıpkırmızı olmuştu. "Unutmuyorum!" dememle ateşin dahi yanında sönük kaldığı gözlerini dikti üzerime. Her an yine bağırabilirdi. Egemen'in yüksek çıkan sesi onun bu restorandan atılması için kapı olamazdı çünkü en sadık ve zengin müşteriyi kim, neden atsın? "Gavat mıyım lan ben? Gidip elin adamlarıyla öpüşecek, el ele tutuşacaksın, bende izin vereceğim öyle mi! Yok ya! Ayrıca kimmiş bu insanlar? Seni nerden bulmuşlar lan! Dünyada başka kimse kalmamış da benim karıma mı göz dikmişler." "Ben senin karın değilim!" dedim öfkemi bastırarak. Şu sandalyeye oturduğum andan beri karım lafını duymaktan sinirlerim bozulmuştu. Cümlem biter bitmez ayağa kalkıp yanıma geldi ve önümde diz çöktü. Ne oluyordu? Elimi tuttu, gözlerimin içine baktı. Beklenen evlilik teklifi mi? Hayır! Tamda çalışma işime nokta koyarak onun prangalarına boyun eğmeyeceğim anda olamaz! Arkadan gelen keman sesi ve onunla seyretmekte olan hafif şarkı... "Bu elini bir ömür boyu tutmak, nefes aldığım sürece de bırakmak istemiyorum Yıldız. Var mısın bu yolda bana eşlik etmeye, aldığım soluğun sahibi olmaya?" Büyülü sözleriyle tüm her şey uçup gitmişti aklımdan. Boşta kalan eliyle ceketinin iç cebinden yüzük olduğunu tahmin ettiğim kutuyu çıkarttı. Baş parmağıyla kapağını açtı. Parlaklığıyla gözlerimi kamaştıran o koca taş durduğu yerde el sallıyordu bana. "Benimle evlenir misin Yıldız?" Evlenmek? Hemde bu çalkantılı dönemimizde evlenip, çıkılmaz yola girmek... Egemen kimdi ve neyin peşindeydi? Bu evlilik teklifi bundan 1 ay önce gelseydi garipsemez, anında da kabul ederdim ama işler sapıttı, yolumuz şerit değiştirdi. Ve nedense ilk sinyal yönetmenin ortaya çıkmasıyla verildi. Etrafımızdan gelen "Evet!" sesleriyle bedenimi farklı konumların içinde hissettim. "Ben seni çok sevdim Ben seni çok sevdim Belki zordur anlaması sessizliğimden Ben seni çok sevdim Ben seni çok sevdim Sen oku kelimeleri gözlerimden" Şarkının mısraları çınlıyordu kulaklarımda. Yıllarımı verdiğim aşkımı göz ardı ederek reddedeceğim teklif ya hayatımı tepetaklak edip, Egemen'i sonsuza dek kaybetmemi sağlarsa? "Yıldız..." sesiyle kendime geldim. "Bak... Eğer o saçma sapan ihanet olayını düşünüyorsan düşünme! Kesintisiz söylüyorum ki sen haklıydın, ben eşeklik yaptım. Düştüm bi hataya, affet be gülüm bu manyağı. Senin için ailesini dahi karşısına alan deliyi affet..." Sevgili olduktan 5 ay sonra beni ailesiyle tanıştırmış, ilk görüşmemizde de 'hayır' yanıtını almıştı ama asla vazgeçmemişti Egemen. Benim yanımda defalarca kez babasına resti çekerek 'karım olacak o benim!' demişti. Herkes tarafından gözden çıkarılan Yıldız, sahiplenilme duygusuyla gururunun okşandığını hissederek kapılıp gitmişti suyun akıntısına... Dalgınlığıma denk geldi ve "Evet!" dedim. Has... Az önce benim ağzımdan evet mi çıktı? Olamaz! Düşünmek istiyorum diyecektim ama yaptığıma bakın! Hep bir yandan gelen tebrik uğultuları ve alkış sesleriyle birlikte yüzük, parmağıma girdi. Sen ne yaptın Yıldız? Belki de 1000 kere evlenelim dediğin adam sana kulak asmamış, yönetmen hayatına girdiği an mı aklı başına gelmişti? Ayağa kalkıp bana sarıldı ama hâlâ şoktaydım. "Seni pişman etmeyeceğim..." cümlesiyle yanağımda hissettiğim öpücük daha da şok etti beni. İlk öpücük! İlk öpücüğüm gitti... Yıllarca verdiğim onca mücadelemi kaybetmiş, ilk öpücüğümü eşime değilde eşim olacağını sandığım adama vermiştim. Oysa ben onu düğün günümüze saklıyordum. "Hayalini kurduğum anı bana yaşattığın için teşekkür ederim..." dedi Egemen. Ve keman sesi romantik müzikle birleşti. Belimden kavradı, elimi tuttu. Aha gitti ilk dansta! Hayır ya! Ben bunların hepsini düğün günüme bırakıyordum. "İzin verirsen şu hayalini kurduğum kırmızı dudak..." "Sakın!" dedim. Anı fırsat bilerek kudurmuştu iyice. "Tamam tamam... Öpücüğümü yanaktan da olsa aldım ya, o yeter bana..." Güldüm... Gece boyu işittiğim iltifatlar uzun zamandır bedenimde olmayan özgüvenimi geri getirmişti. Yol boyunca parmağıma takılı olan tek taşıma baktım. İçimde koca bir yangın gibi büyüyen yanlış yaptın sesini bastırmaya çalışıyordum ama olmuyordu. Umuyorum ki beni yanıltırsın Egemen... *** "Ben bu akşam annemlerin yanına gidip evlilik haberimizi vereceğim." dedi kapının önüne geldiğimizde. "Peki." diyebildim sadece. Şimdilik susmak, kararımıza saygı duymalarını beklemek en iyisiydi. "İyi geceler aşkım. Yarın akşam söz yüzüğümüzü takarız. Bir kaç haftaya da evleniriz." Ne oluyor abi! Bu hızla gitmeye devam edersek bi kamyona çarpıp paramparça olmamız an meselesiydi. "Çok hızlı..." Sözümü kesti. "Geç bile kaldık Yıldız. Şimdi sen kenara çekil, bekle tamam mı? Ben halledeceğim." Egemen bu sözünün ardından ben eve girene kadar kapının önünde bekledi. Yanlış yaptığımın farkındaydım ama ısrarla aynı yolda yürümeye devam ediyordum. Kapıyı kapatıp düşünürken arabanın uzaklaşma sesi geldi. Fakat fazla geçmedi ki zile basıldı. "Kesin Egemen!" diyip kim olduğunu sorgulamadan kilidi açmamla önümde beliren yönetmeni görmem aynı hızla gerçekleşti.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD