7. ÖLÜMÜN KOLLARINDA...

859 Words
YILDIZ'IN AĞZINDAN... "Yıldız..." Tanıdığım sesin sahibi bana yenilgiyi kabul ettirmişti. Bu hayatta Egemen yoksa ben de yoktum. Yanıma gelip oturdu ama çekimserdi. Halimi görünce sımsıkı sardı bedenimi. Hıçkırıklara boğulmuştum. Ağlayabileceğim tek omuz, onun omzuydu ve bunu çekinmeden kullanıyordum. "Özür dilerim..." dedi saçlarımı okşarken. Özür dilenince geçiyor muydu sahiden? O zaman herkes tek bir özürle düzeltsin tüm kırdığı kalpleri. "Sana kurban olurum ben. Gökyüzünde parlayan Yıldız'ım..." Cümlelerinin karşılığı yoktu bende. Kırılan kalbim hâlâ öylece, paramparça duruyordu yerinde ve ben artık gökyüzünden kaymış, galaksinin içinde kaybolmuş bir yıldızdım... Benden ayrıldı. Koca avuçlarının arasına sığan küçük yüzümdeki yaşları sildi parmaklarıyla. "Ağlama Yıldız. Gözünden akan tek damla yaşa ölürüm!" dedi. O yaşı sen akıttın diyemedim. Ağzımı açıp tek kelam edemiyordum. Sanki birisi dilimi tutuyor ve konuşmamı engelliyordu ya da ben konuşmanın manasız olduğunu anlamıştım... "Kalk!" dedi elimden tutup ayağa kalkarak. "Kalk dedim sana! Hemen şimdi, yıldırım nikahıyla evleniyoruz." Şaşkınlıktan ağzım açıldı. Yıllardır evlenelim diye başının etini yedim ama babasını öne sürerek hep oyaladı beni. Şimdi ne olduda evlenmek kelimesi döküldü dudaklarından? "Ne evliliği?" dedim yaşlarımı silerek. "Soyadıma alacağım seni Yıldız. Yetti artık, canıma tak etti bu kavga durumları!" "Baban..." dedim masumca. "Babamı boşver, onu zamanla hallederiz." diyince içime kurt düştü. Bunca zaman, bunca yıl hallolmamış adam, nasıl oluyorda ansızın gelen kararla umursanmıyordu? "Hikmet amca asla kabul etmez, siler seni." dedim kafamı denize çevirerek. "Silerse silsin! Artık kocan olmak istiyorum. Adının yanında Çınar soyadını görmek istiyorum. Seni sahipsiz sanıp ağzının içine girmeye cesaret edenlere o cesareti yedirmek istiyorum!" diyince oturdu taşlar. Yönetmeni gördüğü için böyleydi ve muhtemelen onun evinden çıktığımı biliyordu. Egemen'in amacı benimle evlenmek değildi. Yanımda kimseyi görecek cesareti, yüreği yoktu. Elinin altında bulunmamı, istediği her vakit ulaşabileceği hedefte olmamı istiyordu. "Yönetmen Kuzey!" dedim ayağa kalkarak. "Sen... Sen yıllardır beni boşu boşuna oyaladın dimi Egemen? Oysa istediğin her an benimle evlenebilir, yuva kurabilirdin ama sen..." dedim göğsüne vurarak. "Sen, o yönetmen ortaya çıkınca, bana birisi yaklaşınca korktun ve beni gerçekten kaybetme riskiyle baş başa kaldın!" bağırınca duraksadı. Oyununu bu kadar hızlı çözebileceğimi tahmin etmemişti. 'Evlenelim' diyince balıklama atlayıp kabul edeceğimi sanmıştı. Alkışladım. "Tebrikler Egemen Çınar! Bugün burada, sana son kez verdiğim şansı da kaybettin!" dedim. "Yıldız... Saçmalama istiyorsan! Seni seviyorum ve evlenmek istiyorum!" Kolumdaki çantayı yüzüne vurdum. "MADEM BU KADAR KOLAYDI, O ZAMAN BENİ NİYE SENELERCE OYALADIN!" diye bağırdım. "DUR! VURMA DELİ!" Yüzünü kapattıkça tüm hırsımla vurmaya devam ediyordum. "YILDIZ DUR KIZIM!" "PİSLİK, ADİ HERİF! AKLIN BAŞINA YENİ GELDİ ÖYLE Mİ! ZENGİN, PARASI OLAN ADAMLA BİR KAÇ KEZ YAN YANA GÖRÜNCE KUDURDUN HA! AMA UNUTTUĞUN BİR ŞEY VAR Kİ BEN PARAYA ASLA ÖNEM VERMİYORUM! EĞER VERSEYDİM SENİN ÜSTÜME GEÇİRMEK İSTEDİĞİN O EVİ, KAPIMA KADAR GETİRDİĞİN O ARABAYI KABUL EDERDİM!" Sesim ne kadar yüksek çıkarsa çıksın hıncımı alamıyordum. 26 yaşımda kafama dank eden gerçekle birlikte sarsıldım. Adam resmen beni avucunun içinde tutmuş. Şimdi ise avuçlarının arasından kaymamdan tırsıp adım atmaya çalışıyor ama Yıldız uyandı, Yıldız gözünü açtı! İki kolumdan kavrayıp beni kendine çekti. "Benimsin Yıldız! Bu gözlerin başkasına baktığını görürsem, yemin ediyorum ki oyarım onları!" dedi. Yüzüne tükürdüm. Kuru tehditleriyle korkacak kadar küçülmemiştim. Hayatın karşıma çıkarttığı zorluklar bana tek başıma ayakta kalmayı kafama vura vura öğretti. Şimdi boş lafların altında ezilmezdim. "Gücün varsa şimdi yap o dediğini!" dedim. Tükürüğümün değdiği yerleri sinirle sildi. "Kolumu bırak Egemen!" Bıraktı ve yine aynısını yapıp ileriye doğru itti beni. Dengemi sağlayamadım, doğrudan denizin içine düştüm. Çırpınarak yukarı çıkarttığım bedenim ve zorla aldığım nefes... Can havliyle "BU İKİ ETTİ EGEMEN!" diye bağırdım. Beni ikidir itiyor, ölümün kollarına bırakıyordu. "Yıldız... Yıldız iyi misin?" "SEN HAYATIMDA OLMADIĞIN SÜRECE ÇOK İYİYİM! DEFOL GİT! HAYATIMDAN DEFOL GİT!" "Elini uzat." dedi aşağı eğilerek. Bundan sonra sana elini veren şerefsizdir! Köpek herif! Bir kez daha ona doğru tükürüp denize dalış yaptım. Neyseki profesyonel yüzücüydüm. Hava soğuktu ama içimdeki yangını bu soğukluk bile dindirmiyordu. "İNATÇI KEÇİSİN SEN! YARIN NİKÂH İŞLEMLERİ İÇİN GERİ DÖNECEĞİM!" dedi ama umurumda bile değildi. İstiyorsan nikah memurunu getir, sözünden dönen namerttir! Yüzdükçe uzaklaşan sesi içime huzur doldurdu. Egemen bana stresten başka sıkıntı vermiyordu. Utanmaz herif! Bir de çıkmış karşıma evlenelim diyor. Niye? Yıldız değere bindi dimi? Etrafında başka erkek görünce çılgına döndün, çırpınmaya başladın. Yaklaşık 5 dakika yüzdükten sonra az ilerideki sahil kenarını gördüm. Nihayet nefes alacaktım. Tekrar dalış yaptım ve az mesafe kala yeniden çıktım ama deniz dalgalı olduğundan zorlanıyordum. O sırada ayağıma giren krampla paniğe kapıldım. Sık sık olmazdı fakat her defasında denizde bulurdu beni. Eyvah! Yanımda kurtarıcım Egemen'de yoktu! Denizin içine batıp çıkarken silikte olsa sahil kenarında oturan bir adam gördüm. "Yardım edin!" diye bağırdım ama sesim ulaşıyor muydu bilmiyorum. Bir yandan dalgalarla boğuşurken öteki yandan ayağımdaki krampın geçmesini bekliyordum. Son gelen dalga bedenimi komple derinliklere batırdı. Nefesimi tutuyordum fakat geri almazsam ölecektim. Maalesef aldım... Dayanamadım ve aldım... Verdiğim nefesi çaresizce geri aldım... Ve su yavaş yavaş içime girmeye başladı. Kollarım, ayaklarım, tüm bedenim yaşama tutunma gayesini kaybederek kendini suyun akışına bırakıyordu. İşte o an... O an bir el hissettim belimde. "İyi misin?" sesi geliyordu kulaklarıma fakat pek kendimde sayılmazdım. Bedenimi tamamen kollarına bıraktım çünkü mücadele edecek gücüm kalmamıştı. Arada bilincim gidip geliyor gibi hissediyordum. Sesler cızırtılıydı. Sırtımın soğuk kumlara değmesiyle gözlerim karardı. Ağzımın açılıp ciğerlerime dolan suyu boşaltmasıyla birlikte boğazım acı acı yanmaya başladı. "Yaşıyorsun..." dedi o ses. Bir yerden tanıdık geliyordu ama bilincim kapanma düğmesine çoktan basmıştı...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD