YILDIZ'IN AĞZINDAN...
Kafamı 'hayır' anlamında salladım.
Ona bunu yapamazdım. Kendim için bile olsa, yapamazdım.
Yönetmen de cevabımı tahmin edercesine yumdu gözlerini.
"Yapamam..." dedim boğazımdaki düğümle.
"Bunu Egemen'e yapamam Kuzey."
"Anlıyorum ama şimdilik yapman senin için iyi olacak Yıldız. Yoksa işin içinden çıkamazsın. Eğer o kameraların karşısına el ele çıkarsak herkes babamın korkusuna susar, konu da kapanır gider. Ama... Ama aksi olursa gençliğini bitirirler. Sakın tanıdık yüz değilim diye düşünme. Ferhat'ın adının yanında olman bile yetti hepsine."
Kapana sıkışmış hissettim kendimi. Bir tarafta kendim, diğer tarafta 6 yılım...
"Sonra açıklamanı yaparsın."
"Neden?" dedim kızardığını tahmin ettiğim gözlerimle.
"Neden yapıyorsun bunu? Eğer el ele çıkarsak seninde hayatın değişecek."
Derin nefes aldı. "Herkesin, her şeyden bir çıkarı vardır Yıldız. Benimkide bana kalsın tamam mı?" dedi ve ayağa kalktı.
"Gelmek üzeredirler. Kararını ver."
Adım adım uzaklaşırken kendimi derin kuyunun içinde hissettim. Çığlıklarım koca evrene yayıldıda bi insanlar duyamadı... Bunca yıldır tek başına hayat mücadelesi veren Yıldız'ı görmeyen o kameralar, düştüğüm ilk an flaşlarını patlattı yüzüme. Çok acımasızsın ey insanoğlu...
Düşünmeye devam ederken dışarıdan gelen seslerle yerimden doğruldum, villaya girdim. Üstümü başımı düzelterek dağılan aklımı yerine topladım.
Kapı açıldı, yavaştan içeri girmeye başladılar.
Onlar hazırlanırken Kuzey geldi yanıma. "Birazdan çıkacağız, hazır mısın?" dedi.
Hiçbir zaman hazır olmayacaktım bu yüzden vakit fark etmiyordu.
"Hazırım." dedim kısa cevapla.
Yaklaşık 10 dakikanın ardından "Sıra bizde." diyen Kuzey'e baktım. Neden yapıyordu bunu bilmiyorum ama elbet öğrenecektim. Sadece şimdi zamanı değildi.
İkimizde villanın kapısının önünde yan yana duruyorduk. Aramızdaki boy mesafesi epeyce fazlaydı.
Kuzey onayımı almak için son kez baktı yüzüme. Gözlerimle verdiğim 'tamam' çağrısıyla elini uzattı ileriye.
Yaptığı centilmenlik sebebinin kameralar olduğunu biliyordum.
Önden çıktım ama yanıma gelmesini bekledim çünkü o alışıktı belki fakat ben hiç değildim!
Yanıma geldiğinde kulağıma doğru eğilip usulca "Bunlar tarafsız gazeteci Yıldız. Hakkındaki her şeyi öğrenmişlerdir. Bu yüzden ne sorarlarsa sorsunlar, sakın duygulu davranma!" dedi.
Ailemi kastettiğini anlamıştım. Acaba geri mi dönseydim? Salak Yıldız! Senin neyine böyle şaşalı ortamlar! Çık köyüne, bak hayatına! Kim ne yazarsa yazsın hakkında!
Ya iş hayatımı etkilerse? Belki güzel bir teklif alacağım ama sırf bu damga yüzünden geri çekilirlerse!
Mecbursun artık Yıldız! Madem çıktın bu yola, sakın geri adım atma!
Kuzey'in verdiği onayla kameraların ilk ışıkları yüzümde patladı. Elimi tereddüt ederek uzattım ve sonunda tüm cesaretimle tuttum Kuzey'in elini.
Beklemiyordu... Konuşmamdan sonra asla beklemiyordu. Bende beklemezdim bunu kendimden ama mecburdum!
Özür dilerim sevgilim...
Durumu hemen toparlayıp elimi sıkı sıkıya kavradı ve masanın önüne vardığımızda sandalyemi çekti.
Sahte tebessümle oturdum yerime. Ne olursa olsun yapay olamıyordum!
Işıklar patlamaya devam ediyor, herkes bizi izliyordu.
Ve işte ilk soru!
"El ele geldiniz Kuzey bey! Bu aranızdaki aşk iddialarını doğruluyor mu?"
Kendimi çok sıkıyordum. Şimdi, hepsinin üstüne atlayıp kafa göz dalarak rahatlamak istiyordum! İnsanların hakkında yalan yanlış yaptıkları haberlerin hesabını sormak istiyordum!
