7. BÖLÜM

661 Words
evet kardeşlerim, Rabbimiz kainatı Nurdan yaratıyor, kimin nurundan, Peygamber efendimiz s.a.v nurundan.  Allah en büyük nimeti sunuyor bize Ümmeti Muhammed'in ümmetinden eyliyor. Biz insanlar bunun farkında mıyız? değiliz dimi. Maalesef unutuyoruz, rabbimizi bize verdiği en büyük nimeti unutuyoruz. halimiz nice, Ne şükür var dilimizde, ne Kur-an ver elimizde, Her gün bugün son diyerek kalkıyoruz belki, ya da daha kötüsü,  niyet bile etmiyoruz.  Etrafımız namaz kılmayan insanlarla dolu, "NAMAZ KIL DİYORUM" "NEDEN DİYOR?" Düşünün Müslümansınız namaz kılmıyorsunuz, İslamın ilk Şart ne? "Kelime-i Şahadet getirmek" "ikincisi  Namaz kılmak?" peki bu şartı yerine getirmemek ne demek oluyor? düşünün taşının ve sorun bakalım kendinize, Ne kadar Müslümanım. Sohbetimizi  bitirirken, "Allah'ın Rasulüne salat ve selam olsun gönderelim? Rabbimiz cümlemizden razı olur inşallah" Ahmet sohbetini bitirdiğinde hep bir ağızdan "AMİN" nidalarından sonra fatihasını okudu. Sohbet bittmiş herkes dağılıyordu, mescitte yalnız kalıyordu Ahmet, uzunca süre dua ediyor, içini boşaltıyordu rabbine. Uzun uzun dertleşiyordu, dertleştikçe huzur buluyor, rahatlıyordu. *********** aynı dakikalarda Lal, elinde ilmihal yatakta delice hallerde okumaya gayret ediyordu, buna gayret etmekten çok, insan üstü çaba harcıyor gibi bir haldeydi. "of ya birde şöyle mi denesem,"  kafamı yere sabitleyip, ayaklarımı yatağa dikip okuyordum. ama kahrolasıca okuma isteği midir, ilham mıdır her ne halt ise onu şu aralar ne zaman arasam, kendileri kayıp. kapı çalınca panikle elimde ki kitabı yatağın altına ittirdim "Gel annecim" "kızım sen ne yapıyorsun böyle ters dönmüş?" "Beynime kan gönderiyorum, kafamda deli sorular?" "kızım sen iyice cozuttun, düşüp bir yerini kıracaksın düzenli dur. Ne kafanı karıştırıyor bakalım?" "mesela, evren çok düzenli, aynı fidoş gibi bozsan da kirletsen de kendi kendini düzeltiyor? Düşünüyorum da sanki biri var ve bunları düzene koyuyor gibi?" "Aynen kızım tabiat ananın kanunları düzene sokuyor her şeyi" "Anne bunlar sanki biraz basit değil mi?" "Lal, sen yoksa bu uyduruk din olaylarını falan mı inanmaya başladın?" "hayır anne sadece kafamı kurcalayan şeyleri merak ediyorum, babam nerede?" "Aşağıda bekliyor sen gelmeyeceğine emin misin?" "Eminim anne, yorgunum dinleneceğim?" "tamam güzel kızım kafana takma fazla az önce ki şeyleri?" "Tamam, iyi eğlenceler?" Annem gittikten sonra, kitabı iteklediğim yerden çıkarıp, zorla kayıp ilhama mesaj gönderme aşamasına başladım. Bir adet ilham kayıp, gören olursa bana getirebilir mi? saçlarımı topuz yaptım, saldım, dağıttım, yoldum, evet stresten saçlarımla saçmalıyordum. Tersten okudum, ortadan okudun, yok bana göre değildi, böyle olmayacaktı. Sonra Ahmet'in kitabı yerden alışı tozunu silmesi sonra getirip bana uzatması, milyon kez kafamda o sahneyi oynatmak için play tuşuna dokunup onun insana huzur veren yüzünü gözümün önüne getirip ekranı dondurdum. Gözleri kahveydi, ama nasıldı, nasıl bakıyordu çok merak ediyordum. Sonra ellerini tutmak nasıldı? Rüyamda onu görme ümidi ile gözlerimi kapattım. ********** off diyerek masaya ansiklopediyi andıran kalınlıkta ki ilmihali koyduktan sonra, kendimi de boşta ki sandalye ye bıraktım. ve kızların soru dolu bakışları ile burun burunaydım, "Olmuyor Sıla, kitabı tersten sondan, ve bilumum şekilde okumayı denedim, olmayınca o yoları birde kendim de denedim kesinlikle olmuyor" Sıla bu sözlerime gözlerini devirerek bakıp tekrar elinde ki notlara döndü, şimdi daha önemli bir sorunum vardı, saçlarımı arkama alıp, Sineme döndüm, "Sinem, hala küs müyüz?" Biraz düşündükten sonra, "valla benimle alışverişe gelirsen barışırız." dedi, "Yerim ben seni ya deyip, yanaklarına yumulmuştum" "yuh kızım size, kitap ne olacak?" diyen Sıla'ya döndüm. "Sıla ben okuyamayacağım, " "boş ver sen kitabı falan, ne dedikodular birikti kaç gündür haberin var mı?" "gerçekten mi?" diye cırladım Sinem'e, "size inanamıyorum kızlar?" "Bizde canım, kaç gündür, dedi kodu, moda, müzik bunların hepsini gözden geçirmek" kahvemi yudumlarken, içeriye giren kişiyi gördüğümde,  yudumum boğazımdan başlayarak,  yakıp kavurarak mideme ulaştı. "Bu adam neden bu kadar ulaşılmazdı?" "İlmihali alıp, soluğu Ahmet'in yanında almıştım tabi ki de?" "merhaba" "Aleyküm selam" demişti yine. offfff!!!! "Şey biliorum bunu daha önce defalarca okumuşsundur ama, nasıl teşekkür edeceğimi bilmediğim için bunu kabul eder misin?" "önce şaşkınlıkla yüzü değişse de, kendini toparlayıp, "bir şartla alırım, sende Bu kitabı kabul edeceksin?" "Elinden, Hz. Muhammed'in hayatı yazan kitabını uzattı." "Tamam, anlaştık?" dedim sevinçle, kitapları değiştir diğimiz de? saatine bakıp, "dersim başlamak üzere," diyerek yine yüzüme bakmadan uzaklaşıp gitmişti yanımdan. Ama olsundu, biraz zamana ihtiyacımız vardı, zamanla o da benim hissettiğim gibi hissedecekti. "
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD