♬
Ertesi gün Kavin normal saatinden 1 saat önce çıkmıştı evden. Her zaman bindiği otobüsün bir saat önceki seferine binmiş, gitmişti işine. Dün yaşanan olayda içten içe adamın konuşmamasına sinirlenmişti ama kendi yaptığına daha çok... İnsanların içinde sesini yükseltmemeli, tanımadığı birini zor durumda bırakmamalıydı. Adamla karşılaşacağını ve karşılaştığında ne söyleyeceğini bilemediği için bugün işe erken gitmeyi tercih etmişti. Her sabah aynı şeyi yapamayacağının farkındaydı çünkü bünyesi erken kalkmaya alışkın değildi. Kısa süreli bir çözümdü bugün yaptığı.
Mesleğini bir 10 yıl devam ettirirse belki alışabilirdi erken kalkmaya.
Özel bir hastanede hemşire olarak çalışıyordu. Üniversitesiden mezun olalı 3, işe başlayalı 2 sene olmuştu. Hemşire olmayı, insanlara yardımının dokunmasını seviyordu ama yorucu temposuna hâlâ alışabilmiş değildi.
“Kavin hemşire!”
Adını duymasıyla yürüdüğü kafeterya yolunu değiştirerek arkasını döndü. Bugün acilde görevli olan Doktor Onur Özcan'dı ona seslenen. Onur Bey'i görür görmez hızla yanına gitti. “Buyurun hocam?”
Başında durdukları hasta yatağında yatan kadını gösterdi hocası. “Semra Hanım'a serum takılacak,” dedikten sonra elinde hasta bilgisinin bulunduğu dosyayı ona uzattı. “Sonrasında kendisini taburcu edebilirsiniz.”
“Tabii, hemen ilgileniyorum.” Doktor diğer hastalara bakmak için yanlarından ayrıldığında Kavin kendisine bakan esmer kadına tebessüm etti. “Siz uzanmaya devam edin ben hemen döneceğim.”
Karşısındaki hasta onun aksine soğuk bir tavırla başını sallamakla yetindi. Yersiz bir acı gösterisiyle yüzünü buruşturmuş, yatakta iki büklüm olmuştu.
Kavin alışık olduğu bu duruma ses etmeden bir çırpıda serumu alıp geldi. Serumu askılığa yerleştirdikten sonra hastaya damar yolu açarak serumu taktı. “Serumunuz bitince çıkarmak için yeniden uğrayacağım, geçmiş olsun.”
Kadın çölde su bulmuş bedevi gibi seruma bakarken keyfi yerine gelmiş gibiydi, öyle ki Kavin'e gülümseyip teşekkür etmişti. Onu bir anda iyileştiren serum değil, serumun insanların bilinçaltına kazınan düşüncesiydi. Sıradan bir soğuk algınlığıydı Semra Hanım'ınki. Doktorun yazdığı ilaçları aldığında zaten iyileşecekti ama yine de serum takılmasını istemişti.
Bilmedikleri şey; serumun içindekiyle ilaçların aynı olmasıydı.
Genç kadının koşuşturmacası akşama kadar aynı yoğunlukta devam etmişti. Mevsim değişikliği dönemiydi. Dolayısıyla soğuk algınlığı ile gelen yığınla insan vardı. Neyse ki bugün de kazasız belasız tamamlayabilmişti mesaisini.
Üstünü değiştirip çıkışa yöneldi. Yürürken ağrıyan boynuna eliyle masaj yapıyor, sağa sola oynatıyordu. Derken o zamana kadar hiç dikkatini çekmeyen bir broşür çekti dikkatini. Adımlarını yavaşlattı, elini boynundan indirdi ve usulca koridorun duvarlarında asılı bulunan panoya doğru adımladı. Üstündeki broşürü dikkatle okudu ve kısacık bir an düşündü.
Asıl sebebi bu olabilir miydi?
Duyma ve konuşma engeli olan insanlarla iletişim kurmak için işaret dili öğrenmenin önemini vurgulayan bir broşürdü okuduğu...

♬