"Sakin ol!" dedi Kuzey, elimi tutarak. Sonrasında soruları cevapsız bırakmamak adına yönelimini önümüzdeki topluluğa verdi.
Keşke bu kadar kolay olsaydı sakinliğimi korumak...
"Evet! Aramızdaki ilişki dedikoduları doğru."
He doğru aynen! O kadar doğru ki bunu duyan çakma kaynatam her an içeri nikah memuru sokabilirdi!
"Pekiyi en yakın arkadaşınız Ferhat Sirke hakkında yazılanlar."
Bir flaş daha patladı.
Az bile yazmışlar. O adi herif önüme düşmesin. Kalan saçlarını da yolacağım!
"Ferhat Sirke ile olan dostluğum o gece bitti. Onunla adaletin önünde hesaplaşacağız! Hiç kimse, heleki Cevahir Barutçu'nun gelinine hiç kimse dil uzatamaz!"
Çüş ebesinin nalı! Hani sadece sevgiliydik! İyice kaptırdı kendini bu da!
"O zaman bunu yakın nikah tarihine yoruyoruz Kuzey bey."
"Onu zaman gösterecek."
Yanımda oturan adamla evleneceğime gider kendimi çatıdan atardım daha iyi!
"Pekiyi siz ne düşünüyorsunuz bu konu hakkında Yıldız hanım?"
Aha! Naneyi yedin Yıldız! Sonunda sana döndü kameralar!
"Sakin ol! İçinden geldiği gibi davran, sıkma kendini!" dedi Kuzey, benim duyabileceğim ses tonuyla. Bana destek olması, sakinleştirmeye çalışması... Hiç alışık değildim böylesi ilgilere. Egemen'le olan ilişkimde günün sonunda o ne derse o olurdu.
Derin nefes alarak "Hangi konu acaba?" dedim. Sonuçta ortada gezen bir değil, birden fazla konu vardı.
"Ferhat Sirke hakkında."
"O gece dayağı fazlasıyla hak etmişti!" dememle Kuzey elimi sıktı.
Ağzını kapatarak "O kadar da değil!" dedi ama ok yaydan çıktı bir kere!
"Pekiyi Kuzey bey, neden kayıtsız kaldınız bu duruma? Basına sızan videoda olan sakinliğiniz şaşırtıcı doğrusu."
"Çünkü sevgilim olayı sonradan öğrendi." diyip lafa atladım. Sanki alışıyor gibiydim kameralara...
"Nasıl sonradan? Kuzey bey çalıştığınız yerde, o yemekteymiş."
Kameralara alıştım ama sorular çok fenaydı. İyice geriliyordum.
"Evet oradaydım fakat olay yaşanırken lavaboya gitmiştim." dedi Kuzey. İkimizde toparlamaya çalışıyorduk. Umuyorum ki elimizde patlamazdı...
"Pekiyi ne zaman öğrendiniz?"
Ne zaman mı? Düşün Yıldız! Sen o akşam adamı döverken, Kuzey gayet sakince seni uyardı. Kim sevgilisine sarkıntılık yapan adama böyle sakin kalabilir ki? Aslında adam olan kimse yapmaz bunu da neyse...
Ama durun! Videonun dayak kısmında yalnızca ben ve Ferhat denilen salak vardı. Kuzey sonradan gelmiş olamaz mıydı?
"Kavga bitince!" dedim. "Videoda da gözüktüğü gibi, kavganın sonunda beliriyor Kuzey. Ferhat'ı bi güzel dövdükten sonra Kuzey geldi. Ben biraz kavgacı tip olduğum için başta sakin karşıladı ama kayıtlar kesilince gerçeği öğrendi ve gerisi malûm..." dedim.
Bence güzel toparlamıştım...
"Bir kadın olarak yaşadıklarınıza çok üzüldüm Yıldız hanım." dedi kadın kameraman. Neyseki konu dağılmış, kadın dayanışması ilk ışıklarını yakmıştı.
Karşımda hemcinsimi görmek, içimde ılık bir şefkat duygusunu yaydı bedenime...
"Heleki yaşamı böylesine zor geçen bir kadın için daha zor olsa gerek!"
Kuzey haklıydı! Bunlar benim donumun rengine kadar biliyorlardı.
Hii! Eyvah? Ya Egemen'i de öğrenmişlerse? Soru ondan gelirse kesin tökezlerdim, kesin!
Kuzey'in öksürüğüyle bulunduğum ortama geri döndüm.
"Geçmişi kurcalamak yalnızca hüznümü arttırıyor. Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum." dedim.
"Tek soru soracağım o zaman Yıldız hanım. Annenizin sizi terk ettiği, amcanızın evinde büyüdüğünüz ama sonra sırra kadem basar gibi ortadan kaybolduğunuz doğru mu?"
Sırra kadem basmak? Bu da demek oluyorki ulaşabildikleri bilgiler amcamın yanında yaşadıklarımla sınırlıydı... Omzumdaki yük hafifledi. En azından Egemen işin içine girmeyecekti.
"Tek sorunun cevabı çoktan seçmeli oldu sanki!" dedim sinirle. Sözde tek soru!
"O zaman bende tek cevap vereceğim. Hepsi doğru."
Öyle soruya böyle cevap verilir!
"Anneniz sizi neden terk etti?"
Gittikçe özel hayatıma kayıyorlardım
"Onun cevabını benden değil, terk eden kadından alın!" dedim.
"Amcanızın yanından niye ayrıldınız?"
Kuzey ayağa kalktı.
"Ee arkadaşlar! Bizden bu kadar. Geldiğiniz için teşekkür ediyoruz ama..." diyip saatine baktı.
"Yetişmemiz gereken davet var, izninizle."
Elime değen eli bana kalkmam için uyarı alarmını vermişti. Usulca doğruldum ve ikimizde yan yana geldik.
"O zaman son soru olsun Kuzey bey. Düğün tahmini ne zamana?"
İşte bu ikimizinde beklemediği yerdendi. Kuzey'in babasına kalsa bu akşama da, bize kalsa hiçbir zamana...
"Kısmetse 2 ay sonra!"
Sesin geldiği yere döndü tüm bakışlar. Adını dahi bugün öğrendiğim Cevahir bey, kendinden emin duruşla belirdi kameralar karşısında. Hani asla karışmayacaktı? Böyle anlaşmıştık. Of!
"Cevahir bey... Düğün 2 ay sonra dediniz. Pekiyi gelininizin hakkında çıkan haberlere ne diyeceksiniz?"
Ve elbette tüm mikrofonlar Cevahir beye dönmüştü.
Stres dalgalar halinde vücuduma yayılıyordu. Bunlar, Egemen'in annesinden bile daha çok konuşuyorlardı!
"Oğlum gerekli açıklamayı yaptı."
"Ferhat Sirke ile günlük ilişki..."
"Kesin!" dedi Cevahir bey, tek elini havaya kaldırarak.
"Bu dediğiniz mümkün olsaydı bu kız bahçemde gelinim yakıştırmasıyla mı olurdu? Hiç mi tanımadınız beni?"
Vay be! Adam hepsini susturdu ama kısa süreliğine...
"Pekiyi ailesiz bir kızı gelin edecek olmak çevrenizden gelecek olan tepkilerden sizi korkutmuyor mu?"
"Ben Cevahir Barutçu'yum!" dedi göğsünü gere gere. Şu röportaj bi bitsin, söz veriyorum seni araştıracağım Cevahir bey!
"İster köklü ailesi olan kızı alırım, ister kimsesi olmayanı! Önemli olan gelinimin kalbidir! Ve ben bu kalbi Yıldız kızımda çok açık gördüm. Şimdi izninizle. Oğlumunda dediği gibi, yetişmemiz gereken davet var."
Cevahir beyin son cümlesiyle yavaş yavaş çekildiler bahçeden. Baskın karakteri, tek lafıyla hepsini dağıtmaya yetmişti. Barutçular tahmin ettiğimden daha köklü aileydi sanırım...
Gittikleri an kendimi sandalyeye bıraktım.
"İyi misin?"
"İyiyim." dedim Kuzey'e. Ama değildim! Bu konu kapandıda ne oldu sanki! Akşama Egemen biterdi kapıda!
"İyi gözükmüyorsun Yıldız. İstersen içeri geç..."
Bir anda ayaklandım.
"Yaptıkların için ne kadar teşekkür etsem az Kuzey ama izninle, evime gitmek istiyorum." dedim.
"Biraz konuşsaydık."
"Yarın olsa olur mu? Çok yorgunum."
"Pekiyi. Şoföre diyorum, bıraksın seni eve."
"Teşekkür ederim."
Son cümlem bu oldu. Konuşacak konular elbet vardı ama kendimi Egemen'e anlatmam lazımdı. Kim bilir görünce ne kadar üzülecek...
Apar topar ayrıldım villadan. Şoför beni eve bıraktığında henüz görünürde kimse yoktu.
Bahçe kapımı açarak içeri girdim. Acaba Egemen görmüş müdür? Ya çok sert tepki verirse? Yok yok! Anlatırsam anlar bence. Evden içeri girmek için yeltenmiştim ki "YILDIZ!" bağırışıyla anahtar elimden kayıp yere düştü...