ROJDA Zemindeki taşlar serindi. Ayak tabanlarımdan yükselen o ürpertici soğuk, iliklerime kadar işliyordu ama bedenim bunu umursamıyordu. Sanki aylarca bu ana hazırlanmışım gibi dans ediyordum. Adımlarım keskin, bileklerim yumuşak bir zarafetle savruluyordu. Bal köpüğü rengindeki saçlarım, iri dalgalarla omuzlarıma yayılmıştı ve her dönüşümde, her geriye atılışımda çevremde bir aura gibi salınıyordu. Tenimde, yok denecek kadar ince bir tül gibi duran beyaz bir elbise vardı. Işığın düştüğü yerlerde saydamlaşıyor, karanlıkta silikleşiyordu. Göbek deliğimin hemen üstünde, minicik parlak bir piercing pırıltı veriyordu. Bu detay bile vücuduma hükmeden bir ritmin parçası gibiydi. Her şey dansın içindeydi. Her şey benim içimdeydi. Onun bakışları… Beni izliyordu. Tekrar. Karanlığın kıyıs

