Duygu Öztürk Gözlerimi usulca araladım. Pencereden sızan sabah ışığı odamı sararken, bugünü diğerlerinden ayıran o tatlı his içimde kıpır kıpırdı. Bugün biraz daha uzun uyumuşum. Abimle Betül’ün güzel haberi sadece onların değil, benim de içime su serpmişti. Yavaşça doğrulup telefonuma uzandım. Betül aramış ama telefonum sessizde kalmış. Sonra bir mesaj: # Sabah işim var, yarın okulda buluşuruz. # Yüzümde küçük bir tebessümle doğruldum. Hızlıca hazırlandım. Abim çoktan çıkmıştı bile. Bu aralar onun için de yoğun geçiyordu. Ama aklımın kıyısında ufak bir şüphe kıpırdandı. Gülümsememe engel olamadım. “Yoksa… birlikte mi çıktılar? Betül’ün işi... abim mi acaba?” “Anne, ben çıkıyorum,” diye seslendim koridora. Ayakkabımı giyerken annem yanımda belirdi. “Yine kahvaltı yapmadan mı gidi

