Kısır

1283 Words
Hikayemi kitaplığınıza ekleyin bol bol yorum yapın 🥰 Ve lütfen beni buradan ve ➡️Instagram @hayatdolukalem hesabımdan takip eder misiniz 🍀 Hiçbir zaman çocuk sahibi olamayacağını öğrenmişti kadın. Doktor imkansız demişti. İçinde fırtınalar kopuyor etrafındaki her şeyi yakıp yıkmak istiyordu Aylin. Memeleri süt dolmayacak, rahminde bebeğine yer açılmayacaktı. Damarlarında kan yerine keder dolanıyordu sanki. Ruhu çökmüştü. Yoğun sinsi bir acı kalbini yavaş yavaş sarıyor nefes almasını zorlaştırıyordu. Yorgun ellerini gergince saçlarının arasından geçirip "Allah'ım bana dayanma gücü ver" diye ıstırap içinde etrafına bakındı. Hayat ışığı bir daha hiç yanmamak üzere sönmüştü artık. Dostuna sıkıca sarıldı Bade. O uğursuz kazayı yapmasaydı kısır olduğunu öğrenemezdi belki de diye geçirdi içinden. "Başka bir doktora gidelim Aylin. Belki de doktor yanıldı" Göz yaşını silip geri çekildi Aylin. "Ozan da gelmedi. Belki de benimle evlenmekten vazgeçmiştir" diye acıyla inledi. Sesinde çürümenin apaçık bir hüznü vardı. " Saçmalama" diye kızdı Bade. "Kısırım ben" diye serzenişte bulundu Aylin. Bulunduğu yeri terk etti hemen.. İnsanın gülüşlerinde kalabalık olduğunu acılarında ise yapayalnız olduğunu öğrendi bugün. Böğüre böğüre ağladı. Neyin cezasını çekiyordu. Kime ne kötülük etmişti de kısırlık illeti yakasına yapışmıştı? Huzursuz günler birbirini kovaladı. Ozan yurt dışına çıktığını bir hafta sonra geleceğini söylemişti ona. Okşanmak sevilmek sarmalanmak istiyordu Aylin. Ozan'ın onu teselli etmesini istiyordu. yataktan çıkmıyor çocuk sahibi olamayacağı zihninin ortasına bomba gibi düşünce ağlama krizine giriyordu. Ayrı olan anne babasını aramış kısır olduğunu söylemişti. Onlara ihtiyacı vardı. Hiçbir zaman kızlarının yanında olmamışlardı ama belki hastalığını öğrenirlerse yanında olacağını sanmış onları aramıştı sonuç hüsrandı. Onu büyüten büyükbabası yurt dışından gelip torununun yanında olmuştu. İlhan bey "Başka bir doktora götüreceğim seni" dedi torununa sarılıp başını öptü. Aylin büyükbabasına burukça tebessüm etti. Yorgunca sarıldı "İyi ki varsın dede" "Sen kendin çocuksun daha. Kaç yaşında olursan ol sen benim küçük kızımsın Aylin." Torununun saçlarını okşayıp "Şimdi uyu biraz dinlen" deyip odadan çıktı İlhan Bey. Oğlunu ve bir zamanlar gelini olan Aysel'i aradı. Oğlu yurt dışındaki sevgilisiyle evlilik sürecini başlattığını açıklamış Aylin'in onun yanına gelirse hastaneye götüreceğini söylemişti. Aysel ise Kıbrıs'a kumar oynamaya gitmişti. İkisi de kızları için kılını kıpırdatmak niyetinde değillerdi. İlhan Bey her ikisini de sözleriyle rezil etmişti. ~~~~~ Saatlerce uyudu Aylin. Bade eve girip "Hu hu Aylin ben geldim" deyip yatak odasına girip perdeleri çekti. Kışın soğuk güneşi Aylin'in gözlerini ağrıttı. Çarşafı yüzüne örttü. "Rahat bırak beni" dedi bezgince soluyup. " Hadi kalk artık canım ne olur." " Git buradan " "Seninle gideceğim zaten. Bu sefer teselli etmeyeceğim seni canım. Kafa dağıtalım biraz" Aylin bir iki kez daha Bade'ye direnmeyi denedi ama nafileydi. Sonunda ayaklarını yataktan aşırttıp "Çok durmayacağız ama" dedi. "Tamam yaa sen hele bir hazırlan" Kafa dağıtmak için bara gittiler. İçip içip unutmak istiyordu Aylin. Barmen boşalan bardağını dolduruyor o da aralıksız içiyordu. Hafif sarhoş olmuştu. Dans edip gülüşüyorlardı Bade'yle birlikte. "Tuvalete gidelim" Sersemce "Tamam" deyip güldü Aylin. Yanlışlıkla erkekler tuvaletine girdiler. Onları gören erkekler kızları içeri davet ettiler. Kızlar küfür edip kapıyı üstlerine çarptılar. Kızlar tuvaletine girdiklerinde çiftleşen bir çifti gördüler. Çantasını arkası dönük adamın kafasına geçirdi Bade. "Gidin evinizde yiyişin pislikler burada yapılacak şey mi bu?" Diye çıkıştı. Ozan'ı görünce başından aşağıya kaynar su döküldü sanki. O günlerce harap bir haldeyken Ozan gününü gün ediyormuş meğer. Söz yüzüğünün takılı olduğu parmağı ağrıdı birden. Yüzük sıkıyordu parmağını. Yaşadığı hayal kırıklığından nefes almayı unutmuştu o an. Heykel gibi orada öyle dikilmişti. Bade ise Ozan'a tekmeler atıp duruyordu. Fısıltıyla "Neden?" Diye sorabildi Aylin "Bunu bana neden yaptın Ozan?" diye isyan etti. Ozan kendini savunarak "Bana bir çocuk bile veremeyeceksin kısırsın Aylin" dedi kızgınca "Kısır!" Dedi tıslayarak. Sanki kötü bir günah işlemiş gibi bakıyordu Aylin'e. Ozan'ın bu yüzünü ilk kez görüyordu Aylin. Sözleri kalbini parçalara ayırıyordu. Hiç bu kadar küçük düşmemişti. Hiç bu kadar yok sayılmamıştı. " Tam anlamıyla kadın bile değilsin Aylin. Kısırsın. Kısır bunun kanserden bile kötü olduğunu biliyorsundur herhalde" diye bağırdı Ozan. Kendini ezilmiş hissetti Aylin. Sırtından başlayıp bütün vücudunu saran titremeye engel olamadı. Sanki bu kötü çirkin bir rüyaydı. Öyle olması için canını bile vermeye hazırdı. "Aylin'le böyle konuşamazsın. Kendini böyle mi aklıyorsun piç kurusu!" Diye haykırıp Ozan'ın yüzüne tükürdü Bade. Daha sonra yanındaki kıza da saldırdı. Yüzüğün fayansa çarpıp çıkardığı sesi Aylin'i hüngür hüngür ağlatmıştı. Ozan yüzüğü atmıştı. Ve giderken de onu derinden yaralamayı ihmal etmeyerek 'Kısır' diye tıslamıştı ona. Ve Aylin tamamen yıkılmıştı. ~~~~~~~ Bir ay sonra... Duygusuz aksi çekilmez soğuk bir kadın olup çıkmıştı Aylin. Şirkette çalışanlarına sert davranıyor insanlara kölesiymiş gibi emirler yağdırıyordu. Emirleriyle insanları canından bezdiriyordu. Eskisinden daha çok içiyordu. Erkekler etrafında dolanıyor ona deli oluyorlardı. Hatta onunla evlenmek isteyenler bile oluyordu. Hiçbirine bakmıyordu o. En yakışıklı erkeği bulup onu Ozan'ın karşısına çıkarıp hâlâ sevilen istenilen bir kadın olduğunu kanıtlamak istiyordu ona. Ozan'ın onu aldatması canını yakıyordu. Tuhaf bir biçimde de o hayatında olmayınca bir yanı mutluydu. Buna anlam veremiyordu işte. Akşam vakti evinde oturmuş televizyon izliyordu. Bade arayıp hastanede olduğunu söyleyince koşa koşa hastaneye gitti. "Kolunu nasıl çatlattın manyak?" Diye sorup Bade'nin yanına gidip sarıldı. Kolunun acısıyla dişlerini sıkıp "Ne bilim ya banyoda kolumun üstüne düştüm birden işte" dedi Bade. Doktorun yazdığı receteyi Aylin'e gösterdi. O sırada telefonu çaldı. Bade telefonda konuşurken Aylin reçeteyi alıp "Doktorun yazdığı ilaçları almaya gidiyorum ben" deyip odadan çıktı. Bir adam koluna sertçe çarpıp yürüyünce "Kolumu kıracaktın manyak" diye bağırdı. "İnsan bir özür diler" diye çemkirdi adamın arkasından. Acıyan kolunu ovmaya başladı. Sinan arkasını dönüp "Özür dilerim hanımefendi" dedi hızlı hızlı konuşup büyük adımlarla yürürken. Adamın çekiciliği çarptı onu. Uzun boylu iri bir adamdı. Heybetliydi. Yüzü eşşiz bir güzellikteydi. Birdenbire gözleri parladı. Aradığını bulmuştu işte. Aniden adamın peşinden gitmeye karar verdi. Sesinin titremesine engel olamayarak "Yeğenim nasıl doktor?" diye korkuyla sordu Sinan. Hiç bu kadar güçsüz ve çaresiz olmamıştı. O kadar acizdi ki. "Sinan yeğeninin yaşı küçük. Kalbi daha fazla dayanamaz" dedi Doktor "Sizin gibi bir sürü hasta kalp nakli bekliyor. Paran olsa yurt dışına götür diyeceğim ama..." Az sonra kadınlar ve erkeklerde geldiler. Lamia hanım camın ardında uyuyan torununa bakıp "Kızımın tek hatırası. Ali'den Zeliş'in kokusunu alıyorum ben. Kızımı kaybettim zaten ama torunumu kaybetmeye dayanamam" diye feryat edip kocasına yaslanıp ağlamaya başladı. Oğullarına dönüp suçlarcasına bakarken "Ne biçim dayısınız siz. Yeğeniniz ölüyor farkında değil misiniz?" Diye yakardı. Annesinin haklı feryadı Sinan'ın yüreğini ezdi. Ses etmeden büyük adımlarla ayrıldı oradan. Hastanenin bahçesinde derin düşünceler içinde sigara içti. Aylin çekinerek gitti yanına. "Bakar mısın?" diye seslendi. Dönüp baktığında koluna çarptığı kadını yeniden gördü. Suratı asıldı bir de bununla uğraşamazdı. Onu def etmek için "Özür diledik ya işte daha ne yapayım ayaklarına mı kapanayım istiyorsun hanımefendi" diye sitem etti Sinan. Aylin bir adım daha attı. Kalbi deli gibi attı birden "Sana bir teklifim var" dedi. Tanımadığı adamla birlikte olmaya kararlıydı Aylin. Zaten hiçbir zaman anne olamayacaktı. Hiçbir erkek çocuğu olmayan bir kadınla da asla evlenmezdi. Tek nefeste Sinan'la konuştu. Duydukları Sinan'ı şaşkınlığa uğrattı. Birdenbire karşısında belirmiş saçma sapan konuşmuştu. Karşısındaki kadının deli olduğunu düşündü Sinan. Hafif bir kadına benzemiyordu. Yol kenarında müşterisini bekleyen kadınlara da benzemiyordu. Yerinden sertçe kalktı "Sen deli misin?" Diye tersledi kadını "Deliler sardı etrafımızı." Diye söylenmeye başladı. Dik dik bakarak "Farzet ki deliyim ne olacak? Senin paraya ihtiyacın yok mu?" dedi Aylin. Sinan hışımla arkasını döndü. Gidemedi bir türlü. Yeğeni dayanamıyordu artık. Daha dün küçük bir çocuk kalp naklini beklerken ölmüştü. Böyle giderse Ali'de ölecekti. Bir kez daha Cemal abisine ulaşmanın yollarını denemek istedi. Peki ya Sinan abisini ararken Ali çoktan ölmüş olsa ne olacaktı? Yeğeni ölürse kendisini hiçbir zaman affetmezdi. Yavaşça kadına baktı. Bu kadının ruh kişiliği hakkında en ufak bir fikri yoktu. Hiçbir kadınla birlikte olmamıştı. Sadece birini sevmiş kavuşmayınca da yüreğinin kapılarını sonsuzadek kapatmıştı. Taksisine binen bazı genç hanımlar , mahalledeki genç kızlar ondan hoşlandıklarını belirten işaretlerde bulunuyorlardı ama Sinan hiçbirine o gözle bakmıyordu. Fakat şimdi yeğeni için kendinden ödün vermek zorundaydı. Kız kardeşlerinden geriye bir tek Ali kalmıştı. Düştüğü durumdan utanarak başı önünde "Tamam kabul ediyorum teklifini" dedi tek nefeste. Bölüm sonu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD