NİŞAN 2

1165 Words
Dans biterken, Yasemin Hakan’ın kollarından ayrıldı ve Nergis hanımın yanına geçti. Garsonlar davetlilere durmadan yiyecek içecek getiriyorlardı. Bir garson yanından geçerken bir kadeh şarap aldı eline. Hakan’a ‘peki’ demişti ama, kalbinin kırılmışlığı halen bıraktığı gibiydi. Halen bazı geceler o lanet olası düğün gününü görüyordu. Bir şans vermişti evet, sadece neler yapabileceğini görmek içindi tamamen. Hakan’ı kolay kolay effetmesinin mümkünatı yoktu. Keşke kalbi de onun yanında bu kadar kararlı durabilseydi. Her seferinde hızla atması Yasemin’i zor durumda bırakıyordu. Düşüncelerle kadehindeki şarabı yudumladı bitirince de masaya bıraktı. Hale ve Yiğit karşılıklı oyun havası oynamaya başlayınca Yasemin’de yavaş yavaş ellerini çırparak onları izlemeye başladı. Hale ve Yiğit’e bakıyordu ama kafası az önce Hakan ile olan konuşmadaydı. Dalgındı. Öyle ki, Koray’ın yanına geldiğini bile fark etmemişti. Koray, Yasemin’in kolunu hafifçe tuttu. Gürültü yüzünden biraz kulağına doğru yaklaştı. “Yasemin sen iyi misin güzelim? Hakan ters bir şey mi söyledi?” Yasemin başını biraz kaldırıp Koray’a baktı. “Yok önemli bir şey demedi. Her zamanki şeyler. Ona bir şans vermemi istedi.” Koray’ın duyduklarıyla anında kaşları çatıldı. Ne demek bir şans istemesi. O kadar acı yaşattıktan sonra bir de şans mı istiyordu? Gözlerini Yasemin’in yeşil harelerine dikti. Bakışlarından anlamaya çalışıyordu. Yasemin bir kaç saniye sonra gözlerini kaçırınca, olumlu bir cevap verdiğini anladı. Aslında onun halen Hakan’ı sevdiğini biliyordu. Her zaman onu sevmişti. Antalya da yaşanan olaydan sonra çokça ağladığını da biliyordu. Bir kadın bir erkek için gözyaşı döküyorsa, onu sevdiği içindir. Dişlerini sıkarak bakışlarını etrafta gezdirdi. Nefesleri derinleşirken, Yasemin’e kalbini kıracak bir şey söylememek için susmayı tercih etti. Zaten zar zor toparlanmıştı, bir kere daha kalbi kırılırsa sonuçlarını düşünmek bile istemiyordu. Bir an önce harekete geçmesi, sevdiğini alması gerekiyordu. Hakan uzak bir yerden onları izliyordu. Koray’ın Yasemin’in dibine girmesi, hatta kulağına doğru yaklaşıp bir şeyler söylemesi yumruklarını sıkmasına neden olmuştu. Ama Yasemin kendisine bir şans vermişti. Bunu akıllıca kullanacaktı. Önce yaptığı her şey için özür dileyecek ardından karısının aşkının yeniden alevlenmesi için uğraşacaktı. ‘Karım’ diye düşündü içinden. Bu kelimenin güzelliğini yeni yeni farkediyordu. Ve Yasemin’e ileride böyle sesleneceğini bilmek, içini kıpırdatıyordu. O da kendisine şaşırıyordu aslında. Yıllar önce evlendiği kadının bir kere bile yüzüne doğru düzgün bakmamış, düğünün sonunda hemen gitmişti. Bu yıllarda bir kere bile aklına gelmemişti bile bir karısının olduğu. Ama şimdi istemeden evlendiği kadını deli gibi arzuluyor, yanında görmek, ellerini tutmak, öpüp koklamak istiyordu. Nasıl olmuştu bir fikri yoktu. Görür görmez etkilenmişti. Onunla tartışmak bile hoşuna gitmişti şu geçen dört günde. Utanınca kekelemesi, yanaklarının hafiften kızarması, bakışlarını kaçırması da etkilemişti. “Hakan, hadi sende oyna biraz kardeşinle.” Babasının seslenmesiyle düşüncelerinden ayrıldı. Bakışlarını Hale’ye çevirdi. Çok mutlu görünüyordu kardeşi. “Tamam baba.” Piste doğru adımlayıp kardeşinin yanına vardı. Karşısına geçti. O sırada Kenan bey de orkestranın yanına giderek bir şeyler söyledi ve müzik sustu. Bir kaç ayarlamanın ardından, harmandalı çalmaya başladı. Kenan bey yöresel oyunları çok sevdiği için iki çocuğunu da kurslara göndermişti. Hakan kollarını gere gere açtı. Hale biraz daha ağabeyine yaklaştı ve ağır hareketlerle oynamaya başladılar. Davetlilerde bu oyunu zevkle izliyorlardı. Hareketleri gayet kusursuz ve uyumluydu. Kenan bey Yasemin’in yanına ilerledi ona da bir şeyler söyledi ve Koray’la ikisini piste doğru ittirdi. Onlarda piste geçip ellerini kaldırarak oynamaya başladılar. Hakan, Yasemin ve Koray’ın da gelerek oynamaya başladığı görünce dişlerini birbirine bastırıp, çenesini sıktı. Karşılıklı oynuyorlardı. Sanki bir çiftmiş gibi. Oldukça da iyi oynuyorlardı. Kendisi burada kardeşi ile karşılıklı oynarken, karısı başka bir adamın karşısındaydı. Koray’da halinden gayet memnun gibi görünüyordu. Kısa bir an davetlilere baktı. Çoğunluk onlara değil Koray ve Yasemin’e bakıyordu. Dans ederlerken de ikiliyi yakıştıranlar olmuştu zaten. Gözleri karısının üzerindeyken oyuna devam etti. Dişlerini sıkmaktan kıracaktı az kalsın. Hale de ağabeyinin bakışlarını görmüş, sinirlendiğini anlamıştı. Bir tatsızlık çıksın istemiyordu nişanında. Hafifçe gülümseyerek yeniden ağabeyinin karşısına biraz daha yakınına geldi. Hafifçe ağabeyime seslendi. Hakan başını kardeşine çevirince, uyarı dolu bakışlarla karşılaştı. En mutlu gününde kardeşinin üzülmesini istemediği için kendine hakim olmaya çalışarak oyunu bitirdi. Hale hariç diğerleri pistten ayrılırken, Yasemin kendine yeni bir kadeh aldı. “Güzelim, içkiye dayanıklı değilsin biliyorsun. Fazla içme.” “Yok ikinci kadehim zaten. Başka içmeyi düşünmüyorum.” Yasemin o kadehi de bitirip rastgele bir masaya bıraktı. Aslında çok içmek istiyordu. Ama gerek dayanıksız olması, gerekse sarhoşluğun ertesi günü, çok kötü oluyordu. Koray’da içkiye dayanıksız olduğunu bildiği için içtikleri zaman genellikle hep kontrol ederdi onu. Belki bir kadeh daha içebilirdi. Biraz rahatlamaya ihtiyacı vardı. Nişan bütün eğlencesiyle devam etti. Yasemin ara ara iş yerinden tanıdıklarla konuşuyordu. Hakan oynanan oyundan sonra gözlerini bile kırpmadan Yasemin’i izliyordu. Hale ve Yiğit ise kendilerini tamamen ortama kaptırmış çılgınca eğleniyorlardı. Nişanın son anları yaklaşırken, davetliler yavaştan gitmeye başlamıştı. Yasemin kendine son bir kadeh daha şarap aldı, yavaşça içmeye başladı. Kadehini bitirdiğinde, başı da hafiften dönmeye başlamıştı. Bu sırada yanına Koray geldi. Sohbet etmeye başladılar. İçki de içince durmadan gülüyordu Yasemin. Dengesini aniden kaybedince Koray belinden yakalayıp göğsüne doğru çekti. Eli istemsizce Koray’ın göğsüne gitmişti. “Güzelim, iyi misin?” “Biraz başım dönüyor ama iyiyim. Teşekkür ederim tuttuğun için.” “Ben seni her zaman tutarım.” Yasemin başını kaldırıp Koray’ın gözlerine baktı. Onları o halde gören Hakan ise daha fazla dayanmayıp yanlarına geldi. Ama henüz ikisi de onun farkında değildi. Yasemin bir müddet Koray’ın yüzüne baktı ardından, “Aslında çok yakışıklısın Koray.” dedi gülümseyerek. Hakan bunu duyunca iyice zıvanadan çıktı. Yasemin’in kolundan tuttuğu gibi kendisine doğru çekti. Dengesi aniden sarsılan Yasemin bu seferde Hakan’ın göğsüne yapıştı. “Karımdan uzak dur Koray! Eline koluna hakim ol.” “Karısı olduğu yenice aklına gelen birine göre bayağı bir sahipleniyorsun bakıyorum da.” Koray’ın sözleriyle Hakan hızlıca gözlerini kapatıp açtı. Sakinleşmeye çalıştığında yaptığı bir hareketti bu. Yasemin ise dönen başını unutmuş iki adama bakıyordu. Hakan gözlerini Yasemin’e çevirdi. “Evet, sahipleniyorum. Bundan sonra da olacağı gibi. Ama sen karımdan uzak duracaksın!” Yasemin sinirle güldü. “Kimsenin beni sahiplenmesine ihtiyacım yok! Hayvan değilim ben. Kiminle ne yapacağım beni ilgilendirir. Senin de bunca yıl sonra çıkıp karım demeye hakkının olmadığı gibi.” Sinirli adımlarla ikisini baş başa bırakıp uzaklaştı. Nişan bitmişti zaten. Yönünü odasına çevirdi. Merdivenleri sinirle adımlıyordu. Odasına girdi bir müddet etrafına bakındı. Ardından üzerini değiştirmek için kıyafet odasına gitti. Hakan Yasemin’in ardından baktı. Sonra bakışlarını Koray’a çevirdi. Koray da Yasemin’in gittiği tarafa bakıyordu. “Bakma lan karımın arkasından.” Koray sinirli bir gülüş bıraktı. “Sen az önce Yasemin’in ne dediğini duymadın galiba. Halen karım dediğine göre.” “Diyeceğim lan. Karım çünkü.” Koray gözlerini Hakan’a dikti. “Evet kâğıt üzerinde. Yakında boşanacaksınız diye duydum ama.” “Yanlış duymuşsun Koray. Boşanma falan yok! Ayrıca şu anlık kağıt üzerinde. Yakında gerçekten karım olacak!” Hakan son sözlerini de söyleyip Koray’ın yanından ayrıldı. Koray bu seferde Hakan’ın arkasından bakıyordu. Her şeyi yapacağını söylemişti ama başkasını seven bir kadın için ne yapabilirdi ki? Üstelik şimdi Hakan da istiyordu. Yasemin ise ne kadar kırgın olsa bile direnci her an kırılabilirdi. Aynı evde yaşıyorlardı bir de. Koray sinirle oflayarak, elini kravatına götürdü ve çekiştirmeye başladı. Kenan beye uzaktan bir baş selamı verip, bahçenin çıkışına arabasına doğru gitmeye başladı. Arabasını açıp içine bindi. Sinirle direksiyona bir kaç darbe indirip, arabayı çalıştırdı ve hızla oradan ayrıldı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD