Bölüm 33: Gece

512 Words
İbrahim, ağır adımlarla odadaki geniş yatağa ilerledi. Simya'ya bakarak "Yanıma gel" dedi. Simya tereddüt eden adımlarla onun yanına gelip yatağa uzandı. İbrahim, kollarından birini Simya’nın omzuna dolayıp onu kendine çekti. Bu hareketiyle onun üzerindeki hâkimiyetini pekiştirirken, diğer yandan da ona güven vermeye çalışıyordu. “Benim yanımda rahat ol,” dedi, sesi bu sefer daha yumuşak ve telkin ediciydi. Simya, onun sözleri karşısında başını eğdi. “Ben…” diye başladı, ama ne diyeceğini bilemedi. İbrahim, elini onun omzunda hafifçe sıkarak, “Söyle,” dedi. “Biz artık karı koca sayılırız. İki yabancı gibi davranmana gerek yok.” Simya, bu sözler karşısında bir an afalladı. İbrahim’in otoriter ve güçlü tavrı, onun için hem korkutucu hem de tuhaf bir şekilde güven vericiydi. Ona bakarken, “Eğer… eğer gerçekten karı-koca olsaydık, hayatımız nasıl olurdu?” diye sordu, sesi çekingen ama merak doluydu. İbrahim, bir an için durdu. Bu soruyu beklemiyordu ama yüzünde beliren hafif bir gülümsemeyle cevap vermeye karar verdi. “Eğer gerçekten benim karım olsaydın, hayatın asla eskisi gibi olmazdı,” dedi, gözlerini onun gözlerine dikerek. “Benim karım, herkesin saygı duyduğu bir kadın olur.” Simya, bu sözleri duyduğunda içindeki karışık duygular daha da yoğunlaştı. “Ama…” diye mırıldandı, “ya sen?” İbrahim, onun bu sorusunu anlamıştı. Gözlerini kısarak ona daha da yaklaştı. “Ben mi?” dedi, sesi derin ve alaycı bir tonla. “Ben de senin kocan olurdum. Seni koruyacak, kollayacak ve hiçbir şeye muhtaç etmeyecek bir adam. Ama benim kurallarıma uymak zorundasın, Simya. Benimle olmak kolay değildir.” Simya, onun bu sözleri karşısında ürperdi. Ama aynı zamanda, onun bu güçlü ve otoriter tavrına karşı koyamadığını da fark etti. “Seninle olmak… ne demek?” diye sordu, sesi titreyerek. İbrahim, onun bu sorusuna hafifçe gülümseyerek cevap verdi. “Benimle olmak, benimle bir bütün olmak demek. Bana itaat etmek, beni anlamak ve beni sorgulamamak demek. Ama merak etme,” dedi, sesi yumuşayarak. “Bütün bunları öğrenecek vaktin olacak.” Simya, onun bu sözleri karşısında bir kez daha başını eğdi. İbrahim, onun bu utangaç ve çekingen tavrını izlerken, elini onun çenesine koyarak başını kaldırdı. “Benden gözlerini kaçırma,” dedi, sesi kararlı ama şefkat doluydu. Simya, onun gözlerine baktığında, içinde hem bir korku hem de tarif edilemez bir sıcaklık hissetti. İbrahim’in ela gözlerindeki derinlik, onu adeta içine çekiyordu. “Beni anlaman için zamana ihtiyacın var,” dedi İbrahim, ona doğru hafifçe eğilerek. “Ama bir gün, sen de benim gibi düşüneceksin. Benim gibi hissedeceksin." Simya, onun bu sözleri karşısında ne diyeceğini bilemedi. Ama İbrahim’in kollarında, kendini daha önce hiç olmadığı kadar güvende hissetti. Bu güçlü ve otoriter adamın yanında, her şeyin farklı olduğunu artık anlamıştı. İbrahim sert bir tavırla örtüyü üzerlerine çekti. “Artık biraz dinlenmeliyiz.” dedi. Simya, onun bu sözleri karşısında bir an afalladı. Ama İbrahim’in her zamanki otoriter tavrıyla bu sohbeti bitirdiğini fark etti. İbrahim, ona dönüp baktığında, yüzünde hafif bir gülümsemeyle, “Hadi, uyuyalım,” dedi. “Yarın senin için uzun bir gün olacak.” Simya, onun bu sözleriyle daha da utandı. Ama içinde yükselen heyecanı da bastıramadı. Bu gece, onların hikâyesi için yeni ve farklı bir başlangıçtı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD