MORETTİ VE BLAKE SAVAŞI - PART-1

1369 Words
1 HAFTA SONRA “Ruh hastası manyak.” “Sakin ol.” “İdiot.” “Elena.” “Şeytan suratlı.” “Elena lütfen.” “Siktiğimin mafyası. Kendini ne zannediyor ya. Ben onun tuvaletini temizlemek zorunda değilim. Göt herif bir de kapıyı kilitledi. Altı saattir içeride kaldım.” Maya, karşımda bana sürekli olarak seslenen ve sakin olmamı söylerken sakin olmak değil daha da fena deliriyordum. Piç kurusu beni altı saat tuvalette hapsetmiş orayı temizlemeden de çıkmama izin vermemişti. Tam bir haftadır koca kale de Adrian Moretti ile güç savaşı oynuyorduk. Kalmayı ve çalışmayı kabul etmiştik. Başka şansımız yoktu ama o bunu öğrendiğinde resmen bana eziyet etmek için ekstra bir çaba sarf ediyordu. Sürekli kahve ve içki servisi istiyor her defasında sorun bulup geri yolluyordu. Sonuncu da kahvesinin içine zehir koymaya karar vermiş bunu yapmaya niyetlenmiştim ki Camilla beni görüp anında engel olmuştu. Tabi bununla sınırlı değildi eziyetleri. Yatak çarşafları konusunda da inat etmiş yaklaşık on adet çarşafı bana taktırıp çıkarttırmıştı. Hayır anlamadığım konu bu adam mafya lideriydi. Ondan büyük kuzenleri saygı duyuyor sözünü dinliyordu. Lakin o tutmuş bana sorun çıkartıyordu. Bundan zevk aldığını düşünmeye başlamıştım. Şimdi ise sinirden deliriyordum. Açtım. Susamıştım. Üstelik temizlik malzemelerine fazla maruz kaldığım için resmen zehirlenmiş bile olabilirdim. Ama onun bana dediği şey çıkarttığı yere girip şöyle bir bakınarak “İdare eder” deyip ardını dönüp gitmesiydi. Yatağa oturduğumda Maya sırtımı sıvazlıyordu. “Elena, birazcık sakin ol canım. Biliyorum bu çok zor ama yapman lazım.” Dişlerimi sıktım. “Hiçbir şey yapmak zorunda değilim. Burada kalmayı ve çalışmayı kabul etmiş olmam o manyak herifin sadist tavırlarına katlanacağım anlamına gelmez. Bende insanım ve sabır sınırlarım olması gereken yeri çoktan fersah fersah aştı.” Derken kapı tıklandı ve içeri Camilla girdi. Yanakları hafif pembeleşmiş ve saçları biraz dağılmıştı. Kendi yatağa sırt üstü yatarken derince iç çekti. Yüzündeki aptal sırıtış ikimizin de dikkatini feci halde çekerken hemen yanına geçip birer tarafa oturdu. Kolunu dürterken hiç de kibar değildim. “Hey, bu halin de ne böyle?” Kıkırdadı. Yutkunup omuz silkerken yeniden iç çekti. Maya da ben gibi dürtüp “Kızım var bir şey söyle hadi” dediğinde oturur pozisyona geçti ve parmak uçları dudaklarında dolanırken “Enzo ile öpüştük.” dedi. Aynı anda “Ne!” desek de bizi duyacak durumda değildi. Yüzündeki o mayışık ifadeyle konuşurken sesindeki heyecan ve tutku resmen bizi bile sarmış gibiydi. “Tanrım, ben böyle bir şeyi daha önce hiç yaşamadım. Lanet olsun feciydi. Bir anda öptü. İçki ikram ediyordum. Başını kaldırdı bana baktı baktı baktı ve bir anda kolumdan tutup kucağına çekti. Ah sertliği öyle belirgindi ki altımda hissediyordum. Sonra parmak uçlarıyla dudaklarımı okşadı. Gözleri yüzümü tarayıp durdu. Dudakları aralandığında gözlerini kısmıştı. Eli saçlarımın arasına girdiğinde avuçlarında topladı ve başımı kendine yaklaştırıp ‘Çok güzelsin’ değip öptü. Nasıl desem bedenim resmen karınca değil birdiğiniz arı saldırısına uğramış gibiydi. Tutkuyu hissettim, böyle kıvamlı bir şeyler içimden akıp gitti. Offf. Az biraz daha öpüşsek adamın kucağında kıvranıp aletinin üzerine atlayabilirdim.” Elena, arkadaşı Camilla’yı o pislikten ayrıldığından bu yana ilk kez bir erkekle bu kadar yakın ve böylesine tutkulu görüyordu. Aldatılmıştı. Erkeklere karşı az da olsa bir nefreti var gibiydi ama Enzo Bianchi etkilemeyi becermişe benziyordu. Maya ile birbirimize baktığımız da ikimizin de dudakları düz bir hal aldı. Kalbinin kırılmasını istemiyorduk. Moretti ailesini biraz araştırma şansım olmuştu. Şu bir haftalık dönemde de hepsini ayrı ayrı gözlemlemiştim. Mesela aslında kuzenlerin en büyüğü Lorenzo’ydu. Ama diğer konuda yani lider olma konusunda Adrian baştaydı. Diğer dört kuzen de itaatkardı. Onların da elbette söz hakkı vardı ama Adrian kadar değillerdi. Matteo, Dante ve Enzo biraz daha deli dolu gibilerdi. Şaka yapıyorlardı en azından ya da insan gibi davranıyorlardı. Galiba kuzenler içinde en acımasız ve sadist olanı Adrian’dı. Biz yatağa oturmuş sohbet ederken kapı tıklandı. Maya “Girin” dediğinde gelen kalenin diğer hizmetçilerinden biriydi. “Bay Moretti sizi bekliyor Bayan Blake. Odasında.” Odasında kısmını net bir şekilde söylemişti. Dişlerimi sıkarken göz devirdim. “Ben bunu öldürürüm.” Hizmetçi kaşlarını kaldırmış bakarken Maya kolumu dürttü. Gözlerini belerttiğinde ofladım. Açtım. Yine de o herifi bekletmeyecektim. Madem o benle savaşıyordu. Psikolojimi sikip atmak istiyordu bende onun içinden geçebilirdim. O an aklıma gelen şeyle dudağımın ucu yukarı kıvrıldı. Ayağa kalktığımda hizmetçiye “Birazdan geliyorum.” dedim ve gitmesini sağladım. Ardından hemen koşup Maya’nın dolabını açtım ve hepimize birkaç tane verilen ve benim pantolon tişört giymeyi tercih ettiğim kıyafetleri karıştırdım. Mini etekli kısa kollu gömlekli beyaz fırfırlı kumaşı olan hizmetçi kıyafetini yatağın üzerine attım. Maya ile Camilla öylece bakıyordu. Anında alt çekmeceden beyaz çoraplı jartiyer takımını da alınca kızlar aynı anda “Siktir” dedi. Onlara bakma gereği duymadım. Hemen soyundum. Yanlarında çıplak olmam sorun değildi. Bedenimdeki dövmelerle bir an dolabın aynasına baktığımda kendime gülümsedim. Madem benimle oyun oynuyordu Bay Moretti o zaman bende onun oyununa küçük bir seks oyunu ile karşılık verirdim. Yüz ifadesini görmek ise çok başka bir eğlence olacaktı. “Elena aklından neler geçiyor?” Maya'ya döndüğümde sütyenimin ön kopçasını takıyordum. “Hiç, giyiniyorum.” “İyi de sen bu kıyafetleri giymeyi reddetmiştin. Hem hizmetçi kıyafetinin içine neden jartiyer giyiyorsun ki?” Camilla’nın sorusu ile kıkırdadığımda siyah eteği bacaklarımdan geçiriyordum. “Artık reddetmiyorum tatlım. O piç benimle madem oynuyor savaşa savaşla karşılık vermeliyim değil mi?” Maya “Adamın aklını alacaksın.” derken güldü. Ardından “Dikkat et ama ileri gidersen kendini Adrian Moretti’nin altında bulursun.” dediğinde bende güldüm. “Ya da üstünde.” Camilla bizle konuşurken su içiyordu. Sözlerimle suyu püskürtürken Maya sırtına vuruyordu. Sonunda başıma beyaz kurdeleyi taktığımda kızıl saçlarım toplanmıştı. Boynumda da başıma taktığım kurdelenin aynısından vardı. Eteğim kısaydı. Dizimin biraz üzerinde olan jartiyer kurdelesi de görünüyordu. Göğüs oluğum gözler önündeydi. Resmen seks shoptan fırlamış gibiydim. Hemen komodinin üzerindeki makyaj malzemelerinin olduğu çantadan bordo renk ruju seçip dudaklarıma yedirdim. Göz kalemi de çektiğimde hazırdım. Ayağıma asla giymem dediğim topukluları da geçirdiğimde Maya ve Camilla ıslık çaldı. Ayağa kalkan Cami kıçıma şöyle bir şaplak atıp “Ateş ediyorsun bebeğim” derken Maya alt dudağını ısırdı ve “Lez olmam için teşvik ediyorsun” deyip göz kırptı. Ona öpücük atarken Cami’ye popomu salladım ve bakışlarımda beliren şeytani gülümseme ile odadan çıktım. Bizim olduğumun kattan iki kat daha yukarıdaydı. Asansörle uğraşmadan merdivenleri kullandım. Matteo ile merdivenlerde karşılaştığımız da kaşlarını kaldıran adam “Oww, ateş ediyorsun yavru ceylan” dediğinde kıkırdadım. Baş selamı verip yanından geçip giderken arkamdan ıslık çalıp sanki kıçıma bakıyormuş gibi başını eğince kahkahama engel olamadım. Adrian’ın katına çıktığımda uzun koridoru geçip kapısının önüne geldim. Dudaklarımı dilimle nemlendirip sırtımı biraz daha dikleştirdim. Göğüslerim daha da meydanda çıkmıştı. Kapıyı vurdum ve içeriden gel komutunu bekledim. Birkaç saniye sonra “Gel” diye gür sesi duyduğumda yüz ifademi ciddi bir şekle sokup kapıyı açtım ve içeri girdim. Beni karşılayan oldukça büyük bir yatak odasıydı. Kralların yatak odasıyla eş değerdi. Ortadaki yatağın direklerinde siyah tüller sarkıyordu. Bu odaya daha önce girmeme rağmen yine de şaşırıyor istemsiz hayran oluyordum. Ben birkaç adım atıp nerede olduğunu anlamaya çalışırken Camın önünde duran bedeni ile durdum. Üstü çıplaktı. Ciddiyim sadece belinde havlu sarılıydı. Sırtındaki dövme bir kurda aitti. Siyah bir kurt tam sırtını ortalamış her an canlanıp insanı parçalayacakmış gibi duruyordu. Yutkundum. Siktir, herife oyun oynayacaktım ama sadece sırt kasları, iri bedeni, dövmesi ve şu an çıplak oluşu hormonlarıma tekme tokat girişmişti. Oysa bana yaşattıklarından sonra ona benim girişmem üstüne atlamam gerekiyordu. Sakin bir tonla “Beni emretmişsiniz Bay Moretti” dediğimde dik bir şekilde yönünü bana çevirdi. “Yatak ve banyo topl-” Sözleri yarım kaldı çünkü karşısında beni yine kot tişört bekliyordu ama şu an görüntüm onun gözlerinin irileşmesine neden olmuştu. Buz mavileri öyle bir ateşe teslim ediyordu ki elimde çatalım başımda şeytan boynuzlarım kuyruğumu şaklatırken gülmek istedim. “Evet Bay Moretti. Yatağınız ve banyonuz?” Dişlerini sıktığını çene kaslarından anlayabiliyordum. Kızmış mıydı? Sanmam. Bence sadece erkekliğine sağlam tokatlar indirdim ve şu an havlunun altından seçebildiğim şişlik canını sıkıyordu. “Sen, sen.” Şaşkın gibi göründüm ve “Ben?” dedim. Tam bir şey diyecek gibi oldu ardından başını dikleştirdi. Bedeninin iriliğine aletinin ereksiyonu da katılırken bu defa yeniden yutkunma sırası bendeydi. “Önce banyoyu temizle. Ardından yatağımı topla ve takım elbiselerimden kuru temizlemeye gidecek olanları ayır. Ayakkabılarımı da parlat.” Yanımdan geçip giderken odada var olan giyinme odasının kapısından girdi ve gözden kayboldu. Dişlerimi sıkıp hırlar gibi homurdanırken sıktığım ellerimde tırnaklarım avuç içlerime batıyordu. “Göt herif.”
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD