İtalyan İşi
Bölüm 3 - "Son Kıyak"
İlahi bakış açısına geçtim haberiniz olsun :)
"Kilise düğünü olacak,bunu kabullenmen gerek.Fakat kıyılan nikahtan sonra kutlama maiyetinde aileye özel bir yemek yenebilir tabi ki,istersen."
Karşısındaki masada oturan adama bezginlik dolu gözleri ile bakıyordu April.Büyük tanga felaketlerinin üzerinden iki gün geçmişti.Erkek kardeşine yeterince rezil olan kadının üstüne gitmiyordu Andy.Olayın ardından,otelde bir gün boyunca yalnız bırakmış,dokunmamıştı ona.Bu zaaftan faydalanmak isteyen April,eşyalarını toplamaya başlamışken fark etmişti acı gerçeği ; pasaportu yoktu.Bu,o gün içerisinde yaşadığı ilk şok olmuştu onun için.Otelden dışarı çıkmak için lobiye indiğinde,bellerinde silahları olan iki adam odasına çıkması için uyarmışlardı kadını.Tuttuğu balığı tekrar elinden kaçırmak istemeyen Andy her türlü önlemi almışken,adamın onu serbest bıraktığını düşündüğü için aptal hissetmişti kendini April.
O an ise otelin restorantındaydılar.Yemek değildi elbette ki niyetleri.Tüm gün gözükmeyen Andy,saat üçten sonra gelip konuşmaları gerektiğini söylemiş,April'i restorana indirmişti.Karşılıklı kahve içerlerken konu dönüp dolaşıp April'in karnına kramp girmesini sağlayan evliliğe geliyordu.Tüm suratsızlığı,isteksizliğini koruyarak konuştu April.
"Seninle evlenmiyorum ben.Çıkar bu fikri kafandan,kurtul."
"Duomo di Milano iyidir bence.Biraz pahalıya mal olacak ama Avrupa'nın en büyük dördüncü katedralinde evlenmek istiyorsan bunu gözden çıkarmalısın."
"Andy,evlenmiyorum."
"Seninle de gidip görmeliyiz ama beğeneceğinden şüphem yok.Westminster Abbey denilen kafir yuvasının üç,belki dört katı büyük bir yerden bahsediyoruz."
"Seninle evlenmiyorum,anlamıyorsun galiba."
"Bunları hızlı halletmek gerek.Daha gelinliğinin hangi tasarım evinden çıkacağına bakacağız."
"Ben seninle evlenmiyorum be adam ! "
Ve o an restorandaki cesaretli gözler üzerlerine dönmüştü.Etrafa kısa bir bakış atıp yaptığının farkına varan April yutkunmak zorunda hissetti kendini.Önündeki kilise broşürlerine bakan Andy,başını doğrultmadan gözlerini dikmişti April'e.Mavi gözleri ile o an,orada boğacağını hissetti sanki.Elini utangaçça ağzına götürüp kapadığında fark etmişti kapıdaki iki korumanın masalarına doğru geldiğini.Bekçisi olan iki adamı tanıyan April,oracıkta topuğuna bir kurşun beklerken,yaklaşan adamlara eli ile gitmelerini işaret etti Andy.Korkunç bakışlarını karşısındaki kadında bir kez daha yoğunlaştırdıktan hiçbir şey olmamış gibi broşürlere geri dönmüştü.
"Şu an seni vurmamış olmamın tek nedeni topal bir gelinin hoş durmayacak olması."
"Andy,seninle evlenmek istemiyorum."
"Sana evlenme teklifi ettiğimi ya da fikrini sorduğumu sanmıyorum.Ben istiyorum ve evleneceksin."
"Ya evlenmezsem ? Öldürecek misin ? "
"Seçeneklerin içinde."
Andy Duomo di Milano broşürü incelerken bunu öylesine sıradan bir şeymiş gibi söylemişti ki kendini geriye yaslanmak zorunda hissetti April.Kahvesinden bir yudum daha almışken uzatmıştı broşürü adam.Bu ısrarı adeta içini solduruyordu.
"Çek şunu,tamam mı ? Anlamıyorum niye ben ? Güzellikten yıkıldığımı zannetmiyorum çünkü."
"Basit April,seni istiyorum.Hayatım boyunca böyle gelişti,istedim ve aldım."
Andy'nin bu tavrına deli oluyordu,hem de sonuna kadar.Hayatını baştan aşağı mahvederken,bu gayet olağan bir şeymiş gibi davranıyordu adam.Yaptığı emrivakiyi anlatırken,sanki sokakta çamurun ayağına nasıl değdiğini anlatır gibiydi.Ve üslubuna bakarak,onun için satın aldıklarından farkının olmadığını hissetti bir anlığına April.
"Neyim ben ? Şu pahalı Ferrari felan mı ? "
"Kilise,düğün,balayı derken ondan biraz daha pahalıya mal olacaksın sanırım April."
"Bu kadar lükse inan ihtiyacın yok,ben gerçekten gereksiz harcamayım."
"Bak şu espriden sonra harcadığım para konusunda ben de endişelendim."
Somurtarak kollarını göğsünde birleştirip başını yana eğdi April.Andy,sürekli olarak evleneceklerini söylese de inanamıyordu bir türlü.Kendini üzerinde tasarımcı işi gelinliği,onun kolunda mihraba yürürken bulduğunda ancak çarpacaktı gerçek yüzüne.Ve o an,duvağını savura savura kaçacaktı rahibin karşısından.O anlığına tek kurtuluş yolu olarak bunu görüyordu.
Derin bir nefes alıp,akşam yatağında düşündüğü planı ortaya koymak için doğruldu.Kahvesini alıp kalan son birkaç yudumu içip döndü Andy'e.Yüzüne mahçup ifadesini takarak hala kilise broşürlerine bakan adamın ayağını dürttü masanın altından.
"Senden bir şey istemem gerek."
Gözlerini broşörden ayırmadı Andy.
"Söyle."
"Ben alışverişe çıkmak istiyorum."
"Daha yeni gitmediniz mi Penelopé ile ? "
"Evet,fakat Versace'da gördüğüm siyah bir elbise takıldı gözüme.Penelopé sürekli acele ettirdi,alamadım."
Yüzüne terk edilmiş yavru köpek bakışı olarak adlandırdığı bakışı koydu April.Amacı tabi ki Versace'dan elbise almak değildi.Andy'den tırtıkladığı para ile takoz bir telefon ve bir hat alıp nasıl olduğundan bihaber olduğu Dean'i arayacaktı.
Bu planı bilmeyen adam,April'in kendisinden bir şey istemesine sevinmişti.Ona göre bu aralarındaki setin belirsizleşmeye başladığını gösteriyordu.
"Peki,çıkarız birazdan."
"Hayır.Andy,yalnız vakit geçirmek istiyorum.Elbiseyi aldıktan sonra da biraz yürüyeceğim."
Suratı keyifsizleşmişti Andy'nin,bakışlarındaki huzursuzluğu çıkardı April.Şüphelenmemesi gerekti,bunu istiyordu kadın.Oturdukları masada ona doğru eğildi,başka bir yüksek ses gerilimi istemiyordu.
"Ne düşünüyorsun burmaların efendisi ? Zaten pasaportumu almışsın,yüzerek mi gideceğim Amerika'ya ? "
Gülümsemişti Andy.Sinirlenmesini beklerken bunu görmek şaşırtmıştı kadını.Ne olduğunu anlamadan adamın yüzüne bakarken,masanın üzerinde eline uzanmıştı.Çekmek için bir hamle yaptı April.Fakat Andy de elini romantizm olsun diye tutuyor değildi.Kadının yüzünü buruşturmasına sebep olacak kadar fazla sıkarken,keyifli sesi ile konuşuyordu.
"Bu ateşli ruh halini seviyorum elbette,fakat benimle düzgün konuş."
"Bütün hayatımı alt üst ettiğin yetmiyor gibi şimdi de ağzımdan çıkanları mı kontrol edeceksin ?! "
"Her şeyi dramatikleştirmeye bayılıyorsun değil mi ? Düzgün konuşacaksın hayatım,bu kadar.Bak ben ne kadar düzgün konuşuyorum sana karşı."
Andy,düzgün konuşmasını vurgulamak için daha fazla sıkıyordu April'in elini.İroniyi anlamıştı April,dudağını ısırarak başını başka bir yöne çevirdi.O an Andy'ninkiler gibi bir çift adamı olsun çok isterdi kadın.Az önce efendilerine bağırmasıyla hareketlenip gelen adamlar,onu da böyle bir işkenceden kurtarırlardı.
Eli serbest kaldığında nefesini tutmuş olduğunu fark etti April.Bırakılan uzvunu can havliyle bacağının üzerine çekerken derin bir soluk bıraktı dışarıya.Andy'i bulmuştu gözleri.Hala hafifçe gülümseyen adam gözlerini kırpıştırarak ironi dolu kibarlık çalışmalarına devam ediyordu.
"Ve konumuza dönersek,kredi kartımı vermem yeterli olur sanırım."
"Hayır.Ben disleksi hastasıyım,hatırladın mı ? Tüm secereni içeren şifreni aklımda tutamıyorum."
"Senin gibi bir aptalı nasıl sevebildim bazen gerçekten anlamıyorum."
Cüzdanını çıkaran Andy,beş tane beş yüzlük euro banknotu dikkat çekmeden masaya bırakmıştı.Gördüğü pembe renkle kendinden geçmişti bir anlığına April,aptal imasını umursamadan,gülümseyerek aldı parayı.Ayağa kalkıp Andy'nin yanına geçtiğinde omzunu okşadı adamın,bir kerede dişçide çalışarak bir ayda alamadığı parayı vermişti ona,bu kadarını fazla görmüyordu.
"Teşekkür ederim.Ve beni sevme konusunda gerçekten düşünmelisin."
Ve Andy'nin üzerine söz söylemesine izin vermeden uzaklaşmıştı April.Hızlı fakat gergin olmayan adımlarla asansöre ulaşıp çıkmıştı suitine.Burada fazla oyalanmadı.Dean'nin sesini duyacak olmak kalbini gümbür gümbür attıyorken,üzerindeki gri tişörtü ve kot pantolona çanta ekleyerek atmıştı kendini dışarı.
Şehirde gezmekten korkmuyordu artık April.Kaldığı,Andy'e ait olan oteli bilmeyen neredeyse kimse yoktu.Adam Milano'nun Empire State'ine sahipti.Ayrıca istemeyerek de olsa onun korumasına sahip olmuştu.Başına gelecek en ufak bir işte,Andy'nin ortalığı yıkacağına adı gibi emindi.
Şehre çıkmadan önce "Bana bir şey olursa Andy hesabını sorar." gibi bir düşünce uzaktan bakıldığında paranoyakça duruyordu.Fakat April için durumlar değişikti.Milano günleri boyunca başı beladan kurtulmayan kız,artık istede de histerik hallerinden kurtulamıyordu.Yanına yaklaşan her adamı tehdit,üzerine gelen her arabayı onu ezecek gibi görüyordu iri gözleri.
İşlerini halletmesi uzun bir zamanını almamıştı.Bindiği taksicinin İngilizce biliyor olması büyük şanstı onun için.Bir telefon mağazasına gitmek istediğini söyledi.Milano hakkında sevmediği çok fazla şey yoktu.Işıl ışıl olan şehre hayran olduğunu bile söyleyebilirdi April.Fakat insanı deli eden bu pahalılığı anlamış değildi.Taksiye ödediği,içini yakan paradan sonra bırakıldığı Apple mağazası deliye çevirmişti kadını.İndi çaresizce.
Sevindiği nokta Apple'da karşılaştığı İngilizce bilen elemanlar olmuştu.Çantasına ek olarak bir Iphone daha almak durumunda kaldı.Andy'nin ona verdiği telefonun takip edildiğini tahmin edebiliyordu,sadece yeni bir hat kurtuluşu olmayacaktı.Harcadığı para da ona ait olmadığı için,hiçbir sorun görmüyordu.
Aldığı hatla birlikte,en yakın kafeye geçti.Bataryayı çıkarmak,yeni hattı takmak gibi angarya olarak kabul ettiği işlerle uğraşırken aklı sürekli Dean'deydi.Bacağının nasıl olduğunu,onun hakkında ne düşündüğünü bilmek istiyordu.Andy'nin peşinden İtalya'ya gelmiş olması adam için hissetiklerini değiştirmemişti.Ona aşık olduğunu zannetmiyordu April,hissetikleri bu kadar kuvvetli değildi.Yıllardır birlikte olduğu adama adını koyamadığı şekilde bağlıydı,seviyordu.Bu hissettiği çocukken sahip oldukları İskoç Terrier'i köpeklerine hissetiği gibiydi.Bunu garipsemiyordu kadın.Kıymetli babasından sonra,hayatına girebilecek başka bir erkeğe bu kadar sevgi kalmamıştı.
Hattı aktif hale getirdiğinde,çantasında taşıdığı küçük not defterini çıkardı April.Önü alınamayan disleksi hastalığı numaları aklında tutmasını zorlaştırıyordu.Bu belayı numaraları not alarak aşmıştı.
Kahverengi deri kapaklı defteri açtığında karşısında çıkan ilk sayfada yazıyordu Dean'nin numarası.Okumaya başladı kadın ; Baba Cep,Baba Ev,Büyük Baba Ev,Tracy Hala Cep,Tracy Hala Ev,Carol Cep.Bu kadardı.Alt kısımda kalan bir satır ölümüne karalanmıştı.O anda gördü oyunu April.Karalamanın kenarından çıkarılan ok kağıdın beyaz kısmına çekilmiş ve çok sevgili müstakbel kocasından bir not düşülmüştü.
No more Dean,sweetheart.Here is my number ; *************
Your Future Husband
Andy
Hissetiği sinirin ellerini titrettiğini fark etti April.Andy'nin yazdığı nota bakakaldı bir müddet.Çantasının bile karıştırılmış olduğuna inanamıyordu kadın.Andy'nin onu kaybetmemekteki ısrarı artık sinir sistemini alt üst ediyordu.Elindeki telefonu yola bakan kafeden dışarı fırlattı sinirle.O bunu yaptıktan sonra etraftaki insanlar deliymiş gibi bakmışlardı.Önemsemedi,miğdesini ağrıtacağını bile bile garsonu çağırıp sert bir kahve daha söyledi kendine.Çıkarabildiği kadarıyla,Andy'nin onu inatla soktuğu şoklardan çıkmanın en garanti yolu buydu.
Herkesin şıkır şıkır geldiği bir kafede üzerinde gri tişört,kot pantolon ve Keds marka ayakkabıları ile oturan April,telefonunu yola fırlattıktan sonra çevredeki herkesin dikkatini çektiğinin farkındaydı.Garip bakışlar eşliğinde içti kahvesini.Bir anlığına kendini bir filmin içinde gibi hissetmişti kadın ; düşman ülkede sıkıştırılmış,kötü adamın elinden kaçmaya çalışan tuhaf ajan.Saçma diye geçirdi aklından o anda,sevgilisinin numarasını aklında tutamayan ajan mı olur ? Senden ancak hödüklerin ajanı olabilirsin April Bale.
Etrafına aldırış etmeden,arkasına yaslanıp Andy'nin varlığı ile huzursuzluk yaratmadığı nadir anlardan birinin keyfini çıkarmaya çalıştı April.Fakat bu da uzun sürmemişti.Düzgün siyah takım elbisesi ile ona doğru yakalaşan adamı gördüğünde derin iç çekmekten alıkoyamamıştı kendini.
"Bayan Bale ? "
"Ne ? Sahibinizden izin aldım tamam mı ? Şimdi kuyruğunuzu eğerek uzaklaşın."
"Fakat Bay Vicatto sizi almamızı emretti."
"Derdi ne bu adamın ? Daha yeni çıktım yanından."
"Orasını ben bilemem efendim.Sadece sizi götürmekle görevlendirildim."
Daha fazla ısrar etmedi April.Yenilgiyi kabul etmiş düşük omuzları ile izledi iri adamı.Kafenin özel taşlarla çevrilmiş yarım duvarını aştıklarında karşılaştığı araba şaşırtmıştı onu.Andy'nin Ferrari'sinin yanında gördüğü sönük kalıyordu.Bu kafasında bir soru işareti yaramıştı.
"Andy neden beni aramadı ? "
"Bilemem efendim."
"Nereye gideceğiz ? "
"Sizi bir restorantta bekliyorlar."
Daha önceden kafasında bir soru işareti vardı April'in.Fakat restorant lafını duyduğunda katmerlenmişti.Yeni kahve içtiği adamın karnının tok olduğunu biliyordu,akşam yemeği için de yediyi beklerdi ki saat henüz beşi çeyrek geçiyordu.Arabanın önünde dikilirken şüpheli gözlerle baktı karşısındaki adama.En başında buradan kıllanması gerekirdi.Andy onun yanına çam yarması,April'in otel muhafızları olarak adlandırdığı iki adamı gönderiyordu.
"Ben Andy'i arasam iyi olacak sanırım."
April bunu söyleyip elini çantasına daldırdığı an,yanındaki iri kıyım adam hızla arabanın kapısını açıp içeri savurmuştu onu.Kafasını hemen yanına yığıldığı adamın omzuna çarptı kadın sertçe.Siyah,küçük otomobilin içine girdiği an,nasıl bir oyuna geldiğini daha iyi anlıyordu.Korkudan ziyade şaşkınlık dolu bakışlarını kısaca etrafta gezdirirken,ön koltuktan,koyu kahve,özenle yapılmış saçları,sivri burnu ve şekilli dudakları ile son derece karakteristik bir yüze sahip olan kadın dönmüştü.
"Selam April."
"Lanet olsun,sen kimsin ?! Ne halt dönüyor burada ? "
"Yakında öğreneceksin tatlım,fakat şimdilik gözlerini kapatman gerek."
April,kendini iki yandan tutan adamlara aldırmadan itiraz etmek için öne atılmışken,sağındaki deri ceketli herif elindeki gaz bezini sertçe kapatmmıştı ağzına.İlk andan beri hareketli olan kadın,burnunda hissettiği keskin koku ile çırpınmaya başlamıştı.Oyunun nereye gittiğini biliyordu April,filmlerde görmüştü binlerce kez.Aynı senaryo bu sefer onun üzerine yazılmıştı.Çırpınan April,aldığı her nefesle kendinden geçerken uyuşan vücudu ile gözlerini kaparak olduğu yere yığılmıştı bile.
* * *
Yüzünde ani fakat yumuşak bir patlama ile kendine geldi April.Derin bir "hııı" sesi ile ileri fırlayarak gözlerini açtığında hissettiği ilk şey göğüslerine doğru akan,gıdıklayıcı su damlalarıydı.Şaşkınca bakındı etrafına ; uzun raflar,şarap şişeleri,loş bir ortam.Bir mahzende olduğunu fark etti fakat bundan önce fark ettiği bir şey varsa o da bir adam tarafından kollarını arkaya bağlamak sureti ile tutulmuş olduğuydu.Islak saçları,sırıksıklam olmuş tişörtü de üzerine su yiyerek uyandığını gösteriyordu.
Üzerinde beyaz elbisesi,yapılı saçları ve insanı rahatsız eden bir bakışa sahip olan gözleri ile onu kaçıran kadın tam karşısındaydı.Bayılmanın uyuşukluğunu atamamış olan April dudaklarını kıpırdattı yavaşça.Onun bu haline gülen kadın ona yaklaşmıştı.Üzerine doğru eğilip çenesini kavradı sertçe.Gözlerinin içine bakarken korktuğu hissetti April.Kadının kahverengi hareli yeşil gözleri adlandıramadığı bir duyguya sahiptiler.Kısaca sorunlu bir tip olarak isimlendirmeyi uygun buldu o anda.
"Güzel bile değilmişsin."
"Se-sen kim-kimsin ? "
Ve beyaz dişlerini göstererek gülümsemişti kadın.Bir şey anlamadı.Ta ki gerinerek,tüm gücü ile attığı tokattan sonra.Bu hareket,onda öyle bir şok etkisi yaratmıştı ki,kalbinin durduğunu hisseti April.Ağzına usuldan bir kan tadı gelirken,aldığı nefeslerin ciğerine yetmediği hissetti.Boğuluyormuş gibi gürültülü ve kesik kesik soluklanmaya başladı.
"Ne o ucuz şey ? Daha önce hiç kimse vurmadı mı sana ? "
Eğlmiş başını kaldırıp karşısındakine baktı.Eğleniyordu halinden açıkça.Toparlanmaya çalıştı.Arkadan onu tutan adamın desteğinden güç alarak duruşunu dikleştirdi.Derin bir nefes alıp kendine gelme adına gözlerini kapadığında,beklemediği bir tokat sağ taraftan gelip başının savrulmasına neden olmuştu.
"Zavallı haspam.Sevgilinin senin gibi bir kediciği tek başına sokağa salmasına şaşırdım doğrusu."
Hissettiği duygular arasında korkudan çok öfkenin ağır bastığını hissetti April.Üst üste yediği gerçekten sert tokatlar uyuşukluğunu almıştı üzerinden.Arkasında onu tutan adama aldırmadan ileri doğru attı kendini.
"Kimsin sen ha kimsin ?! Ne hakla bana vur-"
Ve üçüncü bir tokatla başı savrulmuştu April'in.Neye uğradığını şaşıran kadın,neredeyse boynunun kütürdediğini hissetmişti.Bulundukları şarap mahzeninde,raflardaki şişelerde takılı kaldı irileşmiş gözleri bir süre.Karşısındaki psikopat bakışlı hemcinsine döndüğünde ise kadın ona yaklaşmaya başlamıştı.
"Ben kimim ha ? Bunu gerçekten öğrenmek ister misin yankee* sürtüğü ? "
Sürtük kelimesini duyduğu an arkasından ellerini tutan adama doğru yığılmışken doğruldu.Yine mi sürtük ? diye geçirdi içinde,alnımda sürtük mü yazıyor benim ?
"Burada sürtük olan sensin bozuk turşu kılıklı ! Andy bunları öğrendiğinde o lanet gözlerin- "
"Andy'i senden daha iyi tanırım ucuz kaşar.Ve umarım sana yaptıklarımı öğrenir."
Kadının Andy'i tanıyor olmasına şaşırmamıştı April.O kadar zenginlik,mal,mülk ve kötü şöhrete sahip olan bir adam tanınırdı.Fakat kadının sesindeki ton,halindeki belli etmek istemediği hüzün şüphelendirmişti onu.
"Sen kimsin Tanrı aşkına ? Neden bunu bana yapıyorsun ? "
Karşısındaki sadist gülümsedi yavaşça.Bir insanın sadece gülüseyerek bu kadar tehditkar bir havaya bürünebilmesine şaşırmıştı April.Yaklaşan kadın karşısında korkmuyormuş gibi durmak için büyük çaba sarf ediyordu.
"Adım Fabiana Benosia.Ama sen böyle tanıyamazsın.Andy'i çaldığın kadın dersem belki bir şeyler çağrıştırır,ha ? Ne dersin ? "
Ve o an İtalya'ya ilk gelişi,Andy ile flörtleşmeleri aklına dolmaya başladı April'in.Andy'nin inatla telefonlarına cevap vermediği,mesajlarına dönmediği kadın tam karşısında duruyordu.Gerçekten,göz göre göre Andy'i Fabiana'dan çalmıştı,yapmıştı bunu.Kendini o an bir kez daha öldürmek istedi April.Böyle bir belayı bile bile üzerine çağıracak kadar aptal olmasının önünü böyle alabileceğini düşünüyordu.
Diğer tokadı da sol tarafından almıştı April,tekrar savruldu.Son darbe fazla sert olmuş olmalıydı ki,dengesini kaybedip sendelemişken,sadece arkasında ellerini kavramış olan adamın desteği ile ayakta duruyordu.
Fakat bu darbe,aynı zamanda kafasında bir ampulun yanmasını sağlamıştı sanki.Zihnine dolan düşünceleri bir an,sadece kısa bir an süzdükten sonra kaldırdı başını.Karşısındaki kinden gözü dönmüş sert kadına baktı sırıtan yüzüyle.Ne yaptığını akıl edemeyen April,bunun karşılında saçlarından bir tutam kaybetmişti.
"Bunu komik mi buluyorsun seni paçavra kurusu ?! "
"Hayır,hayır Fabiana.Beni yanlış anladın.Bak,vurmayı kes,tamam mı ? Bir anlaşmam var."
Kadının sözleri ile şaşırmıştı Fabiana,biçimli kaşları kırıştı.Dik duruşu ve sert yüz ifadesi April'e zerre güvenmediğini gösteriyordu açıkça.
"Ne anlaşması ? "
İstemeden tekrar gülümsedi April.İtalya'da onun için nadir gülümseyen şans o an kahkaha atarken fırsatını kaçırmak istemiyordu.
"Bir anlaşma.İkimize de istediklerimizi verecek,güzel bir anlaşma."
April'in sözleri ile duruşunu dikleştirmişti Fabiana.Kadına iyice yaklaşıp tekrar eğildi üzerine,çenesini tuttu.Birbirlerinin gözlerine bakarlarken,kadının bakışlarının daha fazla katılaştığını hissetti April,konuşma onun lehine gitmeyecekti.Ki bir engerek yılanının tıslaması kadar tehditkar sesini duyduğunda,haklı çıktığını anlamıştı.
"Senin gibi bir fahişe ile anlaşacağımı mı sanıyorsun ? "
"Fabiana-"
"Sen erkeğimi çaldın benden."
"Ben bir şey yapmadım.Ned-"
"Aldığın her nefes benim için hakaret."
"Fabiana,lüt-"
Daha fazla konuşmasına izin vermemişti kadın.O ana kadar sadece tokatlarla yetinen Fabiana,sivri burunlu ayakkabısı ile sıkı bir tekme atmıştı karnına.Derin bir inleme ile iki büklüm olmuştu April.Daha tekmenin acısını atlamadan yüzüne bir yumruk gelmişti,sonra göğsüne,tekrar karnına,tekrar yüzüne.Fabiana,karşısında çaresizce duran rakibine acımamıştı,saçını çekip hatrı sayılır bir parça kopartarak yaptı final sahnesini.Geri çekilip eserini izlemeye başlamıştı büyük bir zevkle.
Dizlerinin üzerine yığılmış olan April ise,karnının derin bir sancı ile ağrıdığını hissediyordu iliklerine kadar.O an kaşından akan kan,dudağının yanıyor olması umrunda bile değildi.Karnında hissettiği ağrı ve mide bulantısı öldürüyordu sanki kadını.İçten gelen bir inleme ile acıyan gözlerini kapadığında,Fabiana'nın nefret dolu sesi son kez yankılanmıştı mahzende.
"İşim bitti millet.Sürtüğü sahibine bırakabilirsiniz."
* * *
Karşılıklı oturan iki kardeş,ikizler ; Andy ve Andrea Vicatto.Lojistik şirketlerinin ana binasında,Andy'nin çalışma odasındaydılar.April'den ayrılmış Andy ve toplantıdan yeni çıkmış Andrea konuşmaları gerektiğinin farkındaydılar.Aile meseleleri onlar için her zaman üst sırada yer alırdı.Ve üç dakika ile ağabey olan Andy'nin evliliği onlar için son günlerde en önemli meseleydi,hem herkesçe görünen dış kısmıyla,hem de sadece iki kardeşin bildiği iç kısmıyla.
Kısa saçının ön kısmını işaret parmağı ile kaşıyan Andrea,pahalı sigarasından bir tane almış,bir tane de kardeşine uzatmıştı.Reddetmedi Andy.Pantolon cebinden çıkardığı demir çakmakla yaktı dudaklarındaki tütünü,olduğu yerde geriye yaslandı.
"Evlilik hazırlıkları nasıl gidiyor ? "
"Olması gerektiği gibi,sıradan.Bu şeye beni zorladığın için seni öldürmem gerek Andrea."
Kardeşinin sözü ile olduğu yerde kıkırdamıştı Andrea.Onun bu haline sinirlenen Andy tekme sallamıştı bacağına.
"Ne ? Ne istiyorsun benden ? April senden hoşlanıyor işte."
"Öyle mi dersin ? Hangimizin üzerine tanga fırlatmıştı,hatırlayamadım şimdi ? "
Yüzü kızarmıştı Andrea'nın,başını küçük bir sırıtışla ikizinden öteye çevirmişti.Sigarasından derin bir nefes çeken Andy,onun bu haline gülmüştü istemsizce.Bir süre sadece birbirlerine bakarak sırıttılar.Ciddiyetini biraz da olsa toplayan ilk kişi,Andrea,asıl soruyu yöneltmişti.
"Ne zaman evleniyorsunuz ? Bu iş daha fazla sarkmamalı."
"Hazırlanıyorum işte,biliyorsun.Kiliseyi seçtim,damatlık tamam.Ivır zıvırlar için birilerinin bulunması gerek."
"Penelopé ile konuş.Eminim gönüllü olacaktır."
"Hayır,hayır.April'e aldığı o hediyelerden sonra kilisenin de kırmızı dantellerle süslenmiş seks partisi temasında olmasını istemiyorum."
Eliyle ağzını kapayarak gülmesini kontrol etti Andrea.Kül tablasına uzanıp yarısı duran sigarasını söndürdüğünde,sehpanın üzerine bıraktığı paketi siyah gömleğinin cebine atmıştı tekrar.
"April demişken,aranız nasıl ? "
"Limoni.Kadının tarzımı sevdiğini söyleyemem."
"Peki ya sen ne düşünüyorsun ? Birliktelik şartsa zevk alma kısmına bakacaksın kardeşim."
"Bilmiyorum,kıçı felan güzel ama o kadar.Fabiana'dan sonra sert düşüş oldu benim için.O kadının feriştah bir vücudu vardı."
Kardeşinin bu cevabına şaşırmamıştı.Kadınlar konusunda asla derine inmemişti Andy.Tüm hayatını kontrollü yaşayan adam,hiçbir kadına karşı ileri bir duygu hissetmemişti,tercihiydi bu.April'i tavlama işi de bu yzden üzerine kalmıştı.Bağlanmama ve kontrol gücü bakımından bir adım öndeydi kardeşi Andrea'dan.
"Vakit kaybetmemen gerek Andy.Kadını hamile bırakmalısın.Bir çocuk,elimizi tahmin edemeyeceğinden fazla güçlendirir."
"Bu konuda senden akıl alacak değilim hödük.Biraz zaman geçmesini bekliyorum.Temiz işler yaptığımız söylenemez ama tecavüzcü değilim ben."
Daha fazla konuşmadı Andrea.Üzerindeki baştan aşağı siyah takım ile ayağa kalktığında odanın kapısı açılmıştı.İçeri giren kişi ikisi de şok etti.Yüzü gözü kan içinde,iki büklüm olmuş April,attığı zor zahmet adımlarla girmişti içeri.Olduğu yerden fırladı Andy.Kapının önünde duran kadına sarılıp belini kavradı.
"April,ne oldu ? Kim yaptı bunu ? "
Güçsüz,takatsiz April onu tutan Andy'e yaslanmıştı tamamen,başını omzuna koydu.Gözlerini kapamış,karnını sıvazlıyorken titreyen dudaklarından kekeleme ile bir isim çıkmıştı,Fabiana.Bu Andy'nin harekete geçmesi için yeterdi.
Acıdan inleyen kadını ofisteki deri koltuğa bırakan adam,kardeşi Andrea'nın kolunu tutup çekmişti kapıya doğru.Yüzündeki sıkıntılı ifadeyle konuşan Andy,sakin olmak için zorluyordu kendini.
"Ben Marco ile birkaç kişiyi alıp gidiyorum.Sen onu doktora götür."
"İstiyorsan ben gidebilirim Fabiana'ya.Küçük bir ayarlama yaparım."
"Bu benim işim Andrea.Sen dediğimi yap,April'i doktora götür."
Konuşma olmamıştı,başlarını salladılar birbirlerine.Andy odayı terk ettiğinde aradı Marco'yu.Yanında üç beş adamla Fabiana Benosia'nın restoranına gelmesini söyledi.Kendisi de garaja inip Ferrari'sine atladı.
Gittiği kısa yol boyunca sinirden kendi kendini yemişti adam.April değildi sorun.Kadının böylesine dövülmesine üzülmüştü tabi,tamamen kalpsiz bir adam değildi.Asıl mesele,Fabiana'nın yanındaki bir kadına böylesine davranmasıydı.April'in dövülmesi demek Andy Vicatto'ya hakaret demekti,saygısızlık demekti.Ve saygısızlık,adamın kitabında affedilmeyenlerin başında geliyordu.
Kurallara aldırmadan hızla sürdüğü arabasını küçük İtalyan restorantının önünde durdurmuştu Andy.O torpido gözünden silahını çıkartıp,jarjörü doldurana kadar,siyah arabayla arkasında belirmişti Marco.Yanındaki dört adamla geldiler Andy'nin yanına.Elindeki Revolver ile arabasını terk eden Andy,kısa bir açıklama gereği duydu.
"Büyük olay yaratmayın çocuklar,sadece içeriyi dağıtacağız,kimse zarar görmesin.Silah kullanmanıza da gerek yok,karşı taraftan bir atak gelmezse eğer."
Hep bir ağızdan anlaşıldı patron homurtusu yükselmişti.Memnun bir şekilde başını salladı Andy.Ve o onun
önderliğinde girdiler küçük restoranta.Adam içeriye adımını atmış,mekanın ortasına kadar ilerlemiş ve göz atmıştı çevreye.Kasanın yanındaki Fabiana ile göz göze geldiklerinde ise bir parmak şıklatması ile adamlarına işareti vermişti.İçerideki müşterilere aldırmadan masaları deviren,camları kıran ve tavana asılmış taverna tarzı avizeleri indiren adamlar,herkesin kaçışmasına neden olmuşlardı.Bir müddet hiçbir şey yapmadan olanları izledi Andy.Adamlar büyük bir zevkle ortalığı birbirine katarken,Fabiana kendi adamlarına hiçbir şey yapmamaları emrini vermişti.Şaşırmadı Andy.Kadın April'i döverken bunun olacağını biliyordu.Amacı kavga değildi,huzurlu bir birlikteliğe izin vermeyeceğini gösteriyordu.
Yeterli olduğunu düşündüğü yerde,tek bir parmak şıklatması ile başlattığı curcunayı bitirmişti.Etrafa baktı uzun uzun.Memnuniyetini gösteren bir baş sallaması ile yaklaştı sessiz Fabiana'ya.Üzerini gelen adamı gören Fabiana da ona doğru birkaç adım atmıştı.Göz göze kaldılar bir süre.Andy ne kadar hissizse kadın o kadar dolu doluydu.
"Tatmin oldun mu ? "
"Bilmem.Sen April'i o hale getirerek tatmin olmuşsun sanırım."
"Sert severim,bilirsin."
Kadının kendinden emin cevabı karşısında,durgunluğunu daha fazla koruyamamıştı Andy,saçlarını kavradı başının arkasından.Adamın bu hareketine gülümseyerek karşılık veren Fabiana,acıyı umursamıyordu.
"Seni öldürürüm,inan bana yaparım."
"Öldür öyleyse,sevdiğin kadını öldür de ne kadar erkek olduğunu görelim."
"Ah,sen benim ne kadar erkek olduğumu iyi bilirsin."
Kısa bir an saçlarını daha fazla çekiştirdi Andy.Kaşları çatılan Fabiana yüzüne tükürmüştü o anda.Serbest olan diğer eli bununla birlikte havaya kalkmışken derin bir nefes alıp indirdi Andy.Vurmak yerine çaprazındaki direğe
savurmuştu kadını.Bir inleme ile yere yığılan kadına bakmadan Marco'ya dönmüştü.
"Kararımı değiştirdim.Kadın hariç içerideki herkesi öldürün."
Marco itaatkar bir şekilde başını sallamış ve işe koyulmak üzere adamlarla hareketlenmişken kapıya doğru yürüyordu.Üzerindeki ceketi düzeltirken,eski sevgilisinin gür sesi ile uyardı.
"Bir daha karşıma çıkma Fabiana,eski günler hatrına bu son kıyağımdı."